SON DAKİKA
Hava Durumu

#Bursa Haberi

Söz Bursa - Bursa Haberi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Bursa Haberi haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Bursa Şehir Tiyatrosu’nun ‘Kısa Süren Saltanat’ oyununa tam not Haber

Bursa Şehir Tiyatrosu’nun ‘Kısa Süren Saltanat’ oyununa tam not

Bursa’da 2024-2025 Tiyatro Sezonu’na ‘Bir Anarşistin Kaza Sonucu Ölümü’, ‘Süleyman ve Öbürsüler’ ve ‘Maskbeth’ ile hızlı bir giriş yapan Bursa Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu, bu kez seyircisini bir dünya prömiyeri ile selamladı. Usta yazar John Steinbeck’in 1957 yılında yazdığı kısa romanı ‘Kısa Süren Saltanat’, Kerem Pilavcı’nın uyarlaması ve ödüllü Yönetmen Emrah Eren’in rejisiyle Bursalı seyirciyle buluştu. Steinbeck’in masalsı Fransa’sında siyasi istikrarsızlık sürerken hortlayan monarşi fikrinin sıradan bir ailenin hayatını nasıl alt üst ettiğini konu edinen oyun, Bursa Şehir Tiyatrosu oyuncularının ve tasarımcılarının özverili çalışmaları sonucunda sahnelendi. İzleyiciye eşsiz bir tiyatro deneyimi sunan sanatçılar, oyunun sonunda uzun süre ayakta alkışlandı. 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nde sahnelenen oyunda dekor ve ışık tasarımını Cem Yılmazer, giysi tasarımını Funda Çebi, müziği Tolga Çebi, hareket düzenini Seda Özgiş, dramaturjisini Irmak Bahçeci, repetitörünü Ozan Demir ve yönetmen yardımcılığını Kutlay Akbal üstleniyor. Oyunda, Şehir Tiyatrosu oyuncuları Murat Liman, Nihal Türksever Erten, Mehmet Eren Topçak, Yüksel Hakverdi, Faruk Oğur, Tuba Bayram ve Aykan Yılmaz rol alıyor. ‘Kısa Süren Saltanat’ adlı oyun için 2 buçuk aydır sıkı bir çalışma yaptıklarını söyleyen Bursa Şehir Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Ali Düşenkalkar, ciddi emek harcadıkları oyunu Bursalılarla buluşturmanın mutluluğunu yaşadıklarını ifade etti. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in sağladığı kadro genişlemesi sayesinde güzel işler yapmaya başladıklarını anlatan Düşenkalkar, “İlk defa dekorumuzu kendimiz yaptık, kendi kostümlerimizi diktik ve bu oyunu ortaya çıkardık. 2 tane çocuk oyunu çalışmaya başladık. Hazırlıklarımız devam ediyor. Herkesi salonumuza bekliyoruz. Dünya Tiyatro Günü herkese kutlu olsun” dedi.

Erdoğan: CHP Genel Başkanı resmen siyasi mandacılık talep ediyor Haber

Erdoğan: CHP Genel Başkanı resmen siyasi mandacılık talep ediyor

Ülkesini yabancılara şikayet ederken utanmıyor, yüzü kızarmıyor, ben partimi ve kendimi niye bu hale düşüyorum sorusunu sormak aklına dahi iyi gelmiyor. Mandacı deyince bize öfkeleniyorlar, bize saldırıyorlar. Sizin söylediklerinizin İngiliz Muhipleri Cemiyeti'nden ne farkı var" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bakırköy'de düzenlenen 9. Milli İrade İftar Programı'na katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı konuşmada, "Rabbim bu mübarek ayda kendi rızası için edilen duaları yapılan ibadet ve hayırları kabul buyursun. Bu Ramazan'da Gazze başta olmak üzere gönül coğrafyamızda zulme uğrayan kardeşlerimize el uzattık. Yardımlarımızı artırmak suretiyle mazlum ve mağdurların yanında olmaya ihtimam gösterdik. Tüm gücümüzle, tüm kapasitemizle Gazze halkının yanındayız. İnşallah zulüm bitene 1967 sınırları temelinde bağımsız bir Filistin devleti kurulana kadar da Filistinlilerin her daim yanlarında olacağız. Şehit düşen Gazzeli kardeşlerimize Allah'tan rahmet yaralılara acil şifalar diliyorum" dedi. "ÜLKEMİZDE BİRİLERİ TÜRKİYE'NİN İSLAM ALEMİNDE VE DÜNYADA NEYE TEKABÜL ETTİĞİNİ İDRAK EDEMİYOR" "Ülkemizde birileri Türkiye'nin İslam aleminde ve dünyada neye tekabül ettiğini halen idrak edemiyor. Bu çevreler kendi tarihlerini bilmedikleri, kendi atalarını tanımadıkları için Türkiye'nin tarihi ve kültürel derinliğinden de habersizler" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan "Mesela Suriye'deki devrime Türk milletinin niçin bu kadar sevindiğini, Suriyeli kardeşlerimizin zafer kutlamalarında neden Türk bayrağı açtığını, yeni Suriye hükümetinde niçin bu kadar Suriye'de eğitim görmüş bakan olduğunu bir türlü kavrayamıyorlar. Cahil diyerek, kitap okumuyor diyerek aşağıladıkları gençlerin bilgi, birikim, cesaret, vizyon ve donanım noktasında kendilerinden fersah fersah ileride olduğunu onlar da anlayacaklar. Ama bunu yapmaya cesaretleri yok. Ya cehaletlerinden dolayı ya da batıya duydukları platonik aşk gözlerini kör ettiği için maalesef gerçekleri göremiyorlar. Böyle devam ederlerse korkarım hiçbir zaman da göremeyecekler" ifadelerini kullandı. "TÜRKİYE OLARAK TÜM İMKANLARIMIZLA YENİ DÖNEMİN HAZIRLIĞI İÇİNDEYİZ" Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Aşırı özgürlük, bireycilik, radikal demokrasi adına devleti ve toplumu zayıflatacak yönelimlerin siyasallaştırılması devri hızla son buluyor. Devleti zayıflatan popüler akımlar artık eskisi kadar rağbet görmüyor. Sadece Asya'da, Avrupa'da Amerika'da değil hemen her yerde devletler toplumu ve kamuyu güçlendirmek için yepyeni politikalar geliştiriyorlar. Ekonomiden ticarete, savunmadan nüfus oranına her alanda insanlık yeni mücadele dönemine kendini hazırlamaya çalışıyor. Türkiye olarak biz de tüm imkanlarımızla yeni dönemin hazırlığı içindeyiz. Yönetimde istikrarın kurumsallaştığı cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçişten, savunma sanayi alanında yaptığımız hamlelere, LGBT belası gibi aile kurumunu hedef alan sapkınlıklarla mücadele eden iç cephemizin güçlendirilmesi çabalarına, terörsüz Türkiye hedefi doğrultusunda atılan adımlardan, dış politikada kurduğumuz yeni denklemlere kadar çok geniş bir yelpazede bunun altyapısını oluşturuyoruz" şeklinde konuştu. "CUMHURİYETİ KURMAKLA ÖVÜNEN BİR PARTİNİN GENEL BAŞKANI ÇIKIYOR RESMEN SİYASİ MANDACILIK TALEP EDİYOR" "Türkiye ne zaman kendisine biçilen konuma itiraz etse, kökü dışarıda bazı kirli odaklar tarafından hedefe konulmuştur" ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Türkiye ne zaman ezber bozan adımlar atma cesareti gösterse, birileri hemen düğmeye basmış ülkemizin dikkatini dağıtmıştır. Cumhuriyet tarihinde buna defalarca şahit olduk. Sokak olayları ile bunu yaşadık. Sağ sol, alevi Sünni provokasyonları ile bunu yaşadık. Demokrasimize yönelik gayrimeşru girişimler ile bunu yaşadık. Terör örgütlerinin hain saldırıları ile bunu yaşadık. Bizi kendi içimize hapsetmek, kendi iç mesellerimiz ile meşgul etmek için her yolu denediler. Her yolu hala deniyorlar. Sivil siyaseti, demokrasi ve Türkiye'nin kazanımlarını hedef alan bu saldırılarda silah olarak hep belli kavramlar, belli cümleler kullanılmıştır. Hatırlayınız ‘Cumhuriyet tehdit altında' dediler, ‘laiklik elden gidiyor' dediler, ‘sivil darbe' dediler, ‘hayat tarzımıza müdahale ediliyor' dediler, ‘Türkiye batıdan uzaklaşıyor' dediler. Daha burada saymaya kalksak sabahı bulacağımız bir sürü akıl, ahlak ve insaf dışı iddiaları dillendirerek hedeflerine ulaşmaya çalıştılar. Üzülerek söylüyorum çoğu zaman başarılı da oldular. Gerçekten çok ağır bedeller ödedik. Ekonomik ve siyasi bakımdan irtifa kaybettik. Pırıl pırıl gençlerimizi bu kalleş çarkın insafsız dişlilerine kurban verdik. İstanbul merkezli yolsuzluk ve terör soruşturması sonrasında yaşanan olayları bu fotoğraftan bağımsız değerlendiremeyiz. CHP genel başkanının yaptığı sorumsuz boykot çağrıları ile isim vererek yerli ve milli markaları tehdit etmesini yine bundan ayrı göremeyiz. 1 haftadır yolsuzluğu örtmek, hırsızlığı gizlemek, soygunu perdelemek, sahtekarlığı savunmak adına her şeyi yaptılar. Marjinal sol örgütleri öne sürmekten gençlerin arkasına saklanmaya, ecdat mirası camilerimize terbiyesizlik yapmaktan, güvenlik güçlerimize hakaret edilmesine kadar her türlü kepazelik sergilendi. Güya hak arama bahanesiyle demokrasi ile, hukuk ile, meşru hak arama yolları ile asla alakası olmayan çok tehlikeli bir provokasyona giriştiler. Ancak polisimizin soğukkanlı ve kararlı tutumu, milletimizin sağduyulu tavrı, zorbalığa maruz kalmalarına rağmen gençlerimizin sakin duruşu sayesinde tahrik siyaseti hedefine ulaşamadı." "BU ZİHNİYET NE YAPARSA YAPSIN BİZ İNADINA TÜRKİYE DİYECEĞİZ" "Türkiye'yi yabancılara şikayet etmeye, Türkiye'yi alenen kötülemeye başladılar. 23 yıllık başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı görevim boyunca yüzlerce farklı ülkeden binlerce siyasi temsilci ile görüştüm. Bunların arasında pek çok muhalefet lideri de vardı. Bunlardan bir tanesinin bile bize kendi ülkesini şikayet ettiğini, kötülediğini, kendi ülkesine karşı bizden yardım istediğini görmedik, duymadık. Ama bizdeki muhalefet, uluslararası her platformda, kendilerine her mikrofon uzatıldığında bunu yapmaktan kaçınmadı" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Önceki gün bizim de tahmin edemeyeceğimiz yeni bir eşik aşıldı. Son olarak batıya yalvaracak kadar kontrolü kaybettiklerini gördük. Öyle büyük bir akıl tutulmasıyla karşı karşıyayız ki, cumhuriyeti kurmakla övünen bir partinin genel başkanı çıkıyor resmen siyasi mandacılık talep ediyor. Cumhuriyet Halk Partisi'nin Genel Başkanı, Gazze soykırımındaki ikiyüzlü yayınları sebebiyle itibarını kaybetmiş bir yabancı medya kuruluşundan süklüm püklüm yardım diliyor. ‘Kendimizi terk edilmiş hissettik' diyor yani ‘yolsuzluk yapanlara niye destek olmadınız' demeye getiriyor. Ülkesini yabancılara şikayet ederken utanmıyor, yüzü kızarmıyor, ben partimi ve kendimi niye bu hale düşüyorum sorusunu sormak aklına dahi iyi gelmiyor. Mandacı deyince bize öfkeleniyorlar, bize saldırıyorlar. Sizin söylediklerinizin İngiliz Muhipleri Cemiyeti'nden ne farkı var. 100 yıllık Cumhuriyet Halk Partisi'ni sırf yolsuzlukları savunmak adına böyle aciz bir duruma düşürmekten hiç mi hicap duymuyorsunuz. Sayın Özel'e bir kez daha kendini toparlamasını, yolsuzlukları aklamak için kendisini bu kadar yormamasını tavsiye ediyorum. Bu zihniyet ne yaparsa yapsın biz inadına Türkiye diyeceğiz. Tabii ki bu süreçte kamu düzeninin bozulmasına da göz yummayacağız. Yüzünü kapatan, polise saldıran, işinde gücündeki insanlarımıza tebelleş olan kim varsa emniyet birimlerimiz gerekli müdahalelerde bulunacaktır. Şunun da bilinmesini isterim kandırılmış, marjinal örgütlerin pençesine düşmüş dahi olsa bizim millet ve memleket düşmanlarına kaptıracağımız tek bir gencimiz olamaz. Onları da bir şekilde kazanmakla, onların da bir yolunu bulup iyiye, doğruya, ülkesinin ve milletinin safına katmakla mükellefiz. Sivil toplum kuruluşlarımızın yanı sıra ailelerimizin de bu çabalarımızda devlete destek olması gerekiyor. Ailelerimiz çocuklarını belediyeleri yağmalayan suç örgütlerinin sinsi planlarında kullandırmasınlar. Ana muhalefet partisini esir almış bir avuç belediye soyguncusunun, evlatlarının hayatını karartmasına, paçalarını kurtarmak için evlatlarını canlı kalkan olarak öne sürmesine ailelerimiz izin vermesinler" dedi.

Sinan Ateş cinayeti davasında 8 sanık hakim karşısında Haber

Sinan Ateş cinayeti davasında 8 sanık hakim karşısında

Ankara 34. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya tutuksuz sanık Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Burak Kılıç, Ülkü Ocakları Ankara İl Başkanı Yardımcısı Suat Yılmazzobu ile olay tarihinde Trafik Şube'de komiser olarak görev yapan Talha Atalay ve taraf avukatları katıldı. Mahkeme hakimi, kimlik tespitinin yapılması ve iddianamenin okunmasının ardından yargılamanın başladığını bildirdi. "Attığım iddia edilen fotoğrafın üstünden 3 yıl geçmiş, hatırlamıyorum" Sinan Ateş'in evinin fotoğrafını çektiği iddialarına ilişkin konuşan tutuksuz sanık Burak Kılıç, "Ben Tolgahan Demirbaş ile aramda geçen mesajlaşmada kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirdiğim şeklindeki suçlamayı kabul etmiyorum. O sitede bir sürü insan yaşıyor, bir sürü daire var. O yüzden belirleyici bir unsur yoktur maktule ilişkin fotoğrafta. Bu yüzden suçlamayı kabul etmiyorum. Tolgahan'ın beyanı üzerine ben bu fotoğrafı gönderdim diyemem. Attığım iddia edilen fotoğrafın üstünden 3 yıl geçmiş, hatırlamıyorum attığımı ama imaj kayıtlarında sabit atmışım demek" dedi. "Sinan Ateş ile tanışıklığım yoktur" Hakimin savcılıktaki ifadesinde "Bu fotoğrafları Tolgahan Demirbaş'ın talebiyle göndermiş olabilirim" beyanını sorması üzerine Kılıç, "Tolgahan benden böyle bir şey istemedi. Fotoğrafı hangi koşullarda çektiğimi hatırlamıyorum. Ben de mantık yürüttüm ve ‘Mersin'de yaşanan cinayet nedeniyle atmışımdır' dedim. Hala da aynı fikirdeyim. Pankart asılması olayına ilişkin göndermiş olabilirim. Sinan Ateş ile tanışıklığım yoktur" cevabını verdi. "Sinan Ateş'i tanımıyorum" Tutuksuz sanık Suat Yılmazzobu ise suçlamaları kabul etmeyerek, "Suçlamaları kabul etmiyorum. Bahsi geçen konuya ilişkin mesajlaşma hareketlerini öğrendim. Mesajları hatırlamıyorum. Savcılık ifadem geçerlidir. Sinan Ateş'i tanımıyorum. Herhangi bir ortamda karşılaşmadım" ifadelerini kullandı. "Sinan Ateş'in olayını medyadan öğrendim" Trafik Şube'de komiser olarak görev yaparken görevinden ihraç edilen tutuksuz sanık Atalay, "Sinan Ateş'in olayını medyadan öğrendim, sonra arkadaşlarımla WhatsApp grubunda konuştum. Benim dışımda başka görevlisi bulunmuyordu grupta, dolayısıyla üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Komiser olarak görev yapıyordum. Benim haberi emniyetten aldığım doğru değildir. Bölge trafikte çalışan bir komiserin bir vatandaş hakkında kimlik bilgisi ve adres bilgisi alma gibi bir imkanı bulunmamaktadır" dedi. "Hepiniz ayrı ayrı oğlumu katletmek için para mı aldınız?" Sanık beyanlarının ardından söz alan Sinan Ateş'in annesi Saniye Ateş, mahkemeden adalet beklediğini belirterek, "Ben adalet istiyorum. Bir oğlum vardı benim. Bunların hepsi oğlumu tanıyor. Kılıç soyadlı kişi ismini ağzıma almak istemiyorum, tanıyordu oğlumu. Olcay Kılavuz'un tayfası bunlar hep. Hepiniz ayrı ayrı oğlumu katletmek için para mı aldınız?" diye konuştu. "Bence suç örgütü olan Ülkü Ocaklarına çalışmak yerine keşke devletine çalışsaymış" Mahkemede söz alan Sinan Ateş'in kardeşi Selma Ateş ise, sanıkların beyanlarının doğru olmadığını savunarak, "Burak Kılıç'ın kardeşim istifa ettikten sonra internette karalama kampanyası yaptığı herkes tarafından biliniyor. ‘İhanet Ateşi' şeklinde yazı yazılmış ve paylaşmıştır. Komiser devlete hizmet etmek yerine kendi işi dışında Ülkü Ocakları suç örgütüne çalışmış. Komiser, Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı dediğimiz ama bence suç örgütü olan Ülkü Ocaklarına çalışmak yerine keşke devletine çalışsaymış. Bunlar planlı şekilde kardeşimi katletti" dedi. Sanık, müşteki ve avukat beyanlarının ardından ara kararını veren mahkeme, Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesine müzekkere yazılarak Sinan Ateş cinayeti dosyasından ayrılan dosyanın akıbetinin sorulmasına, dosyanın fiziken incelenip birleştirilme talebinin değerlendirilmesine karar verdi. Mahkeme ayrıca, sanıkların adli kontrol tedbirlerinin devamına karar vererek, duruşmayı 1 Temmuz'a erteledi.

Ebubekir Şahin: RTÜK Tehditlere Boyun Eğmeyecek Haber

Ebubekir Şahin: RTÜK Tehditlere Boyun Eğmeyecek

RTÜK Başkanı Şahin, sosyal paylaşım sitesi X hesabından yaptığı paylaşımda, "Günlerdir milletimize ve özellikle gençlerimize yapılan ‘Sokağa inin’ çağrılarını ve bu hezeyanları bazı kanallarımızın hiçbir kural kaide tanımadan, saatlerce fütursuzca canlı yayınlamasını büyük bir sabırla ve ilk Üst Kurul toplantımız için gerekli hazırlıkları yaparak takip etmekteyiz. Sokağa inen bazı kişilerin sözde ‘demokratik hak’ maskesi altında kimi yayınlarda; Sayın Cumhurbaşkanımızın rahmetli olmuş saygıdeğer annesine ahlaksızca küfür etmekten tutun, tarihi camilerimize zarar vermeye, polisimize asitli madde fırlatmaktan, provokasyon içerikli onlarca pankart açmaya varıncaya kadar her türlü rezaleti yaptığına milletimiz ne yazık ki şahit olmuştur. Onlarca esnafımız bu olaylarda zarar görürken haksız bir şekilde Türkiye’nin en kıymetli markalarına açılan ilginç boykot savaşları da ibretle izlenmektedir. Bir yandan ekranlarda çocuklara verilen pamuk şekerlerle ilgili dahi dezenformasyon yapılırken, bazı kanallar kent lokantalarının kapatıldığını da içeren birçok yalanı pervasızca yayınlamaktan çekinmemiştir" dedi. "RTÜK BU TEHDİTLERDEN KORKARAK, KENDİ SORUMLULUKLARI İLE İLGİLİ İŞ VE İŞLEMLERDE ASLA GERİ ADIM ATMAYACAK" Şahin, "RTÜK Anayasal bir kurum olarak kendi görev sınırları içinde denetleme faaliyetlerini sürdürmek zorundadır. Fakat dünyanın neredeyse bütün ülkelerinde ana muhalefet partileri de kendi sorumluluk sınırları içinde ve ülke yararına çalışmaktadır. Belirtmek gerekir ki, muhalefetin her fırsatta övdüğü ülkelerde ‘Devletin anayasal kurumlarını tehdit eden’ bir muhalefet liderine şimdiye kadar rastlanmamıştır. Ayrıca yine muhalefetin, Türkiye’yi şikayet ederek zor durumda bırakmayı hedefleyen açıklamalarda bulunduğu bazı ülkelerin basın kuruluşlarında da öncelikle ‘kendi devletlerinin menfaatlerini düşünmek’ konusunda yerleşmiş bir gelenek vardır. Bir ülkenin ana muhalefet partisi yetkililerinden beklenen de en azından bu hassasiyeti göstermesidir. Bu kapsamda: ‘Sakın ha! Bu kanallara dokunmaya kalkmayın. Alnınızı karışlarız’ şeklindeki tehditler, öncelikle Devletin Anayasal bir kurumu olan RTÜK’e karşı işlenmiş bir suçtur. Öte yandan RTÜK bu tehditlerden korkarak, kendi sorumlulukları ile ilgili iş ve işlemlerde asla geri adım atmayacak, bundan önce olduğu gibi bundan sonra da işini şevkle yapacaktır. Bilinmelidir ki hangi kanal olursa olsun; ‘kimin canının içi, kimin kahramanı, kimin gözdesi olursa olsun’ hukuksuzluk yapıyorsa, yasa tanımaz davranıyor, devlet kurumlarına ve çalışanlarına sansür uyguluyorsa, manipülatif görüntü ve haberleri yayınlamak konusunda tüm uyarıları hiçe sayıyorsa ve halkın haber alma özgürlüğünü engelliyorsa gereken idari yaptırımlar yasalar kapsamında en üst sınırdan uygulanacaktır. Ayrıca kurumumuza ve yöneticilerimize yapılan tüm tehdit ve hakaretlerle ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulacaktır" ifadelerine yer verdi.

Cemil Aydın: İbni Sina İlkokulu’nun yeniden inşası için kaynak zorunluluğu olmamalı! Haber

Cemil Aydın: İbni Sina İlkokulu’nun yeniden inşası için kaynak zorunluluğu olmamalı!

Sakarya Mahallesi’nde yıkılıp yerine yenisinin inşa edilmesi beklenen İbni Sina İlköğretim Okulu’nun bir an önce yapılması gerektiğini söyledi. Sakarya Mahallesi’nde 1960’lı yıllarda yapılan İbni Sina İlkokulu’nun yeniden inşası kapsama alındı. Projeleri geçmiş dönemde Büyükşehir Belediyesi tarafından çizilen 24 derslikli yeni okulun yeniden inşaatı mahalle muhtarı Sayın Nusret Aydın’ın temaslarıyla gündeme alındı. Cemil Aydın; ” Sakarya Mahallesi Muhtarı Sayın Nusret Aydın ve azalarını ziyaret ederek depreme dayanıksız gerekçesiyle uzun süredir yıkılması gündemde olan ve bu sene yenileme programına alınan İbni Sina İlköğretim okulunun son durumu hakkında bilgi aldık. Sayın muhtarın üzüntü içeren ifadesiyle “tasarruf genelgesi doğrultusunda” sürecin uzayabileceğini, önümüzdeki yıl veya yıllara kalabileceğini öğrendik. Bu yıl komşu okullara dağıtılan öğrencilerin bir an önce okullarına tekrar kavuşabilmesi için ilgili bakanlığın, yerel yönetimlerin desteğine vurgu yapılırken diğer taraftan hayırsever vatandaşlarımıza, iş insanlarımıza bir çağrı ortak istek olarak ortaya çıkıyordu. Özellikle Gazcılar Caddesi’ni çevreleyen semtlerde ikamet eden/etmiş, bölge halkının ve Bursa kamuoyunun yakından tanıdığı hayırsever iş insanların, sanayici komşularımızın derslik yapımlarını üstlenerek okulun kısa sürede bitirilmesinin mümkün olduğu ortak kanaat ve beklenti olarak ifade edildi. Sakarya Mahallesi Muhtarlığının, Okul Aile Birliğinin ve bölge sakinlerinin önümüzdeki günlerde yıkım ve inşaatın başlatılması için temaslara başlayacağını ilk ağızdan öğrenmiş olduk. Mezunu olduğum (1977 yılı) eski ismiyle İnkılâp İlkokulu’nun bir an önce yenilenme sürecini hassasiyetle takip edip, desteğimizi sonuna kadar vermeye devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Söz Bursa En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.