SON DAKİKA
Hava Durumu

#Bursa Tabip Odası

Bursa Haber - Bursa Tabip Odası haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Bursa Tabip Odası haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

BTO Kadın Sağlığı Komisyonu: “Eril şiddete karşı mücadelemizi sürdüreceğiz” Haber

BTO Kadın Sağlığı Komisyonu: “Eril şiddete karşı mücadelemizi sürdüreceğiz”

Bursa Tabip Odası Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Komisyonu,19 Kasım 2015’te çalıştığı hastanede eşi tarafından şiddete uğrayan sekreterini korumaya çalışırken hayatını kaybeden Operatör Dr. Aynur Dağdemir’i anma ve kadına şiddet olaylarına dikkat çekmek amacıyla bir açıklama yayınladı. Komisyon tarafından yayınlanan açıklamada “Sağlıkta şiddeti üreten, kadınların ve kadın sağlık çalışanlarının ihtiyaçlarına kör sağlık politikalarından vazgeçilmesini istiyoruz! Cezasızlığın son bulmasını istiyoruz! Yaşam alanlarımız gibi çalışma alanlarımızda da baskı ve tahakkümle üretilen eril şiddete karşı mücadelemizi sürdüreceğiz” denildi. Bursa Tabip Odası Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Komisyonu’nca yapılan açıklamanın tamamı:   “Sevgili Aynur Dağdemir, 19 Kasım 2015’te, Samsun’da çalıştığı özel hastanede, birlikte çalıştığı sekreterini, eski eşi olan erkeğin şiddetine karşı korumaya çalışırken saldırıya uğramış ve yaşamını yitirmiştir. Öfkemiz ve acımız hala taze! Aynur, şiddete uğrayan başka bir kadın ile dayanışmak ve onu korumak istediği için öldürüldü! Aynur, güvenli olmayan çalışma koşulları nedeniyle yaşamdan koparıldı! Biliyoruz ki sağlıkta şiddet hepimiz için günbegün artıyor, ya yaralanıyor, ya da yaşamdan koparılıyoruz, ancak şunu da biliyoruz ki kadın sağlık emekçileri daha fazla şiddete uğrama riski altındalar! Bizler sağlık hizmeti vermek, şifa olmak ve yaşatmak için bu mesleği seçtik. 22 yıldır sağlığın her alanına kapitalist, piyasacı, cinsiyetçi müdahaleleri getiren Sağlıkta Dönüşüm Programına rağmen iyi hekimlik savaşı verirken, hayatta kalma savaşı da verir olduk! Bugün sağlık hizmetleri niteliğini kaybetmiş, birinci basamaktan üçüncü basamağa, neresinden tutsan elinde kalan, toplumun ve çalışanların ihtiyaçlarından uzak, adil ve insancıl olmayan, kadınların ve kadın sağlık çalışanlarının ihtiyaçlarına kör, eril bir sisteme dönüşmüştür.   Hasta hekim ilişkisi kendi doğası gereği şefkat ve güven duygusunu yaratan, üreten bir ilişkidir. Sağlık hizmetlerinin sunulduğu alanlar şifanın, yaşamın ve iyi olanın üretildiği alanlar olması gerekirken, baştan eşitsizlikleri üreten, iktidarın düzgün yönetemediği bu politikalarda yıldan yıla faturanın hekimlere kesildiği bir çalışma alanına dönüşmüş, şiddetin her türü alanlarımıza sirayet etmiştir. Tabii ki bu durum iktidarın eril, hegemonik, şiddeti besleyen söylemleri ile şiddetin toplumun her alanda artmasından bağımsız düşünülemez! Tıpkı kadına şiddette olduğu gibi, sağlıkta şiddet de cezasızlık ve güvenli olmayan çalışma koşullarından beslenmektedir ve kapitalist patriyarkal düzen, cinsiyetçi şiddetin yaşamın her alanında olduğu gibi çalışma alanlarımıza da sirayet etmesine neden olmaktadır.     Failler, silahlarıyla, ellerini, kollarını sallayarak hizmet ürettiğimiz alanlara girebilmektedir. Daha geçtiğimiz yıl Dr. Melek Bağçe, Alanya’da, boşanma aşamasında olduğu erkek tarafından çalıştığı aile sağlığı merkezinde katledilmiştir. Yine Ekim 2022’de ASM’de çalışan hemşire Emine Ay işyerinde bir erkek tarafından ateşli silahla vurulmuş, Nisan 2023’de Çanakkale Tabip Odası Başkanı Dr. Ayşe Güneş, eski eşi tarafından hastane bahçesinde bıçaklı saldırıya uğramıştır. Yaşananlar hem kadına yönelik şiddet hem de çalışma alanlarımızda gerçekleştiği için sağlıkta şiddetin ta kendisidir!   Şiddet yönetsel olarak da üretilmekte, kadın meslektaşlarımız yoğun çalışma koşulları, baskı ve mobbing nedeniyle yine yaşamdan koparılmaktadır! SABİM şikayeti nedeniyle yaşamına son veren Dr. Melike Erdem’i, Pediatri Asistanı Dr. Ece Ceyda Güdemek’i, bu yıl içerisinde yine nöbet sonrası yaşamına son veren ve çalışma koşullarından yakındığını bildiğimiz Dr. Ronahi Satı’yı, geçtiğimiz ay yitirdiğimiz ve henüz 5 aydır çalışmakta iken yaşamına son veren Dr. Ayşe Şimşek’i unutmadık!    Biz kadın hekimler: Eril şiddeti her alanda üreten patriyarkal zihniyete karşı durmaya, mücadele etmeye devam edeceğiz!  Başta, birlikte çalıştığı kadını korumaya çalışırken, şiddete sessiz kalmadığı için yaşamını yitiren Dr. Aynur Dağdemir olmak üzere, baskı, mobbing, güvenli olmayan çalışma koşullarında tükenerek veya erkek şiddeti sonucu yaşamdan koparılan bütün kadın meslektaşlarımızı saygıyla anıyoruz.  Artık yeter! Yaralanmak, ölmek, tükenmek istemiyoruz! Yaşamak ve yaşatmak istiyoruz!  Güvenli çalışma alanları istiyoruz! Sağlıkta şiddeti üreten, kadınların ve kadın sağlık çalışanlarının ihtiyaçlarına kör sağlık politikalarından vazgeçilmesini istiyoruz! Cezasızlığın son bulmasını istiyoruz! Yaşam alanlarımız gibi çalışma alanlarımızda da baskı ve tahakkümle üretilen eril şiddete karşı mücadelemizi sürdüreceğiz  Biliyoruz ki güçlenmek bir araya gelmek ve dayanışmak ile mümkün olacaktır Kadın hekimler varız, tıpkı diğer yaşam alanlarında olduğu gibi çalışma alanlarımızda da var olmaya devam edeceğiz!”

Bursa Tabip Odası: Haklıyız, kazanacağız! Haber

Bursa Tabip Odası: Haklıyız, kazanacağız!

Bursa Tabip Odası'ndan yapılan açıklama aynen şöyle: “Serbest meslek hakkımızı ve mesleki bağımsızlığımızı; Hastalarımızın hekimlerini seçme özgürlüğünü savunuyoruz.” Serbest çalışan hekimlerin özel hastanelere hastalarını yatırmalarını, ameliyat etmelerini kısıtlayan, hekimleri yıllık sözleşme koşuluna bağlayan “6 EKİM ve 7 OCAK YÖNETMELİĞİ”ne karşı açılan davalar için 11 Kasım 2024 günü Danıştay 10. Dairesinde  hakim karşısına çıkılıyor. Anayasa ve ilgili yasalara uygun olmayan Sağlık Bakanlığının bu düzenlemelerinin Danıştay 10. Dairesi tarafından, haklı taleplerimiz dikkate alınarak iptal edileceğine inanıyoruz. 06.10.2022 tarihli Resmi Gazete’de Özel Hastaneler Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik maddelerini değiştiren düzenlemeler yayımlanmıştır. Bu düzenlemeler ile muayenehanelerinde mesleklerini serbest olarak icra eden hekimlerin, hastalarının teşhis ve tedavi işlemlerini özel sağlık kuruluşlarında (özel hastaneler ve tıp merkezlerinde) yapabilme hakları hukuka aykırı olarak kısıtlanmıştır.  Birtakım kurallar konularak bu hastanelerle sözleşme yapabilecek muayenehane hekimlerine KOTA GETİRİLMİŞTİR. Çok az sayıda hekim sözleşme yapabilme şansına erişebilecektir. (Yapılan bir hesaplamaya göre kesin olmamakla birlikte İstanbul’da mevcut 4489 muayene hekiminden yaklaşık 500’ü sözleşme yapabilecektir.)   Türk Tabipleri Birliği tarafından, değişikliklerin yürütmelerinin durdurulması ve iptali talebiyle bu yönetmelikle ilgili davalar açılmıştır. İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu tarafından da başvuran tüm muayenehane hekimlerine hukuki destek verilmesine ve adlarına vekâleten dava açılmasına karar verilmiştir. Bu kapsamda yaptığımız duyuru neticesinde 206 hekim vekâletname iletmiştir. Hekimler adına, yönetmelik değişikliklerinin yürütmesinin durdurulması ve iptali talebiyle dava açılmıştır.  Kamuoyunda ortaya çıkan tepkiler sonucunda; 7 Ocak 2023 tarihinde Sağlık Bakanlığı ilgili yönetmeliklerde konunun özünü değiştirmeyen yani kotayı koruyarak serbest çalışma hakkını kısıtlamaya devam eden yeni değişiklikler yapmıştır.  Buna göre; yine muayenehane hekiminin hastalarını ameliyat etmesi ya da yatırarak tedavi etmesi için bir özel hastane ile “yıllık sözleşme yapma zorunluluğu” korunmuştur. Ancak 6 Ekim’den farklı olarak bu kez bir hekimin bir özel hastane ile sözleşme imzalayabilmesi özel hastanenin “ilgili branşta ruhsatı olması” koşuluna bağlanmıştır. Daha önce var olan “boş kadro olması” koşulu kaldırılmıştır. Ancak bu kez de bir özel hastanenin, “ilgili branştaki toplam kadro sayısının üçte birini aşmayacak şekilde”  (Sadece bu sayıdaki muayenehane hekimi ile) sözleşme yapabileceği koşulu getirilmiştir.  60 yaş üstü hekimler ile 7 Ocak 2023 tarihinden önce muayenehanesini açmış hekimler için, sadece tek bir özel sağlık kuruluşu için yukarıda belirtilen koşullar (Kota kısıtlaması) aranmamaktadır. Ancak ikinci bir hastane ile sözleşme imzalaması durumunda yukarıdaki koşullar aranacaktır.  Yeni muayenehane açacak olan hekimler bu kısıtlamalara tabi tutularak (Hastanenin ilgili branşta ruhsatı olması ve ilgili branşta toplam kadro sayısının üçte birini aşamayacak sayıda hekimin sözleşme yapabilmesi kuralı- kota) fiilen sadece tek bir özel hastaneye, hem de koşullu olarak, bağımlı hale getirilmiştir. Böylece yeni muayenehane açılışlarına fiili engel konulmuş olmaktadır. Bir bölgedeki kota yani sözleşme yapabilecek muayenehane hekimi sayısı aşıldığında yeni bir muayenehane hekimi, örneğin Kadın Doğum Uzmanı takip ettiği gebeliğin doğumunu yaptırabileceği hastane bulamayacaktır.   Sağlık hizmeti sunumunda hangi ihtiyaca karşılık geldiği Bakanlık tarafından yeterince savunulamayan ancak serbest çalışan-çalışmayı düşünen hekimlere çalışma kısıtlaması getirerek mağdur olmalarına, sağlık sermayesine teslim olmalarına yol açacak bu değişiklikler İstanbul Tabip Odası tarafından gerek Sağlık Müdürlüğü gerekse dönemin Sağlık Bakanı özel hastane patronu Fahrettin Koca’nın hastanesinin önünde kitlesel eylemlerle protesto edilmişti. Bu hak kaybı hem tarafımızdan hem de diğer büyük odalar ve Türk Tabipleri Birliği tarafından yargıya taşınmıştı.  Açılan davalarda çalışma kısıtlaması getiren bu düzenlemelerin Anayasanın ve kanunların ilgili düzenlemelerine aykırı oldukları belirtilmiş; bu değişikliklerin yürütmesinin durdurulması ve iptali talep edilmiştir. Yürütmeyi durdurma taleplerimiz ret edilmiştir.  Gelinen aşamada söz konusu davaların duruşması 11 Kasım 2024 günü Danıştay 10. Dairesi’nde (Ankara’da) yapılacaktır.  Bu davalar açıldıktan sonra, Sağlık Bakanlığı tarafından söz konusu yönetmelikler 7 Nisan 2023 ve 13 Mayıs 2023 tarihlerinde yeniden değiştirilmiştir. 60 yaş üstü ve mevcut muayenehanesi olan hekimlere sözleşme yaparken kadro şartından muaf olunacak özel sağlık kuruluşu sayısı ikiye çıkartılmıştır. Yanı sıra, farklı bir ildeki özel sağlık kuruluşu ile sözleşme yapabilmek için muayenehanenin bulunduğu ilde sözleşme yapılabilecek özel sağlık kuruluşu bulunmaması şartı da getirilmiştir. Ancak konunun özü değişmemiş KOTA yine korunmuştur.  -Muayenehanelere darbe indiren, hekimlerin mesleki bağımsızlığına ve serbest meslek hakkına kısıtlama getiren, hastalarımızın hekim seçme özgürlüğünü sınırlayan bu düzenlemeler kabul edilemez.  Özellikle cerrahi branştaki hekimlerin hastane kullanımı olmadan mesleklerini devam ettirmelerinin neredeyse olanaksız olduğu bilindiği halde bu düzenlemelerde ısrarı anlamak mümkün değildir.  - Sağlık Bakanlığının iddia ettiği gibi bu düzenlemeler yapılan işlemlerin kayıt altına alınmasını sağlamamış, aksine kayıt dışılığı arttırmıştır. Planlama amacına da hizmet etmemiştir.  -Bu düzenlemeler, sağlık sermayesinin biz hekimleri kendi sağlık kuruluşlarında istedikleri koşulları dayatarak çalıştırmaları ve hastalara da yüksek bedeller ödeterek sağlık hizmeti vermeleri amacına hizmet etmiştir.  -Biz hekimler; Türk Tabipleri Birliği, tabip odaları ve uzmanlık dernekleri ile birlikte mesleki bağımsızlığımızı ve serbest meslek hakkımızı, halkımızın hekimini seçme özgürlüğünü sonuna kadar savunacağız ve asla tekelci sağlık sermayesinin iktidar ile iş birliği içinde kurguladıkları sisteme teslim olmayacağız.  -Hekimlerin serbest çalışmasının önüne engeller çıkartan ve sağlık sermayesinin insafına terk eden bu kısıtlamalara karşı mücadelemizi hep birlikte sürdüreceğiz.  Bursa Tabip Odası Özel Hekimlik Komisyonu

Sağlıkçılardan “Eziyet yönetmeliğini geri çekin” açıklaması Haber

Sağlıkçılardan “Eziyet yönetmeliğini geri çekin” açıklaması

Bursa Tabip Odası (BTO), Genel Sağlık İş Sendikası, HEKİM SEN, Hekimler Birliği Sendikası, Sağlık ve Sosyal Hizmetler Emekçileri Sendikası Bursa Şubesi (SES), Bursa Aile Hekimleri Derneği (BURSAHED) ile Birlik ve Dayanışma Sendikası’nın çağrısıyla Bursa İl Sağlık Müdürlüğü önünde bir araya gelen sağlık çalışanları basın açıklaması gerçekleştirdi. “Eziyet yönetmeliğini geri çekin” diye söze başlayan Bursa Tabip Odası Başkanı Dr. Kadir Binbaş, “14 Ekim’de bakanlığın hazırlamakta olduğu Aile Hekimliği Performans ve Ödeme Yönetmeliği’nin bu sorunlara çözüm olmayacağını, “sorunlar yumağına dönüşmüş sağlık sisteminin düzeltilebilmesinin yolunun birinci basamak sağlık hizmetlerinin ve koruyucu hekimlik uygulamalarının güçlendirilmesi” olduğunu hem her kademeden bakanlık yetkililerine hem kamuoyuna duyurmuştuk. Yönetmeliğin eksik, hatalı yönlerini ve çözüm önerilerimizi bakanlık yetkilileri ile yaptığımız görüşmelerde iletmiş ve 19 Ekim’de Ankara’da düzenlediğimiz mitingle taleplerimiz konusunda kararlılığımızı ifade etmiştik. Ancak bakanlık tüm uyarı, öneri ve eleştirilerimizi duymazdan gelip 1 Kasım itibariyle yönetmeliği yürürlüğe soktu.  Sağlık Bakanlığı’nın sağlık alanında yaşanan ciddi sorunları çözmek için birinci basamak sağlık hizmetlerini ve koruyucu hekimlik uygulamalarını güçlendirecek yapısal düzenlemeler yapmak yerine; “Performans ve Ödeme Yönetmeliği” ile ödeme üzerinden değişiklikler yapmaya çalışması sorunların büyüklüğünün kavranamamış olduğunu göstermektedir” dedi. "3 GÜN SÜREYLE İŞ BIRAKIYORUZ" Süreç ile ilgili taleplerini belirten Dr. Binbaş, “Birinci basamak sağlık hizmetini sunan hekimlerin ve sağlık çalışanlarının örgütleri olarak bir araya gelen bizler, halkımıza ve meslektaşlarımıza karşı sorumluluğumuzun gereği olarak, hekimlere ve sağlık emekçilerine maddi kayıplar ve iş güvencesizliği getiren, halkın sağlığına katkısı olmayan yönetmelik geri çekilerek yukarıda yer alan 5 maddelik taleplerimiz yerine getirilene kadar her türlü hukuksal mücadele ve eylemliliği hep birlikte hayata geçirme konusunda kararlı olduğumuzu bildiriyoruz. Kararlılığımızın göstergesi olarak ilk etapta 5-7 Kasım 2024’te (Salı-Çarşamba-Perşembe) üç gün süreyle iş bırakıyoruz. Sonraki haftalarda sağlık meslek örgütleri ile birlikte gerçekleştireceğimiz çeşitli eylem ve etkinliklerle halkımızın sağlığı ve haklarımız için sağlık otoritesini harekete geçme konusunda zorlamaya devam edeceğimizi, sonuç alıncaya kadar vazgeçmeyeceğimizi tüm kamuoyuna bildiriyoruz” şeklinde konuştu. Basın açıklamasının ardından Bursa İl Sağlık Müdürlüğü’nün önüne siyah çelenk bırakıldı.

Bursa Tabip Odasından 'Yenidoğan Çetesi' açıklaması Haber

Bursa Tabip Odasından 'Yenidoğan Çetesi' açıklaması

Hekimler olarak kamuoyunda büyük yankı uyandıran yenidoğan bebek ölümleri nedeniyle öfkeliyiz diye söze başlayan Bursa Tabip Odası Başkanı Kadir Binbaş, "Bu sağlık skandalı sadece ailelerin yaşadığı acılarla sınırlı kalmıyor, aynı zamanda kamu vicdanına ve toplumsal barışa büyük bir darbe vuruyor. Sağlık hakkının giderek daha fazla ticarileştirilmesi ve "Sağlıkta Dönüşüm Programı" adı altında temel sağlık hizmetlerinin dâhi özelleştirilmesi, bu tür trajik olayların artmasına zemin hazırlamaktadır. 2008 yılından bugüne kamudaki yenidoğan yoğun bakım yatak sayısı 7 artmışken özel sektördeki yenidoğan yoğun bakım yatak sayısı %416 artmıştır. Bu cinayetlerin temelinde kamu eliyle hizmet sunumunun terk edilmesi yatmaktadır. Yıllardır bu sürece karşı çıkıyor, itirazlarımızı en yüksek sesle dile getiriyoruz. Sağlıkta özelleştirmenin ölüm getireceğine dair tüm çığlıklarımıza rağmen, sağlık yöneticileri kulaklarını tıkamış, gözlerini kapamıştır. Yenidoğan bebek ölümleriyle ilgili ortaya çıkan bu olayda sorumluluğu bulunan kişilerin, mesleğimizin onuru ile hiçbir şekilde bağdaşmadığını vurgulamak isteriz. Bu korkunç suça karışan hekimler, meslektaşlarımız değildir. Hekimlik mesleğinin etik değerlerini hiçe sayan bu kişiler, en ağır cezaları almalıdır. Ancak burada hesap vermesi gerekenler yalnızca bu suça karışanlar değil, aynı zamanda aylar öncesinden gelen ihbarlara ve yaşanan ihmallere rağmen bu hastanelerin faaliyet göstermesine izin veren yetkililerdir." dedi. "YAŞAMDAN YAŞATMAKTAN YANAYIZ" Sağlık Bakanlığının, sağlık hizmetlerini denetlemek ve bu tür olayların yaşanmasını önlemekle yükümlü olduğunun altını çizen Binbaş, "Yaşanan son olay, bu denetimlerin yetersiz kaldığını ve ihmallerin üstünün örtüldüğünü gözler önüne sermektedir. İnsan hayatı ticaretin bir malzemesi yapılamaz. Parayı insan sağlığının önüne koyan tüm hekimler, en hızlı şekilde aramızdan ayıklanmalı ve sağlığın ticarete konu edilmesini önleyen düzenlemeler acilen hayata geçirilmelidir. Biz gerçek, kamucu hekimler olarak bu korkunç olayın takipçisi olacağımızı ve adaletin sağlanması için elimizden geleni yapacağımızı herkesçe bilinmesini isteriz. Bu vahim olayda zarar gören tüm vatandaşlarımızın acılarını derinden paylaştığımızı belirtmek isteriz. Yaşamdan ve yaşatmaktan yana olan biz hekimler, bu tür sorumsuzluklar karşısında sessiz kalmayacak, sorumluların hesap vermesi için mücadelemizi sürdüreceğiz." ifadelerine yer verdi.

Bursa Tabip Odası'ndan 'sarı serum' uyarısı! Haber

Bursa Tabip Odası'ndan 'sarı serum' uyarısı!

 Türk Tabipleri Birliği Bursa Tabip Odası olarak son yıllarda ve özellikle tüm dünyayı etkileyen Covid-19 pandemisinden sonra giderek artan oranlarda yetkisiz kişilerce hastalara damar içi tedaviler uygulandığını ve ciddi yan etkilerin oluştuğunu üzüntü ve endişe ile izlediklerini belirtti. Hastaya teşhis koyma, reçete yazma, hangi tedavinin uygulanacağına karar verme, vücuda herhangi bir iğne sokma ya da damar içi tedavi uygulama yetkisi hekimlere verildiğinin altı çizilen açıklamada, "Aldığı eğitim gereği hekimler ne uygulanacağına karar vererek kendi gözetimi altında hemşire ya da diğer yardımcı sağlık personeline bu uygulamaları yaptırabilir. Sağlıklı Yaşam Merkezleri adı altında aslında sadece danışmanlık yetkisi olup tedavi yetkisi olmayan, yardımcı sağlık personelleri tarafından açılıp yeterli sağlık denetimi yapılmadığı için her türlü tedaviyi kafasına göre uygulayan merkezlerin sayısı ne yazık ki giderek endişe verici oranda artmaktadır. Keza sağlık kabinleri de reçetesiz bir şekilde benzer uygulamaları bırakın bir sağlık kuruluşunda olmayan evde uygulama yaparak konuyu daha da tehlikeli hale getirmektedir" denildi. Sosyal medyada “sarı serum”, “atom serum” gibi hiçbir bilimsel temele dayanmayan, isteyene hekim onayı olmadan uygulanan damar içi tedavilerin hayatı tehdit edici ciddi yan etkileri olabileceği konusunda kamuoyunu uyardıklarını belirten Oda yönetimi, açıklamalarında, "Bazı enfeksiyonlarda, enfeksiyonun geçirildiği anda yüksek doz vitamin uygulamaları hastalığı daha da şiddetlendirebilir. Bu bağlamda Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı’nı ve belediyeleri daha etkin denetim için göreve çağırıyor, halkımıza yetkisiz ve hekim olmayan yerlerde gelişigüzel tedaviler almamaları konusunda hassas olmalarını öneriyoruz" ifadelerini kullandı.

Bursa Tabip Odası vergi adaleti için direniyor Haber

Bursa Tabip Odası vergi adaleti için direniyor

 Bursa Tabip Odası (BTO), Aile Sağlığı Merkezi çalışanları için başlattığı "Vergide Adalet" eylemlerine kararlılıkla devam ediyor. Dün TÜRK-İŞ sendaikasının yaptığı ‘vergide adalet’ konulu basın açıklamasının ardından Bursa Tabip Odası da vergi oranlarını eleştirmek üzere sahaya indi. MAAŞ VE VERGİLERE ADALET ÇAĞRISI Bursa Tabip Odası, Yıldırım ilçesine bağlı Esenevler Mahallesi’nde bulunan Yıldırım Esenevler 20 No’lu Aile Sağlığı Merkezi önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Bursa Tabip Odası Aile Hekimleri Komisyonu Başkanı Özlem Sezen tarafından okunan açıklamada vergi sistemi eleştirilerek “Vergilere ve maaşlara adalet getirilsin.” denildi. Tabip Odasının, vergide adalet arayışının 23. haftasında olduğu hatırlatılan açıklamada, “Sayın Hazine ve Maliye Bakanı vergide adalet ve etkinlik paketi çalışmalarının devam ettiğini açıklamıştı hatırlarsınız. Biz de aile hekimleri olarak vergide ‘adalet’i bir kere daha vurgulamak için burada toplandık. Önerilerimizin dikkate alınacağına inanıyoruz.” denildi. VERGİ AFFI HABERLERİNE TEPKİ Pek çok büyük şirketin vergi borcunun affedildilmesine dair haberle tepki gösterilen açıklamada, “Bazı büyük şirketlerin hiç vergi ödemediği sosyal medyada paylaşılırken, zarar beyan eden 735 şirket hakkında incelemenin sürdüğünün Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından açıklanması bizleri umutlandırdı. Dileriz özenli denetimler sonucunda yalan beyanda bulunanlara gerekli cezalar uygulanır ve tüm şirket ve kurumların adil bir şekilde vergi ödemeleri sağlanır.” ,fadelerine yer verildi. “VERGİLER ADİL DEĞİL” Ücretli çalışanların maaşlarından artan oranlarda vergi kesintisi yapılmasına da tepki gösterilen açıklamada, “Emeğimizin karşılığı olmasını beklediğimiz maaşlarımızın, alım gücünün giderek azalmasını adil bulmuyoruz ve takdir edersiniz ki yıl içinde hak edişlerimizden %35’lere varan vergilerle maaş kesintileri yapılması hiç adil değildir. Toplanan vergi gelirlerinin %65’inin dolaylı vergiler olan ÖTV ve KDV ile kazanıldığı söylenirken, temel tüketim ürünlerinde bile yükselen vergiler adil değildir. Tüm çalışanlar zaten hayatın doğal akışı içinde bu dolaylı vergileri öderken bir de maaşlarından %35’lere varan oranda vergi kesintisi yapılması adil değildir. Çalışanların maaşlarından damga vergisi kesintisi adil değildir. Aile hekimleri ve Aile sağlığı çalışanlarına destek, teşvik ödemesi gibi zaten emekliliğe yansımayan ödeme kalemlerinin de vergiye dâhil edilmesi adil değildir. Maaş zammı yapıldı haberleri yayılırken zamlı maaşlarımızın daha elimize geçmeden artan vergi dilimine girerek kesintiye uğraması adil değildir.” ifadeleri kullanıldı. BAKANLIĞA ADALET ÇAĞRISI Daha adil bir vergi sistemi için harekete geçilmesi adına Hazine ve Maliye Bakanlığına çağrı yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Yapacağınız vergide adalet ve etkinlik çalışmalarında gelir vergisi dilimlerinin maaş artış oranları da göz önüne alınarak yeniden değerlendirilmesini talep ediyoruz. Temel tüketim ürünlerinde vergilerin adil bir şekilde yeniden düzenlenmesi ve temel gıda ürünlerinde vergi alınmamasını talep ediyoruz. Biz aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanlarına emekliliğe yansıyacak şekilde tek bir ödeme kalemi ile adil bir hak ediş planlanması yapılmasını talep ediyoruz. %35'lere varan artan vergiler yerine sabit ve adil bir vergilendirme sistemi çalışmaları yapılmasını talep ediyoruz. Tüm bu açıklamaların daha iyi şartlarda yaşayan, mutlu, müreffeh ve daha sağlıklı bir ülke geleceği için dikkate alınmasını talep ediyoruz.”

Bursalı tabipler 'Dr. Erdal Atabek'in anısını yaşattı Haber

Bursalı tabipler 'Dr. Erdal Atabek'in anısını yaşattı

Bursa Tabip Odası'nın Dr. Erdal Atabek Toplantı Salonu açılışına; Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Alpay Azap, BTO önceki dönem başkanlarından ve TTB Merkez Konsey Üyesi Dr. Güzide Elitez, TTB Merkez Konsey Üyesi Dr. Nilüfer Ustael, Bursa Tabip Odası (BTO) Başkanı Dr. Kadir Binbaş, BTO Yönetim Kurulu Üyeleri, SES Bursa Şubesi temsilcisi Huriye Melek Türk, Genel Sağlık İş Şube Başkanı Hatice Erdoğan ve Bursa Milletvekili Prof. Dr. Kayıhan Pala ve çok sayıda hekim katıldı. Bursa Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Aslı Aktümen açılış konuşmasında Dr. Erdal Atabek’in hayatı hakkında bilgi verdi. Dr. Aktümen, Dr. Atabek'in hekimlik mesleğine ve toplumsal sağlık mücadelesine yaptığı katkıları vurguladı. Bursa Tabip Odası Başkanı Dr. Kadir Binbaş, Dr. Erdal Atabek, TTB'nin sadece hekim haklarını savunan bir kuruluş olmaması gerektiğini, demokratik bir kitle örgütü olması gerektiğini söylediğine dikkati çekerek, "Biz de bugün onun izinden gidiyoruz. Dr. Erdal Atabek, 18 yıl Merkez Konsey Başkanlığı yapmış, 2 darbe görmüş ve 38 ay hapis cezası almıştır. 12 Eylül darbesi sonrasında da Merkez Konsey Başkanlığı'na devam etmiş ve ülkenin sağlık alanındaki birçok sorununa değinmiştir. Bugün TTB'nin edindiği hak savunucusu bu onurlu konumunda Dr. Erdal Atabek'in emekleri çok büyüktür. Kendisine minnettarız" dedi. TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Alpay Azap da, Dr. Erdal Atabek'in kendileri için ölümsüz olduğunu ifade ederek, hekimlerin gücünü arkasına alan bir Türk Tabipler Birliği için çıktıkları yolda destekleri için başta Bursa Tabip Odası Başkanı Kadir Binbaş’a ve tüm Bursa Tabip Odası aktivistlerine teşekkür etti.     Konuşmalar sonrasında program sona erdi.

Bursa Tabip Odası Başkanı Binbaş: Haber

Bursa Tabip Odası Başkanı Binbaş:"5 dakika muayene süresi yetersiz"

Basın mensupları ile tanışma kahvaltısının ardından Bursa Tabip Odası Başkanı Dr. Kadir Binbaş ve Genel Sekteteri Dr. Muhsin Güllü, sağlık alanının sorunlarına ilişkin genel bir değerlendirmede bulundu. YILLIK 850 MİLYON KİŞİ DOKTORA BAŞVURUYOR Bursa Tabip Odası Başkanı Bursa Tabip Odası Başkanı Dr. Kadir Binbaş, “Genel olarak sağlık alanının sorunlarına ilişkin bir değerlendirme yapacağız Yıllık 850 milyon kişi doktora başvurmuş. Geçmişte vatandaşlar cepten ödeme yapmak zorunda kalıyorlardı ve hekime ulaşmakta zorlanıyorlardı. Geçmişte yılda 3 kez hekime başvurabiliyorlardı artık hekime ulaşmak kolay gibi görünüyor ama sağlıkta reform gibi değişiklikler başladı.” dedi. “SAĞLIK SİSTEMİ BÜYÜK BİR SIKINTIDA” Bu sağlık sisteminin, hekimin değerini onurunu hiçe saydığını vurgulayan Bursa Tabip Odası Başkanı Dr. Kadir Binbaş, “Aile hekimi sistemi şu an iyi olmayan bir sistemdir. Aile hekimi ardından hastane yine randevu çabası ardından özle hastaneye gitme durumu var. Aylarca beklenen tomografi, emar sıraları ve alınmayan randevular gibi zorluklarla karşılaşıyorlar. Bunun esas temeli, sağlığa ayrılan payın oldukça düşük olmasıdır. Sağlık Bakanlığının bütçesi yetersiz ama Şehir hastanelerine, sağlık bakanlığı bütçesinin yüzde 10’unu ayırıyoruz. Artık doktorların yeterince iyi reçete yazamadığı konuşuluyor fakat 5 dakika muayene süresi yetersizdir. Randevu almakta zorlanılıyor evet fakat bir tahlil, emar istendiği zaman 1-1,5 ay süreyi buluyor. Yeniden o hekime ulaşmak gerekiyor. Bu sağlık sisteminin sıkıntıya girdiğinin göstergesidir. Bu tıkanıklığın hekimden dolayı olduğunu düşünülüyor ve bu hekime şiddet olarak dönüyor. Bu sistem, hekimin değerini ve onurunu azaltan bir sisteme dönüştü.” şeklinde konuştu. “TÜRKİYE’DE ACİLE BAŞVURU SAYISI ÇOK YÜKSEK” Sağlık sistemi değişmediği sürece hem doktorları hem de hastaları sağlık açısından daha kötü günlerin beklediğinin altını çizen Bursa Tabip Odası Başkanı Dr. Kadir Binbaş, “Dünyanın hiç bir yerinde Acil’e başvuru bu kadar artmamış Bu muayenelerin hepsi bir para yazıyor. Fiziki koşulları değiştirmek gerekiyor. Bir kapı görevi görmeli, birileri kapıyı tutmalıdır. Aile hekimleri, günde ortalama 67 hasta bakıyorlar ve bunu artırmaya çalışıyorlar. Bugün hastaların şifa bulamaması, bizlerin daha çok şiddete uğraşaması gibi yaşadığımız sorunlar, her yıl daha fazla bir biçimde artıyor. Herkes bundan muzdarip. Sağlık sistemi değişmeli, sağlık açısından daha kötü günler bekliyoruz.” dedi. Sağlık hizmetlerinin kötüye gitmesinden dolayı derinden etkilendiklerini söyleyen Bursa Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Muhsin Güllü şu ifadeleri kullandı: “Sağlık en temel haktır. Sağlık hizmetlerine erişimi artırmak için yola çıkılması bir çok problemide beraberinde getirdi. Nitelikli sağlıklı hizmet sunmak yerine hastanelerin kar amacı gütmesi kabul edilemez bir durumdur. Sağlıkta performans sistemi yaratılması, hekimlerin performansını ve hasta-doktor ilişkisini kötü etkilemiştir. Her an şiddete maruz kalma endişesiyle çalışmak zorunda kalınıyor. Sağlıkta şiddeti engellemek için önemli kararlar alınmalıdır. Komisyonlarımız kuruldu ve bu sorunların önüne geçmek için elimizden geleni yapacağız.”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.