SON DAKİKA
Hava Durumu

#Cevdet Yılmaz

Söz Bursa - Cevdet Yılmaz haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Cevdet Yılmaz haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, enflasyonun düşüş tarihini açıkladı Haber

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, enflasyonun düşüş tarihini açıkladı

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Tarımsal Strateji ve Politika Geliştirme Merkezi'nin TARPOL'un bir otelde düzenlediği iftar programına katıldı. Yılmaz, Ramazan, gönüllerin birleştiği, sofraların paylaşıldığı mübarek bir ay olduğunu vurguladı. İftar sofralarında yenilen her lokma, toprağın bereketinden, çiftçinin alın terinden, milletin dayanışmasından doğan bir nimet olduğunu belirten Yılmaz, "Sofralarımızın bereketi ancak tarlalarımızın bereketiyle mümkündür. Bu nedenle, toprağımızın ve çiftçimizin değerini bilmek, onları desteklemek ve tarımsal üretimi artırmak hepimizin ortak sorumluluğudur. Tarım ve gıda arz güvenliğini stratejik bir alan olarak değerlendiriyoruz. Modası hiçbir zaman geçmeyecek bir alan olarak addediyoruz. İnsanlıkla birlikte başlamış, insanlık var oldukça devam edecek bir alan olduğuna inanıyoruz. Tarımdaki dönüşüm, verimlik artışı, tarımdaki gelişme seviyesi aslında bir toplumun kalkınma seviyesini ortaya koymaktadır" diye konuştu. "Avrupa'dan Çin'e günümüz modern ekonomilerinin sanayi devriminden önce tarım devrimi ile bugünlere geldiğini unutmamalıyız" ifadelerini kullanan Yılmaz, "Bu çerçevede baktığımız zaman tarımı genel kalkınma perspektifimizin de çok önemli bir bileşeni olarak gördüğümüzü ifade etmek istiyorum. Tarımın bu tarihsel konumunun yanı sıra özellikle son dönemlerde iklim değişikliği, tedarik zincirlerinde kırılmalar, dünya nüfusunun geldiği nokta, afetler birçok unsurla birlikle gıda arz güvenliğinin çok önemli olduğunu görüyoruz. Pandemi, savaşlar, iklim değişikliği ve küresel tedarik zincirlerindeki kırılmalar, bize bir gerçeği tekrar hatırlattı: gıda arz güvenliğini sağlayamayan ülkeler, ekonomik ve sosyal olarak büyük bedeller ödemek zorunda kalıyor. Ukrayna-Rusya savaşında maalesef gıda arzının savaşlardan, jeopolitik gelişmelerden nasıl etkilendiğini gördük. Burada Sayın Cumhurbaşkanımızın inisiyatifi ile Tahıl anlaşması yapılması hem dünyadaki gıda fiyatlarının düşmesine hem de Afrika başta olmak üzere en fazla ihtiyaç duyan ülkelerin gıdaya erişimine büyük bir katkıda bulundu" diye konuştu. Tarımsal verimliliğin artık sadece bir kalkınma meselesi değil küresel güvenliğin ve jeopolitik dengelerin de önemli unsurlarından birisi olduğuna dikkat çeken Yılmaz, "Bu nedenle gıda arz güvenliğimizi sürdürülebilir bir yönetim modeliyle sağlamamız son derece önemlidir. Sürdürülebilir gıda arz güvenliği için, sadece üretim değil, aynı zamanda dağıtım, tüketim ve atık yönetimi gibi tüm süreçlerin de dikkate alınması ve bu süreçlerde işbirliği yapılması öne çıkıyor. Bu noktada, hükümetin görevleri olduğu kadar üniversitelerimizin ve TARPOL gibi düşünce üretim merkezlerinin de tarım alanında politika önerileri geliştirmesi ve bu önerileri hayata geçirecek projeler üretmesi gerekmektedir. Özellikle TARPOL'ün araştırma merkezi olarak bu alandaki öncü rolünü takdirle karşılıyor ve çalışmalarından dolayı tebrik ediyorum" dedi. "SON 22 YILDA GIDA VE TARIM ÜRÜNLERİNDE 107 MİLYAR DOLARLIK DIŞ TİCARET FAZLASI VERDİK" Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde, Türkiye tarım alanında güçlü bir yol haritası oluşturdu ve önemli kazanımlar elde ettiğine dikkat çeken Yılmaz, şunları kaydetti: "Bu süreçte, tarımsal üretimde modern teknolojilerin kullanımını yaygınlaştırarak, çiftçilerimizin rekabet gücünü artırmaya ve sürdürülebilir tarım uygulamalarını teşvik etmeye odaklandık. Son 22 yılda gıda ve tarım ürünlerinde 107 milyar dolarlık dış ticaret fazlası verdik. Tarım sektörü, genel ekonomimizde kritik bir mesele olan cari açık konusunda, Türkiye'ye sürekli katkı sağlayan, istikrar sunan alanlardan biri oldu. Ayrıca, Türkiye sebze üretiminde dünyada dördüncü, meyve üretiminde altıncı sırada yer alıyor. 206 farklı tarımsal ürün yetiştirebilen bir ülke olarak, bitkisel üretimimizi 2002 yılına göre yüzde 41 artırarak 2023 yılında 139 milyon tona ulaştırdık. Bu, Cumhuriyet tarihimizin en yüksek üretim rakamıdır." Tarımsal ihracatı artırmak için yeni pazarlar buluyor, çiftçileri destekleyen programları genişlettiklerini altını çizen Yılmaz, "Türkiye gibi geniş ve farklı ekolojik bölgelere sahip bir ülkede, bölgesel kalkınma politikaları tarımsal üretimin sürdürülebilirliği açısından ne denli önemli olduğunun da farkındayız. Bu bilinçle, GAP, KOP, DAP ve DOKAP gibi projelerle, her bölgenin kendi tarımsal potansiyelini en iyi şekilde değerlendirmesini sağlıyoruz" dedi. "Sulama yatırımları, üretim destekleri ve sanayi entegrasyonuyla, tarımı sadece daha verimli hale getirmekle kalmıyor, üreticilerin gelirini artırıyor, ihracat kapasitemizi güçlendiriyoruz" diyen Yılmaz, "Tarımsal kalkınmayı, Türkiye'nin güçlü ve sürdürülebilir büyümesinin ayrılmaz . Mesele sadece üretimi artırmak değil, tarımı geleceğe hazırlamak, onu bilimle, teknolojiyle ve akıllı sistemlerle yönetmektir. Su kıtlığı, iklim değişikliği, karbon ayak izi gibi küresel meseleler tartışılıyor. Yeşil ve dijital dönüşüm, tarımda verimliliği artıran, kaynak kullanımını optimize eden ve üreticiyi destekleyen yeni modelleri beraberinde getiriyor. Bu noktada, akıllı tarım teknolojilerine yatırım yaparak sensör destekli sulama sistemlerinden yapay zeka tabanlı tarımsal analizlere, gıda fiyatlarını öngören erken uyarı sistemlerinden blokzincir tabanlı tedarik zinciri yönetimine kadar birçok yeniliği devreye alıyoruz. Tarım ve Orman Bakanımız İbrahim Yumaklı ve ekibinin 'planlı tarım' kavramı ile verimliliğe odaklanan yaklaşımını makro politikalarımızın önemli bir bileşeni olarak görüyoruz" diye konuştu. "GIDA ENFLASYONUNU ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE KONTROL ALTINA ALMAYI VE DÜŞÜRMEYİ HEDEFLİYORUZ" Enflasyon açısından da tarım ve gıda politikalarının önemine dikkat çeken Yılmaz, "Enflasyon sepeti içerisinde gıdanın önemli bir ağırlığı var. Özelliklede dar gelirli vatandaşlarımızın harcama kompozisyonu içerisinde gıdanın payı göreceli olarak daha yüksek. Sosyal adalet açısından gıda fiyatlarının kontrol altında olması düşmesi ve ya yükselmemesi son derecesi önemli. Bu çerçevede kamu olarak tasarruf tedbirleri uyguladığımız bir yılda hiçbir tasarrufa bağlı tutmadığımız en temel kalemlerden biri sulama oldu. Sulama yatırımlarında tarihimizin en yüksek oranlarına çıkmış durumdayız. Gıda enflasyonunu önümüzdeki dönemde kontrol altına almayı ve düşürmeyi hedefliyoruz" şeklinde konuştu.

Yılmaz: ''Ana hedefimiz enflasyonu düşürmek" Haber

Yılmaz: ''Ana hedefimiz enflasyonu düşürmek"

AK Parti, 8. Olağan Büyük Kongresi öncesinde, kongreye davet edilen yabancı ülke siyasi parti temsilcileri, Ankara’da mukim büyükelçiler, diplomatlar ve yurt dışı STK temsilcileri onuruna akşam yemeği düzenledi. Programa katılan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, "Halkın iradesiyle kurulmuş olan AK Parti adil ve serbest seçimlerle birlikte hükümete gelmiştir ve vatandaşlarımız hükümeti bizlere emanet etmiştir. Son 23 sene içerisindeki bunun 22 yılı AK Parti hükümetiyle geçmiştir. Bu yolculuğun her bir anı hizmetle ve halkımız için büyük başarılara imza atmakla geçmiştir" diye konuştu. "BİZİM VİZYONUMUZ TÜRKİYE'NİN İLERLEMESİDİR" AK Parti’nin, vizyonunun Türkiye’nin ilerlemesi olduğunu söyleyen Yılmaz, "AK Parti adalete adanmış ahlaki dürüstlük ilkesiyle çalışan, adillik, hakkaniyet ve herkes için daha iyi bir gelecek vizyonuyla çalışan bir partidir. Ve bizim vizyonumuz Türkiye'nin ilerlemesidir. Bu da AK Parti hükümeti sayesinde, AK Parti yönetimi sayesinde gerçekleşmiştir. İhtiyaç sahibi olan baskı altında olan bütün halkların da bu noktada destekçisi olmuşuzdur ve bunların bu insanların da hepsi derin değerlerine bağlı ve küresel arenada da hak ettiği yeri alan bir Türkiye inancıyla hareket etmekteyiz" ifadelerini kullandı. Pandemi ve depremin etkilerine rağmen Türkiye’nin birçok sektörde emin adımlara ilerlediğini söyleyen Yılmaz, "Pandemi, bölgesel çatışmalar, savaşlar ve yıkıcı depremler olmasına rağmen ki 2023 yılında yaşadığımız deprem yüzyılın felaketi, asrın felaketi olarak tanımlanıyor. Bunlara rağmen yolumuza devam ediyoruz. Doğrudan 104 milyar dolar, dolaylı olarak da 150 milyar dolar bir maliyeti ortaya çıkarmış olan bu depremlere rağmen Türkiye direnç ve dayanıklılığını tekrar ortaya koymuştur. Bu nokta da bizler kilit sektörlerde imalat sektörü, turizm, inşaat, savunma gibi sektörlerde emin adımlarla yolumuza devam ediyoruz" sözlerini söyledi. "BİZİM PROGRAMIMIZ İÇERİSİNDEKİ ANA HEDEFİMİZ ENFLASYONU DÜŞÜRMEK" En büyük hedeflerinin enflasyonu düşürmek olduğunu söyleyen Yılmaz, "Bizim programımız içerisindeki ana hedefimiz enflasyonu düşürmek ki şu anda nispeten yüksek. Bu bizim birinci önceliğimiz. Aynı zamanda da istikrarlı ve kapsayıcı bir şekilde büyümeye devam etmek. Çünkü bir taraftan enflasyonu düşürmeye çalışıyoruz, bir taraftan depremin yaralarını sarmaya çalışıyoruz ve bunların yanı sıra yeni önceliklere de yerimiz var. İki tane önemli önceliğimiz var bu noktada. Bir tanesi imalatı, büyümeyi ve istihdamı artırmak, diğeri de Sosyal refahı artırabilmek ama bunlar kısa vadeli hedefler değil" şeklinde konuştu. "CUMHURBAŞKANIMIZ ERDOĞAN'IN İFADESİYLE DÜNYA BEŞTEN BÜYÜKTÜR" Uluslararası kurumların zayıfladığını ve zayıflatıldığını gördüklerini söyleyen Cevdet Yılmaz, "Maalesef hem siyasi hem de ekonomik anlamda karşı karşıya kaldığımız şu anda uluslararası değerlerin yozlaştığı, uluslararası kurumların işe yaramadığının çok önemli bir göstergesi ve uluslararası kurum ve düzenlerin bir çözüm getirmediğini gösteriyor. Çünkü birçok alanda bizler izole yaklaşımlar görüyoruz. Bizler uluslararası kurumların zayıfladığını ve zayıflatıldığını görüyoruz ki bu iyi bir şey değil. Bu tüm dünya için Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın ifadesiyle dünya beşten büyüktür. Bu sadece kurumsal bir yapı ile alakalı değil, Birleşmiş Milletlerin kurumsal yapısı ile alakalı değil. Bu çok daha adil bir dünya için bir çağrı. Bu daha hakkaniyetli bir dünya düzeni için bir çağrıdır" ifadelerine yer verdi. "YARIN, PARTİ İÇİ DEMOKRASİMİZİN MİHENK TAŞI OLACAK KONGREMİZİ GERÇEKLEŞTİRECEĞİZ" Programda konuşan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Zafer Sarıkaya ise, "Millete ve insanlığa hizmet etme ilkesiyle kurulan AK Parti, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde ülkemizi 22 yıl boyunca başarıyla yönetmiş, kuruluşunun 23. yılını kutlamaktadır. Yarın, parti içi demokrasimizin mihenk taşı olacak Kongremizi gerçekleştireceğiz. Bu anlamlı günde, sizleri kongremizde ağırlamaktan onur duyuyoruz" dedi. "AK PARTİ’NİN HER KONGRESİ, GELECEĞİN MANİFESTOSU NİTELİĞİNDEDİR" AK Parti’nin her kongresinin gelecek için bir manifesto niteliği taşıdığını söyleyen Sarıkaya, "AK Parti’nin her kongresi, geleceğin manifestosu niteliğindedir. Köklü mirasından güç alan AK Parti, şanlı geçmişine ve derin tarihine saygı duyarak, geleceği şekillendirmek ve daha adil ve hakkaniyetli bir dünya kurmak için büyük bir özveriyle çalışmaktadır" diye konuştu. Türkiye ve AK Parti’nin uluslararası diplomaside kilit rol oynadığını söyleyen Sarıkaya, "Türkiye ve AK Parti, kıtalar arasında barış köprüsü olarak, uluslararası diplomaside kilit bir rol oynamaya devam etmekte, Somali’den Ukrayna’ya, Gazze’den Suriye’ye uzanan geniş bir coğrafyada küresel uzlaşı çabalarına öncülük etmektedir" ifadelerini kullandı.

Cevdet Yılmaz: Ülkemiz dünya lojistiğinde merkezi bir konum elde edecek Haber

Cevdet Yılmaz: Ülkemiz dünya lojistiğinde merkezi bir konum elde edecek

Yılmaz, Balıkesir'in merkez Karesi ilçesinde patlayıcı üretilen mühimmat fabrikasında meydana gelen patlamada hayatını kaybedenler baş sağlığı dileklerinde bulunurken olaya ilişkin tahkikatın devam ettiğini bildirdi. Türkiye Yüzyılı hedeflerini hayata geçirirken, ulaştırma ve lojistik sektörü, yalnızca Türkiye'nin kalkınması için değil, bölgesel ve küresel ticaretin güvenliği ve sürekliliği açısından da kritik bir role sahip olduğunu belirten Yılmaz, “Tarih boyunca İpek Yolu'ndan Baharat Yolu'na kadar ticaretin ana damarlarını birleştiren Türkiye, küresel ticaretin şekillenmesinde belirleyici bir rol üstlenmiştir. Bu eşsiz miras, üç kıtanın ortasında bulunan ülkemizin stratejik konumunun sağladığı fırsatları en iyi şekilde değerlendirmemiz için önemli bir dayanak noktasıdır. Bugünkü toplantımız ise, bu fırsatları hayata geçirecek adımları belirleme açısından büyük bir öneme sahiptir. Lojistik, küresel ekonominin kalbidir. Tedarik zincirlerini işler hale getirir, ticareti hızlandırır ve dünya çapında ekonomileri birbirine bağlar. Tüm diğer sektörleri etkileyen ve onlardan etkilenen sektör ulaştırma ve lojistiktir. Ulaştırmanın hakikaten kilit bir rolü vardır. Ulaştırmada yapılan her şey hizmetlerden, tarıma, sanayiye, her alanı etkiler, o alanlardaki gelişmeler de ulaştırmayı etkiler. Dolayısıyla ulaştırmanın böyle bir farklı konumu ortasında ifade etmekte fayda görüyorum. Dolayısıyla kalkınma sürecimizde ulaştırmanın çok önemli, çok kıymetli bir yeri olduğunu söylemek isterim” diye konuştu. Türkiye'nin Asya, Avrupa ve Afrika arasındaki coğrafi konumu, kara, deniz, demir ve hava yollarını etkin şekilde birleştirme kapasitesiyle küresel lojistiğin merkezi olma yolunda avantajlara sahip olduğunu gördüklerini bildiren Yılmaz, “Ülkemizden 4 saatlik uçuş süresiyle yaklaşık 1.4 dört milyar insanın yaşadığı ve 8.6 trilyon dolarlık ticaret hacmi bulunan altmış yedi ülkeye ulaşılabilmektedir. Bu noktada yeni bir takım inisiyatifleri de yakından takip ettiğimizi belirtmek isterim” ifadelerini kullandı. YILMAZ, ASYA KITASINDA GİDEREK ÜRETİMDE YÜKSELDİĞİNE DİKKAT ÇEKTİ. Dünyanın küresel ekonominin üretim merkezi Asya'ya kaydığını aktaran Yılmaz, “Diğer taraftan Avrupa başta olmak üzere pazarlarda batıda. Bu iki bölge arasındaki irtibatın geliştirilmesi, ticaretin gerçekleştirilmesinde de orta koridorun çok önemli bir yeri var. Ukrayna Rusya Savaşı'yla birlikte orta koridorun önemi bir kat daha artmış durumda, anlaşılmış durumda. Bizim için en önemli koridor burası. Sadece Türkiye'yi değil, Türk Cumhuriyetleri'ni de Orta Asya'yı da yakından ilgilendiren bir koridor. Bu koridorda Türkiye önemli bir inisiyatif almış durumda. Buradaki ticaretin, altyapının geliştirilmesi için çalışıyoruz. Ortak Ordu'nun geliştirilmesinde hem Ulaştırma Bakanımız hem Ticaret Bakanımız bu anlamda çok farklı katkılar sunacaklardır. Bu koridorların geliştirilmesi sadece kalkınma bakımından değil bölgesel güvenlik bakımından da barış ve huzur ortamını geliştirme bakımından da çok önemli” ifadelerini kullandı. Kalkınma yolunun önemine dikkat çeken Yılmaz, “Ülkemizin komşu olarak en fazla ticaret yaptığı ülkelerden biri bizim için çok kıymetli bir ülke Irak. Bir taraftan Türkiye ile Irak arasındaki demir yolu ve karayolu ulaşımını güçlendiren diğer taraftan Irak kanalıyla Körfez'e birçok ülkeye yeni kanallar açan bir projeden bahsediyoruz. Aynı şekilde o ülkelerin de Avrupa'ya farklı ülkelere açılımını sağlayan bir proje. Kalkınma yolu projesini de çok önemli gördüğümüzü belirtmek isterim. Irak'ın Fav Limanı'nda şimdiden bu projeyle birlikte büyük bir sanayi bölgesi planlanıyor. Yine bütün bu güzergah boyunca inanıyorum bir refah havzası oluşacak. Barışa, bölgesel güvenliğe, refaha katkıda bulunacak. Ülkemizin ihraç ürünlerinin kalkınma yolu üzerinden Körfez ülkelerine ve hatta Basra Körfezi'nden Güney Asya'ya erişimi kolaylaşmış olacak. Bunun bölgesel bir yansıması da olacak. Tüm Türkiye'ye bunun katkısı olacak ama en fazla da Güneydoğu'ya olacak. Kalkınma yolunun yapılmasıyla Güneydoğu Anadolu bölgemizin bölgesel kalkınmasına da çok büyük bir güç destek gelmiş olacak” dedi. “TÜRKİYE ŞEKİLLENMEKTE OLAN DÜNYA LOJİSTİĞİNDE MERKEZİ BİR KONUM ELDE EDECEKTİR, ELDE ETMEKTEDİR” Zengezur Koridoru'na değinen Yılmaz, “Bu da yine çok kıymetli bir koridor. Azerbaycan'la Nahçıvan'ı bağladığı gibi Türkiye'yle Azerbaycan'ı Orta Asya'yla yine Batı, pazarlarını birbirine bağlayan son derece stratejik bir proje. Bu projede Doğu Anadolu'nun ve Doğu Karadeniz'in bölgesel kalkınmasına da çok ciddi katkılarda bulunacak bir proje. Bu proje yine bizim için çok çok kıymetli. Burada tabii farklı koridorlar, arayışlar içinde olan ülkeler baypas etmeye çalışan birtakım hatlar, planlamalar yapanlar da var. Ama sahip olduğumuz coğrafi konumla siyasi ilişkilerimizle, inisiyatiflerimizle inanıyorum ki Türkiye şekillenmekte olan dünya lojistiğinde merkezi bir konum elde edecektir, elde etmektedir” ifadelerini kullandı. “SURİYE'YLE KARDEŞ BİR ÜLKE OLARAK, KOMŞU BİR ÜLKE OLARAK SURİYE'NİN YENİDEN YAPILANMASI İÇİN, HUZURU İÇİN, İSTİKRARI İÇİN HER TÜRLÜ GAYRETİ SARF EDECEĞİZ” Suriye'de yeni bir dönem başladığını uzun süren bir diktatörlüğün bittiğini belirten Yılmaz, “Suriye yeni bir döneme girmiş oldu. Bu toplantınızda ben bunu da çok etraflıca değerlendirmenizin çok faydalı olacağını düşünüyorum. Uzun zamandır lojistiği konuştuğumuzda ticareti, taşımacılığı konuştuğumuzda içinde bulunduğu şartlardan dolayı Suriye'yi konuşamıyorduk. Yeni ortamda ise önümüze farklı bir perspektif koymamız gerektiğini düşünüyorum. Suriye'yle kardeş bir ülke olarak, komşu bir ülke olarak Suriye'nin yeniden yapılanması için, huzuru için, istikrarı için her türlü gayreti sarf edeceğiz. İnanıyorum ki ben önümüzdeki süreçlerde hem Suriye'nin refahı artacak, hem Türkiye'nin hem tüm bölgenin refahı artacak. Suriye sahip olduğu coğrafi konumla ülkemizin taşımacılığı ve lojistiği içinde yeni perspektifler sunmuş olacak” şeklinde konuştu. “Türkiye önümüzdeki dönemde iddiaları olan bir ülke olarak Türkiye Yüzyılı vizyonuyla bu inisiyatifleri, yatırımları geliştirmeye devam edecek” Kamu yatırım programlarında da bu ana çerçeve içinde ulaştırma projelerine en yüksek payı hep verdiklerini söyleyen Yılmaz, “Diğer alanlarda tamam ama pazarlarla üretim alanlarını buluşturan projelere özellikle demir yolu projelerine öncelik veriyoruz. Önümüzdeki dönemde Ulaştırma Bakanlığımız bu alanlara çok daha yatırım yapacak. OSB'leri limanlara bağlayan üretim alanlarını pazarlara bağlayan lojistiğini güçlendiren dolayısıyla maliyetleri düşüren dolayısıyla üreticimizin ihracatçımızın rekabet gücünü arttırıcı bir perspektifle ulaştırma projelerini önceliklendiren bir yaklaşıma sahip olduğumuzu belirtmek isterim” açıklamalarında bulundu.

Cevdet Yılmaz, CHP'li Yücel'i kınadı Haber

Cevdet Yılmaz, CHP'li Yücel'i kınadı

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “CHP Sözcüsü Deniz Yücel’in Sayın Cumhurbaşkanımız ve hükümetimize yönelik kullandığı çirkin ve hadsiz üslup kabul edilemez” dedi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, sosyal paylaşım sitesi X hesabından yaptığı paylaşımda, “CHP Sözcüsü Deniz Yücel’in Sayın Cumhurbaşkanımız ve hükümetimize yönelik kullandığı çirkin ve hadsiz üslup kabul edilemez. Hakikat çirkin sözlerle örtülemez. Halkın teveccühünü kaybetmenin ve parti içi kavgaların telaşı ile sarfedilen seviyesiz sözler, CHP’ye gönül vermiş vatandaşlarımız dahil olmak üzere milletimizin vicdanında mahkum edilecektir” ifadelerine yer verdi. "KİFAYETSİZLİĞİN DIŞA VURUMUDUR" Yılmaz, “Kullanılan vahim üslup özünde tüm milletimize ve Cumhurbaşkanımız liderliğinde izlenen güçlü milli politikalara yönelik bir çekememezlik ve saldırganlıktır. Suriye örneğinde görüldüğü üzere çeşitli milli meselelerde tarihin doğru tarafında duramamış olmanın kifayetsizliğinin dışa vurumudur. Defalarca demokratik seçimlerde halkımızın desteğine mazhar olan Sayın Cumhurbaşkanımız, sayısız eser ve hizmetle ülkemizi uluslararası yarışta ön sıralara taşıdığı gibi haktan ve mazlumlardan yana duruşuyla daha adil bir dünya arayışının bayraktarı olmuştur. Sayın Cumhurbaşkanımız aziz milletimizden aldığı güçle mazlumların umudu, zalimlerin korkulu rüyası olmaya devam edecektir” dedi.

Cevdet Yılmaz'dan önemli açıklamalar... Haber

Cevdet Yılmaz'dan önemli açıklamalar...

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, “Tarihimizde ilk defa bir AB ve NATO üyesi ülkeye askerî gemi ihracat sözleşmesi yapıldı; hayırlı uğurlu olsun” dedi. Yılmaz, Alevi vatandaşlara ilişkin son 20 yolda çalışmalar yürütüldüğünü belirterek, “Tarihte ilk defa kanunlarımıza cemevi kelimesi geçti. Bize devlet olarak düşen vatandaşlarımızın sorunlarını somut olarak görüp, nasıl cevap vereceğimizi ortaya koymaktır. Alevi Bektaşi Başkanlığı cemevlerini dolaşarak, Alevi vatandaşlarımızla buluşarak onların taleplerini alarak ihtiyaçlarını tespit eden bir yapıdır. Sadece cemevlerinin lojistik ihtiyaçları için değil, ilmi çalışmalar, eserler için de önemli gayretler ortaya koyuyorlar” ifadelerini kullandı. Yılmaz, seçim sisteminin önemine değinerek, “Seçim sistemini reforme edebilirsek, temsilde adaleti gözden kaçırmadan, yeni seçim sistemi ile mecliste çok daha istikrarlı yapı oluşabileceğini, siyasi partiler kanunu ile çok daha demokratik ortamın oluşabileceğini ifade etmek isterim. Yeni Anayasa ve iç tüzük tartışmaları ilke birlikte siyasi partiler kanunu, seçim kanununun tartışılmasının çok faydalı olacağını ifade etmek isterim” şeklinde konuştu. Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı bütçesine değinerek, “Geçmişte, biliyorsunuz, bir Başbakanlık vardı, bir de Cumhurbaşkanlığı vardı. Şimdi, 2018'den bir örnek vereyim size: 2018 yılında Cumhurbaşkanlığının bütçe içindeki payı yüzde 0,11; Başbakanlığın payı yüzde 0,21; ikisinin toplam payı 0,32 yani binde 3 diyelim, yüzde 0,32. Bugün, Başbakanlık ile Cumhurbaşkanlığının birleştiği bir durumdayız ve bugün Cumhurbaşkanlığının bütçedeki payı sadece 0,11 yani geçmiştekinin üçte 1'i nispetinde bir oran. Dolayısıyla çok detaya girmek istemiyorum "Cumhurbaşkanlığının aşırı büyük bir bütçesi var." söylemleriniz bu rakamlar tarafından teyit edilmiyor” Altay tankına ilişkin Yılmaz şunları kaydetti: “Altay tankıyla ilgili, 2015 yılında normalde envantere girmesi bekleniyordu. Almanya tarafından konfigürasyonda bulunan alt sistemler için özellikle motor ve transmisyon ihracat lisansı verilmemesi nedeniyle bu gecikme yaşanmıştır. Bu savunma sanayisinin ne kadar zor bir alan olduğunu da gösteren güzel bir örnektir. Açık ve kapalı yaptırımlarla, ambargolarla karşı karşıya olduğumuz hâlde savunma sanayisinde biz bunları başardık. Ama bunu da aşıyoruz, 2025 yılı Ağustos ayında Altay tanklarının seri üretime başlaması ve envantere girmesi planlanmaktadır.” Savunma Sanayi Başkanı’nın Genel Kurul’da olmamasına ilişkin soruyu da yanıtlayan Yılmaz, “Ona ben izin verdim. Beni aradı, Portekiz'de ülkemizin çok önemli bir anlaşma yapması söz konusuydu, ben de kurumu temsilen Başkan Yardımcımız olsun -zaten kurum bürokratlarının konuşma hakkı da yok burada ayrıca- kurumsal bir bilgi ihtiyacı olduğunda ben arkadaşlarımızdan alırım, sen git, bu anlaşmayı yap dedim. Yaptığı anlaşma da nedir? Bugün Sayın Haluk Görgün Portekiz'de Portekiz donanması için 2 adet denizde ikmal ve lojistik destek gemisi imza törenine katıldı ve bu imzalar atıldı. Tarihimizde ilk defa bir AB ve NATO üyesi ülkeye askerî gemi ihracat sözleşmesi yapıldı; hayırlı uğurlu olsun. Başta Savunma Sanayiimiz olmak üzere, emeği geçen herkese çok teşekkür ediyoruz. Geçen sene 5,5 milyar dolardı ihracatımız, bu sene inşallah 7 milyar dolara yakın bir ihracatı gerçekleştireceğiz; bunu hedefliyoruz” dedi. Asgari ücretle çalışanların, SSK’lı çalışanların yüzde 42’si olduğunu ortaya koyan Yılmaz, “Bu da 6,9 milyon çalışana denk geliyor. Toplam çalışan sayımız üzerinden değil bu rakam, SSK'lı çalışanlar üzerinden. Kayıtlı, SSK'lı toplam 32-33 milyon çalışanı var Türkiye'nin, mevsimsel etkilerle düzeltmezseniz 33 milyonun üstünde, mevsimsel etkileri düşerseniz 32 milyonun üzerinde, 33 milyona yakın bir çalışanımız var, onun için de bu rakam söz konusu. Burada geçen söylemiştim, yine altını çizmek isterim, "eksik kayıtlılık" dediğimiz bir kavram da var yani bir tam kayıt dışılık var, bunu da aşağıya çektik epeyce, 2002 yılında yüzde 50'nin üzerindeydi kayıt dışılık, bugün işte yüzde 25'ler civarına inmiş durumda, daha da aşağıya çekme gayreti içindeyiz” ifadelerini kullandı. Asgari ücrete 2022 yılında yüzde 94,6 artış yaptıklarını ve 2023 yılında yüzde 107,3 artış yaptıklarını kaydeden Yılmaz, “Asgari ücretle ilgili müzakereler devam ediyor. İşçi, işveren ve kamu olarak çalışmalar devam ediyor. Bu müzakerelerin sonucunu hep birlikte göreceğiz ama esas itibarıyla bu konu kamuyu doğrudan etkilemiyor, ücret düzeni bakımından söylüyorum. Kamuda zaten asgari ücret alan yok, kamu işçileri, memurları, biliyorsunuz belli bir seviyeye gelmiş durumda. Aksine, asgari ücret arttıkça kamunun primleri artıyor, bu da işveren üzerinde prim yükü oluşturuyor kamuya gelir oluştursa da. Özellikle küçük işletmelerin, emek yoğun işletmeleri, belli yörelerin üretim gücünü koruma bakımından asgari ücretin dengeli bir yapıda gelişmesi önemli. İşletmeler sürdürülebilir olmazsa, verimlilik olmazsa sağlıklı bir şekilde istihdam oluşumu ve ücret oluşumu gelişmez. Dolayısıyla, verimliliği artırarak, rekabet gücümüzü yükselterek, reel zeminde kalıcı bir şekilde çalışanlarımızın refahını artırmaya devam edeceğiz” dedi.

Cevdet Yılmaz: Ucuz elektrik ve doğalgaz için kaynak ayıracağız Haber

Cevdet Yılmaz: Ucuz elektrik ve doğalgaz için kaynak ayıracağız

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, TBMM Genel Kurulu’nda 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifi’nin sunumu yaptı. Konuşmasına Dünya ve Türkiye ekonomisinin son durumuna değinerek başlayan Yılmaz, “2023 yılında zayıf dış talep, jeopolitik gerilimler ve Şubat ayındaki deprem felaketine rağmen Türkiye ekonomisi yüzde 5,1 büyüme oranıyla olumlu bir performans sergilemiştir. Bu başarı, 14 yıllık kesintisiz büyüme trendinin devamını sağlamıştır. Bu dönemde gelişmekte olan ülkelerin ortalama yüzde 4,4, gelişmiş ülkelerin ortalama yüzde 1,7 oranında büyüdükleri düşünüldüğünde, Türkiye’nin performansındaki olumlu ayrışma açıkça görülmektedir” diye konuştu. “TÜRKİYE EKONOMİSİ YÜZDE 25,9 BÜYÜME KAYDETMİŞTİR” Pandemi sonrası büyüme rakamları hakkında bilgi veren Yılmaz “Dünya ekonomisi 2020-2023 döneminde kümülatif olarak yüzde 11 oranında büyürken, Türkiye ekonomisi yüzde 25,9 büyüme kaydetmiştir. Ortalama yıllık büyüme bu dönemde dünya genelinde yüzde 2,6 olurken, Türkiye ekonomisi yıllık ortalama yüzde 5,9 oranıyla dünya ortalamasının iki katından fazla bir büyüme performansı göstermiştir” şeklinde konuştu. “KİŞİ BAŞINA DÜŞEN MİLLİ GELİRİMİZİN 2025 YILINDA 17 BİN DOLAR SEVİYESİNİN ÜZERİNE ÇIKMASI BEKLENMEKTEDİR” 2022 yılında dünya ekonomileri arasında 19’uncu sırada yer alan Türkiye’nin 2024 yılı tahminlerinde 17’nci sırada konumlanmasını beklediklerini belirten Yılmaz, “2002 yılından bugüne yıllık ortalama yüzde 5,4’e ulaşan güçlü büyüme performansıyla milli gelirimiz, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılı itibarıyla ilk defa 1 trilyon dolar eşiğini aşarak, 1 trilyon 130 milyar dolara ulaşmıştır. 2002 yılında kişi başına gelirimiz 3 bin 600 dolar seviyesindeydi. 2023 yılı itibarıyla kişi başına düşen milli gelirimiz ise 13 bin 243 dolar olarak gerçekleşmiştir. 2024 yılında kişi başına düşen milli gelirimizin 15 bin dolar, 2025 yılında 17 bin dolar seviyesinin üzerine çıkması beklenmektedir” dedi. “KALICI FİYAT İSTİKRARI DÖNEMİNE GEÇMEYİ HEDEFLİYORUZ” 2025 yılında enflasyonla mücadelede enflasyon oranının OVP’de ve Enflasyon Raporunda ilan edilen seviyelerle uyumlu şekilde gerçekleşeceğinin altını çizen Yılmaz, “Önümüzdeki dönemde bu eğilimin sürmesiyle birlikte, dezenflasyon sürecini başarıyla tamamlayarak, yeniden tek haneli enflasyon seviyelerini görmeyi ve böylece kalıcı fiyat istikrarı dönemine geçmeyi hedefliyoruz. Fiyat istikrarının sağlandığı bir ortamda artan güven ve öngörülebilirlik; yatırımları, yatırımlardaki artış ise potansiyel büyüme oranını yükseltecektir. Bununla birlikte fiyat istikrarı, oluşturulan katma değerin bölüşümünün de daha adil bir şekilde gerçekleşmesine imkan sağlayacaktır. Dolayısıyla istikrar içerisinde güçlü büyüme ve gelir dağılımını iyileştirmede en temel hedefimiz öncelikle fiyat istikrarının sağlanmasıdır” dedi. “ÜLKEMİZ DÜNYA İHRACATINDAN ALDIĞI PAYI YÜZDE 1,07 SEVİYESİNE ÇIKARMIŞTIR” 2024 yılı Ocak-Kasım döneminde ihracatın geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2,5 oranında artış gösterdiğini ifade eden Yılmaz, “Küresel ekonomideki zorlu şartlara rağmen, ülkemiz 2023 yılında 255,6 milyar dolarlık rekor düzeyde ihracat ile Ülkemiz dünya ihracatından aldığı payı yüzde 1,07 seviyesine çıkarmıştır. Bu dönemde dünya genelinde artan belirsizliklere, uygulanan daraltıcı ve dezenflasyonist politikalara ve bölgemizde artan jeopolitik gerginliklere rağmen ihracatımız güçlü bir performans sergilemektedir. 264 milyar dolar olan Orta Vadeli Program tahminimize yakın bir seyir izleyen ihracat değerimizi önümüzdeki yıllarda daha üst seviyelere taşımayı hedefliyoruz. 2025 yılında ihracatımızı 279,6 milyar dolara yükseltmeyi öngörüyoruz. Bu doğrultuda, dış pazarlardaki rekabet gücümüzü artırmak ve küresel ticaretteki payımızı daha da yükseltmek için çalışmalarımıza kararlılıkla devam ediyoruz” ifadelerini kullandı. Daha güçlü ve müreffeh Türkiye için işsizlikle mücadeledeki kararlılığın ve istihdam dostu politikaların ilerleyen dönemde de sürdüreceklerini belirten Yılmaz, “Temel politika belgelerimizde yer verdiğimiz üzere, istihdamın ve işgücüne katılımın artırılmasına yönelik adımlarla önümüzdeki üç yılda istihdamın yıllık ortalama 758 bin kişi artmasını ve işgücüne katılım oranının yüzde 56’ya ulaşmasını hedefliyoruz” diye konuştu. “TÜRKİYE’NİN KREDİ TEMERRÜT TAKASI (CDS) PRİMİ GERİLEME YÖNÜNDEKİ HAREKETİNİ 2024 YILI İÇERİSİNDE DE SÜRDÜREREK ŞUBAT 2020 SEVİYELERİNE KADAR İNMİŞTİR” Fiyat istikrarını önceleyen dezenflasyon sürecinin devam edeceğini söyleyen Yılmaz, “Türkiye’nin kredi temerrüt takası (CDS) primi gerileme yönündeki hareketini 2024 yılı içerisinde de sürdürerek Şubat 2020 seviyelerine kadar inmiştir. İzlenen makrofinansal istikrarı sağlamaya yönelik politikaların çeşitli risk göstergelerinde sağladığı iyileşme, finansal piyasalardaki azalan belirsizlikler ve düşen enflasyon beklentileriyle beraber risk primi 2024 yılı Kasım ayını 256 baz puan düzeyinde tamamlamıştır. CDS, geldiğimiz noktada 250 baz puan seviyelerinde seyrini sürdürmektedir. Enflasyondaki gerileme ve Türk lirasının istikrarlı seyri sayesinde Türk lirasına olan güven artmış, dolarizasyon gerilemiş ve KKM bakiyesi hızla azalış eğilimine girmiştir. 29 Kasım tarihli verilere göre KKM’nin toplam mevduat içindeki payı geçen yıl en yüksek seviyesi olan yüzde 26,2 oranından yüzde 6,6’ya gerilerken Türk lirası mevduatın payı yüzde 57,3’e yükselmiştir. Mevduat dolarizasyonu ise yüzde 36,1’e gerileyerek 2015’ten bu yana en düşük seviyesine inmiştir” açıklamasında bulundu. Konuşmasının devamında 2025 yılı bütçe teklifine ilişkin rakamsal detayları veren Yılmaz, “2025 yılı Merkezi Yönetim Bütçesinde bütçe giderlerinin 14 trilyon 731 milyar lira, bütçe gelirlerinin ise 12 trilyon 800 milyar lira olacağını öngörmekteyiz. Bütçe açığının gayri safi yurtiçi hasılaya oranının ise yüzde 3,1 olarak gerçekleşeceği beklenmektedir. Deprem nedeniyle bütçe açıklarında yaşanan arızi artış sonrasında, bütçe açığını yeniden Hükümetlerimiz dönemindeki ortalama seviyesine yaklaştırıyoruz. Hükümetlerimiz döneminde mali disiplini sağlayarak bütçeyi faiz bütçesi olmaktan çıkardık, hizmet bütçesi haline getirdik. 2002 yılında faiz harcamalarının GSYH içindeki payı yüzde 14,3 iken bu oranın 2025 yılında yüzde 3,2 olacağı tahmin edilmektedir. 2002 yılında yüzde 43,2 olan faiz giderlerinin bütçe giderleri içerisindeki payının ise 2025 yılı bütçesinde yüzde 13,2 seviyesinde kalmasını öngörüyoruz” değerlendirmesinde bulundu. “2024 YILINDA ELEKTRİK VE DOĞAL GAZDA, MESKEN ABONELERİ İÇİN YAKLAŞIK YÜZDE 60 ORANINDA SÜBVANSİYON UYGULANDI” Vatandaşları bütçeden sağlanan kaynaklara ilişkin konuşan Yılmaz, “2024 yılında elektrik ve doğal gazda, mesken aboneleri için yaklaşık yüzde 60 oranında sübvansiyon uygulandı. Vatandaşlarımızın elektrik ve doğal gazı daha ucuza kullanabilmeleri için 2025 yılı bütçesinde de 472 milyar lira kaynak ayırmayı öngörüyoruz. Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) tarafından yayımlanan verilere göre 2024 yılının ilk altı aylık döneminde Avrupa ülkeleri arasında hane halkına en ucuz elektrik ve doğal gaz sağlayan ülke Türkiye olmuştur" dedi.

Cumhurbaşkanlığı 2025 yılı bütçesi 16 milyar 928 milyon lira Haber

Cumhurbaşkanlığı 2025 yılı bütçesi 16 milyar 928 milyon lira

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu, 'Cumhurbaşkanlığı ve Cumhurbaşkanlığına bağlı, ilgili ve ilişkili kurum ve kuruluşların 2025 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2023 yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin geneli ile Sayıştay Raporu'nu görüşmek üzere AK Parti Samsun Milletvekili Mehmet Muş başkanlığında toplandı. Komisyona sunum yapan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Ekonomi Koordinasyon Kurulu, Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu (YOİKK), Bağımlılıkla Mücadele Yüksek Kurulu, Ulusal Yapay Zeka Stratejisi Yönlendirme Kurulu ve Türkiye Coğrafi Bilgi Sistemi Kurulu'nun ilgili mevzuat çerçevesinde çalışmalarına devam ettiğini ifade etti. "Türkiye’nin önemli bir gündemi olan nüfusa ilişkin kapsamlı stratejileri oluşturmak ve koordinasyonu sağlamak üzere Nüfus Politikaları Kurulunun kurulmasına yönelik çalışmalarda da son aşamaya geldiklerini açıklayan Yılmaz, “Bu çerçevede Cumhurbaşkanlığı bütçesi; değişen küresel dinamiklere ve ülkemizin ihtiyaçlarına uyumlu şekilde, bölgesel ve küresel öncelikler, kalkınma hedefleri ve katma değer odaklı stratejiler doğrultusunda hazırlanmıştır” ifadelerini kullandı. ”CUMHURBAŞKANLIĞI 2025 YILI BÜTÇESİ 16 MİLYAR 928 MİLYON LİRA” Cumhurbaşkanlığı'nın 2023 yılı bütçe giderinin 7 milyar 858 milyon lira olarak gerçekleştiğinin bilgisini veren Yılmaz, "2024 yılı başlangıç ödeneği 12 milyar 284 milyon liradır. Cumhurbaşkanlığının 2025 yılı bütçesinde ise 16 milyar 928 milyon lira ödenek tahsis edilmesi öngörülmektedir. Bu ödeneğin yüzde 50'si, Barışı Destekleme Faaliyetleri, Acil Destek Giderleri ve Cumhurbaşkanlığına bağlı Ofislere hazine yardımı için diğer kurum ve kuruluşlara aktarılmak üzere ayrılmıştır. Cumhurbaşkanlığı bütçesinin geri kalanının önemli bir kısmı ise çeşitli alanlarda kamuya ücretsiz sunulan hizmetler için kullanılacaktır. Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesinin giderleri de Cumhurbaşkanlığı Merkez Teşkilatına ayrılan kaynaklar arasında yer almaktadır. Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde yer alan Millet Kütüphanesi, günlük 4 bin ila 7 bin, hafta sonları ise 10 bin ila 12 bin kişiye, 7 gün 24 saat hizmet vermektedir. Millet Kütüphanesi açıldığı günden itibaren yaklaşık olarak 6,3 milyon ziyaretçi sayısına ulaşmıştır. Kütüphanede ücretsiz yemek ikramı sağlanmakta ve ulaşım kolaylığı için servis hizmeti sunulmaktadır. Bu kapsamdaki harcamalar Cumhurbaşkanlığının bütçesinden karşılanmaktadır. İlk kez uygulanan Entegre Kitap Taşıma Sistemi ile 5,5 kilometre uzunluğundaki raylı sistem sayesinde, depolarda bulunan 1 milyonun üzerinde kitap hızlıca okuyuculara ulaştırılmaktadır” şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde, doğrudan Cumhurbaşkanlığı'na bağlı 8 Başkanlık, 1 Genel Sekreterlik, 4 Ofis ve 9 Politika Kurulu, politikaların etkin oluşturulması ve faaliyetlerin dinamik uygulanması için çalışmalarını sürdürdüğünü belirten Yılmaz, "Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi, 'Dijital Türkiye' vizyonu doğrultusunda; e-Devlet, siber güvenlik, milli teknolojiler, büyük veri ve yapay zeka gibi alanlardaki çalışmalarıyla ülkemizin dijital dönüşümüne liderlik etmektedir. E-Devlet Kapısı, 1071 kurum ve kuruluşa ait 8 bin 300'den fazla hizmeti elektronik ortamda vatandaşların ve özel sektörün kullanımına sunmaktadır. 66 milyonu aşan kullanıcıya hizmet veren platform, Türkiye’nin dijital yüzü haline gelmiştir. Nitekim uluslararası endekslerde de üst sıralarda yer almaktayız. Avrupa Komisyonu'nun 2024 e-Devlet Kıyaslama Raporu’nda Türkiye, 37 ülke arasında 83 puanla Avrupa Birliği (AB) ortalamasını aşarak 10'uncu sırada yer almıştır. Yine bu raporda Türkiye, kullanıcı desteği, dijital posta ve sınır ötesi kullanıcı desteği ve temel veri kaynakları alanlarında 100 tam puan alan ülkeler arasında yer almıştır. Büyükşehir ve il belediyelerinin su ve kanalizasyon hizmetlerinin entegrasyonu kapsamında, 67 ilin hizmetleri e-Devlet Kapısı'na entegre edilmiştir. Kalan 14 il için çalışmalar hızla devam etmektedir” diye konuştu. “KİRA SÖZLEŞMELERİNİN E-DEVLET’TEN SUNULMASI HAYATA GEÇİRİLDİ” 2023-2025 Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Eylem Planı kapsamında, kira sözleşmelerinin e-Devlet üzerinden sunulması projesi hayata geçirildiğini bildiren Yılmaz, “Yeni sunulan 'Kaza Tutanağı' hizmeti ile trafik kazası yapan vatandaşlarımızın uygun şartları sağlamaları halinde e-Devlet mobil uygulaması üzerinden hızlı ve kolay bir şekilde tutanak oluşturmaları sağlanmıştır. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Dijital Dönüşüm Ofisi tarafından iş birliği içinde yürütülen çalışmalar sonucunda, vatandaşlarımızın mobil e-Devlet uygulaması üzerinden MüzeKart işlemlerini gerçekleştirerek müze ve ören yerlerini ziyaret etmeleri sağlanmıştır. Siber Güvenlik Liseleri ve Meslek Yüksekokulları, Dijital Dönüşüm Ofisi’nin öncülük ettiği ulusal siber güvenlik stratejisi çerçevesinde, Milli Eğitim Bakanlığı ve Yükseköğretim Kurulu ile iş birliği içinde hayata geçirilmiştir. Bu projeler, Ofisin siber güvenlik kapasitesini artırma, yerli ve milli çözümler geliştirme vizyonunun önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Böylece, sadece dijital dönüşümde değil, bu dönüşüm için gerekli olan insan kaynağını geliştirme noktasında da Ofis aktif rol almaktadır” ifadelerini kullandı. “GÜVENLİ BİR DİJİTAL EKOSİSTEM İNŞA ETMEYİ HEDEFLİYORUZ” Dijital Genç Ekosistemi, 4 bin öğrenciye yönelik yapay zeka ve girişimcilik eğitimleri düzenleyerek insan kaynağı gelişimine katkı sağladığını ifaden Yılmaz "Milli Teknoloji Hamlesi ve Dijital Türkiye hedeflerimiz doğrultusunda, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi koordinasyonunda, tüm bakanlıklar, ilgili kurum ve kuruluşlar, özel sektör ve STK'ların görüşleri dikkate alınarak güncellenen Ulusal Yapay Zeka Stratejisi 2024- 2025 Eylem Planı yayımlanmıştır. Ayrıca Siber Güvenlik Başkanlığı adıyla yeni bir teşkilat kurma hazırlıklarımızın son aşamasındayız. Çok güçlü bir yapıyla bu alandaki süreçleri düzenleyecek ürünleri ve firmaları akredite edecek çok daha etkili bir şekilde ülkemizin, insanımızın, firmalarımızın siber güvenliğini sağlayacak bir yapılanmaya gidiyoruz. Böylece, güçlü bir altyapı ve nitelikli insan kaynağına dayalı, çok daha güvenli bir dijital ekosistem inşa etmeyi hedefliyoruz. Kamu ve özel sektör iş birliğiyle siber güvenlik farkındalığını artırmak, yerli ve milli çözümler geliştirmek yönünde ilerleyeceğiz" şeklinde konuştu. '2,5 MİLYAR DOLAR DEĞERİNDE 49 YATIRIM HAYATA GEÇİRİLDİ' Son 22 yılda ülkede uluslararası yatırımları çekmek için birçok reform hayata geçirildiğini, Türkiye'nin iş ve yatırım ortamı daha cazip ve rekabetçi hale geldiğinin bilgisini veren Yılmaz şu ifadeleri kullandı: "1973-2002 yılları arasında 15 milyar dolar yatırım çekebilen Türkiye, 2003 ila 2024 yılı Eylül ayı arasında 270,2 milyar dolar yatırım almıştır. Yıllık ortalama yatırım miktarı 1 milyar dolardan 13 milyar dolara yükselmiş ve küresel doğrudan yatırımlardan aldığımız pay yüzde 1'e çıkmıştır. Strateji döneminde bu profillere uygun yatırım projelerinin ülkemize daha fazla çekilmesi için hedef odaklı faaliyetler yürütülecektir. Bu doğrultuda, stratejinin ana hedefi, Türkiye'nin küresel Uluslararası Doğrudan Yatırım (UDY) pastasından aldığı payı nitelikli UDY projeleriyle artırmak ve 2028 yılında yüzde 1,5'e çıkarmaktır. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi'nin 2023'te yürüttüğü çalışmalar kapsamında, toplam 2,5 milyar dolar değerinde 49 yatırım hayata geçirilmiş ve bu projelerle 12 bin 637 kişiye istihdam sağlanmıştır. Faaliyete geçen bu 49 yatırımın 36'sı üretime, 6'sı Ar-Ge merkezine, 1'i bölgesel yönetim merkezine ve 6'sı hizmet sektörlerine yöneliktir. Bu projeler, Amerika Birleşik Devletleri, Fransa, Rusya, Almanya ve Japonya başta olmak üzere 18 ülkeye aittir. 2007 yılından bu yana çalışmalarına devam eden Yatırım Ofisi, ekonomiye büyük katkılar sunan çok önemli yatırım projelerine destek olmuş ve bunları ülkemize kazandırmıştır. Kasım 2024 itibarıyla, toplam yatırım değeri yaklaşık 30 milyar dolar olan ve 80 bin kişilik istihdam oluşturan 381 proje Yatırım Ofisi desteği sayesinde başarıyla hayata geçmiştir." 'PROJE TUTARI 7,3 TRİLYON LİRA, BAŞLANGIÇ ÖDENEĞİ İSE 1 TRİLYON LİRA' Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından hazırlanan 2024 Yılı Yatırım Programı Ocak ayı içinde yayımlandığını hatırlatan Yılmaz, "Programda toplam proje tutarı 7,3 trilyon lira, başlangıç ödeneği ise 1 trilyon lira olmuştur. Yatırım Programı'nda yer alan proje sayısı 2024 yılında 3 bin 799'a ulaşmıştır. Strateji ve Bütçe Başkanlığı koordinasyonunda hazırlanan Ekonomik Reform Programı 15 Ocak 2024 tarihinde Avrupa Komisyonuna iletilmiştir. Program, AB üyelik sürecinde ekonomik uyum sağlama ve yapısal reform ihtiyaçlarına yönelik tedbirleri içermektedir. Yeni dönem Programı 2025 yılı Ocak ayında tamamlanacak olup Avrupa Komisyonuyla ve ilgili kamu kurum ve kuruluşlarıyla istişareler sürdürülmektedir. Uluslararası Bütçe Ortaklığı (International Budget Partnership) tarafından hazırlanan Açık Bütçe Anketi (Open Budget Survey) 2023 yılı sonuçlarına göre ülkemiz ilk defa 61 eşik puan seviyesinin üzerinde 64 puana ulaşmıştır. Böylece 2023 yılı Açık Bütçe Anketi ile ülkemizin kamu kaynaklarının elde edilmesine ve kullanılmasına ilişkin yeterli bilgi ve veriyi vatandaşlarına zamanında sunduğu tespit edilmiş, ülkemiz şeffaflık alanında iyi ülke uygulamaları arasında değerlendirilmiştir" diye konuştu. Son 22 yılda Savunma Sanayii'nde büyük bir dönüşümün gerçekleştiğinin altını çizen Yılmaz, "2002'de sektörde sadece 56 firma faaliyet gösterirken bugün bu sayı 3 bin 500'ü aşmıştır. Savunma projelerinin sayısı, 2002 yılında 62 iken, bugün bu sayı yüzde 80 yerlilik oranıyla 1132'ye yükselmiş ve büyüklüğü 100 milyar doları aşmıştır. Sektörün cirosu 2002'de 1,1 milyar dolardan 2023'te 15,5 milyar dolara çıkmış, istihdam 92 bin kişiye ulaşmıştır. 2002 yılında Savunma Sanayiinde AR-GE'ye ayrılan yıllık bütçe sadece 49 milyon dolar iken, bugün yıllık 2 milyar 622 milyon doları geçmiştir. 2002 yılında 248 milyon dolar olan savunma ve havacılık ihracatı, 2023 yılında Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre 5,5 milyar dolara ulaşmıştır. Türk savunma ürünleri 185 ülkeye ihraç edilmekte, ürün çeşitliliği 230'u bulmaktadır" ifadelerini kullandı. Türkiye'nin uzun yıllardır PKK/KCK, FETÖ, DEAŞ, El Kaide ve DHKP/C gibi farklı ideolojilere ve dış desteğe sahip terör örgütleriyle eş zamanlı olarak mücadele eden tek NATO üyesi ülke olduğunu vurgulayan Yılmaz, "2024 yılında, nokta operasyonlarla PKK/KCK, FETÖ ve DEAŞ gibi terör örgütlerinin lider kadroları etkisiz hale getirilerek yurtiçi faaliyetleri büyük ölçüde kısıtlanmış ve örgütlere katılım ciddi oranda azaltılmıştır" dedi. Yılmaz, TBMM'nin bilgi edinme ve denetim yollarından biri olan yazılı soru önergelerine önem verdiklerini kaydederek, "Tarafıma tevcih edilen 893 önergenin yüzde 88’ine cevap verilmiş durumdadır. Önümüzdeki dönemde de aynı hassasiyetle milletvekillerimiz tarafından tevcih edilen soru önergelerine yanıt vermeye devam edeceğiz. Cumhurbaşkanlığı, bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşlarıyla, Cumhuriyetimizin asrı aşan birikimi ile Türkiye Yüzyılını inşa eden kurumların başında gelmektedir. Cumhurbaşkanlığımız 2025 yılı için öngörülecek bütçe imkanları ile ülkemizin çeşitli alanlarda ihtiyaç duyduğu politikaların ve stratejilerin geliştirilmesinde, uygulamaların takibinde ve etkin koordinasyon sağlanmasında üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmeye devam edecektir" açıklamalarında bulundu.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Söz Bursa En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.