SON DAKİKA
Hava Durumu

#Bursadan

Bursa Haber - Bursadan haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Bursadan haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Aronya, üreticinin yüzünü güldürdü Haber

Aronya, üreticinin yüzünü güldürdü

İçindeki antioksidan miktarı nedeniyle süper meyve olarak bilinen aronyanın Türkiye'de ilk üretimine başlandığı kent olan Yalova'da, bu yıl yaklaşık 200 ton rekolte gerçekleştirildi. Yalova Atatürk Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü'nde 2012 yılında adaptasyon çalışmalarına başlanan sağlık deposu meyvenin ilk bahçesi ise Tarım ve Orman İl Müdürlüğü tarafından 2017 yılında kentte kurulmuştu. O günden bu yana kentte üretilmeye başlanan aronyanın da 2021 yılında coğrafi işareti alınmıştı. Anavatanı Kuzey Amerika olan aronya meyvesi, Yalova'da 150 çiftçiyle 510 dekar alanda üretimi gerçekleştiriliyor. Birim alanda katma değeri yüksek ürün Yalova Tarım ve Orman İl Müdürü Selçuk Yaman, kentteki bahçelerin tam verime geçmesiyle yıllık üretimin 500 tona çıkmasını hedeflendiklerini söyledi. Yalova'da aronya, kestane balı, kivi ve kıvırcık koyununun coğrafi işaretli ürünleri olduğunu belirten Yaman, "Yalova tarım arazileri çok küçük yapıda olan bir ilimiz. Yalova'da yüzde 72,5'ü 5 dekar ve altında arazilerimiz bulunmakta. Bu da böyle olunca bize de Yalova'da katma değeri yüksek ürünler üretme mecburiyeti doğuyor. Böyle olunca da aronya birim alandan getirisi yüksek bir ürün olduğu içi aronya tercih ediliyor" dedi. Diğer illere göre 2-3 kat daha yüksek fiyatlarda alıcı buldu Yaman, Yalova'daki ürünün farklı olduğunu ve coğrafi işaretin öneminin de burada ortaya çıktığını belirterek, "Diğer illerdeki rakamların 2-3 katı rakamlara Yalova aronyası olarak coğrafi işaretli ürün olarak pazarlanıyor. Bu sene bir kadın kooperatifimiz ulusal bir marketle anlaşarak yaklaşık 12-13 ton civarında bir ürününü buraya sundu. Yalova aronyası olarak tercih edilen bir ürün. O yüzden de çiftçilerimiz memnun. Yaklaşık 40 çiftçimizle de organik üretim yapmaktayız. Bunun sertifika ücretleri de bakanlığımız bütçesinden karşılanmakta. Hem organik hem coğrafi işaretli ürün olduğu zaman değerine bir kat daha değer katan bir ürün" diye konuştu.

Çocuklarda kekemeliğe dikkat! Haber

Çocuklarda kekemeliğe dikkat!

Kekemelik, konuşma akıcılığının ses, hece veya tek heceli sözcük tekrarı, seslerin uzatılması ve hava akışında veya seslemede bloklarla, olağandışı yüksek sıklıkla ve/veya uzun süreli kesintilere uğramasıdır. “Kekemelik, ailede birden fazla bireyde görülebilir bu da genetik bir yatkınlığın rol oynayabileceğini gösterir” diyen Beyaz Okyanus Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezinden Dil ve Konuşma Terapisti Nisanur Çoban, kekemelik hakkında açıklamalarda bulundu. Çoban, “Çocukların dil ve konuşma gelişimi sırasında, konuşma motor becerilerinin ve dil yapılarını anlamalarının olgunlaşması, bazen geçici kekemelikle sonuçlanabilir ayrıca duygusal stres, aşırı heyecan veya baskı gibi faktörler kekemeliği tetikleyebilir veya kötüleştirebilir” dedi. “Gecikmiş konuşma vakalarında 3 yaş kritik” Tedavide yaşın da önemli olduğunu vurgulayan Dil ve Konuşma Terapisti Çoban, “Özellikle gecikmiş konuşma vakalarında 2-4 yaş aralığı kritik bir yaş dönemdir” dedi. Çoban, “2-4 yaş aralığında çocuklar, özellikle kelimeleri tam olarak telaffuz etmekte ya da kelimeleri doğru sırayla söylemede takılmalar yaşayabilirler. Bu genellikle dil gelişiminin bir parçasıdır. Bu yaş aralığı, kekemeliğin geçici mi yoksa kalıcı mı olacağına dair ilk göstergelerin ortaya çıkmaya başladığı bir yaştır. Eğer kekemelik 6 ay-1 yıl içinde düzelmiyorsa ya da daha kötüye gidiyorsa, profesyonel yardım alınması gerekebilir” diyerek aileleri uyardı. “Peki kişinin cinsiyeti önemli midir?” Kronik kekemeliğin, kadınlara oranla erkeklerde daha fazla görüldüğünü dile getiren Çoban, “Yapılan araştırmalara göre, çocuklukta başlayan kekemelik, çocukların %5'inde gözlenebilir. Kekemelik başlangıç aşamasında cinsiyet oranlarına bakıldığında birbirine yakındır (3 kız / 4 erkek). Ancak kronik kekemeliği olan bireylerin yaklaşık olarak %75-%80’inin erkek olduğu bilinmektedir. Bu da kızlardaki kendiliğinden iyileşme oranlarının erkeklere göre daha fazla olduğunu göstermektedir” ifadelerinde bulundu. “Kekemelik nasıl yönetilir?” ‘‘Her yaş dönemine özel terapi amaçları belirlense de terapilerde asıl amaç her kekeleyen bireyin etkin bir iletişimci olmalarını sağlamaktır” diyen Çoban, “Ailelere çocuklarının kekemeliği ile başa çıkabilmeleri için rehberlik sağlanabilir. Çocukların konuşmalarını teşvik etmek ve üzerlerinde baskı yaratmamak önemlidir. Kekemeliğin hayat üzerinde etkisi kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Bu etkilenme düzeyi bireyin mizacına, ebeveyn desteğine, akran ilişkilerine, bireyin özgüveni ve kekemeliğe yönelik aldığı destek/terapi gibi birçok faktöre bağlıdır. Psikolojik destek, çocuğun duygusal yanıtlarını yönetmesine ve kendisini ifade etmesine yardımcı olabilir” açıklamalarında bulundu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.