SON DAKİKA
Hava Durumu

#Adalet Bakanı Yılmaz Tunç

Söz Bursa - Adalet Bakanı Yılmaz Tunç haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Tunç: "Soruşturma tamamen bağımsız adli makamlar tarafından yürütülmektedir" Haber

Tunç: "Soruşturma tamamen bağımsız adli makamlar tarafından yürütülmektedir"

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi'nde yabancı basın mensuplarıyla bir araya geldi. Bakan Tunç, toplantıda İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na yönelik başlatılan yolsuzluk ve terör soruşturmalarını anlattı. Yapılan basın açıklamasında Bakan Tunç, "Geçen hafta, bilindiği üzere İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından aralarında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının da bulunduğu, 106 şüpheliyi kapsayan 2 ayrı soruşturma başlatılmıştır. Terör suçları soruşturma bürosu tarafından devam eden soruşturma kapsamında; 7 şüpheli bulunmakta olup, bu kişiler hakkında terör örgütüne iştirak halinde yardım etme suçunu işledikleri iddiası yer almaktadır. Bu soruşturmada; 3 şüpheli tutuklu, 1 şüpheli hakkında adli kontrol kararı, 2 şüpheli hakkında da yakalama kararı verilmiş ve 1 şüpheli de gözaltında bulunmaktadır. Örgütlü suçlar soruşturma bürosunca yürütülmekte olan diğer soruşturmada ise, çıkar amaçlı suç örgütü kapsamında, rüşvet, irtikap, ihaleye fesat karıştırma, nitelikli dolandırıcılık, kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirme suçlarının işlendiği iddiası yer almaktadır. Bu soruşturma kapsamında da 48 şüpheli tutuklanmıştır. Böylece her iki soruşturmada haklarında gözaltı kararı verilen 106 kişiden, 51'i tutuklanmış, 41 şüpheli hakkında adli kontrol kararı verilmiş, 14 şüphelinin ise yakalama işlemleri devam etmektedir. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturmaya ilişkin yaptığı açıklamadan anlaşılacağı üzere, soruşturma dosyaları içerisinde Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) raporları, vergi uzmanı incelemeleri, mülkiye müfettişleri tevdi raporu, tanık beyanları ile diğer delillerin mevcut olduğu belirtilmektedir" ifadelerini kullandı. "ADLİ SORUŞTURMAYI SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZLA İLİŞKİLENDİRMEYE ÇALIŞMIŞLARDIR" Soruşturmanın başlatılmasındaki suç iddialarını anlatan Bakan Tunç, "Bu kapsamda, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin iştirakleri, reklam gelirleri ve diğer bazı birimlerinden sorumlu genel müdür ya da başkan nezdinde yetkisi bulunan yöneticileri üzerinden bazı özel kişi ve şirketler aracılığıyla ihalelerde usulsüzlük yapıldığı iddiası, ihaleyi alan firmaların farklı iş ve işlemlere zorlanarak maddi menfaat elde edildiği, bu şekilde elde edilen ya da kaynağı belli olmayan paraları şüphelilerin şirketlerine aktararak haksız kazanç sağladıkları iddiası, şüpheli bazı belediye yetkililerinin ruhsata ilişkin yetkilerini kötüye kullanarak ilgili kişilerden yasa dışı menfaat talep edildiği, vermeyen kişilere yüksek miktarlarda cezai işlem uyguladıkları iddiası, belediyenin medyadan sorumlu birimleri aracılığıyla geliştirdikleri uygulama programları üzerinden kişisel verileri ele geçirdikleri iddiası, İhaleyi alan firmaların farklı iş ve işlemlere zorlanarak maddi menfaat elde edildiği, bu şekilde elde edilen ya da kaynağı belli olmayan paraları şüphelilerin şirketlerine aktararak haksız kazanç sağladıkları iddiası, şüpheli bazı belediye yetkililerinin ruhsata ilişkin yetkilerini kötüye kullanarak ilgili kişilerden yasa dışı menfaat talep edildiği, vermeyen kişilere yüksek miktarlarda cezai işlem uyguladıkları iddiası, belediyenin medyadan sorumlu birimleri aracılığıyla geliştirdikleri uygulama programları üzerinden kişisel verileri ele geçirdikleri iddiası, İBB İştiraki şirketlerine ait ihale edilen açık hava reklam mecralarından elde edilen gelirden, şüphelilere aktarılan miktarların, ihaleyi alan firmalar tarafından paravan şirketlere iş yapmış gibi sözleşme imzalayıp sahte faturalar karşılığı transfer edildiği iddiası, Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul İl Başkanlığı binasının satın alınması sırasında kamuoyuna para sayma görüntüleri olarak yansıyan soruşturmada bazı iş adamlarıyla hukuka aykırı olarak hareket ederek haksız kazanç sağlandığı iddiası, şüphelilerin hem kendi üzerlerine hem de SGK'lı çalışanlarının üzerlerine kurdukları şirketlerle Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinin hizmet alımı nitelikli işlerine yüksek fiyatlı teklifler vererek sonuç fiyatı kendilerinin belirlemesi suretiyle ederlerinin çok üzerinde işler aldıkları, aldıkları işlerin bir kısmını yerine getirmedikleri, bir kısmını ise yerine getirmiş gibi sahte fatura düzenleyerek elde ettikleri suç gelirini akladıkları iddiasına ilişkin hususlar, 19 Mart tarihinde soruşturmanın başlangıcında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca kamuoyuyla paylaşılmıştır. Soruşturma kapsamında gözaltı işlemleri başladığı andan itibaren, kamuoyunda bazı çevreler, soruşturmanın içeriğini bilmeden, iddia ve savunmaları görmeden, dosyaların detayına vakıf olmadan, deliller hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadan, soruşturma makamını baskı altına almaya çalışarak adli soruşturmayı siyasi saiklerle yapılan bir soruşturma gibi göstermeye çalışmışlardır. Bu çerçevede soruşturmayla ilgili olarak Sayın Cumhurbaşkanımıza haksız, hukuksuz, mesnetsiz ve saygı sınırlarını aşan ithamlarda bulunmuşlardır. Adli soruşturmayı Sayın Cumhurbaşkanımızla ilişkilendirmeye çalışmışlardır. Sorumsuzca yapılan bu açıklamaları kesin bir dille reddediyoruz" şeklinde konuştu. "SORUŞTURMA MAKAMININ, İDDİALARA VAKIF OLDUKTAN SONRA BİR SORUŞTURMA BAŞLATMAMASI DÜŞÜNÜLEMEZ" Soruşturmanın bağımsız adli makamlar tarafından yürütüldüğünün altını çizen Bakan Tunç, "Şu hususun altını bir kez daha özellikle çizmek isterim. Soruşturma tamamen bağımsız adli makamlar tarafından yürütülmektedir. Söz konusu iddialara vakıf olan soruşturma makamının, bu iddialara vakıf olduktan sonra bir soruşturma başlatmaması düşünülemez. Nitekim, Ceza Muhakemesi Kanunumuzun ‘Bir suçun işlendiğini öğrenen Cumhuriyet savcısının görevi' başlıklı 160. Maddesinde, Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddi, gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da kanunun bu amir hükmü doğrultusunda da görevini yapmakta olup, soruşturmayı tüm yönleriyle büyük bir hassasiyet ve titizlikle yürütmektedir. Herkes bilmelidir ki, hukuk devletinde, suç işlendiğine dair bir iddia varsa, savunmanın yapılacağı yer sokaklar değil yargı makamlarıdır. Suç işlendiğine dair bir delil varsa bununla ilgili olarak gerekli soruşturmanın yapılmamasını yetkili yargı makamlarından beklemek hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz. Yargı huzurunda hesap vermek ve savunma yapmak herkes için bir haktır, aynı zamanda bir zorunluluktur" diye konuştu. "TARAFSIZ VE BAĞIMSIZ TÜRK YARGISINA GÜVENMEK GEREKMEKTİR" Soruşturmalar üzerinden dezenformasyon yapılmasını, kamuoyunu yanıltmaya yönelik söylemlerde bulunulmasını doğru bulmadıklarını ifade eden Bakan Tunç, "Soruşturma aşamasında iddialar, savunma ve deliller değerlendirilecek ve soruşturmanın gizliliği ortadan kalktığında, maddi gerçek lehte ya da aleyhte tüm delilleriyle açıklığa kavuşacak ve sonuç kamuoyu tarafından şeffaf bir şekilde görülecektir. Tarafsız ve bağımsız Türk yargısına güvenmek gerekmektir. Yargının kendi içerisinde hak arama yolları sonuna kadar açıktır. Ve adlî işlemler kendi içinde denetime tabidir. Adaletin tam ve eksiksiz tecellisi için süreci sükunetle takip etmek, verilecek kararı saygıyla karşılamak hepimizin ortak sorumluluğudur. Devam eden yargılama sürecinin soruşturma aşamasının tamamlanması herhangi bir müdahale veya spekülatif yorum yapılmadan herkes tarafından beklenmelidir. Yargılama süreçlerine müdahale, demokrasinin temel değerlerinden olan hukukun üstünlüğü ilkesine aykırıdır. Maalesef, uluslararası toplumda yapılan bazı son açıklamalarda bu temel ilkenin göz ardı edildiğini üzülerek görüyoruz. Türkiye'ye yönelik bu tür ön yargılı ve çifte standartlı tutumları kesinlikle reddediyoruz. Kaldı ki, bu açıklamaların yapıldığı ülkelerde, birçok siyasetçinin ve devlet yöneticisinin adli soruşturmalara ve kovuşturmalara tabi tutuldukları da bilinmektedir. Bu nedenle Avrupalı dostlarımızın bu konuda sağduyulu yaklaşım göstermeleri ülkemizin iç hukukuna saygının bir gereği olduğu gibi, devam eden soruşturmanın sonucunun sorumlu bir tavırla beklenmesi en büyük temennimizdir" dedi.

Tunç'tan Özel'e 'Kartalkaya Otel Yangını' eleştirisi Haber

Tunç'tan Özel'e 'Kartalkaya Otel Yangını' eleştirisi

 Tunç, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'i eleştirerek, "Şimdi bakıyorlar ki raporda itiraz edilecek sadece kendi arkadaşları var. Belediyede, itfaiyede sorumlu olmuş. Ama onlar zannettiler ki birileri sorumluluk dışına çıkarılacak. Şimdi sesleri çıkıyor mu? O zaman çıkın. Evet biz yanlış yapmışız. Biz size bu yönde haksızlık yapmışız. Rapor karşısında susuyorsanız o zaman ikiyüzlüsünüz" dedi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Bartın'da AK Parti İl Başkanlığı'nın geleneksel iftar yemeğinde konuştu. Tunç, Türkiye'nin fiziki ve demokratik kalkınmasına yönelik önemli açıklamalarda bulundu. Bakan Tunç, ülkenin dört bir yanının büyük projelerle donatıldığını belirterek, yapılan yatırımların yanı sıra demokratik reformlara da büyük önem verildiğini vurguladı. Bakan Tunç, sadece altyapı ve üst yapı çalışmalarına odaklanmadıklarını belirterek, "Türkiye'nin yüksek standartlı bir demokrasiye kavuşması için çalıştık. Reformlar yaptık, kanunlarımızı yeniledik. Anayasamızı vesayetçi ruhtan arındırmak ve darbecilere geçit vermemek adına milletimizin onayıyla önemli anayasa değişiklikleri gerçekleştirdik" dedi. "TÜRKİYE'NİN KALKINMASINI İSTEMEYENLER HEP ENGELLEMEK İSTEDİ" Bakan Tunç, Türkiye'nin ilerlemesini istemeyenlerin çeşitli yollarla iktidarı devirmeye çalıştığını ifade ederek, "Ülkemizin her bir yanı eserlerle donatıldı. Büyük eserlerle, hayal dahi edemeyeceğimiz dünyanın en büyük havalimanları, dünyanın en büyük köprüleri, enerji projeleri. Organize sanayi bölgelerini dolduran fabrikalar, üniversiteler, okullar, barajlar, sanayi tesisleri, limanlar, her yeri eserle donattık. Türkiye'nin fiziki kalkınmasını sağlarken sadece altyapı, üst yapı çalışmalarıyla, fiziki kalkınmayla yetinmedik. Türkiye'nin yüksek standartlı bir demokrasiye kavuşması için çalıştık. Reformlar yaptık. Kanunlarımızı yeniledik. Anayasamızı vesayetçi ruhtan arındırmak darbecilere bir daha geçit vermemek için milletimizin onayıyla önemli anayasa değişiklikleri, reformlar gerçekleştirdik. Yargı birliğinin sağlanmasından tutun da temel hak özgürlüklerinin daha da kuvvetlendirilmesine varıncaya kadar her alanda büyük reformlara milletimiz sayesinde imza attık. Ve anayasamızı darbeci anlayıştan, vesayetçi anlayıştan arındırmanın gayreti içerisinde olduk. Ülkemizi yüksek standartlı bir demokrasiye kavuşturma mücadelesi yaparken bunu hazmedemeyenler oldu. Türkiye'nin gelişmesini, kalkınmasını istemeyenler hiç boş durmadılar. Partimize kapatma davası açtılar. Hem de iki kere, üç kere dava başladı. Kurucu üyelerimiz var burada. AK Parti'nin kurucu üyeleri arasında başörtülü var diye bu partiye kapatma davası açtı o günkü vesayetçi yargı anlayışı. Biz bunları unutmadık. 367 krizleri. E-Muhtıralar. MİT krizi, Gezi olayları, ekonomide en parlak olduğumuz dönemde faizlerin yüzde 5'e düştüğü, enflasyonun yüzde 5'e düştüğü, dünya projelerinin temellerinden atıldığı bir parlak dönemde sokak olaylarıyla iktidara devirebileceklerini zannettiler. Başarabildiler mi? Başaramadılar. Sonrasında masa başında acaba yaşarabilir miyiz? 17-25. Emniyet yargı darbesiyle acaba Recep Tayyip Erdoğan'ın önünü kesebilir miyiz diye çabaladılar. Onu da başaramadılar. Sonrasında terörü azdırdılar ve sonrasında da 15 Temmuz hain kalkışmasıyla bu ülkenin istiklaline ket vurmak istediler. Bu ülkenin yönetimini yabancılara peşkeş çekmek istediler. Orta Doğu'daki planlarını bozmak isteyen bir yönetimi artık burada sona erdirmek istediler. Adeta güneyimizde bir terör devletinin kurulması için Türkiye'yi engel olarak görenler Türkiye'deki taşeronlarını kullanarak 15 Temmuz ayı kalkışmasını sağladılar. Başardılar mı? Milletimizin o kahramanlığıyla o gece karartılmak istenen Türkiye'miz milletimiz sayesinde Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğiyle aydınlığa kavuştu" dedi. "TERÖR BELASINI ÜLKEMİZDEN KÖKÜYLE SÖKECEĞİZ" Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile yola devam ettiklerini belirterek, Cumhur İttifakı'nın Türkiye Yüzyılı'nı inşa etme sürecine girdiğini vurguladı. Bakan Tunç, bu süreçte milletin birlik ve beraberlik içinde olması gerektiğini ifade etti. Bakan Tunç, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin geçen ekim ayında yaptığı grup konuşmasının ardından "Terörsüz Türkiye" sürecinin başladığını belirtti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da bu sürece kararlılıkla destek verdiğini söyleyen Tunç, milletin etnik köken gözetmeksizin birlik içinde olması gerektiğini belirterek şu ifadelere yer verdi: "Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle yolumuza devam ediyoruz. İnşallah Cumhur İttifakı'yla Türkiye yüzyılının temellerini attık, şimdi inşa süreci başladı. Ve bu inşa sürecinde millet birlik ve beraberlik içerisinde olacağız. İç cephemizi güçlendireceğiz. Sayın Bahçeli'nin Ekim ayında yaptığı grup konuşmasından sonra başlayan bir süreç var. Terörsüz Türkiye süreci. Sayın Cumhurbaşkanımızın da koyduğu iradeyle inşallah 40 yıldan bu yana bu ülkenin başına musallat olan gelişmemizin kalkınmasının önünde en büyük engel olan binlerce insanımızın, binlerce askerimizin, polisimizin, sağlık memurumuzun, öğretmenimizin, hakimimizin, savcımızın şehit olmasına neden olan o terör belasından da milletimizi kurtaracağız inşallah. Ülkemizi o beladan kurtaracağız. Onun eşiğindeyiz ve inşallah milletçe etnik kökeni ne olursa olsun hiçbir ayrım gayrım yapmadan birliğimizi kuvvetlendireceğiz. Terörü ülkemizden milletimizin arasından o fitne yuvasını çıkarıp atacağız. Ülkemizi huzurlu bir geleceğe kavuşturacağız. Çocuklarımızın, gençlerimizin daha huzurlu ve daha güvenli bir Türkiye'de, Türkiye Yüzyılını inşa etmelerinin yolunu açacağız inşallah. Bunu hep beraber yapacağız. Bu yöndeki kararlılığımız hız kesmeden devam ediyor." "DÜNYA SOYKIRIMA SESSİZ KALIYOR" Adalet Bakanı Tunç, Ramazan ayında Filistin'de yaşanan trajediye dikkat çekerek, uluslararası sistemin adaletsizliğini vurguladı. Tunç, Gazze'de yaşananların uluslararası sözleşmelere aykırı bir soykırım olduğunu belirtti. Gazze'de 500 günü aşkın süredir devam eden saldırılarda binlerce masum insanın hayatını kaybettiğini hatırlatan Bakan Tunç, şunları söyledi: "Mübarek Ramazan ayındayız. Yaklaşık 500 gün geçti. Gazze'de, Filistin'de maalesef bir dram yaşanmaya devam ediyor. Dünyanın gözü önünde bir soykırım işlemeye devam ediyor. Soykırım sözleşmesi, uluslararası sözleşmedeki bütün unsurları ihlal eden bir terör devleti var karşımızda. Mübarek Ramazan'a girdiğimizde bir gecede 400 Filistinli kadın demeden, çocuk demeden, şehit eden katiller var maalesef. İşte dünyanın maalesef sesi çıkmıyor. Uluslararası hukuku tanıyan yok. Uluslararası Adalet Divanı tedbir kararları verdi. Uygulanan yok. Uluslararası Ceza Mahkemesi o katillerle ilgili, o soykırımcılarla ilgili yakalama kararları çıkardı. Uygulama kabiliyeti yok. İşte Sayın Cumhurbaşkanımız her defasında her kürsüde, Birleşmiş Milletler Kürsüsü'nde dahil olmak üzere uluslararası sistem adil değil. Uluslararası sistem mutlaka revizyona tabi olmalıdır, tutulmalıdır. Daha adil bir dünya mümkündür derken işte bunu kastediyorum. Bunu başarabilmek için de Türkiye'nin daha güçlü olması lazım. Daha çok çalışmamız lazım. 23 yılda çok mesafeler aldık. Darbeci, vesayetçi anlayışı tarihe gömdük. Her alanda tarihe gömdük. Bugün Türkiye'nin önü her zamankinden daha parlak ve aydınlık. Geleceğimize güveniyoruz. Gençlerimize güveniyoruz ve Türkiye'yi inşallah rahmet ve Özal'ın dediği gibi. Çağ atlayan bir Türkiye. Türkiye yüzyılının inşa edildiği Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu bu iradeyle Türkiye Yüzyılını hep beraber inşa edeceğiz inşallah. Bundan hiç şüpheniz olmasın. 2028'e kadar çok çalışacağız. Seçimsiz geçecek önümüzde bir üç yıllık bir süre var. Milletimiz için eser üreteceğiz. Geçmiş sıkıntılardan kaynaklanan, çevremizdeki savaşlardan kaynaklanan, pandemiden kaynaklanan, 6 Şubat depremleriyle 11 vilayetimizin yerle bir olmasından kaynaklanan ekonomideki azalmayı, halkımızın alım gücündeki azalmayı artıracağız. Enflasyonu yeniden tek haneli rakamlara nasıl indirmişsek yine indireceğiz ve işçimizin, memurumuzun, emeklimizin alım gücünü artırarak yolumuza devam edeceğiz inşallah. Ve 2028'e geldiğimizde Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ı Cumhur İttifakı ile birlikte Türkiye'nin lideri, dünya lideri olarak devam etmesini sağlayacağız." "BARTIN, KALKINMA HAMLESİNDEN PAYINI ALMAYA DEVAM EDECEK" Bakan Tunç, Bartın'ın AK Parti döneminde büyük yatırımlar aldığını belirterek, şehrin her köşesinde önemli eserler bulunduğunu söyledi. Tunç, eğitimden ulaşıma, sanayiden altyapıya kadar birçok alanda Bartın'a yatırım yapıldığını vurguladı. Bartın'ın AK Parti'nin eser siyasetinden nasibini almaya devam edeceğini belirten Bakan Tunç, "Bu gelişme ve kalkınma hamlesinden Bartın'ımız nasibini almaya devam edecek. Çok eserler ürettik. Bartın'ın her bir köşesine, neresine baksanız AK Parti'nin eserleri vardır. Okullar var, üniversiteler var, tüneller var, barajlar var, limanlar var. Organize Saray Bölgesi'nde fabrikalar var, köprüler var, yollar var, köyde çalışmalar var, belde çalışmalar var. Saymakla bitmez. AK Parti siyaseti eser siyaseti" dedi. "AMASRA KAZASI İÇİN YARGI SÜRECİ İŞLİYOR" Amasra'da 43 madencinin hayatını kaybettiği maden faciasına ilişkin yargı sürecinin devam ettiğini hatırlatan Tunç, şehit madencilerin aileleriyle yakından ilgilenmeye devam edeceklerini belirtti. Tunç, "Bazıları her olay üzerinden siyaset yapıyor. Amasra'da bunu yaptılar, şimdi Kartalkaya'daki otel yangınında da aynısını yapıyorlar. Ancak biz hizmet üretmeye ve halkımızın yanında olmaya devam edeceğiz." Birileri şunu demiş. Birileri bunu karalamış. Hiç bizim umurumuzda değil. Yerel siyasette bir takım laflar atılıyormuş. Yargı kararları üzerinden işte Amasra'daki kazayla ilgili verilen kararla ilgili olarak; yargının verdiği kararla ilgili olarak ne yapabilirsiniz? Tarafsız da bağımsız yargı. Deliller ortada. Ve ona göre bir karar veriyor. 43 madencimizi şehit verdik. Amasra kazasında. Rabbim mekanlarını cennet eylesin. Yakınlarına, ailelerine bir kez daha baş sağlığı diliyoruz. Her birini evlerinde ziyaret ettik. Her zaman onlar bizim başımızın tacı. Yakından ilgilenmeye hep devam edeceğiz. Bir daha böyle elim kazalar ülkemizin başına gelmesin. Bütün temennimiz, duamız bu. Çok dikkatli katli olunması gereken bir çalışma. Yargı süreci devam ederken, henüz yerel mahkeme karar vermiş. Bu kararın denetimi bir üst mahkemede, istinaf mahkemesinde. 3 yıldan 17 yıla kadar hapis cezaları alan sorumlular var. Sayın Cumhurbaşkanımız kaza gününün hemen sabahında Bartın'a geldiğinde, Amasra'ya geldiğinde sorumlulardan hesap sorulacak demişti. Evet sorumlulardan kim hesap soracak? Yargı hesap soracak. Ve yargı bir sonuca vardı. Şimdi bu sonucu denetleyecek olan bir üst mahkeme. Onun da bir üstü Yargıtay. Dolayısıyla bu süreçleri bağımsız ve tarafsızca sürdüren bir yargı ortadayken gelip burada milletvekillerimize, siyasete, AK Parti'ye çamur atmak onlara hiçbir şey kazandırmaz. Biz şehit madencilerimizin hakkını, hukukunu sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz inşallah. Hiç şüpheli olmasın. Biz onlar bizim kardeşlerimiz. O şehitlerimizin mesajlarını ben silmiyorum. Öncesinde görüştüğümüz kardeşlerimiz cep telefonumda duruyor hala. Görüştüğümüz, birebir irtibatlı olduğumuz Allah rahmet eylesin. Kim onların hakkını savunamaz? Böyle bir şey düşünülebilir mi? Ama birileri işte bunun üzerinden siyaset yapıyor. Sadece Amasra ile ilgili değil" ifadelerini kullandı. "BU ÜLKENİN ANA MUHALEFETİNİN GENEL BAŞKANI ALÇAKÇA BİR TUTUM İÇERİSİNE GİRDİ" Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Kartalkaya'daki otel yangınında hayatını kaybeden 78 kişi üzerinden siyasi polemik yapılmasını sert bir dille eleştirdi. Tunç, ana muhalefet partisi liderinin, yargıya müdahale edilmek istendiği yönündeki açıklamalarını "alçakça bir tutum" olarak nitelendirdi. Kartalkaya'daki facianın ardından İstanbul Teknik Üniversitesi bilirkişi raporunun hazırlandığını ve sorumluların tespit edildiğini belirten Tunç, şu ifadeleri kullandı: "Aynı siyaseti Kartalkaya'daki otel yangınında da yaptılar. Hala değil mi? Kazadan bu yana hep onun üzerinden, 78 canımız üzerinden polemik yapmaya utanmadan, sıkılmadan bu ülkenin ana muhalefetini genel başkanı grup kürsülerinden birilerinin yargıdan kaçırılmak istendiğini ima ederek alçakça bir tutum içerisine girdi. 78 canımız, 36'sı çocuk. Ucu nereye dokunursa dokunsun diyoruz. Ama o hayır diyor. Ucu şuraya dokunmasın. Oraya dokunursa ben bu raporu kabul etmem diyor. Sen mi karar vereceksin ona. Ona yargı karar verecek. Ona mahkeme karar verecek. Bilirkişi raporu geldi. Bilirkişi raporu. Kimlerin, hangi kurumların sorumlu olduğunu belirledi. Neredeyse bir hafta oluyor. Neden hiç sesiniz çıkmıyor? Ucu nereye dokunursa dokunsun dedik. İstanbul Teknik Üniversitesi'nin bilirkişileri raporu ortaya çıkardı ve şimdi bakıyorlar ki raporda itiraz edilecek sadece kendi arkadaşları var. O da dahil olmuş. Belediyede, itfaiyede sorumlu olmuş. Ama onlar zannettiler ki birileri sorumluluk dışına çıkarılacak. Şimdiki sesleri çıkıyor mu? O zaman çıkın. Evet biz yanlış yapmışız. Biz size bu yönde haksızlık yapmışız. Rapor geldi. Evet detaylı bir şekilde incelenmiş. 200'den fazla sayfa var, bütün mevzuat incelenmiş ve buna göre bir rapor oluşmuş ve mahkemede bunu takdir edecek. İtirazlar olabilecek. Dolayısıyla bugün ortaya çıkan rapor karşısında susuyorsanız o zaman ikiyüzlüsünüz. İşte bunlar böyle. İşlerine geldikleri zaman yargı iyi, işlerine gelmedikleri zaman kötü." "ADLİ SORUŞTURMALAR ÜZERİNDEN, PROPAGANDA YAPARAK, SOKAKLARI TERÖRİZE EDEREK MARJİNAL GRUPLARI POLİSİMİZLE KARŞI KARŞIYA GETİREREK BİR YERE VARILAMAZ" Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, İstanbul'daki soruşturmalar üzerinden siyasi algı oluşturulmaya çalışıldığını belirterek, bu sürecin tamamen hukuki çerçevede ilerlediğini vurguladı. Bakan Tunç, İstanbul'da yürütülen soruşturmaların siyasi bir operasyon değil, hukuki bir süreç olduğunu belirtti. Tunç, soruşturmaların adil bir şekilde yürütüldüğünü ve delillere dayanarak karar verileceğini ifade ederek, bazı grupların soruşturmaları bahane ederek kamuoyunu yanıltmaya çalıştığını belirtti ve ülkenin huzurunu bozma girişimlerine karşı devletin kararlı duruş sergileyeceğini söyledi. Tunç, "Aynı şekilde İstanbul'daki soruşturmalarla ilgili de öyle. Adli soruşturmaların üzerinden sanki böyle bir siyasi soruşturmaymış gibi bir algı oluşturma çabası içerisindeler. Bu tamamen adi bir olay. Terör soruşturması var, bir de yolsuzluk soruşturması var. Bu ülkenin insanlarının hakkını, hukukunu, İstanbul'unun 16 milyon, İstanbul'lunun hakkını, hukukunu kim savunacak? Eğer onun parası çalınıyorsa onun imkanları bir yerlere peşkeş çekiliyorsa ve bu konudaki kuvvetli şüphe, ihbarlar yargıya intikal ediyorsa ve yargı savcılar, cumhuriyet savcıları onlara hasır altı edecek? İnceleyecek, soruşturacak ve bir karara varacak. Dolayısıyla biz burada kim suçlu, kim suçsuz diyebiliyor muyuz? Buna yargı karar verecek. Sen daha dosyanın içerisindeki delillere vakıf olmadan, dosyayı görmeden kişilerin savunması alınmadan, iddiaları görmeden direkt hüküm vererek peşin bir yargıyla, yargıyı suçluyorsun, tehdit ediyorsun ve Sayın Cumhurbaşkanımızla bu soruşturmaları ilişkilendiriyoruz. Bekleyeceksin, sabırla bu ülkenin hakim ve savcıları dosyaya göre karar verir. Delillere göre karar verir. Varsa bir suç davayı açar. Yoksa da gereğini yapar. Dolayısıyla burada adli soruşturmalar üzerinden, propaganda yaparak, sokakları terörize ederek marjinal grupları polisimizle karşı karşıya getirerek bir yere varılamaz. Bu ülkenin huzurunu ve güvenliğini bu millet size bozdurmaz ve bozdurmayacak" ifadelerini kullandı.

Bakan Tunç: "Suç şebekeleriyle ve yolsuzlukla mücadele eden bir yargı istemiyorlar" Haber

Bakan Tunç: "Suç şebekeleriyle ve yolsuzlukla mücadele eden bir yargı istemiyorlar"

Tokat'a gelen Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Artova ilçesinde il protokolü tarafından karşılandı. Bakan Tunç, cuma namazını Artova Merkez Cami'nde kıldı. Artova Adalet Sarayı temel atma töreninde konuşan Bakan Tunç, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Türkiye'nin son yıllarda terörle mücadelede büyük mesafe kat ettiğini belirten Bakan Tunç, "İnşallah Türkiye'yi terörün hiçbir türünün olmadığı, çocuklarımızın ve gençlerimizin geleceğe güvenle baktığı bir ülke haline getireceğiz. Terör örgütü silah bıraktığında, kendini pes ettiğinde; kırk yıldır ülkemizin kalkınmasına engel olan bu sorun ortadan kalkacak" dedi. "DEVLETİN TEMELİ ADALETTİR" "Yargı, milletin hakkını, hukukunu savunur; haklıyı savunur ve adaletin tecellisi için çalışır" diyen Tunç, "Bu üç sütun da devleti ayakta tutar. Eğer toplumsal barış ve huzur sağlanmak isteniyorsa, mutlaka adaletin tesis edilmesi gerekir. Mevzuatın yenilenmesi için büyük mücadeleler verdik. Demokratik hukuk devletini güçlendirecek, hak arama yollarını artıracak değişikliklere karşı çıktılar ama biz millet adına o reformları gerçekleştirdik. Sıkıyönetim uygulamasını da anayasal sistemden çıkardık. 12 Eylül ve 28 Şubat darbecileri milletin huzurunda yargılandı. Bu milletimizin başarısıdır" şeklinde konuştu. "DÜN DARBECİLERİ SAVUNAN YARGI VARDI, BUGÜN MİLLETİ SAVUNAN" Bakan Tunç, Türkiye'nin yargı tarihinde yaşanan dönüşüme de dikkat çekerek şu ifadelere yer verdi: "27 Mayıs'ta milletin seçtiklerini yargılayan, 12 Eylül'de yaşları büyütülerek idam edilen gençlere sessiz kalan, 28 Şubat'ta vesayetin önünde hazır ola geçen bir yargı vardı. Başörtülü kızlarımızı kürsülerden indiren bir sistem vardı. Ama artık milletin hakkını savunan, darbecilere karşı duran bir yargı var. Suç şebekeleriyle ve yolsuzlukla mücadele eden bir yargı istemiyorlar. Bu yüzden yargı mensuplarına saldırıyor, tehdit ediyorlar. Ama milletimiz olup biteni görüyor. Sessizce takip ediyor ve yeri geldiğinde gereken cevabı veriyor. Bizler bundan sonra da yine adaletin gecikmeksizin tecellisi için çalışmalarımıza hız kesmeden devam edeceğiz."

DEM heyeti İmralı’ya gidecek mi? Bakan Tunç’tan açıklama Haber

DEM heyeti İmralı’ya gidecek mi? Bakan Tunç’tan açıklama

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, AK Parti Grup Toplantısı'nda basın mensuplarının sorularını yanıtladı. "YENİ BİR BAŞVURU OLURSA İZİNİ SAĞLARIZ" Tunç, yaptığı açıklamada, DEM Parti'nin İmralı Heyeti'nden henüz teröristbaşı Abdullah Öcalan ile üçüncü defa görüşme yapılması yönünde bir talebin olmadığını belirterek, "Yeni bir başvuru söz konusu olursa bunu da tabii ki değerlendirip bu konudaki izini sağlarız" ifadesini kullandı. "YARGININ GERÇEKLEŞTİRMİŞ OLDUĞU SORUŞTURMALAR BUNLAR" Gezi Parkı soruşturması kapsamında tutuklanan Ayşe Barım hakkında tahliye kararı veren Hakim Fatih Kapan hakkında soruşturma başlatılmasını yorumlayan Bakan Tunç, şunları kaydetti: "Yargının gerçekleştirmiş olduğu soruşturmalar bunlar. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen bir soruşturma. Soruşturma kapsamı içerisinde verilen tutuklama ve tahliye kararları var. İtiraz üzerine verilen kararlar var. Yargı tamamen kendi mecrası içerisinde işler. Tutuklama kararına karşı itiraz bir üst mahkemeye yapılır. 4. yargı paketi ile dikey itirazı getirmiştik. Sulh Ceza Mahkemesi'nin tutuklama ya da salı verme kararlarına karşı, bir üst mahkemeye itiraz hakkını getirmiştik. Asliye Ceza Mahkemesi'nin kararlarına karşı da bir üst mahkeme ağır ceza mahkemesi. Dolayısıyla mevzuatımız çerçevesinde yargı, kararlarını verir. Bu kararlara itiraz da edilebilir. İtiraz üzerine görüş merci kararını verir. Kendi mecrası içerisinde süreç devam eder. Yargının gerçekleştirmiş olduğu soruşturmalar bunlar, hep beraber süreci takip edeceğiz." "YARGIYA MÜDAHALE ANLAMINA GELEBİLECEK BİR DURUM ORTAYA ÇIKAR" Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) tarafından yapılan açıklamaları işaret eden Bakan Tunç, şu ifadelere yer verdi: "Devam eden soruşturma ve kovuşturmalar ile ilgili iş adamları derneğinin yargıyı etkilemeye, yargıyı yönlendirmeye, bu şekilde algılanacak bir açıklama yapmış olması hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmaz. Devam eden soruşturmalar ve kovuşturmalar var. Devam eden davaları sıralayarak, soruşturma devam eden davalarda 'suç vardır ya da yoktur' diyemeyiz. 'Ama bunlar doğru değildir' diye yorum yaptığınız zaman yargıya müdahale anlamına gelebilecek bir durum ortaya çıkar. Herkesin konuşmalarında dikkat etmesi gereken hususlar var." "HUKUK GÜVENLİĞİNİN OLMADIĞI YÖNÜNDE KARA PROPAGANDANIN EKONOMİMİZE KATKISI YOK" Bakan Tunç, açıklamasını şöyle sürdürdü: "TÜSİAD'ın yaptığı son açıklama 'Bu ülkede insan hakları temelli, demokratik hukuk devletinin tahkim edilmesi ve bu nedenle kalkınmanın bu şekilde sağlanacağına' yönelik bir beyanı oldu. Biz 22 yıldan bu yana Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bunun için çalıyoruz. Sayısız 'sessiz devrim' denilen reformlara imza attık. Hukuk devleti güvencesi bu derece tahkim edilmemiş olsaydı doğrudan sermaye yatırımı 80 yılda 15 milyar dolar iken, son 22 yılda 250 milyar dolar daha artarak 275 milyar dolara ulaşmazdı. İhracatımız 36 milyar dolardan 262 milyar dolara çıkmazdı. Bu ülkede hukuk güvenliği var. Bu tür hukuk güvenliğinin olmadığı yönünde kara propagandanın iş adamlarımıza, sanayicimize ve ekonomimize bir katkısı olmaz."

Bakan Tunç: 826 bin 548 dosya çözüme kavuşturuldu Haber

Bakan Tunç: 826 bin 548 dosya çözüme kavuşturuldu

 Hukuk anlaşmazlıklarında bunu sağlayan arabuluculuk uygulaması önemli bir kazanım. Her geçen yıl daha etkin hale getirdiğimiz arabuluculuk ile 2024 yılında 826 binin üzerinde dosyada taraflar el sıkışarak anlaştı” dedi. Adalet Bakanlığı tarafından hukuk uyuşmazlıklarının mahkemeye yansımadan dostane usullerle çözüme kavuşturulmasını sağlayan arabuluculuk uygulamasıyla 2024 yılı içerisinde 826 bin 548 dosya çözüme kavuşturuldu. Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleriyle adalete erişimin güçlendirildiğini, anlaşmazlıkların dostane bir şekilde çözüldüğünü ve toplumsal barışa katkı sağlandığını belirten Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Adalet Bakanlığı olarak alternatif çözüm yöntemlerinin geliştirilmesine yönelik çalışmalarımıza aralıksız devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. Bakan Tunç, sistemde aktif olarak 45 bin 154 arabulucunun görev aldığını vurgulayarak, arabuluculuğun başladığı 2013 yılından itibaren de 4 milyon 300 binin üzerinde dosyada anlaşma sağlandığını kaydetti. Arabuluculuk uygulaması kapsamında yargılamaların uzun sürmesi başta olmak üzere birçok sorunun giderilmesine katkı sağlanıyor. Uygulama hukuk sistemimize 2012 yılında 6325 sayılı “Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu” ile kazandırıldı ve ilk olarak 14 Kasım 2013 tarihinde ihtiyari arabuluculuk ile uygulanmaya başladı. 2024 yılı içerisinde ihtiyari arabuluculuk kapsamında 613 bin 697 dosya ve dava şartı arabuluculuk kapsamında 212 bin 851 dosya olmak üzere toplam 826 bin 548 dosyada anlaşma dostane bir şekilde sağlandı. 'TOPLUMSAL BARIŞA KATKI SAĞLIYOR' Arabuluculuk uygulamasının başladığı günden bu güne 4 milyon 316 bin 754 dosyada taraflar anlaşıp el sıkıştı. Toplumsal barışa katkı sağlayan arabuluculuk uygulamasından alınan olumlu geri dönüşlerle birlikte kapsamı da genişletildi. 1 Eylül 2023 tarihinden itibaren kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklar, taşınır ve taşınmazların paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin uyuşmazlıklar, kat mülkiyetinden kaynaklanan uyuşmazlıklar, komşuluk hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklar ve tarımsal üretim sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıklar dava şartı arabuluculuk kapsamına alındı.

Bakan Tunç; "Patlamayla ilgili 10 kişi gözaltında" Haber

Bakan Tunç; "Patlamayla ilgili 10 kişi gözaltında"

"Geniş çaplı araştırma devam ediyor. 10 kişi gözaltına alındı" dedi. Balıkesir'de 11 kişinin hayatını kaybettiği patlama sonrasında Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, ailelere baş sağlığı dilerken, ortak basın açıklamasında bulundu. 11 kişinin hayatını kaybettiği patlamayla ilgili açıklamalarda bulunan Bakan Tunç, "Patlamada, maalesef 8 de yaralımız var. Yaralıların tedavisi devam ediyor. Vefat eden vatandaşlarımıza da Allah'tan rahmet, ailelerine ve Balıkesirli vatandaşlarımıza başsağlığı diliyorum. Patlamanın ardından devletimizin tüm kurumları hem idari hem de adli yönden harekete geçti. Adli soruşturma çerçevesinde bir başsavcı, başsavcı vekili ve dört savcımızla beraber soruşturmayı yürütüyorlar. Kolluk güçlerimizle beraber delillerin toplanmasıyla ilgili çalışmalar devam ederken, ifadeler alınıyor. Bilirkişi heyeti tayin edildi. Kimya, makine, iş güvenliği, jeofizik mühendisi, elektrik ve bomba imha uzmanlarından oluşan 7 kişilik bilirkişi heyeti şu anda incelemelerini sürdürüyorlar. Bu incelemeler neticesinde raporu hazırlayacaklar. Bu patlamanın sebebi ve buna sebep olan kişiler varsa adli tahkikatın sonucunda belli olacak. Patlamada sorumluluğu tespit edilen 10 kişiyle ilgili gözaltı süreci şu anda devam ediyor" dedi. "OLAY ÖNCESİ, SONRASI ÇEVREDEKİ KAMERALAR DAHİL HEPSİ İNCELENİYOR" Kazanın meydana gelmesinde rolü olabilecek kişilerin gözaltında olduğunu ifade eden Bakan Tunç, "Tabi bu bilirkişi raporu ortaya çıktıktan sonra asıl kusurlu kişiler belli olacaktır. Ama şu anda tedbir amaçlı ifadeler doğrultusunda ve ilk tespitlere göre sorumlu olduğu düşünülen kişilerle ilgili olarak 10 kişinin gözaltına alındı. Geniş çaplı bir araştırma söz konusu. Özellikle gerek iş yeri kayıtları, olayın öncesi ve sonrasına ilişkin ya da çevredeki kayıtlarla ilgili tüm teknik veriler şu anda adliye tarafından el konuldu. Bütün kamera kayıtları, teknik bilirkişi incelemeleri yapılacak ve bu incelemeler neticesinde elbette ki kazanın sebebi ve sorunlarıyla ilgili bir sonuca varılacaktır" şeklinde konuştu. Hiç kimsenin şüphesi olmaması gerektiğini belirten Bakan Tunç, "Burada özellikle canlarımız gitti. Biraz önce cenaze namazlarındaydık. Gencecik insanlar, gerçekten yüreğimiz dağlanıyor. Bundan sonra bu tür kazaların olmaması, bu konuda caydırıcı önlemlerin alınması ve tedbirlerin alınmasıyla ilgili yapılması gereken neler varsa bunları yapmak gerekiyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın her iki kazayla ilgili olarak özellikle, soruşturmaların etkili bir şekilde ve tüm detaylarıyla incelenmesi konusundaki kararlılığı ve talimatları var. Bu konuda zaten kaza anından itibaren savcılığımız hemen bir başsavcı vekili ve 4 savcıyla beraber kolluk görevlileriyle beraber delil toplama ve ifade alma süreçlerini başlattı. Kimler sorumluysa gerek o iş yerinin önceki kazadaki durumu ihmaller tabii ki o soruşturmanın akıbetiyle ilgili bunları inceleyecek olan cumhuriyet savcılarımızdır. Şu anda soruşturma kapsamında 10 kişi gözaltına alınmış durumda olduğundadır" diye konuştu.

Tunç: Çocuklara zarar verebilecek içeriklerin yayını yasaktır Haber

Tunç: Çocuklara zarar verebilecek içeriklerin yayını yasaktır

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, resmi ziyaret kapsamında geldiği Birleşik Arap Emirlikleri'nde (BAE) sürdürüyor. Bakan Tunç, başkent Abu Dabi'de düzenlenen WeProtect Küresel Zirvesi 2024 çerçevesinde düzenlenen İnternet Ortamında Çocuk İstismarı ve Sömürüsüyle Mücadele için Ulusal Perspektifler ve Gelecek Taahhütleri Toplantısı’nda konuştu. Teknolojik gelişmelerin, "sanal alem" olarak nitelendirilen dijital dünyayı yaşamın somut ve ayrılmaz bir parçası haline getirdiğini belirten Bakan Tunç, günümüz çocuklarının, teknoloji ve bilim dünyasının içinde doğduğunu söyledi. “DİJİTAL DÜNYA ÖNEMLİ RİSKLERİ BERABERİNDE GETİRİYOR” Dijital dünya ile erken yaşlarda tanışan çocukların, teknolojik yeniliklere yetişkinlerden daha hızlı uyum sağladığını ifade eden Bakan Tunç, dijital dünyanın çocuklara çeşitli fırsatlar sunmakla birlikte, önemli riskleri de beraberinde getirdiğini vurguladı. Bakan Tunç, özel tasarlanmış dikkati çekici içerikler sebebiyle çocukların internette daha fazla zaman geçirdiğini kaydederek, "Bu durum, çocuklarımızın internette konusu suç teşkil eden zararlı içeriklere maruz kalması, kişisel verilerinin kötü niyetli kişilerin eline geçmesi ve psikolojik veya cinsel zorbalık içeren siber saldırılara uğraması riskini de artırmaktadır. Teknolojik yenilik ve gelişmeler, sundukları fırsatların yanında çocuklarımızın haklarının ihlal edilmesinde kolaylaştırıcı bir rol oynamaktadır" dedi. Çocukların bilim ve teknolojinin sağladığı imkanlardan en üst düzeyde yararlanmalarını sağlarken, çevrim içi risklere ve bilhassa istismara karşı etkin şekilde korunmaları için de gerekli hukuki düzenlemelerin hayata geçirilmesinin önemini vurgulayan Bakan Tunç, "Türkiye Cumhuriyeti Anayasası uyarınca devletimizin, çocukların her çeşit istismara karşı korunması konusunda pozitif yükümlülüğü bulunmaktadır" ifadelerini kullandı. “SOSYAL AĞ SAĞLAYICILAR, ÇOCUKLARA ÖZGÜ AYRIŞTIRILMIŞ HİZMET SUNMA KONUSUNDA GEREKLİ TEDBİRLERİ ALMAKLA YÜKÜMLÜDÜRLER” Bakan Tunç, 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun ile genel internet kullanıcılarının yanı sıra çocukların korunmasına yönelik de özel düzenlemeler getirildiğini belirterek, "Bu kapsamda sosyal ağ sağlayıcılar, çocuğun cinsel istismarı suçuna konu içeriklere yönelik bilgileri Türkiye temsilcisi aracılığıyla adli mercilere vermekle yükümlü kılınmıştır. Bu bilgilerin, talep eden Cumhuriyet Başsavcılığı veya mahkemeye verilmemesi durumunda ilgili Cumhuriyet Savcısı tarafından yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcının internet trafiği, bant genişliğinin yüzde 90 oranında daraltılmasını talep edebileceği hüküm altına alınmıştır. Ayrıca sosyal ağ sağlayıcılar, çocuklara özgü ayrıştırılmış hizmet sunma konusunda gerekli tedbirleri almakla yükümlüdürler” dedi. Kanun kapsamında, çocukların cinsel istismarı suçunun internet ortamında işlenmesi durumunda içeriklere erişimin engellenmesi tedbiri uygulanabildiğini belirten Bakan Tunç, "Çocukların cinsel istismarı, pornografik içeriklerin üretilmesi ve yayılması gibi suçlara ilişkin içerik sağlayıcılar hakkında cezai yaptırımlar uygulanmaktadır" dedi. “ÇOCUKLARA ZARAR VEREBİLECEK İÇERİKLERİN YAYINI YASAKTIR” Kanunun internet servis ve erişim sağlayıcılarına da bazı yükümlülükler getirdiğini aktaran Tunç, "İçerik sağlayıcılar, internet ortamında sundukları içeriklerin hukuka uygun olmasından sorumludur. Çocuklara zarar verebilecek içeriklerin yayını yasaktır. Erişim sağlayıcılar, çocukların güvenliğini sağlamak amacıyla belirli içeriklere erişimi engelleyici teknik altyapıyı oluşturmakla yükümlüdür. Çocuklara zararlı içeriklerin barındırıldığı platformlar için yer sağlayıcılar sorumlu tutulmaktadır. Yer sağlayıcılar, kanuna aykırı içerikleri derhal yayından kaldırmak zorundadır” dedi. Hukuki düzenlemelerin yanı sıra dijital dünyanın risklerine karşı politikalar geliştirilmesi ve toplum tabanına yayılacak eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları gerçekleştirilmesinin elzem olduğunu kaydeden Bakan Tunç, "Hukuki düzenlemeler, çocukları dijital dünyanın tehlikelerinden korumada temel bir dayanak oluşturmakla birlikte, etkin eğitim programları, bilinçlendirme faaliyetleri, sektör paydaşları arasında işbirliği ve uluslararası işbirliğiyle bu sürecin desteklenmesi gerekir" ifadelerini kullandı. Bakan Tunç, ancak bu şekilde çocukların dijital dünyanın nimetlerinden güvenli biçimde yararlanmalarının sağlanması ve çocuk istismarıyla mücadelede etkin sonuçlar alınabilmesinin mümkün olabileceğini vurguladı. “ÇOCUKLARI HER TÜRLÜ ŞİDDET VE KÖTÜLÜKTEN KORUMAK HEPİMİZİN GÖREVİ” Savaşları bitirmek, soykırım ve krizleri sona erdirmek, güvenlik ve huzur iklimini genişletmek için gösterilen gayretlerin en önemli motivasyon kaynağının çocuklar olduğuna işaret eden Bakan Tunç, "Gazze'de 1 yılı aşkın süredir soykırım ve saldırgan politikaların acı neticeler doğurarak devam etmesi 20 bine yakın çocuğun bombalar altında can vermesine yol açmıştır. İnsanlık olarak çocukları her türlü şiddetten ve kötülükten korumak hepimizin görevidir. Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın uluslararası her platformda ifade ettiği gibi Türkiye olarak 'daha adil bir dünya mümkündür' düsturuyla çocukların, masum insanların ölmediği, şiddetin olmadığı bir dünya için çalışmaya devam edeceğiz” dedi.

Adalet Bakanı Tunç'tan 'Fethullah Gülen' açıklaması Haber

Adalet Bakanı Tunç'tan 'Fethullah Gülen' açıklaması

FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in ölümünün ardından sosyal medya hesabı üzerinde açıklama yapan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Ülkemiz aleyhine esaslı bir milli güvenlik sorunu olarak devam eden bu örgütle mücadele FETÖ elebaşı ile sınırlı olmayıp, tüm unsur ve uzantılarıyla sürecektir" dedi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in ölümü üzerine X hesabı üzerinden açıklama yaptı. Bakan Tunç, FETÖ elebaşının ölümü, terör örgütüyle mücadeledeki kararlılığı etkilemeyeceğini ifade etti. "Bu örgütle mücadele FETÖ elebaşı ile sınırlı olmayıp, tüm unsur ve uzantılarıyla sürecektir" Mücadeleye aynı kararlılık ve azimle devam edileceğini belirten Tunç, "Ülkemiz aleyhine esaslı bir milli güvenlik sorunu olarak devam eden bu örgütle mücadele FETÖ elebaşı ile sınırlı olmayıp, tüm unsur ve uzantılarıyla sürecektir. FETÖ üyeleri hakkında yürütülmekte olan adli işlemler söz konusu ölüm olayından etkilenmeden örgütün yönetici ve üyelerine karşı yürütülen yargılamalar ve uluslararası adli mekanizmalar aynı kararlılıkla takip edilecektir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, başta yargı olmak üzere tüm kurum ve kuruluşlarıyla, milli iradeye karşı savaş açan bu ihanet şebekesinin kalıntılarını temizlemekten asla vazgeçmeyecek, milletimizin huzuru ve güvenliği için gereken her adım atılmaya devam edilecek, hain örgütün her bir üyesi Türk adaleti önünde mutlaka hesap verecektir" ifade etti.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Söz Bursa En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.