SON DAKİKA
Hava Durumu

#Bursa Şehir Hastanesi

Söz Bursa - Bursa Şehir Hastanesi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Bursa Şehir Hastanesi haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Normal doğum anne ve bebeğin bağını güçlendiriyor Haber

Normal doğum anne ve bebeğin bağını güçlendiriyor

Bursa Şehir Hastanesi’nde görevli Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Sevgi Şenol, “Normal Doğum Haftası” kapsamında normal doğumun; anne, bebek ve toplum sağlığı üstüne etkileri hakkında açıklamalarda bulundu. Normal doğumun, bebeğin anne rahmindeki sürecini tamamlamasının ardından vajinal yolla dünyaya geldiği doğum şekli olduğunu dile getiren Op. Dr. Şenol, “Genellikle gebeliğin 37. haftasının tamamlanmasının ardından rahim kasılmaları ile birlikte başlayarak müdahale gerektirmeksizin doğal sürecinde gerçekleşir” dedi. Tıbbi bir endikasyon olmaması halinde ilk tercih edilen normal doğumun, anne vücudu için pek çok avantaj sunduğunun altını çizen Şenol, “Sezaryen doğuma kıyasla normal doğuran anne; doğumdan hemen sonra ayağa kalkabilir, günlük yaşantısına geri dönebilir, doğumdan hemen sonra ameliyat yaşanmadığı için bebeğini emzirebilir, hemen ten tene temas sağlanabilir. Dolayısıyla normal doğum sırasında anneden salgılanan hormonlar, annenin doğumunun daha rahat geçmesini sağlar” şeklinde konuştu. Bebeğin bağışıklığı güçleniyor Halk arasında “Sevgi hormonu” olarak da bilinen oksitosin hormonunun normal doğum sırasında salgılandığını vurgulayan Şenol, “Bu hormon rahim kasılmalarını kolaylaştırarak doğumu hızlandırır. Aynı zamanda da anne ve bebek arasında çok daha kuvvetli bir bağ kurulmasını sağlar. Bunun yanı sıra normal doğum sırasında vajinal kanaldan geçen bebek, doğum kanalından geçtiği sırada akciğerindeki amniyon sıvısını daha etkin bir şekilde dışarı atar. Bu sayede doğumdan sonra bebeğin solunum sistemi olumlu etkilenir. Bebek doğum kanalından geçerken annenin vajinal florasıyla karşılaşır ve vajinal flora ile temas bebeğin bağışıklığını güçlendirir. Bununla birlikte bebeğin vücudundaki faydalı bakteriler dediğimiz mikrobiyomu zenginleşir ve ileriki yaşlarda bebeğimiz daha sağlıklı bir birey haline gelir” diye konuştu. Annelerin kendine güveni artıyor Normal doğumda tıbbi kaynakların daha az tüketildiğini ve annenin en kısa sürede iyileşerek toplum hayatına katıldığını ifade eden Şenol, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Normal doğum sırasında anne, doğum eylemine aktif olarak katılır ve doğumda aktif olarak rol alır. Bu da annenin kendine güvenin artmasına neden olur. Anne doğum sonrası daha pozitif bir bilinç durumu geliştirir ve kendini daha iyi hisseder. Birçok kadın normal doğum deneyiminin kendini güçlendirdiğini ve doğum sonrası annelik süreci ile ilgili daha pozitif duygular yaşadığı konusunda hemfikirdir.” Op. Dr. Sevgi Şenol son olarak, “Doğum şekli tıbbi endikasyonlar dâhilinde her zaman sağlık profesyonelleri tarafından belirlenir. Bizim önceliğimiz hem annenin hem bebeğin sağlığıdır. Normal doğum tamamen doğal bir süreçtir. Anne, bebek ve toplum için pek çok faydası vardır” ifadelerini kullandı.

Alzheimer'la mücadelede fiziksel aktivite ve doğru beslenme şart Haber

Alzheimer'la mücadelede fiziksel aktivite ve doğru beslenme şart

Bursa Şehir Hastanesi’nde görevli Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Cemile Haki, Dünya Alzheimer Ayı çerçevesinde hastalığın erken dönemdeki belirtileri, tanı ve tedavisine ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Alzheimer’in ilerleyen yaşla birlikte ortaya çıkan, bellek bozukluklarıyla birlikte kişilik ve davranış değişikliklerini beraberinde getiren bir hastalık olduğunu belirten Doç. Dr. Haki, demans denilen bunamaların en sık nedenini yüzde 60 ile 70 oranında Alzheimer’in oluşturduğunu kaydetti. Alzheimer hastalığının nedeninin henüz net olarak bilinemediğini fakat gelişiminde birtakım çevresel ve genetik etkenlerin rol aldığının bilgisini veren Doç. Dr. Haki, “65 yaş üzerinde her 5 yılda bir Alzheimer hastalığı riskinin 2 kat arttığı düşünülüyor. Ailede Alzheimer varsa bu kişilerde Alzheimer riskinin yüzde 10 ila 30 oranında arttığını görüyoruz. Bunun dışında kafa travması, kolesterol yüksekliği, tansiyon, şeker ve obezite gibi birtakım kardiyovasküler risk faktörlerinin, yetersiz beslenmenin, asosyal bir yaşam tarzının, depresyonun, işitme bozukluklarının, Alzheimer’e neden olabileceği düşünülüyor” dedi. Alzheimer hastalığının erken dönemde görülen en sık belirtilere değinen Haki, “Özellikle yaşlı bir kişide unutkanlık başlıyorsa mutlaka Alzheimer hastalığını düşünmemiz gerekiyor. Erken dönemde yakın zamandaki olayları hatırlamama, hatırlamada güçlük şikâyeti başlıyor. Bu kişiler genellikle ocakta yemeği unutmaya, alışveriş listesi yapmadan alışveriş yapamamaya ya da daha önceden aldığı randevulara gitmemeye ya da gecikmeye başlıyorlar. Özellikle yakın zamana ait 1-2 saatlik süreçteki olayları unutmakta problem varken, 30-40 yıl önceki olayları daha kolay hatırladıklarını görüyoruz” şeklinde konuştu. 3 EVREDE İLERLİYOR Alzheimer hastalığının 3 evreden oluştuğuna dikkat çeken Haki, “Hafif evre, genellikle kişinin günlük yaşantısını etkilemediği, daha hafif unutkanlıkların olduğu, günlük yaşantısına devam ettiği evredir. Orta evrede ise kişinin şikâyetleri artar. Biraz daha yardıma ihtiyacı vardır. Bazı hastalarda paranoid olmayan şeyleri düşünme gibi birtakım sosyal ilişkilerde bozukluk başlar. İleri evrede ise artık hasta bakıma muhtaç hale gelmiştir. İdrar, mesane ve bağırsakla ilgili birtakım bozukluklar, basit emirleri anlayamama yapamama ya da sürekli gezinme gibi şikâyetleri olabilir. Artık geç evrede hasta bir başkasına bağımlı hale gelmiştir” diye konuştu. FİZİKSEL AKTİVİTE VE DOĞRU BESLENME ŞART Alzheimer hastalığının birtakım çalışmalarla engellenebileceğini veya seyrinin değiştirilebileceğinin altını çizen Haki, “Yapılan çalışmalarda düzenli olarak yapılan fiziksel aktivitenin ve Akdeniz tipi beslenmenin Alzheimer hastalığını engellediği tespit edilmiş. Bunun dışında sosyal yaşantı, beyni çalıştırabilecek birtakım aktiviteler, aynı zamanda düzenli beslenme, özellikle görme ve işitme bozukluğu olan hastalarda bunların giderilmesinin Alzheimer hastalığının gelişimini geciktirdiği tespit edilmiştir” ifadelerini kullandı. Tam tedavisi bulunmuyor ALZHEİMER HASTALIĞININ TAM BİR TEDAVİSİNİN BULUNMADIĞINI DİLE GETİREN HAKİ, SÖZLERİNİ ŞU ŞEKİLDE SÜRDÜRDÜ: “Alzheimer hastalığının tedavisi için bilim insanları çok yoğun bir uğraşı içinde. Fakat maalesef tam anlamıyla bir tedavisi yok. Sadece ilerlemesini yavaşlatacak ve semptomlar geliştiğinde semptomları azaltacak tedaviler var. Alzheimer hastalığı geliştikten sonra da öncelikle yapılması gereken şeyler bir hastanın özellikle arkadaşlarıyla ve ailesiyle sosyal yaşantıya devam etmesi, beynini aktive edecek ve çalıştıracak aktivitelere devam etmesi gerekir” dedi.

Sinsi hastalık hepatitin bulaşma sıklığı gün geçtikçe artıyor Haber

Sinsi hastalık hepatitin bulaşma sıklığı gün geçtikçe artıyor

Bursa Şehir Hastanesi'nde görevli Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Mustafa Özel, 28 Temmuz Dünya Hepatit Günü kapsamında açıklamalarda bulundu. Hepatitin basitçe karaciğer iltihaplanması olduğunu dile getiren Uzm. Dr. Özel; ağır alkol kullanımı, bazı ilaçlar, bazı toksinler ve virüsler gibi birçok sebebi bulunduğunun altını çizdi. Dünya Sağlık Örgütü'nün 2024 yılı raporlarına göre hepatitin görülme sıklığının arttığını vurgulayan Uzm. Dr. Özel, "2019 yılında 1 milyon 100 bin olan hepatite bağlı ölüm sayısı 2022 yılında 1 milyon 300 bin olarak raporlanmaktadır. Bu da bulaşıcı hastalıklara bağlı ikinci sıklıkta ölüm nedeni olarak yansımaktadır. Ülkemizde her 3 kişiden biri hepatit virüsü ile karşılaşmaktadır. Ya bağışıklık kazanmıştır ya kronikleşmiştir ya da karşılaştığının farkında değildir" dedi. Türkiye'de Hepatit B sıklığının yüzde 3 ile 4, Hepatit C sıklığının ise yüzde 0,5 ile 1 civarında olduğunun bilgisini veren Özel, "Sayı olarak Hepatit B 250 bin, Hepatit C de 50 bin civarına denk gelmektedir. Bu minvalde baktığımızda hepatit virüsleri, Hepatit B ve C, özellikle bulaş açısından ciddi önem arz etmektedir. Hastaların çoğu Hepatit B veya C virüsü taşıdığını bilmemektedir. Türkiye'de yapılan bir çalışmada vatandaşların yüzde 12'sinin Hepatit B veya C virüsü taşıdığının farkında olduğunu göstermektedir" şeklinde konuştu. "Kirli yiyecek ve sudan bulaşır" Hepatit A ve E virüslerinin daha çok fekal oral denilen bulaşma yöntemi ile kirli yiyecek ve sudan bulaştığı söyleyen Özel, "Hepatit B, C, D ise daha çok vücut sıvılarının temasıyla oluşur. Yani bir hastaya kan transfüzyonu yapılabilir, öyle bulaşabilir. İyi sterilize edilmemiş ameliyat aletleriyle bulaşabilir veya iyi sterilize edilmemiş, iyi temizlenmemiş ve hijyenik olmayan diş hekimi müdahalesinde bulaş gerçekleşebilir. Ayrıca manikür, pedikür ortamlarında ve kuaförlerde gerçekleşebilir. Günümüzde gençler arasında biraz daha popüler olan piercing, dövme; hijyenik ve steril ortamda tek kullanımlık aletler ile yapılmazsa bulaş gerçekleşebilir" diye konuştu. "El yıkamaya özen gösterin" Hepatitin genelde belirti göstermediğini dile getiren Özel, çoğu insanın belirtisiz bir şekilde hastalığı kapabileceğine dikkat çekti. Ancak akut dönemde; ateş, karın ağrısı, bulantı, kusma, eklem ağrısı, sarılık, açık renkte dışkılama gibi tüm vücudu etkileyen semptomlarla belirti gösterebileceğini vurgulayan Özel, "Hastalığı önlemek için yemeklerden önce ve sonra el yıkamaya, tuvaletten önce ve sonra el yıkamaya dikkat etmeliyiz. Yiyeceklerin iyice piştiğinden emin olarak tüketmeliyiz. Cinsel yolla Hepatit B ve C virüslerinin bulaşmasını önlemek için kondom kullanmak gerekir. Tıraş makinesi, diş fırçası, jilet, manikür, pedikür, tırnak makası gibi malzemelerin ortak kullanılmamasına özen gösterilmelidir. Dövme, akupunktur, piercing malzemeleri tek kullanımlık ve steril olmalıdır. Son olarak da tabi ki Sağlık Bakanlığımızın onayladığı merkezlerden hizmet almak gerekir" ifadelerini kullandı. "Hepatit tedavi edilebilir" Hastalığın tedavisinde aşılama başta olmak üzere güçlü tedaviler uygulandığını ifade eden Uzm. Dr. Özel, sözlerine şu şekilde devam etti: "Aşılama özellikle Hepatit B ve A için çok idealdir. Yeni doğan her bebek Hepatit B aşısıyla 1998 yılından beri aşılanmaktadır. Koruyuculuğu yüzde 99'lara çıkmaktadır. Hepatit A için ise bu rutin kullanım 2012 yılında devreye girmiştir. Onun da koruculuğu yüksektir. Ayrıca Hepatit B ve C için elimizde güçlü tedaviler bulunmaktadır. Özellikle Hepatit C için 2-3 ayda ağızdan alınacak bir veya birkaç tablet gibi güçlü tedavilerimiz mevcuttur. Çok yüksek oranda tedavi türü sağlanmaktadır. Hepatit B için ise günlük bir tane alınan, yan etkisi sınırlı olan ilaçlar bulunmaktadır. Bunları da tansiyon ilacı gibi günde bir tane almak gerekebilir. Hepatit A içinse belirgin bir tedavi yoktur. Genelde çocukluk çağında hafif, erişkinlikte biraz daha ağır olsa da kendi kendini sınırlar. Dünya Sağlık Örgütü'nün 2024 Hepatit Günü teması 'Harekete Geçme Zamanı' olarak belirlenmiştir. Bizler de artık harekete geçmeli, hepatit virüsünün yayılımını azaltmalı, önlemlerimizi almalı ve geleceğe daha güvenli bakmalıyız."

Bursa Şehir Hastanesi'nde büyük vurgun Haber

Bursa Şehir Hastanesi'nde büyük vurgun

Yaklaşık piyasa değeri 20 milyon TL değerinde tıbbi malzeme ele geçirilirken 4 şüpheliden 3'ü tutuklandı. Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'ne bağlı Mali Suçlar Büro Amirliği ekipleri aldığı bir duyum üzerine harekete geçti. Yapılan çalışmalarda, ameliyatlarda kullanılmak üzere Bursa Şehir Hastanesi'ne Sağlık Bakanlığı tarafından gönderilen piyasa değeri yaklaşık 20 milyon TL değerindeki çeşitli tıbbi malzemelerin hastane görevlileri tarafından kullanmış gösterilerek satıldığını tespit etti. Hastane görevlileri bağlantılı oldukları kişiye sattı Tıbbi malzemeleri kullanmış gibi gösteren görevliler 20 milyon TL değerindeki tıbbi malzemeyi sattı. Polis şüphelileri tespit etti, tıbbi malzemelerin olduğu depoya baskın düzenledi. Operasyon için düğmeye basan Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'ne bağlı ekipler tıbbi malzemelerin bulunduğu depoya baskın düzenledi. Piyasa değeri yaklaşık 20 milyon TL değerinde tıbbi malzeme ele geçirdi. Şüpheliler teker teker yakalandı Şüphelileri kısa sürede tespit eden ekipler yaptığı operasyonda C.I. (38), D.B. (43), A.H.A. (40), C.G.'yi (38) kıskıvrak yakalandı. 4 şüpheliden 3'ü tutuklu Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'ne getirilen şüpheliler emniyetteki işlemlerinin ardından sevk edildikleri adliyede çıkarıldıkları mahkemece D.B., A.H.A. ve C.I. tutuklanırken C.G. ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.