SON DAKİKA
Hava Durumu

#Ankara

Bursa Haber - Ankara haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ankara haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

İstediği zammı yapmayan ev sahibi kiracısı ile kızını öldüresiye darp etti Haber

İstediği zammı yapmayan ev sahibi kiracısı ile kızını öldüresiye darp etti

Olay, 18 Kasım akşamı Ankara’nın Altındağ ilçesinde yer alan Baraj Mahallesi’nde meydana geldi. İddialara göre, İstanbul’da yaşayan A.T. (38), 4 senelik kiracıları Himmet Kaysal (58) ve kızı Seçil Kaysal’ın (33) ödedikleri 4 bin 200 liralık kira bedelini az buldu. Yasal zammı uygulayan baba ve kızına karşı çıkan A.T., evi için ayda 20 bin lira ödenmesini istedi. İstenen bedelin kanuna aykırı olduğunu söyleyen Kaysal ailesi ile ev sahibi arasında tartışma çıktı. Durum üzerine Ankara’ya gelen A.T., aileye saldırmak için kiracıların yaşadığı sokaktaki boş bir dükkanı kiraladı. Kiraladığı dükkanda yaşamaya başlayan A.T., yoldan çocuğu ile birlikte geçen Seçil Kaysal ile karşılaştı. A.T.’nin demir sopalı saldırsına uğrayan Kaysal, babasını arayarak yardım istedi. Kızını kurtarmak isteyen yüzde 70 fiziksel engelli Himmet Kaysal da ev sahipleri A.T.’nin saldırısına uğradı. İhbar üzerine bölgeye sevk edilen polis ekiplerince olaya müdahale edilirken yaralı baba ile kızı hastaneye nakledildi. Saldırgan ev sahibi ise gözaltına alındı. Vücutlarında kırıklar oluştu Uğradıkları saldırı nedeniyle Seçil Kaysal’ın kaburgasında ve sol kolunda kırıklar oluştu. Açılan başına da 3 dikiş atılan Kaysal’ın babasının ise burnu kırıldı. Vücudunun farklı yerlerinde morluklar ve şişlikler olan baba ile kızı, saldırgan ev sahiplerinin hak ettiği cezayı almasını istedi. İki yıla yakındır tehdit, hakaret, taciz ve benzeri saldırılara maruz kaldıklarını dile getiren aile yaşadıkları sebebiyle korku ve endişe duyduklarını ifade etti. Canını en çok engelli oğlu üzerinden yapılan tehditlerin acıttığını söyleyen anne Kaysal, yetkililerden yardım istedi. “Engelli oğlumu hedef gösterip, ‘seni bu oğlunun acısıyla yaşatacağım’ dedi” Yaşadıkları olayla ilgili konuşan mağdur Seçil Kaysal: “Dört seneye yakındır burada ailemle beraber yaşıyorum. Son bir buçuk senedir kira artışları yüzünden en sahibimle sürekli sorunlar yaşıyorum. Her mahkemeye gittiğimizde yasal zam üzerinden artış yapılması kararı verildi ama ev sahibi kabul etmedi. Engelli çocuğum üzerinden beni tehdit ediyordu. Dün oğlumu berbere götürüyordum. Yakınlarda bir dükkan kiralamış. Bir anda oradan çıktı. Tartışma çıkardı. Engelli oğlumu hedef gösterip, ‘seni bu oğlunun acısıyla yaşatacağım’ dedi. Yanıma gelip yumruk attı ve sopayla saldırdı. Yerde sürüklendim. Elindeki sopa üzerimde kırıldı, sonra da demir sopayla vurmaya devam etti. 25 dakika dayak yedim. Başımda 3 dikiş var. Sol kolum tamamen kırık. Kaburgalarımda da kırıklar var. Eğer iyileşmezse ameliyat olma durumum var” dedi. “Çocuğum, ‘anneme vurma bana vur’ dedi” -Ev sahiplerinin sürekli kendilerini yıldırmaya çalıştığını ifade eden Kaysal, “Ev sahibi bize, ‘Ben ev sahibiyim. Benim belirlediğim kiraya oturacaksın. Adalet ve kanun tanımam, istediğin yere şikayet et’ dedi. Hakkında aldırdığımız uzaklaştırma kararlarını iptal ettirmeyi de başardı. Bizden 20 bin lira kira istedi. Biz de yasal olan zammı uyguladık ve 4 bin 200 lira ödemeye başladık. Ev sahibi bundan önce de dört kez elektrik ve su aboneliğimizi kapattı. Çok korkuyorum. İki çocuğum var. Birisi zaten engelli. Korkudan okula gönderemiyorum. Gözleri önünde darp edildim. Çocuğum, ‘anneme vurma bana vur’ dedi. Tehditlerden dolayı çocuğumu başka bir okula göndermek zorunda kaldım. Bu gidişle bu okuldan da alacağım” şeklinde konuştu. “Tutuklanmasını istiyorum” Duruma bir çözüm getirilmesini isteyen Kaysal, “Şikayette bulundum, kendisi karakolda şu anda. Bugün savcılığa sevk edilecek. Oradan da hakimliğe çıkılacak. Tutuklanmasını istiyorum ve devletin bu soruna bir çözüm bulmasını bekliyorum. Babam da darp edildi. Burnunda kırıklar var. Geçirdiği iş kazası nedeniyle yüzde 70 engelli durumda zaten. Elindeki sopayla babama da saldırdı” ifadelerini kullandı. “Bana, ‘Ya 20 bin lira vereceksin ya da ben seni bu evden çıkarmasını bilirim’ diyor” Baba Himmet Kaysal ise hiçbir suçlarının olmadığı belirterek şöyle konuştu: “Ben engelli biriyim. Sağ bacağımda ve sol kolumda toplam 24 platin takılı. Dün kızım aradı. ‘Baba yetiş, ev sahibim beni darp ediyor’ dedi. Bu engelli halimle oraya nasıl gittim bilmiyorum. Gittiğimde bana sopayla vurmaya başladı. Sonra da merdivenlerden sürükledi. Burnumda ve gözümde hasar oluştu. 3 senedir tehdit ediliyorum. Ben yasal artış neyse onu uyguladım. Ev sahibi kapımın önüne kadar gelip bana, ‘Ya 20 bin lira vereceksin ya da ben seni bu evden çıkarmasını bilirim’ diyor. Kızıma küfürlü mesajlar atıp beni ve ailemi tehdit ediyor. Mahkeme bizi haklı görmesine rağmen kararlara uymuyor. ‘Hükümeti de mahkemeyi de tanımam’ diyor.

Bilinçsiz kazı toprak kaymasına neden oldu Haber

Bilinçsiz kazı toprak kaymasına neden oldu

Olay, Elmadağ'da meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, 2 ay önce başlayan bir inşaatın genişletme çalışmaları dolayısıyla gece yağan yağmurun etkisiyle zemin kaydı. Zeminin kayması sonucu inşaatın hemen yukarısındaki yapılı binanın dolgu toprağı kaydı. Meydana devasa büyüklükte çatlamış kaya ortaya çıktı. Toprağın kaymasına uykuda yakalanan vatandaşlar, çıkan sesler sonrası kendilerini dışarıya attı. Karşılaştığı manzara karşısında hayrete düşen vatandaşlar, geceyi korku içerisinde dışarıda geçirdi. Bazı vatandaşlar ise geceyi akrabalarında ve otomobillerinde kalarak geçirdi. “APARTMANI KOMPLE BOŞALTTIK” 10 katlı apartmanda yaşayan Rıza Yağcıoğlu, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, “Gece saat 01.00'de çıtırtılara uyandık. Ondan sonra saat 02.00 ila 03.00 gibi baktık iyice çatlamaya başladıktan sonra apartman sakinlerinin bütün zillerine basarak hepsini aşağıya indirdik. Apartmanı komple boşalttık. Sabaha kadar sürekli çatlamaya devam ediyor ve halen de kaymaya devam ediyor. Yarım saat öncesi ile arasında olağan üstü fark var” ifadelerini kullandı. “BİZ AŞAĞIYA İNDİĞİMİZDE 2 METRE İLERİDEYDİ ŞU AN DA SIFIR” Gece herkesin dışarıda kaldığını ifade eden Yağcıoğlu, “Tedirginim, her an bir yıkılma riski olduğunu düşünüyorum. Sürekli kayıyor. Biz aşağıya indiğimizde 2 metre ilerideydi şu an da sıfır. Binaya doğru kayıyor gidiyor. Canımız tehlikede. İstinat duvarsız buraya bina dikmenin mutlaka bir düşüncesi vardır. Bir an önce bunun çözüme kavuşmasını istiyoruz. Sesi duyuyorsunuz, kaymaya devam ediyor” şeklinde konuştu. “SÜREKLİ KAYMA DEVAM EDİYOR” Harun Lafçı ise “Sürekli kayma devam ediyor. Şu an da tüm bina sakinleri olarak içeri giremiyoruz. Hala panik içerisindeyiz. Durum ne olacak bilemiyoruz. Bu inşaat halindeki binada her hangi bir müteahhit gelip insanlara ‘durumu arz edip, özür dileyip, işlerini yapacaklarını' söyleyebilirlerdi ama görmüş olduğunuz gibi inşaatın müteahhit hiç gelmedi” diye konuştu. "AKRABALARIMIZDA KALACAĞIZ" Eşi ve 3 çocuğu ile beraber akrabasının yanına taşınmak zorunda kalan Mesut Ercan ise “Akrabalarımızda kalacağız buranın durumu belli olana kadar. Firma müteahhitinin bu işe çözüm bulması lazım. Yıkılma riskinden dolayı oturamıyoruz. Başka bir konuta geçeceğim. İç çamaşırından tut normal elbiseye kadar her şeyi aldık. Komşuların uyarması sonucu çıktık” ifadelerini kullandı. "DENETİM OLSAYDI BU KORKUYU YAŞAMAMIŞ OLURDUK" Sultan Ercan ise çok korktuklarını belirterek, şunları kaydetti: “3 çocuk ile gecenin üçünde nasıl toparlandık, ne aldık yanımıza bilemeden hemen çıktık. Başta yapılması gereken istinat duvarı sonradan yapıldı. Zaten can tehlikemiz vardı. Kaya kırılırken bile evde o sarsıntıyı hissediyorduk. Mağduriyetimizin giderilmesini ve bu binanın tekrar buradan başlatılmamasını istiyoruz. Denetim olsaydı istinat duvarı yapılmadan bu inşaata izin verilmeseydi bizde bu korkuyu yaşamamış olurduk.” Apartman sakinleri, iddiaya göre istinat duvarı yapılmadan inşaatın yapılmasına izin veren Cumhuriyet Halk Partili Elmadağ Belediyesine tepkilerini dile getirerek sorunlarının çözüme kavuşmasını istedi.

Estetik operasyon hayatını kabusa çevirdi! Haber

Estetik operasyon hayatını kabusa çevirdi!

Ankara'da özel bir hastanede geçirdiği estetik ameliyatın ardından sağlık problemleri yaşamaya başlayan kadın, öğrendiği gerçek karşısında hayatının şokunu yaşadı. Fiziksel ağrıları bir türlü geçmeyen ve vücudunda enfeksiyonlar oluşan kadın, ameliyatını yapan kişinin gerçek doktor olmadığını ve sahte diploma kullandığını iddia etti. Hem fiziksel hem de ruhsal açıdan yıprandığını ifade eden mağdur kadın, 3 yıldır verdiği hukuk mücadelesini sonuna kadar sürdüreceğini söyledi. Ankara'da yaşayan 38 yaşındaki B.K., iddialara göre, kendisini plastik cerrah olarak tanıtan V.K. tarafından 2021 yılında Keçiören'de yer alan özel bir hastanede göğüs silikonu ve karın gerdirme ameliyatı oldu. Operasyonun ardından ağrıları bir türlü geçmeyen ve vücudunda enfeksiyonlar oluşan B.K., yardım istediği doktorunun umursamaz tavırlarına maruz kaldı. Durumdan şüphelenen mağdur kadın V.K.'yi araştırmaya başladı. Kliniğine gittiği doktorunun diplomasını fotoğraflayan B.K., diplomanın üzerinde yazan üniversiteye başvurarak gerçek olup olmadığını öğrenmek istedi. Diplomanın sahte olduğu cevabının üzerine ilgili kurumlarla da iletişime geçen V.K., kayıtlarda böyle bir doktorun olmadığını öğrendi. Sahte doktora ameliyat olduğunu öğrenen kadın savcılığa suç duyurusunda bulundu. 3 sene önce açılan dosya yeterli delil olmadığı gerekçesiyle kapatılırken, olayın peşini bırakmayan B.K., avukatı ile birlikte topladığı yeni delillerle tekrar suç duyurusunda bulundu. Ameliyatında tanımadığı doktorların olduğunu söyleyen B.K., psikolojinin bozulduğunu, sağlık problemleri nedeniyle günlük hayatta zorluklar çektiğini dile getirdi. B.K., sorumluların en ağır cezayla yargılanmasını talep ederken, davanın avukatı Yiğit Kaymaz ise operasyonun yapıldığı hastanenin de olayın içerisinde olduğunu belirterek sorumluların en ağır cezayı alması için hukuk mücadelelerini sonuna kadar sürdüreceklerini ifade etti. “AMELİYAT SONRASINDAKİ ŞÜPHELİ DAVRANIŞLARI BENİ ENDİŞEYE DÜŞÜRDÜ” Olayla ilgili konuşan mağdur kadın B.K., “2021 yılında bir ameliyat olmaya karar verdim. Hemşire bir arkadaşımın aracılığıyla bir kliniğe gittim. Doktorla konuşmam neticesinde, Ankara'nın bilinen hastanelerinden birinde ameliyathane kiralayarak orada ameliyat yapıldığını öğrendim. Maddi detayları görüştüm ve ameliyat tarihime karar verildi. Ameliyat sonrasındaki şüpheli davranışları beni endişeye düşürdü. Bir araştırma yapmak istedim. Yaptığım araştırmada kendisinin doktor olmadığını öğrendim. Hem Sağlık Bakanlığına hem de Tabipler Birliğine ulaştım. Klinik olarak kullandığı yerde drenlerimi çıkarttı. O drenlerimi çıkarttığında diplomasını gördüm ve şüphelendiğim için fotoğrafını çektim. Diplomasını sorgulattım. Üniversite böyle bir doktorunun olmadığını, böyle bir mezun vermediklerini söyledi. Bununla ilgili savcılığa suç duyurularında bulundum ama delil yetersizliğinden dolayı ret geldi” dedi. “AĞIR TEPKİLER ALMAYA BAŞLADIM” Ameliyat sonrası sahte doktoru tarafından sert tepkilere maruz kaldığını ifade eden B.K., “Taburcu sırasında bana antibiyotikle alakalı herhangi bir reçete vermedi. Bana evde herhangi bir antibiyotik kullanabileceğimi söyledi. Bu yüzden enfeksiyonla ilgili uzun süreçli bir ilaç kullanımı yapmak zorunda kaldım. Enfeksiyon vücudumdan gitmedi çünkü bana kullandırdığı antibiyotik yetersiz kaldı. Kendisine bununla ilgili itiraz ettiğimde, yeterli derecede ilgilenmediğini söylediğimde bana çok farklı tepkiler verdi. Tepkiler vermesi beni endişeye düşürdü. Bu yüzden bir araştırmaya giriştim. Sonrasında diğer doktorun benim ameliyatımı yaptığını söyledi. O kişiyi bana sadece üniversiteden hocası olarak tanıtmıştı. O kişiyi daha önce görmedim, muayene olmadım. Ben kendisini tanıyarak gittim o hastaneye, ona güvendiğim için bu ameliyat olduğumu, o hocayı tanımadığımı ve tanımadığım bir insana neden ameliyat olayım diye serzenişte bulunduğumda tepkileri daha ağır bir şekilde ilerlemeye başladı” diye konuştu. “ANKARA'NIN GÖBEĞİNDE, HALA KENDİNİ DOKTOR OLARAK TANITIP İŞLEMLER YAPTIĞINI BİLİYORUM” Ameliyatı yapan kişinin hala aynı işe devam ettiğini de ileri süren B.K., “Hesabına 20 bin liralık bir ödeme yaptım. Kendisine ödeme yaptığım için hastane ‘bize ödeme yapılmadı' diyerek 20 bin lirayı icraya verdi, şu an icralık durumdayım. Bu karara da itiraz ettim. Doktor olmayan kişinin oradaki doktorla iş birliği yaparak bu şekilde insanları para için bıçak altına yatırıp ameliyat yapmaları, benim hayatımı tehlikeye atması çok korkutucu. Bununla ilgili birçok mağdur olduğuna eminim. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Tıp fakültesi okumamış, herhangi bir eğitimi yok. Üstünden yaklaşık 4 yıl geçmesine rağmen ben bu durumdan kurtulamıyorum. Her şey olabilirdi. Ankara'nın göbeğinde, hala kendini doktor olarak tanıtıp işlemler yaptığını biliyorum” ifadelerine yer verdi. "YAPTIĞIMIZ ARAŞTIRMALARDA YENİ DELİLLER BULDUK" Davanın avukat Yiğit Kaymaz ise, “Mağdur 2021 yılında geçirdiği bir ameliyattan dolayı yaşadığı zarardan dolayı tarafımıza başvurdu. Ancak söz konusu başvurudan önce de bir hukuk mücadelesi olduğunu, savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu fakat delil yetersizliği sebebiyle dosyanın kapandığını söyledi. Bizler de yaptığımız araştırmalarda yeni deliller bulduk. Bu deliller doğrultusunda savcılığa suç duyurusunda bulunduk. Yaptığımız incelemelerde hiç beklemediğimiz, herkesi üzen delillere ulaştık” dedi. "AMELİYATLAR SONUCU BİRÇOK MAĞDURUN OLDUĞUNU BULDUK" Araştırmalarını derinleştirdikçe çok sayıda mağdurun çıktığını tespit ettiklerini dile getiren Kaymaz, “Ankara'nın bilinen bir hastanesinde gerçekleştirilen ameliyatın görüntülerine, tanık ifadelerine ve bazı raporlara ulaştık. Araştırmalarımız neticesinde ameliyatı yapan kişinin sahte doktor diploması kullandığını tespit ettik. Diplomanın alındığı üniversiteye başvurduk, görüntüleri paylaştık. İlgili diğer birimlere de diplomayı sordurduk. Fakat hiçbir yerden olumlu bir geri dönüş alamadık ve diplomanın sahte olduğunu belirledik. Sahte doktorun birçok kişinin ameliyatını yaptığını, bu ameliyatlar sonucu bir çok mağdurun olduğunu bulduk. Kamera kayıtlarına ve diğer delillere de ulaştık ve suç duyurusunda bulunduk” şeklinde konuştu. "SONUNA KADAR TAKİPÇİ OLACAĞIZ" Sürecin takipçisi olacaklarını ifade eden Kaymaz, “İlgililerin ceza alması için elimizden geleni yapacağız. Adalete olan inancımız sonsuzdur. Savcılarımız ve hakimlerimizle beraber bu konunun sonuna kadar takipçi olacağız. Kim suçluysa, hangi mağdurun canı yanmışsa, tekrarının yaşanmaması için var gücümüzle çalışacağız” dedi.

MKE Ankaragücü eski başkanı hapis cezasına çarptırıldı Haber

MKE Ankaragücü eski başkanı hapis cezasına çarptırıldı

MKE Ankaragücü-Çaykur Rizespor maçının sonunda hakem Halil Umut Meler'e saldıran MKE Ankaragücü eski Başkanı Faruk Koca'nın da aralarında bulunduğu 4 sanık hakkında karar açıklandı. Koca ‘kasten yaralama' suçundan 3 yıl 7 ay 22 gün hapis cezasına çarptırıldı. MKE Ankaragücü-Çaykur Rizespor maçının sonunda hakem Halil Umut Meler'e saldıran, aralarında Ankaragücü Kulübü eski Başkanı Faruk Koca'nın da bulunduğu 4 sanığın yargılanmasına devam edildi. Ankara Batı 3. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, müşteki Halil Umut Meler ile tutuksuz sanıklar Faruk Koca, Kenan Çelikkaya ve Şahin Yunus Şahin katılmazken Osman Erkam Can ile avukatlar salonda hazır bulundu. Mahkeme başkanı müşteki Meler'in avukatına söz verdi. Saha içerisine Faruk Koca'nın girebileceğinden mütalaada da bahsedildiğini ifade eden avukat, “Akreditasyon talimatında müsabakanın 10 dakika öncesi ve 10 dakika sonrasında sadece hakem izniyle başkanın sahaya girebileceği belirtilmektedir. Meler, Koca'ya küfür mü etti bir hareket mi yaptı da haksız tahrik isteniyor anlamadım, haksız tahrik olamaz en üst cezadan sanıkların cezalandırılmasını talep ediyoruz” dedi. Söz verilen sanık Can ise önceki savunmasını tekrarlayarak suçsuz olduğunu söyledi. Sanık Koca'nın avukatıysa müvekkilinin haksız bir fiile karşı tepki gösterdiğini söyleyerek, “Biz özellikle haksız tahrik üzerinde duruyoruz. O maçta puan kaybı olmasaydı, bugün Ankaragücü ligden düşmeyecekti. Maddi ve manevi büyük bir kayıp yaşanmıştır. Müvekkilimin beraatını talep ediyorum” ifadelerinde bulundu. Son sözü sorulan Can, “Takdir mahkemenindir” dedi. Kararını açıklayan hakim, olay tarihinde MKE Ankaragücü Kulübü Başkanı olan sanık Koca'ya, ‘Kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle spor alanında kemik kırığı oluşturacak şekilde kasten yaralama' suçundan 3 yıl 7 ay 22 gün hapis cezası verdi. Koca'ya ‘tehdit' suçundan 6 ay 20 gün, ‘Sporda şiddet ve düzensizliğin önlenmesine dair kanuna aykırılıktan' ise 5 ay hapis cezası veren mahkeme, hükmün açıklanmasını geri bıraktı. Sanık Çelikkaya da ‘Kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle spor alanında kemik kırığı oluşturacak şekilde kasten yaralama' suçundan 1 yıl 40 ay 15 gün, ‘Sporda şiddet ve düzensizliğin önlenmesine dair kanuna aykırılık' suçundan da 8 ay hapis cezasına çarptırıldı. Sanık Şahin'e, ‘Kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle spor alanında kemik kırığı oluşturacak şekilde kasten yaralama' suçundan 3 yıl 7 ay 22 hapis cezası veren mahkeme, sanığa ‘Sporda şiddet ve düzensizliğin önlenmesine dair kanuna aykırılık' suçundan da 6 ay 20 gün hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme, sanık Can'a ise ‘Kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle spor alanında kemik kırığı oluşturacak şekilde kasten yaralamaya teşebbüs' suçundan 11 ay 7 gün hapis, ‘Sporda şiddet ve düzensizliğin önlenmesine dair kanuna aykırılık' suçundan da 4 ay 5 gün hapis cezası verdi.

Haber

"Gelişmeleri tribünden seyretme lüksümüz yok"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çankaya Köşkü'nde düzenlenen Kabine Toplantısı'nın ardından açıklamalarda bulundu. Cumhuriyetin Türkiye'sinin bu topraklardaki ilk değil son devlet olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Daha önemlisi Türkiye'nin Edirne'den Kars'a, Trabzon'dan Hatay'a uzanan vatan topraklarından ibaret olmadığını hepimiz gayet iyi biliyoruz. Bu gerçeğe her yurt dışı seyahatimizde tekrar tekrar şahitlik ediyoruz. Türkiye, gelişen ekonomisi, artan itibarı, güçlenen askeri ve savunma yetenekleri, tarihinin ve kadim değerlerinin rehberliğinde takip ettiği ilkeli dış politikasıyla bölgesinin güven kaynağı olarak bir yıldız gibi parlıyor. Türkiye yüzyılı ülkümüzün sadece milletimizin fertleri arasında değil, gönül coğrafyamızda da beklentilerin çıtasını yükselttiğini görüyoruz. Ülkemize ve milletimize yönelik umutları Allah'ın izni ve yardımıyla boşa çıkarmayacağız” dedi. Türkiye'ye hizmet yolculuğunda 3 Kasım 2024 tarihi itibarıyla 22 seneyi geride bıraktıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Hükümeti devraldığımız günden bu yana her seneyi bir önceki yıldan daha ileri bir seviyede tamamladık. İktidardaki her yeni yaşımıza daha büyük umutlarla, daha büyük hedeflerle girdik. Son 22 yılda saymakla bitiremeyeceğimiz sayısız projeyi, tesisi, hizmeti, yatırımı ve icraatı Türkiye'ye kazandırmanın bahtiyarlığını yaşadık. Vesayetle mamul bir demokrasi yerine milli iradenin üstünde hiçbir gücün, hiçbir odağın olmadığı gerçek demokrasiyi ülkemizde egemen kıldık. Yönetime istikrar getirmek suretiyle Türkiye'ye güç ve enerji kaybettiren oligarşik yapıların vesayet heveslerini kamçılayan, özellikle ömrü 1-2 seneyi dahi bulmayan yamalı koalisyonlar dönemine biz son verdik. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçerek yönetimde istikrarın kurumsallaşmasını, kalıcı ve sürekli hale gelmesini sağladık” değerlendirmesini yaptı. "HİZMET, ESER, YATIRIM, REFORM VE REFAH NOKTASINDA EN VELUT YILLAR OLARAK HAFIZALARA KAZANMIŞTIR" “Türkiye, hükümetlerimiz döneminde tartışmasız bütün alanlarda rekordan rekora koşmuş, tarihe altın harflerle yazılacak başarılara imza atmıştır” diyen Erdoğan, ”2002 ila 2024 arasında geçen 22 yıl Cumhuriyet tarihimizin en parlak, en görkemli hizmet, eser, yatırım, reform ve refah noktasında en velut yıllar olarak hafızalara kazanmıştır. Siz bakmayın birilerinin eski Türkiye güzellemesi yaptığına, onların derdi milletin eski Türkiye'de yaşadığı mahrumiyetler ve zulümler değil, kendi şahsi ve zümrevi çıkarlarıdır. Ülkemizin son 22 yılının önemli bir kazanımı da milletin ortak değerlerini, bu süfli gayeleri için kullananların yüzlerindeki maskeleri indirmemizdir. Tam 22 yıldır milletin emanetine layıkıyla sahip çıkmanın, milletin teveccühüne ve güvenine mazhar olmanın, Türkiye'ye hizmet sancağını şanla, şerefle, iftiharla taşımanın, yani insanımıza olan şükran borcumuzu en güzel şekilde ödemenin derdindeyiz, bunun hasbi mücadelesini veriyoruz. Elbette bugünlere kolay gelmedik, vesayetin tuzaklarından darbe girişimlerine, teröre kadar nice ihanetlere maruz kaldık, nice sinsi saldırıyı püskürttük. Tek başına 15 Temmuz gecesinde istiklalimize ve istikbalimize kasteden bir alçak saldırıyı, bir alçak planı içerideki ve dışardaki planlayıcılarının başlarına geçirmiş olmamız bile tarihi bir başarıdır. İktidar ve ittifak olarak milletin emanetine sıkı sıkıya sahip çıkmaya devam edeceğiz. Rabbim ömür, milletimiz de onay verdikçe Türkiye'ye ve Türk milletine hizmete devam edeceğiz” diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Bu vesileyle 3 Kasım 2002'den bugüne kadar hükümetlerimizde görev almış, büyük ve güçlü Türkiye davamıza omuz vermiş, ülkemizin kalkınması için taş üstüne taş koymuş her bir arkadaşıma, Bakanlar Kurulu ve Kabine üyelerimizin tamamına buradan teşekkür ediyorum. Beraber çalıştığımız, beraber mücadele ettiğimiz arkadaşlarımızdan vefat edenlere Rabbimden rahmet ve mağfiret niyaz ediyorum. Aynı şekilde 15 Temmuz'da meydanlarda kurduğumuz ittifakımızdaki ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanına ve mensuplarına da teşekkürlerimi iletiyorum. Şüphesiz en büyük şükranımız aziz milletimizedir. Hizmetkarı olmaktan daima şeref duyduğumuz necip milletimize bize olan güvenlerinden, bize olan teveccühlerinden dolayı özellikle şükranlarımı sunuyor, Allah razı olsun diyor, Mevla dayanışmamızı ve muhabbetimizi daim eylesin diyorum” dedi. "YILSONUNA KADAR 2 ADET GÖKBEY DAHA JANDARMAMIZA TESLİM EDİLECEK” Son Kabine Toplantısı'ndan bugüne dek yurt içinde ve yurt dışında yoğun programları olduğunu aktaran Erdoğan, ”Cumhuriyetimizin ilanının 101. yıl dönümünü 81 ilimizde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde ve yurt dışı temsilciliklerimizde coşkuyla kutladık. TUSAŞ'ın Kahramankazan'daki tesislerini ziyaret ederek TUSAŞ çalışanlarına terör saldırısından dolayı geçmiş olsun dileklerimizi ilettik. Bu vesileyle yerli ve milli imkanlarla geliştirilen Gökbey helikopterlerimizden ilkinin Jandarma Genel Komutanlığımıza teslimini de gerçekleştirdik. Yılsonuna kadar 2 adet Gökbey daha jandarmamıza teslim edilecek” diye konuştu. "GELİŞMELERİ TRİBÜNDEN SEYRETME GİBİ BİR LÜKSÜMÜZ BULUNMUYOR" AK Parti Grup Toplantısı'nda gündemdeki meselelere dair duruş ve fikirlerini kamuoyuyla paylaştıklarını belirten Erdoğan, ”Grup konuşmamızda detaylıca çizdiğimiz çerçeveye önümüzdeki dönem siyasetinin yol haritası olarak bakılmalıdır. Cumhuriyetimizin 101. yılını 85 milyon olarak büyük bir kucaklaşmanın vesilesi haline dönüştürmek arzusundayız. Terörün olmadığı, bölücü örgütün karanlık gölgesinin siyasetin ve toplumun üzerinden tamamen çekildiği müreffeh, huzurlu ve güvenli bir iklimi ülkemiz genelinde mutlaka tesis ve tahkim edeceğiz. Grup toplantımızda da belirttiğim üzere Türkiye'nin geleceğinde terörizme yer olmadığı gibi, terör destekli siyasete de yer yoktur. Türkiye, Kandil'deki terör baronlarının körüklediği bu kanlı ve kalleş ölüm tezgahını darmadağın etmekte kararlıdır, bundan da geri adım atmayacaktır. Mücadelemiz sadece askerimize, polisimize, güvenlik korucularımıza ve sivil vatandaşlarımıza kurşun sıkanlarla sınırlı değildir. Bizim asıl mücadelemiz, teröristler yanında bunları üzerimize salanlarla, terör belasını 40 yıldır bu milletin başına musallat edenlerledir. Bakınız, üzerine basa basa ifade ediyorum, bölgemizde sınırlar kanla, bombalarla, siyasi suikastlarla yeniden çizilmeye çalışılırken devlet ve millet olarak yolumuza eski tas eski hamam devam etmeyeceğiz. Küresel sistem Soğuk Savaş'tan beri en büyük değişimini yaşarken, bizim gelişmeleri tribünden seyretme gibi bir lüksümüz bulunmuyor. Ya bu süreci cesur adımlarla bir şekilde kendi lehimize çevireceğiz ya da Allah korusun istikbalimizi ipotek alacak bu sorunlarla karşılaşacağız. Bunun önündeki engellerin en başında bölücü terör belası vardır. Uhdemizde bulunan tüm imkan ve araçlardan istifade etmek suretiyle bu terör kamburundan ülkemizi inşallah ebediyen kurtaracağız. Bu konuda hem iktidarımızın hem de partimizin ve Cumhur İttifakı'nın iradesi, azmi, kararlığı, dayanışması en üst düzeydedir” açıklamasını yaptı. "KANDİL'DEN YEREL YÖNETİMLERE UZANAN KİRLİ VE KANLI ELLERİ ISRARLA GÖRMEZDEN GELMEKTEDİR" Demokrasiyle şiddetin, sivil siyaset ile terörün aynı kapta bir arada bulunamayacağının altını bir kez daha çizen Erdoğan, ”Dünyanın hiçbir medeni ülkesinde sırtını terör örgütüne dayayarak siyaset yapılmasına müsaade edilmez. Avrupa dahil dünyanın her yerinde böyle bir tavır siyasi partiler için kapatma, bu siyaseti yapanlar için cezai takip sebebidir. Çünkü demokrasinin ilk ve öncelikli şartı şiddeti reddetmek, terörle araya kalın duvarlar örmektir. Ülkemizde sivil siyasetin meşru kapıları ardına kadar açıkken, hileli yöntemlerle bölücü örgüte kuklalık yapanlara müsamaha gösterilmesi asla beklenemez. Şu tutarsızlık bizim gibi milletimizin de gözünden kaçmıyor: Yargının ve idarenin bazı belediyelerle ilgili aldığı hukuki ve idari tedbirler konusunda 2 haftadır ortalığı ayağı kaldıranlar maalesef Kandil'den yerel yönetimlere uzanan kirli ve kanlı elleri ısrarla görmezden gelmektedir” şeklinde konuştu. "HİÇ KİMSE KAYITSIZ KALAMAZ, BUNU TASVİP EDEMEZ" Seçilmiş başkanlar değil, örgütün atadığı ne idiğü belirsiz tipler tarafından yönetilen belediyelerin şehirleri yerine terör örgütüne hizmet edeceğinin izahtan vareste olduğunu söyleyen Erdoğan, ”Milletin boğazından kısarak ödediği vergilerden belediyelere tahsis edilen helal kaynağın bölücü haramzadelere aktarılmasına asla izin vermeyiz. Terör örgütünün belediye gücüyle haraç mekanizmaları kurmasına göz yumamayız. Bölücü örgüt komiserlerinin belediye binalarının mahzenlerinde başkan tokatladığı, belediye araç-gereçlerinin hizmet için değil çukur kazmak için kullanıldığı bir manzarayı bu ülkeye ve şehirlerimize kesinlikle yaşatmayacağız. İnanıyorum ki, böyle bir tabloya bizim gibi akıl ve vicdan sahibi hiç kimse rıza göstermez, hiç kimse kayıtsız kalamaz, bunu tasvip edemez. Görevden alınan tüm belediyelerde olan işte budur. Esenyurt Belediye Başkanının kağıt üzerinde bir başka partinin mensubu gözükmesi bu hakikati değiştirmiyor. Asıl üzüntü verici olan ise, devletin bu çerçevede hayata geçirdiği meşru tasarrufları karşısında adeta aslan kesilenlerin polisimize, jandarmamıza atılan taşlar, bombalar karşısında süt dökmüş kediye dönmeleridir. Kürsüden savcıları, kaymakamları, valileri pervasızca tehdit edenlerin bölücü örgütün şehirdeki uzantılarının estirdikleri terör karşısında tek bir cümle dahi kurmadıklarını, daha doğrusu kuramadıklarını ibretle takip ediyoruz. Bunun adı korkaklıktır, ikiyüzlülüktür” açıklamasını yaptı. Teröre teslim olmanın kendi çıkarları için koskoca bir milletin geleceğini tehlikeye atmak olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti: “Meselenin daha vahim tarafı, ülkenin ikinci büyük partisinin dümeni kırılmış gemi gibi misali sürekli sağa-sola savrulmasıdır. Bakıyorsunuz bir gün bu partinin Sayın Genel Başkanı Ankara'da vatan, millet, bayrak, Cumhuriyet edebiyatı yapıyor, aynı kişi ertesi gün bakıyorsunuz ülkenin bir başka köşesinde Türkiye'yi açıkça tehdit edenlerle, alçak terör eylemlerini övenlerle ve şehir eşkıyalarıyla aynı otobüsün üzerinde korsan miting düzenliyor. Esasında tüm bu yaşananlar bize şunu gösteriyor: Ülkenin en eski partisinin birilerinin kişisel kariyeri uğruna kurduğu ittifakın müttefiklerini özellikle Türkiyelileştirmek yerine ana muhalefetin kendisini enfekte etmekte, zehirlemekte, kurucu değerlerinden saptırmaktadır. Görüyoruz ki artık ana muhalefet yok tabi, muhalefet var, bu parti giderek ittifak ortaklarının rengini alıyor. Nitekim bu benzerlik siyaset diline ve üslubuna da yansımıştır, yani ataların deyimiyle üzüm üzüme bakarak kararıyor. Bu dejenerasyona söz konusu partinin kendi bünyesinden de haklı itirazların yükseldiğini duyuyoruz, okuyoruz.” “Hangi siyasi partiye mensup olursa olsun milletten sandıkta aldığı yetkiyi millet için kullananlarla hiç kimsenin bir sorunu olamaz” diyen Erdoğan, ”Teröre, teröristlere ve Kandil'in komiserlerine iradesini teslim etmeyenlere devlet olarak gereken desteği sağlamaktan imtina etmeyiz. Nitekim bu doğrultuda irade gösteren belediye başkanlarına seçildiği yere bakmaksızın devletimiz tüm imkanlarıyla sahip çıkmakta, destek vermektedir. Ama milletin emanetinin, ülkenin ve milletin imkanlarının terör baronlarına peşkeş çekilmesine de yine partisine bakmaksızın kusura bakmasınlar eyvallah edemeyiz. Bugüne kadar tüm adımlarımızı hukuk ve demokrasi çerçevesinde attık, yargı ve mahkeme kararları çerçevesinde attık, bundan sonra da hukukun üstünlüğü ve milli iradenin hakimiyeti ilkesine göre hareket edeceğiz” dedi. "YAKIN DOSTUMUZ OLAN IRAK'LA DAYANIŞMAMIZ, TERÖRLE MÜCADELE, ENERJİ, ULAŞTIRMA VE TİCARET BAŞTA OLMAK ÜZERE HER ALANDA GÜÇLENİYOR" Grup toplantıntısından hemen sonra bu sene 9'uncusu düzenlenen Uluslararası Hafızlık ve Kur'an-ı Kerim'i Güzel Okuma Yarışması'nda dereceye girenlere ödüllerini takdim ettiklerini hatırlatan Erdoğan, "Yarışmaya katılan 54 ülkeden 94 hafız ve karinin tamamını tebrik ediyor, yarışmanın tertiplenmesinde emeği geçenleri ayrıca tebrik ediyorum. Senegal Cumhurbaşkanının ülkemize gerçekleştirdiği ilk resmi ziyaret oldukça başarılı ve verimli geçti. Senegal ile Türkiye arasında Yüksek Düzeyli Stratejik İş Birliği Konseyi kurulmasını kararlaştırdık. Ortak bildiri dahil imzalanan 5 anlaşmayla ilişkilerimizi ileriye taşıdık. Kasım ayının ilk günü İstanbul'da kabul ettiğimiz Irak Başbakanı Sayın Sudani'yle olan istişarelerimiz de aynı şekilde kritik öneme sahipti. Komşumuz, kardeşimiz, yakın dostumuz olan Irak'la dayanışmamız, terörle mücadele, enerji, ulaştırma ve ticaret başta olmak üzere her alanda güçleniyor. Bugüne kadar en zor zamanında yanında olduğumuz Irak'ı bundan sonra da tüm imkanlarımızla destekleyeceğiz. İslam dünyasının en önemli ekonomik ve ticari iş birliği platformu olan İSEDAK'ın 40. Bakanlar Toplantısı'na İstanbul'umuzda ev sahipliği yaptık. Türkiye olarak İSEDAK'tan İslam ülkeleri arasındaki ticari ve ekonomik iş birliğimizi ilerletmenin çabasındayız. Hedeflerimize ulaşana kadar da gayretlerimizi artırarak sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı. "TÜRK DÜNYASININ BİRLİK VE BÜTÜNLÜĞÜNE BÜYÜK ÖNEM VERİYORUZ" Türk dünyasının birlik ve bütünlüğüne büyük önem verdiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Nitekim Türk Devletleri Teşkilatı'nın kurulmasıyla bu yönde tarihi bir adım attık. Teşkilatın 11. Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'ni Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'te Sayın Caparov'un ev sahipliğinde başarıyla icra ettik. Zirve vesilesiyle 8 yeni anlaşma imzalandı. Kırgızistan'la Yüksek Düzeyli Stratejik İş Birliği Konseyi 6. Toplantısı'nı da zirvenin bir gün öncesinde gerçekleştirdik. Bu toplantıda Kırgızistan'la ilişkilerimizi kapsamlı stratejik ortaklık seviyesine yükselterek 19 belgeye imza attık. Manas Üniversitemizde tamamlanan projelerin toplu açılışıyla 150 yataklı Türk-Kırgız Dostluk Hastanesi'nin resmi açılışını da bu ziyaret vesilesiyle yaptık. Bişkek'ten Macaristan'ın başkenti Budapeşte'ye geçerek Avrupa Siyasi Topluluğu'nun 5. Zirvesi'ne iştirak ettik. Budapeşte'de aralarında Fransa, Hollanda, Danimarka'nın da olduğu çok sayıda devlet ve hükümet başkanıyla ikili görüşmelerimiz oldu. Görüşmelerimizin tamamında Gazze ve Lübnan'da devam eden katliama dikkat çektik. Avrupalı dostlarımızın güncel siyasi gelişmelerin de baskısıyla Türkiye'yle ilişkileri ilerletme noktasında çok istekli olduklarını gördük. Biz de kazan-kazan ve karşılıklı saygı temelinde Avrupa Birliği ve ülkeleriyle iş birliğimizi güçlendirmeye hazır olduğumuzu ifade ettik. Önümüzdeki dönemde bunun yansımalarını göreceğimize inanıyorum” şeklinde konuştu. "TEKNOLOJİNİN HAYATIMIZIN HER ALANINI KUŞATTIĞI GÜNÜMÜZDE YAPAY ZEKANIN MEVCUT ADALETSİZLİKLERİ DERİNLEŞTİRMESİNİN ÖNÜNE GEÇİLMESİ GEREKTİĞİ ANLAŞILIYOR" KADEM'in düzenlediği uluslararası zirvelerin kadınlarla ilgili çok kritik meselelerin etraflıca irdelenmesini sağladığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Bu sene 6'ncısı tertiplenen zirvenin ana teması 'Kadın ve Yapay Zeka'ydı. Teknolojinin hayatımızın her alanını kuşattığı günümüzde yapay zekanın mevcut adaletsizlikleri derinleştirmesinin önüne geçilmesi gerektiği anlaşılıyor. KADEM'in böyle güncel bir konuyu gündemine almasını takdirle karşılıyor, zirvenin tekrar tüm kadınlar için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Bu sabah Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu'nun yeni binasını hizmete açtık” değerlendirmesini yaptı. "ÇANKAYA KÖŞKÜ'NÜ DE, MİLLETİN EVİ VE KIVANÇ KAYNAĞI OLAN CUMHURBAŞKANLIĞI KÜLLİYESİ'Nİ DE EN VERİMLİ ŞEKİLDE KULLANMAYA DEVAM EDECEĞİZ” Kabine Toplantısı öncesinde Gazi Paşa'nın 1921-1932 yılları arasında Ankara'da ikamet ettiği Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk resmi konutu da olan Atatürk Müze Köşkü'nün restorasyon sonrası açılışını gerçekleştirdiklerini bildiren Erdoğan, ”Burada bir üzüntümü de ifade etmek isterim, ülkemizde bir kesim Cumhuriyetin özüne ve asli kimliğine dönmesinden ciddi manada rahatsızlık duymaktadır. Bizim gardırop Atatürkçüleri ve son dönemde de sosyal medya Atatürkçüleri olarak tarif ettiğimiz bu malum çevreler imtiyazlarını kaybetmemek uğruna ellerine geçirdikleri her fırsatı istismar ediyorlar. Rahatsızlıklarının sebebini açıkça söylemek yerine saçma sapan ikilikler ihdas ederek, Türkiye'nin sembolleri arasında zıtlık çıkarmaya, daha doğru bir ifadeyle fitne çıkarmaya gayret ediyorlar. Bunun en son örneği Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'yle Çankaya Köşkü'dür. 15 Temmuz gecesi FETÖ'cü alçaklar tarafından hedef alınan, etrafında 29 insanımızın şehit olduğu gazi bir mekanla Gazi'nin emaneti olan Çankaya Köşkü'nü karşı karşıya getirmek, nifak tüccarlığından başka bir şey değildir. Külliye milletin evidir, Köşk ise Gazi Mustafa Kemal'in ve bizden önce görev yapan cumhurbaşkanlarının hatırasının olduğu Cumhuriyetin anıt yapılarından birisidir. Biz, birini diğeriyle tokuşturmak, birini diğerinin karşısına konumlandırmak yerine her ikisine de hak ettiği değeri veriyoruz, vereceğiz. İşte bugün tüm bu senaryoları yırtıp attığımız bir toplantıyı, Kabinemizin 28. toplantısını burada gerçekleştirdik. Çankaya Köşkü'nü de, milletin evi ve kıvanç kaynağı olan Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ni de en verimli şekilde kullanmaya devam edeceğiz” diye konuştu. "EKİM AYINDA DA GELEN REKOR İLE SON 15 AYIN 10'UNDA O AYIN İHRACAT REKORU KIRILDI" Son toplantıdan bu yana ekonomiyle ilgili sevindirici haberleri arka arkaya aldıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Kasım ayının ilk cumartesi günü ihracat rakamları açıklandı. Ekonomimizin lokomotifi olarak gördüğümüz ihracatımızdaki yükseliş kesintisiz sürüyor. Ekim ayı ihracatımız geçen yılın aynı ayına göre yüzde 3,6 artış ile 23,6 milyar dolara çıktı. Ekim ayında da gelen rekor ile son 15 ayın 10'unda o ayın ihracat rekoru kırıldı. Yıllıklandırılmış ihracatımız ise yüzde 3,1 artışla toplam 262,3 milyar doları buldu. Ekim ayı itibarıyla son 12 ayda yıllıklandırılmış dış ticaret açığı geçen yılın aynı ayına göre 35,1 milyar dolar azaldı. Mal ihracatına bağlı olarak dünya hizmet ihracatında da payımızı istikrarlı bir şekilde artırıyoruz. Yılın ilk 8 ayında hizmet ihracatımız bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 7,3 artışla toplam 74 milyar dolara yükseldi. Ekim ayında yıllıklandırılmış cari işlemler açığının 9-10 milyar aralığına kadar gerilemesini öngörüyoruz. Merkez Bankamızın brüt rezervlerinin 159 milyar dolarla tarihimizin en yüksek seviyesine çıktığının müjdesini bugün sizlerle paylaşmak istiyorum. Türkiye, gerek uyguladığı program, gerekse sahip olduğu potansiyelle gelişmekte olan ülkeler içinde pozitif yönde ayrışmaktadır. Üç büyük kredi derecelendirme kuruluşu tarafından notu 2'şer kademe artırılan tek ülke olmamız elbette tesadüf değildir. Ekonomi programımızı kararlı bir şekilde uyguladıkça daha pek çok alanda olumlu neticeler almaya devam edeceğiz” dedi. "İLK 9 AYDA TOPLAM 47 MİLYAR DOLAR TURİZM GELİRİNE ULAŞARAK, BU ALANDA DA REKOR KIRDIK" Turizmin yine bu dönemde başarı hikayesi yazılan bir başka alan olduğunu söyleyen Erdoğan, ”Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan 2024 yılının 3 çeyrek turizm rakamları burada da çok ciddi bir ivme yakaladığımızı gösteriyor. Buna göre temmuz-ağustos-eylül dönemini kapsayan üçüncü çeyrek turizm gelirimiz, bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 3,9 oranında artarak 23,2 milyar dolara çıktı. Böylelikle bir çeyrekte elde edilen en yüksek turizm gelirine ulaştık. Ziyaretçi sayısı yine aynı dönemde 2023'ün aynı çeyreğine göre yüzde 3,5 artarak 23,2 milyon kişiye yükseldi. İlk 9 ayda toplam 47 milyar dolar turizm gelirine ulaşarak, bu alanda da rekor kırdık. Turizmde 2024 sonu hedefimiz 61 milyon turist ve 60 milyar dolar turizm geliridir. Bölgesel krizlere rağmen inşallah bu rakamları yakalayacağız. Buradan tüm bu başarılara imza atan turizmcilerimize ve ihracatçılarımıza ülkem ve milletim adına kalpten teşekkür ediyorum. Kasım ayını yurt dışı toplantılar bağlamında oldukça yoğun geçiriyoruz. İnşallah yarın sabah İslam İş Birliği Teşkilatı ve Arap Ligi Ortak Zirvesi için Riyad'a gidiyoruz. Gazze başta olmak üzere işgal altındaki Filistin toprakları ve Lübnan'daki katliamları görüşeceğimiz toplantının hemen ardından salı günü Dünya İklim Eylem Zirvesi'ne katılmak üzere Bakü'ye geçeceğiz, yani COP, orada olacağız. Hafta sonu ise G-20'nin Rio'da yapılacak liderler zirvesine iştirak etmek için Brezilya'ya hareket edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Aşıklar, Ata'yı sevdiği şarkılarla andı Haber

Aşıklar, Ata'yı sevdiği şarkılarla andı

Ankara’nın Kahramankazan ilçesinde aşıklar bir araya geldi. Kahramankazan Belediyesi ev sahipliğinde gerçekleşen programda hem 10 Kasım nedeniyle Gazi Mustafa Kemal Atatürk anıldı hem köklü aşıklık geleneği hakkında bilgiler verildi. Kahramankazan Belediyesi, Türk Kültürünün en eski geleneklerinden biri olan Aşıklık kültürünü genç kuşaklara aktarmak ve bu mirası yaşatmak için Türkiye’nin değişik illerinden gelen aşıklara ev sahipliği yaptı. Aile Yaşam Merkezi Konser Salonunda yapılan müzik dinletisine genç, yaşlı, kadın, erkek yüzlerce kişi katıldı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, vefatının 86. yılında miras bıraktığı eserleriyle anıldı. Atatürk ve Cumhuriyet temalı türküler seslendirildi. Aşıkların seslendirdiği türkülerle dinleyiciler zaman zaman duygulu anlar yaşarken zaman zaman da alkışlarla hareketli müziklere tempo tuttu. Dinleyiciler arasında gençlerin çoğunlukta olması da dikkatlerden kaçmadı. “HALKIN İLGİSİNİ ÇEKMESİ DE ETKİNLİĞİN BAŞARISINI GÖSTERİYOR” Kahramankazan Belediye Başkanı Selim Çırpanoğlu etkinliğe ilişkin, “Kahraman Kazan’da böyle bir etkinlik düzenlemek, hem aşıklarımızı halkla buluşturmak hem de kültürel değerlerimizi yaşatmak adına harika bir girişim olmuş. Atatürk’ün sevdiği şarkıları yeniden canlandırmak, geçmişten bugüne kültürel bir köprü kurarken, halkın ilgisini çekmesi de etkinliğin başarısını gösteriyor. Bu buluşmanın geleneksel hale gelmesi, aşıklık geleneğinin daha geniş kitlelere ulaşmasını ve Kahramankazan’da kültürel bir zenginlik olarak kök salmasını sağlayacaktır” dedi. “MÜZİKAL AÇIDAN DEĞER KATIYOR” Aşıklar Anadolu Eğitim Kültür Araştırma Dernek Başkanı Aşık Mustafa Aydın ise, “İsmi belli, popüler ve gelenek. Şimdi, beş bin yıllık tarihte gelen bir milli kültür temsilcisi. Bunu çağa uyarlarken hata da yapabilirsin. Yani, yenilemeye ihtiyacı kişiye göre var, geliş şeklini de bozmamak şartıyla. Yani, ben çağa uyarlayacağım, popa rape uyarlayacağım derken, bu sıra koşmanın veya koçaklamanın, güzellemenin o bize ait mefhumları, değerleri, yani milli sanat türlerini bozmak kimsenin hakkı yoktur. Orijinalini bozmadan, yani eserin sözlerini bozmadan icra ediyorlarsa, müzikal açıdan değer katıyor. Daha da gençliğe, günümüze hitap edecekse onu alkışlarız. Ama sen alıp, yani bir Pir Sultan'ın eserini alıp, sözünü bozarsan, biz buna karşıyız. Yani bu, dört yüz yıl önce yaşanmışsa, hatta bir aşık mesela, ‘geleyor’ diyor, geliyor demiyor. Biz onu orijinal şekliyle telaffuz etmeye çalışıyoruz ki, madem bu tarihin sürecinden gelen bir eser, o günün Türkçesiyle söylenmiş böyle, anlatırız belki, onu tahlil etme açısında anlatılır, ancak bozmaya bizim de hakkımız yok” diye konuştu. "AŞIKLIK GELENEĞİ, OZANLIK GELENEĞİ O BAKIMDAN ÖNEMLİDİR" Öğretmen olduğu için gençlerle diyalogu daha rahat kurmanın yollarını arayan ozanlardan olduğunu kaydeden, Aşık Selahattin Dündar ise “ Gençlerin bulunması aramızda, seyirciler arasında, bayağı bir sayının da kabarık olması beni çok mutlu etti. Zaten benim bir eğitimci olarak ozanlık yöneliğinde, aşıklık yöneliğinde asıl amacım gençlerin bu geleneği devam ettirmesidir. Neden bu geleneği devam ettirmesine gelince, bu geleneğin içerisinde edep var, adep var. Yani bizim Türk geleneğinin örf ve adetlerinin her şeyi var. Öğüt var, nasihat var, gelenekler var, görenekler var. Bunların tamamını Türk yöneliğinde bulmak mümkündür. Aynı zamanda birlik ve beraberliğin de harcıdır. Aşıklık geleneği, ozanlık geleneği o bakımdan önemlidir. Gençlerin ilgi göstermesi beni elbette ki mutlu etti. Bu cümleden olmak üzere ben gençlere öyle ki olsun diye elimde ki koşa saz, yani çiftli sazdır, yeni bir buluş olarak onlara emanet ettim ve çok sahiplendiler. Yıllardır beni takip ederler. Gençlerin varlığı elbette ki çok mutluluk verici” ifadelerini kullandı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.