SON DAKİKA
Hava Durumu

#Cari Açık

Söz Bursa - Cari Açık haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Cari Açık haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Yılmaz: "Tasarruflarınız yetmiyorsa başka ülkelerinkini kullanırsınız" Haber

Yılmaz: "Tasarruflarınız yetmiyorsa başka ülkelerinkini kullanırsınız"

Yılmaz, İşçi kesimiyle sendikalarla sivil toplum kuruluşlarıyla konuşarak, görüşerek onlardan alınan fikirlerle Orta Vadeli Programını şekillendirdiklerini, bugüne kadar programı hayata geçirdiklerini vurguladı. Orta vadeli programın 3 yıllık perspektif olduğuna değinen Yılmaz, “Cumhurbaşkanımızın güçlü siyasi desteğiyle, iradesiyle orta vadeli programı adım adım hayata geçiriyoruz. Ancak adı üzerinde orta vadeli bir program 3 yıllık bir perspektif. Doğru bir yola girmişseniz, doğru bir programı hayata geçiriyorsanız zaman zaman konjonktürel gelişmelerle olumlu veya olumsuz etkilenmeler olabilir ama esas olan program. Doğru bir program ve doğru bir yola girmişseniz hedeflerinize ulaşınız. Biz de programımızı, kararlılığınızla hayata geçiriyoruz ve inanıyoruz ki bu programın sonunda istikrar içinde büyüyen, gelirini adil paylaşan, kalıcı sosyal refah üreten bir ülke olmak hedefimizi çok daha güçlü bir şekilde hayata geçireceğiz” diye konuştu. “BİR ÜST LİGE ÇIKMAMIZ GEREKİYOR” Türkiye’nin kalkınmakta olduğunu ve gelişmekte olan bir ülke olduğunu ifade eden Yılmaz, "Gerçekten kolay değil bir eşikteyiz. Bir üst lige çıkmamız gerekiyor. Az önce Özgür Bey söylediği açmazlar aslında bir taraftan da orta gelir tuzağı dediğimiz sadece bize özgü olmayan dünyanın her yaşanan hadiseler. Orta gelir tuzağının özü şudur. Düşük emekle belli ülkelerle artık rekabet edemez hale gelirsiniz. Yüksek teknolojide de gelişmiş ülkelerle rekabette zorlanırsınız. Orta gelirin tanımı bu zaten. Dolayısıyla biz bu acılardan elbette düşük gelirle çıkmayacağız. Daha yüksek katma değerler, daha yüksek teknolojik içerikle ve ülkemizin refahını daha kalıcı bir şekilde arttıracak üretim gücüyle çıkacağız. Rekabet gücüyle verimlilikle çıkacağız. Bunun da özü şu daha fazla ihracat, cari açığı daha aşağı çeken rekabetçi bir Türkiye. İş dünyamızın da tam bu noktada hayati bir rol oynayacağına inanıyoruz” ifadelerini kullandı. “CARİ DENGELERİMİZİ GEÇEN YILDAN BU YANA NEREDEYSE YARI YARIYA İYİLEŞTİRDİK” Cari dengenin geçen yıldan bu yıla neredeyse yarı yarıya iyileştirdiklerini vurgulayan Yılmaz, “Geçen yılın ortalarında 60 milyar dolar civarında olan cari açığımız bugün 32 milyar doların altına inmiş durumda. Cari açığı, bir tanımı da şudur değerli arkadaşlar. Yatırımlarınızla, tasarrufunuz arasındaki fark kadar cari açık verirsiniz. Tasarruflarınız yatırımlara yetmiyorsa başka ülkelerin tasarruflarını kullanmak zorunda kalırsınız. Biz kalkınmakta olan bir ülkeyiz. Bu dengeyi yatırımlarımızı azaltarak değil, tasarruflarımızı arttırarak kurmak zorundayız. Bu tasarruf kamuyla özelle bütün bir toplum olarak başarmak durumundayız. Sağlıklı, sürdürülebilir bir büyüme için makro tasarruflarımızı arttırmamız gerekiyor. Burada da kamu olarak öncülük yapma gayreti içindeyiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın yine ortaya koyduğu vizyonla ve talimatlarla kamuda kapsamlı bir tasarruf programını başlatmış durumdayız. Bu makro hedeflere buradan kamunun daha fazla katkıda bulunacağına inanıyoruz. Ancak özel sektörün desteği olmadan, çabası olmadan bütün bu hedeflere ulaşmamız mümkün değil” şeklinde konuştu. Özel sektöre seslenen Yılmaz sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Sizlerin desteğini her anlamda fikir anlamında da ortaya koyacağınız çalışmalar anlamında da bekliyoruz. Kamu ve özel olarak daha fazla tasarruf edelim. Tasarruflarımızı daha üretken alanlara kanalize edelim ki ülkemiz işte orta gelir tuzağı dediğimiz sürecin açmazlarından çıksın ve üst gelir liginde çok daha güçlü bir konuma yükselsin. Kamu ve özel birlikte bunu başaracağımıza yürekten inanıyorum. Siyasetin burada mutlaka kutuplaşmadan uzaklaşması milli konularda seksen beş milyonun ortak menfaatleri konusunda bir araya gelmeyi başarması gerekiyor. Bu anlamda sayın cumhurbaşkanımız ve genel başkanımızla sayın ana muhalefet genel başkanı Özgür Özer Bey'in bir araya gelmeleri, görüşmeleri siyasetimiz bakımından da son derece olumlu ve geleceğe dönük umut verici bir gelişme olmuştur. Bunun da devamını diliyoruz. Demokratik bir ülkeyiz elbette farklılıklarımız olacak, elbette farklı fikirler olacak bunlar da bir zenginlik. Ama yeri geldiğinde ülkemizin ortak menfaatleri için seksen beş milyonun geleceği için bir araya gelmeyi, birlikte hareket etmeyi de başarmak durumundayız. Ben buna şirket işbirlikçi rekabet diyorum. Yeri geldiğinde iş birliği, yeri geldiğinde rekabet edebilmeli siyasi partiler. Bunun da inşallah daha güzel örneklerini önümüzdeki dönemde görürüz." Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bugün genel kurulda yeşil pasaport müjdesini hatırlatan Yılmaz, "Onun da hayırlı olmasını diliyorum. Gerçekten en fazla bu anlamda özel sektörün desteklenmesi lazım. Şahsi lüksleri için değil. Bu ülke daha fazla katma değer, ihracat, döviz kazandırmaları için, daha fazla insanımıza aş, iş, imkan oluşturabilmeleri için bizim de özel sektörün her zaman yanında olmamız gerekiyor. Bundan sonra da bütün politikalarımızla sizlerle istişare içinde hep birlikte şekillendirip uygulayıp izleyeceğimizi özellikle belirtmek istiyorum. Genel kurulunuzun tekrar hayırlı olmasını, hayırlara vesile olmasını diliyor, hepinizi saygıyla, muhabbetle selamlıyorum” dedi.

Mehmet Şimşek: "Cari açık yüzde 2.5'in altında olacak" Haber

Mehmet Şimşek: "Cari açık yüzde 2.5'in altında olacak"

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Sakarya'nın Sapanca ilçesinde düzenlenen zirvede yaptığı konuşmada, Merkez Bankası'nın para politikası konusunda önemli adımlar attığına dikkat çekti. Merkez Bankası'nın geleneksel sıkılaşmaya gitmeyerek, seçici kredi sıkılaştırması politikası uyguladığını söyleyen Bakan Şimşek, "Ayrıca miktarsal sıkılaşmaya gitti. Dolayısıyla faizin durduğu yere oranla para politikası daha sıkı bir durumda. Onun da altını çizmek istiyorum. Tabii geçen sene Türkiye çok büyük bir deprem yaşadı. Tedbirler alınmasaydı çok yüksek bir bütçe açığıyla karşı karşıya kalacaktık. Orta Vadeli Program'da milli gelire oran olarak yüzde 6.4’lük bir açık öngördük. Ama yılın sonunda daha yüksek gelir performansı sayesinde geçen sene biz açığı yüzde 5,2’de tutabildik. Bu açığın sadece 1,6 puanı normal açık, geriye kalan yani açığın 3’te 2’sinden fazlası aslında depremle ilgili yaptığımız harcamalardan kaynaklanıyor" dedi. "Türkiye'nin büyüme potansiyeli güçlenecek" Merkez Bankası'nın elini güçlendirmek, orta vadede yapısal dönüşüm ve yapısal reformlar için mali alan oluşturacaklarını ifade eden Bakan Şimşek, şoklara karşı da Türkiye'nin kırılganlığını azaltacaklarına dikkat çekerek, "Türkiye'nin genel anlamda borçluluk oranına baktığınız zaman yine gelişmekte olan ülkelerin ortalamasının yarısından az. Türkiye'de özel sektör borcu, kamu sektör borcu, finansal sektörün borcu, reel sektörün borcu, hane halkının borcu, toplam borcun milli gelire oranı geçen sene yüzde 108. Bize benzer ülkelerde bu oran yüzde 255, dünyada ortalama yüzde 331. Bunu niye ön plana çıkartıyorum? Çünkü şu anda küresel ekonominin önündeki uzun vadeli en önemli sorunlarından bir tanesi aşırı borçluluktur. Küresel faizlerin yüksek seyrettiği bir dönemde yüksek borçluluk büyümenin önünde önemli bir engeldir. Demografik yani yaşlanan nüfus da önemli bir engeldir. Türkiye'nin burada da önemli avantajları var. Dolayısıyla geçici olarak büyümede yavaşlama olabilir ama bizde hem büyüme potansiyeli güçlenecek hem de büyüme performansı dünyaya oranla orta uzun vadeli perspektifle çok güçlü bir şekilde seyretmeye devam edecektir" diye konuştu. "Sıkı maliye, sıkı para politikası beraberinde kalıcı düşük cari açığı getirecek" Bakan Şimşek, açıklamasına şöyle devam etti: "Sürdürülebilir cari açık aslında dezenflasyon programımızın ve yapısal dönüşümün bir çıktısı. Sürdürülebilir cari açıktan kastettiğimiz cari açığın milli gelire oran olarak yüzde 2.5'in altına çekilmesidir. Bu bize rezerv birikimi imkanı sağlayacak. Peki bunu nasıl yapacağız? Az önce de söyledim. Sıkı maliye, sıkı para politikası, beraberinde kalıcı düşük cari açığı getirecek. Altın ithalatında bir normalleşmeye doğru gideceğiz. Yenilenebilir enerjiyi önceliklendiriyoruz. Yurt içi petrol ve doğal gaz üretiminde artış var. Ve yeni bir sanayi politikasıyla birlikte Türkiye'yi katma değer zincirinde yukarı çekerek, Türkiye'nin cari açığını kalıcı bir şekilde sürdürülebilir bir patikada tutma hedefimizi gerçekleştireceğiz. Cari açık, uzun vadeli baktığımız zaman yüzde 4 civarı son 20 yılda, geçen sene çok farklı değil ama ufak bir fark var. Altının katkısı 2.3 puan yani yüzde 4'lük bir cari açığın yarısından fazlası altın ithalatından kaynaklandı. Bu sene Orta Vadeli Program'da yüzde 3.1 cari açık öngörümüz var ama çok büyük ihtimalle cari açık yüzde 2.5'in altında olacak." "Nükleer santralin devreye girmesiyle birlikte dışa bağımlılık büyük oranda azalmış olacak" Türkiye'nin yenilenebilir enerji kaynaklarından bahseden Bakan Şimşek, "Şu an itibarıyla Türkiye'de kurulu enerji kapasitenin yüzde 55’i yenilenebilir. Tabii yılın ilk aylarında hidroelektrik santrallerinin devreye girmesiyle birlikte üretimdeki payı çok daha yüksek, yüzde 80’ler civarı ama önümüzdeki 10 yıl içerisinde yaklaşık 100 milyar dolarlık yatırım olacak ve bunun sayesinde yenilenebilir pay artmış olacak. Nükleer de devreye girecek. Çünkü en son yapılan KOP 28’de nükleer enerji de temiz enerji kategorisinde sınıflandırıldı. Dolayısıyla nükleer santralin devreye girmesiyle birlikte dışa bağımlılık büyük oranda azalmış olacak. Türkiye'de tabii son yıllarda özellikle Karadeniz’de doğal gaz, Gabar'da ilave petrol üretimi var. Önümüzdeki yıllarda belki ülkemizin yüzde 20-25 ihtiyacını Türkiye'den üretilen doğal gaz ve petrolden karşılayabileceğiz. Bizim şu an itibarıyla doğal gazda yerlilik payı yüzde 2'ler civarında, petroldeki pay da en son geçen sene yüzde 5’in biraz üzerinde. Bunun yüzde 15-25 aralığına çıkması tabii ki çok önemli bir fark oluşturacak. Ama bizim Orta Vadeli Program rakamlarımızda biz bu hususları dikkate almadık. Dolayısıyla orta vadedeki, Orta Vadeli Program'daki cari açıktaki iyileşme tamamen makro ekonomik politikalarla ilişkili olan iyileşmedir" şeklinde konuştu. "Onlar kadar zengin değiliz" İmalat sanayisinde Türkiye'nin iyi bir konumda olduğunu kaydeden Bakan Şimşek, "Türkiye'nin kişi başına milli gelirine oranla imalat sanayine baktığınız zaman aslında Türkiye çok iyi bir konumda. Yani Avrupa Birliği gibi hatta Avrupa Birliği'nde en önemli sanayi üssü olan Almanya'ya oranla bile kişi başı milli gelire oranla daha yüksek bir imalat sanayi katma değerine sahibiz. Ancak onlar kadar zengin değiliz. Peki neden? Çünkü katma değer zincirinde arzuladığımız yerde değiliz. O nedenle son 20 yıldır Türkiye'de çok güçlü bir ekosistem inşa ettik. Bu ekosistem sonuç vermeye başladı. Önümüzdeki birkaç yıl içerisinde bu sonuçlar çok daha netleşecek. Endüstri bölgelerinden teknoloji geliştirme bölgelerine, Ar-Ge merkezlerinden tasarım merkezlerine kadar Türkiye'de son 20 yılda muazzam bir gelişme var. Savunma sanayinde inovasyon ve teknoloji gelişir, oradan tabii ki diğer alanlara sirayet eder. Bütün dünyada böyledir. Türkiye şu anda çok güçlü bir şekilde savunma sanayiinde yüksek teknoloji ürünler üretiyor, ihraç ediyor ve şu anda devam eden 854 tane proje var. Dünyada savunma sanayi ihracatında geçen sene 11’inci sıraya yükseldik. Çok büyük ihtimalle önümüzdeki yıllarda ilk 5'e girmek tabii ki mümkün diye düşünüyoruz. Çünkü çok güçlü, çok hızlı bir ivme var. Dünya sanayi üretiminde aldığımız pay yükseliyor. Dünya ekonomisinden aldığımız pay yüzde 1.1 civarı sanayideki aldığımız payın bunun biraz altında olması aslında katma değer zincirinde bir miktar daha yükselmemiz gerektiğinin çok net bir göstergesi. Önümüzdeki dönemde tabii ki Ar-Ge'ye öncelik vereceğiz. Ar-Ge harcamalarının yüksek teknoloji sektörlerine baktığınız zaman cirolarındaki payı yüzde 12’ye kadar yükseldi. Genel alanda Ar-Ge harcamalarımızın milli gelire oranı yüzde 1.3-1.4 arası ama bunu çok hızlı bir şekilde yüzde 2’nin üzerine taşıma konusunda da kararlıyız" ifadelerini kullandı. "İlave adımlar atacağız" Gayelerinin net ihracat katkısını pozitif yapmak olduğunu açıklayan Bakan Mehmet Şimşek, "Bunun için de bir yapısal reform gündemimiz var. Beşeri sermayenin güçlendirilmesi, yatırım ortamının iyileştirilmesi, kamu maliyesinde reform, yeşil ve dijital dönüşüm, sermaye piyasalarının dezenfeksiyonla birlikte bu zaten doğal olarak gelişecek ama biz de ilave adımlar atacağız. Bütün bunlar beraberinde ne getirecek? Verimlilik artışı geçecek. Türkiye'nin rekabet gücünü ve potansiyel büyümeyi artıracak. Dezenflansyona yardımcı olacak. Çünkü verimlilik kalıcı cari açıktaki iyileşmenin ve dezenflasyonun ana motoru olmalı diye düşünüyoruz. Peki bu program işe yarıyor mu? Bir programımız var, temennilerimiz var bu program çalışıyor mu? Evet. Program tam bir bizim planladığımız çerçevede çalışıyor. Bazı alanlarda öngörümüzden çok daha iyi çalışıyor. Bu programın bir döngüsü var. Rasyonel politikalar ve yapısal reformlar beraberinde yatırımcı getirecek" diye konuştu. "Türkiye'nin risk pirimi düşecek" Bakan Şimşek, konuşmasına şöyle devam etti: "Türkiye'nin risk primi 600-700 baz puan aralığından hızlı bir şekilde 300 baz puan civarına düştü. Bu program sayesinde bunun en az 150'lere inmesini bekliyoruz. Önümüzdeki bir iki yıl içerisinde hedefimiz bu. Bunu piyasa belirliyor ama biz doğru işler yapacağız. Doğru sonuçlar alacağız, ikna edeceğiz ve Türkiye'nin risk pirimi düşecek. Çünkü yurt dışından borçlandığınız zaman veya size kaynak sağlayan bankalar dışarıdan kaynak temin ettiğinde fiyatlamada önemli değişkenlerden bir tanesi tabii ki ülkenin primidir. Türkiye geçen ağustostan itibaren yani programın şekillenmesi ve yavaş konuşulmasıyla birlikte gelişmekte olan ülkelere oranla çok daha iyi bir performans gösteriyor. Türkiye'nin getiri farkları risk primi gelişmekte olan ülkelere göre çok daha hızlı düşüyor. Bu da programın aslında kredible olduğunu, programın ciddi şekilde rağbet gördüğünü ve çalıştığını gösteriyor." "Kur oynaklığı azaldı" Ekonomide dengelenmenin başladığını da aktaran Bakan Şimşek, "Kur oynaklığı azaldı. Ekonomide dengelenme, konuştuğumuz bir konu. Tabii çeyrekler itibarıyla açıklanıyor. Çok büyük ihtimalle bu senenin ilk çeyreğinde net ihracatın katkısı pozitife dönüştü ama tabii iç talep ilk çeyrekte güçlü devam etti. Merkez Bankamızın da tespiti bu yönde. O nedenle ilave sıkılaşma adımları atıldı. Şimdi biz bu yılın ikinci yarısından itibaren iç talep yumuşarken, dış talepteki toparlanmayla birlikte net ihracat pozitife dönecek. Büyümede yumuşak bir süreç yaşayacağız, geçiş yaşayacağız. Bir miktar yumuşayacak ama büyüme makul düzeyde kalacak ve dezenfektan süreci başlamış olacak. İç talebin büyümeye katkısı 10 puandan fazla, net ihracatta 6 puanın üzerinde aşağı çekmiş. Büyüme düşük sayılır Türkiye'nin son 20 yıl ortalamasına göre ama bu büyümenin getirdiği ciddi bir enflasyonist baskı var, ciddi bir cari açık baskısı var. Dolayısıyla ekonomide dengelenme başladı. Programın çalıştığının en güzel göstergesi budur" ifadelerini kullandı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.