SON DAKİKA
Hava Durumu

#Adalet Bakanı

Bursa Haber - Adalet Bakanı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Adalet Bakanı haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Tunç'tan Nasuh Mahruki ve yasadışı bahis açıklaması Haber

Tunç'tan Nasuh Mahruki ve yasadışı bahis açıklaması

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, gazetecilerin gündeme yönelik sorularını cevapladı. Tunç, Meclis Plan ve Bütçe Komisyonunda İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'ya yönelik sözlü ve fiili saldırıları da kınayarak "Demokrasilerde şiddete yer yoktur" ifadelerini kullandı. Tunç, "Dün Meclis Plan ve Bütçe Komisyonunda İçişleri Bakanımıza yönelik sözlü ve fiili saldırıları kabul etmek mümkün değil. Bunların Gazi Meclisimiz çatısı altında, milli iradenin tecelligahı olan TBMM'de gerçekleşmiş olması hepimizi derinden üzüyor. Milletimiz de bu tür hareketlerden rahatsız olur, yeri geldiğinde cevap verir. Demokrasilerde bu tür fiili saldırılara, şiddete yer yoktur. Söylenecekler özgürce söylenir. Bu tür engellemelerle plan bütçe komisyonuna girmek isteyen, saatinde orada bulunmak isteyen bakanımızı engellemeye çalışmak, fiili saldırıda bulunmak demokrasilerde olan şeyler değil. Kimse sayın bakanlarımızı görev alanlarında yapacağı konuşmalar ve çalışmalar için engellenemez. Bu sözlü ve ikili saldırıları kınıyoruz. TBMM çatımız kutsal bir çatıdır. Orada çirkin eylemlere yer yoktur. Bu eylemlerle hiçbir yere varılmaz. Milletimiz yeri geldiğinde hesabını sorar. Yargının suç unsuru olarak gördüğü ifadeler var" açıklamasını yaptı. Yasa dışı bahisle mücadele vurgusu Yasa dışı bahis ve kumar konusunda etkin mücadele yürütüldüğünü belirten Bakan Tunç, "Yasa dışı bahis ve kumar ülkemizin önemli bir problemi. İnternetin yaygınlaşmasıyla birlikte yargıya intikal eden çok sayıda soruşturma söz konusu. Yasa dışı bahisle mücadele konusunda aldığımız önlemler var. Bu konuda kanunumuz var. Bu kanunun uygulanması söz konusu gençlerimizi ve çocuklarımızı korumamız lazım. Özellikle internetin zararlı yayınlarından korumamız lazım. Yasa dışı kumar ve bahis mücadele edilmesi gereken bir alan. Burada caydırıcılığı sağlamak lazım. Burada yargımızın da etkin bir mücadelesi söz konusu. Yasa dışı kumar bahisle ilgili kanunu ihlal eden bir davranış içindeyse onun sıfatına, kim olduğuna bakılmaksızın işlediği suçla ilgili yargı gerekli soruşturmaları, kovuşturmaları yapar. Suç varsa da gerekli cezaları çekerler" dedi. Eski CHP Genel Başkanı ile ilgili soruşturma Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, eski Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili devam eden soruşturmalara değinerek şunları söyledi: "Milletvekili olduğu dönemde Cumhurbaşkanımıza yönelik hakaretleri nedeniyle fezlekeler düzenlendi ve Meclis'e gönderildi. Ancak dokunulmazlık nedeniyle yargılama yapılmadı. Yasama dokunulmazlığı kaldırıldıktan sonra soruşturma ve kovuşturmalar yeniden gündeme geldi." Bakan Tunç, eski Genel Başkanın 2014 yılında gerçekleştirdiği bazı mitinglerde Cumhurbaşkanına yönelik kabul edilemez ifadeler kullandığını belirtti. "Mersin, Silifke, Erdemli, Edirne ve Ankara mitinglerinde yaptığı konuşmalarda Cumhurbaşkanımıza yönelik toplumun kabul etmeyeceği sözler söylemiştir. Bu ifadeler nedeniyle soruşturma başlatıldı" diyen Tunç, eski Genel Başkanın ifadelerinin suç teşkil edip etmediğine yargının karar vereceğini söyledi. Tunç, siyasetin karalama ve hakaretle yapılmaması gerektiğini vurgulayarak, "Karalama ve hakaret siyasetiyle bir yere varılamayacağının en güzel örneği CHP eski Genel Başkanı. Yıllarca sadece Cumhurbaşkanımıza yönelik hakaretlerle siyaset yapa yapa bugünlere geldi ve hala bakıyoruz. Bu soruşturma ve kovuşturmaları bahane ederek yine hakaretlerine devam ediyor. Dolayısıyla ben de bir siyasiyim, Adalet Bakanıyım. 16 yıl milletvekilliği yaptım. Milletimiz karalama siyasetine hayır diyor yapıcı siyasete evet diyor. Bugün siyaset yapanlar geçmişteki kötü örnekleri kendine örnek olarak alıp aynı siyasete devam ederlerse onların sonu da böyle eski Genel Başkan gibi olur. Dolayısıyla siyasetçilerimiz için bir ibret vesikasıdır. Hakaret ede ede siyasi hayatının sonuna kadar gelmiştir. Bundan sonra özellikle siyasetçilerimiz konuşmalarını yaparken suç teşkil eden ifadeler, yalancı ifadeler değil yapıcı siyaset yaptıklarında kazançlı çıkacaklarını ifade ediyoruz. Takdir yetkisi elbette mahkemelerdir. Şu anda Kılıçdaroğlu ile ilgili devam eden 9 dava 5 soruşturma var. Burada yargıyı rahat bırakalım. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devleti o dosyalarda suç olup olmadığını değerlendirecek olan yargımızdır" açıklamasını yaptı. "Belediyelerle ilgili soruşturmalar sürüyor" Bakan Tunç, İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyeleri tarafından düzenlenen konserler ve sanatçılara yapılan ödemelere yönelik soruşturmaların da devam ettiğini belirtti. Tunç, "Burada yargının yürüttüğü adli soruşturma var. Özellikle Ankara, İstanbul Büyükşehir belediyelerinin konserleriyle ilgili. Sanatçılara ödenen milyonlarla ilgili soruşturmalar yapılıyor. Suçsuz olduğunu söyleyenler yargı huzurunda kendilerini savunurlar. Bu konuda çekinecekleri bir şey varsa, işledikleri bir suç varsa o zaman endişelensinler. Yargımızın devam ettirdiği kovuşturma ve soruşturmalar var, bunların sonucunu beklemek lazım" açıklamasını yaptı.

Bakan Tunç: Demokratik bir anayasa yapmak zorundayız Haber

Bakan Tunç: Demokratik bir anayasa yapmak zorundayız

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Eskişehir temasları kapsamında Valiliği ziyaret etti, Çocuk Adalet Merkezi Hizmet Binası ve Eskişehir Hakimevi’nin açılışlarını gerçekleştirdi. Ardından Eskişehir Adliyesi’ni ve AK Parti Eskişehir İl Başkanlığı’nı da ziyaret eden Bakan Tunç, son olarak AK Parti Tepebaşı İlçe Başkanlığı’nın delegeleriyle düzenlediği programa katıldı. Partililerle bir araya gelen Bakan Tunç, yaptığı konuşmada, “Ülkemizi demokratik, katılımcı ve her görüşün, her kesimin kendini içinde bulduğu bir toplum sözleşmesini, yeni bir anayasayı, demokratik bir anayasayı yapmak zorundayız” dedi. “YENİ BİR ANAYASAYI, DEMOKRATİK BİR ANAYASAYI YAPMAK ZORUNDAYIZ” Yaptığı konuşmada anayasa değişikliğinin gerekliliğine dikkat çeken Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Bu ülkede bir daha demokrasinin önü kesilmesin diye önemli yapısal reformlar yaptık. Milli Güvenlik Kurulu’nun yapısı, Yüksek Askeri Şura'nın yapısı, Hakimler Savcılar Kurulu'nun yapısı, Anayasa Mahkemesi’nin yapısı, tüm bu kuruluşların, anayasal kurumların vesayetçi anlayışa uygun değil, demokratik hukuk devleti ilkesine uygun hale getirilmesi için çok önemli reformlar hayata geçirdik. Anayasamızda ‘Darbeciler yargılanamaz’ diye bir madde vardı. Sizin onayınızla kaldırdık, sizin oylarınızla. ‘Gerektiğinde sıkı yönetim ilan edilebilir’ diye anayasada madde vardı. Bunlar hep sizin desteğinizle, sizin referandumlardaki oylarınızla kalktı. Çok direnç gösterilmesine rağmen anayasamızı vesayetçi ruhtan arındırmanın gayreti içerisinde önemli ilerlemeler sağladık. Bu yeterli mi? Elbette ki yeterli değil. Hedefimiz; ülkemizi demokratik, katılımcı ve her görüşün, her kesimin kendini içinde bulduğu bir toplum sözleşmesini, yeni bir anayasayı, demokratik bir anayasayı yapmak zorundayız. Çok sayıda reform yaptık, çok sayıda madde değişti. Tabii bu değişiklikler o maddeler arasındaki yeknesaklığın da bozulmasına ve hatta yüksek yargı kurumlarımız arasında da farklı tartışmalara ve yorumlara neden oldu. Tüm bunları ortadan kaldırmanın çaresi yeni bir anayasa, demokratik bir anayasa. İnşallah 28. Dönem Parlamentosu’nda mecliste milletvekillerimiz uzlaşır ve Türkiye yüzyılına başladığımız şu anlamlı dönemde ülkemizi yeni anayasaya kavuştururuz ve milletimize olan borcu da yerine getirmiş oluruz” dedi. “PKK TERÖR ÖRGÜTÜNÜ DE, FETÖ'YÜ DE, DHKPC'Yİ DE ÜLKEMİZDEN SİLİP ATACAĞIZ İNŞALLAH” Terörle mücadelenin devam edeceğini belirten Bakan Tunç, "Dünyada da Türkiye ekseni politikalarımızı sürdürmenin gayreti içerisinde olacağız. Ülkemizi huzurlu bir geleceğe kavuşturmak zorundayız. Terörden arınmış, terörün her türlüsünü sona erdirmiş ve özellikle 40 yıldan bu yana ülkemizin huzurunu bozan, milletimizi rahatsız eden 10 binlerce şehit vermemize neden olan PKK terör örgütünü de, FETÖ'yü de, DHKPC'yi de ve diğer bütün terör örgütlerini ülkemizden silip atacağız inşallah. Bundan hiç şüpheniz olmasın. Bunun için elimizdeki tüm imkanları kullanacağız. Elimizdeki tüm araçları bu yolda kullanmamız gerekiyor. Bunun mücadelesini veriyoruz ve Türküyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Kürdüyle biz hepimiz kardeşiz. Birbirimizden bizi ayıramazlar. Birlik ve beraberliğimizi bozdurmayacağız. O birlik ve beraberliğimizi bozmak isteyenlere, gerek dışarıdan gerek içeriden hiç fırsat vermeyeceğiz" dedi. Programa, AK Parti İl Başkanı Gürhan Albayrak, AK Parti Eskişehir Milletvekilleri Ayşen Gürcan, Fatih Dönmez ve Nebi Hatipoğlu katıldı.

Bakan Tunç: Hukuk devletinde şiddet olmaz Haber

Bakan Tunç: Hukuk devletinde şiddet olmaz

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Bartın Üniversitesi (BARÜ) tarafından 2017 yılında başlatılan bu yıl ilk kez uluslararası boyuta taşınan ARGE Proje Pazarı’nın kapanış programına katıldı. Bartın Karabük Üniversitesi tarafından, Azerbaycan Hazar, Azerbaycan Teknik, Uluslararası Saraybosna, Malezya Putra ve Özbekistan Semerkand Devlet Mimarlık ve İnşaat Mühendisliği üniversitelerinin paydaşlığında düzenlenen proje pazarında yarışan birbirinden ilginç çalışmaları inceleyen Bakan Tunç, öğrencilerin yaptığı elektrikli araçla stantları gezdi. Daha sonra TAİ Genel Müdürü Mahmut Faruk Akşit’in yaptığı sunumu dinleyen Bakan Tunç, Türkiye’nin milli savunmada en büyük gücünün gençler olduğunu ifade etti. Yerli ve milli teknolojilerin üretiminde proje yarışmalarının da önemine değinen Bakan Tunç, kurulması için imza verenler arasında olduğunu Bartın Üniversitesi’nin kısa sürede elde ettiği başarıları nedeniyle emeği geçenleri kutladı. Yarışmaya katılan ve derece alan tüm herkesi tebrik eden Bakan Tunç, “Doğalgaz arayan sismik araştırma gemilerimiz, Karadeniz'de Milli gemilerimiz olmasaydı, biz o doğalgazı keşfedebilir miyiz. Mümkün değildi. Çünkü oralarda daha önce aramalar yapıldı, ihaleler yaptık, yabancılar paramızı aldı, boşuna aradınız ‘burada doğal gaz yokmuş’ dedi. Orayı, betonladılar, gittiler. Petrolde de böyle oldu. Ama şimdi kendi milli imkanlarımızla, kendi milli teknolojimizle arama yapıyoruz. Gabar’da petrol fışkırdı. Karadeniz'de hemen yanımızdaki Filyos’da doğalgaz. Milli enerji. Hepsi birbirine bağlı. Milli teknoloji. Yoksa ekonomideki bağımsızlığı nasıl elde edeceğiz. Teknolojide, enerjide ve katma değer üreten, üretimleriyle ilerlerse bir ülke, güçlü olur. Dünyada da hakkaniyeti ve adaleti daha güçlü savunabilir. İnşallah Türkiye bu yolda kesintisiz ilerlemesini sürdürecek. Bundan hiç şüpheniz olmasın” dedi. “15 TEMMUZ’DA SALDIRANLARLA, TUSAŞ’A SALDIRANLARIN İŞVERENLERİ AYNI” Milli savunmada önemli bir yeri bulunan TUSAŞ’a yapılan terör saldırısını hatırlatan Bakan Tunç, "Ne birlik ve beraberliğimizden, ne de savunma sanayi yatırımlarımızdan asla geri adım atmayacağız. Bunlar bizleri yıldıramaz. 15 Temmuz 2016'da da saldırdılar. Aynı, aynı el. Maşalar, farklı gibi görünüyor aslında maşalar da birbirinin aynı. O eli tutan maşalar da, artık deşifre oldu. 15 Temmuz gecesi saldıranlarla, 23 Ekim'de TUSAŞ’a saldıranlar, o taşeronların arkasındaki işverenleri aynı. Aynı noktadan kumanda ediliyor. Artık milletimiz bunun bilincinde ve bunun farkında. Bunun farkında olduğu için işimiz kolay. Bundan sonra o tuzakları boza boza yolumuza devam edeceğiz” şeklinde konuştu “TERÖRLE MÜCADELEYİ SÜRDÜRECEĞİ” Bakan Tunç, terörle mücadelenin kararlı bir şekilde sürdürüleceğine de vurgu yaparak, “Kardeşliğimize olan inancımızın daha da kuvvetlenmesine, kararlılığımız daha da pekişmesine, kimse engel olamayacak. Terörü, milli birlik ve kardeşlik ruhumuzu zedelemesine asla müsaade etmedik. Bundan sonra da etmeyeceğiz. Terörle mücadelemizi sonuna kadar kararlılıkla sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı. "Terörün ülkemizin insanımızın huzuruna, güvenliğine, geleceğine kast etmesine kimse göz yummamalı. Hangi gerekçe olursa olsun hiç kimse, şiddeti teşvik eden unsurlara, uzantılarına, kesinlikle sıcak bakmamalı. Rıza göstermemeli" diyen Bakan Tunç, "Dünyanın hiçbir hukuk devletinde terör, şiddet ve şiddeti tespit kabul edilemez. Bu bizim anayasamızda da böyledir, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi'nde de böyledir, Birleşmiş Milletler medeni ve siyasi haklar sözleşmesinde de böyledir. Terörü, hukuk devleti kabul etmez. Terörü destekleyeni, hukuk devleti kabul etmez. Demokratik ve hukuk devletinde şiddeti teşvik, şiddeti, savunma, şiddet yoluyla bir yere gelmeyi, demokratik hukuk devleti kabul etmez, şiddet suçtur, şiddeti teşvik suçtur. Terör uzantılarına destek vermek suçtur ve bu bütün dünyada böyledir, demokratik ülkelerde, hukuk devletlerinde. Anayasamıza 26. maddesinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10-11. maddelerinde. Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi'nin 19. maddesinde. Hukuk devletinde şiddet olmaz, şiddeti destekleyeni, hukuk devletinde yargı önüne çıkarırlar ve yargı onlardan hesap sorar. Bugün de yargımızın şiddeti teşvik edenlerle, teröre bulaşanlarla ilgili yaptığı soruşturmaları eleştirmek ve o konuda yetkili olan yargı mensuplarımızı, cumhuriyet savcılarımızı adeta tehdit eder vaziyette bir takım konuşmalar yapmak hiç kimseye yakışmaz. Eğer ‘demokratik hukuk devletine, tarafsız ve bağımsız yargıya inanıyoruz’ derseniz bunu yapmayacaksınız. O soruşturmaların sonucunu bekleyeceksiniz, o nedenle terörle mücadeledeki kararlılığımızı topyekun, birlik ve beraberliğimizi koruyarak inşallah savunmaya devam edeceğiz. Ne terörle arasına mesafe koyamayanların, ne de emperyalist güçlerin maşası olanların kardeşliğimizi asla bozmasına asla müsaade etmeyecek. Ne pahasına olursa olsun ülkemizin birliğini, dirliğini koruyacağız ve sonuna kadar bu mücadeleden hiçbir zaman taviz vermeyeceğiz” diye konuştu. Bakan Tunç’a konuşmasının ardından BARÜ Rektörü Prof. Dr. Orhan Uzun tarafından hediyeler verildi. Ardından ise proje yarışmasında dereceye girenlere ödülleri verildi. Ödül törenin ardından program sona erdi.

17 farklı kanunda değişiklik var! Haber

17 farklı kanunda değişiklik var!

Kamuoyunda "9. Yargı Paketi" olarak bilinen Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaşmıştı. 9. Yargı Paketi'nin ayrıntılarını Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla aktardı. 9. Yargı Paketi'nde, adil yargılanma hakkı kapsamında mahkemeye erişim hakkını güçlendiren, arabuluculuk görüşmelerinin etkinliğini ve arabuluculuk sonucunda verilen kararın icrasını artıran, makul sürede yargılanma hakkını tahkim eden, savunma hakkının temsilcisi olan avukatların haklarını güçlendiren, e-satışlarda vatandaşın mülkiyet hakkını koruyan ve oluşabilecek istismarları önleyen düzenlemeler yer aldığına dikkati çekerek, kanun teklifine destek veren tüm milletvekillerine teşekkür etti. İCRA VE İFLAS KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILIYOR Kanunla, İcra ve İflas Kanunu'nda değişiklik yapılıyor. Buna göre, elektronik ortamda açık artırma suretiyle satışta teklifler arasındaki fark, satışa çıkarılan malın muhammen kıymetinin binde beşinden ve her halde 1000 Türk lirasından az olamayacak. Açık artırma süresinin son 10 dakikası içinde yeni teklifin verilmesi halinde açık artırma 3 dakika uzatılacak. Uzama süresi içinde yeni teklif verilmesi halinde açık artırma süresi her yeni teklifin verilmesinden itibaren 3 dakika uzatılacak. Son uzama süresi içinde yeni teklif verilmezse mal en yüksek teklif verene ihale edilecek. Uzama sürelerinin toplamı bir saati geçemeyecek. Bir saatlik süre Adalet Bakanlığının kararıyla kısaltılabilecek, uzatılabilecek veya kaldırılabilecek ve bu kararlar Bakanlığın resmi internet sitesinde duyurulacak. Parasal sınırlarda yeniden değerleme oranında artırma yapılması sonucunda belirlenen sınırların 10 Türk lirasını aşmayan kısımlarının dikkate alınmayacağı hükmü, 1000 Türk lirasını aşmayan kısımların dikkate alınmayacağı şeklinde değiştirildi. Yeniden değerleme sonucu belirlenen parasal rakamın 1000 lirayı geçmeyen küsuratı dikkate alınmayacak. İstinaf ve temyiz kanun yoluna başvuruda esas alınan parasal sınırda yeniden değerleme nedeniyle meydana gelen artış, bölge adliye mahkemesinin kaldırma veya Yargıtay'ın bozma kararları üzerine yeniden verilen kararlar hakkında uygulanmayacak, ilk karar tarihinde geçerli olan parasal sınırlar esas alınacak. Anayasa Mahkemesinin iptal kararı doğrultusunda Avukatlık Kanunu'nda değişikliğe gidiliyor. Buna göre, adli yardım ödeneğinin barolar arasındaki dağıtımında, birden fazla baronun bulunduğu illerde, her 5 bin nüfus için tespit edilecek toplam puanın yüzde 30'u o ilde bulunan barolar arasında eşit olarak, kalanı ise o ilde levhaya kayıtlı toplam avukat sayısına bölündükten sonra elde edilen rakamın her baronun üye sayısına çarpımı sonucu elde edilecek puana göre dağıtılacak. HUKUK MESLEKLERİ GİRİŞ SINAVI'NDAKİ SORU SAYISI ARTIRILACAK Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı ve İdari Yargı Ön Sınavı'nda soru sorulacak alanlar arasına "milletlerarası hukuk", "milletlerarası özel hukuk", "genel kamu hukuku ve sosyal güvenlik hukuku" eklenecek. İhtiyaç duyulması halinde bu alanlara, yönetmelikle yeni hukuk alanları eklenebilecek. Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı ve İdari Yargı Ön Sınavı'nda soru sayısı 100'den 120'ye çıkarılacak. Sınavlara yeni alanların eklenmesi ve sınavların yapılma şekli ile sınavlara ilişkin diğer hususlar Hakimler ve Savcılar Kurulu, Yükseköğretim Kurulu, Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı, Türkiye Barolar Birliği ve Türkiye Noterler Birliğinin görüşü alınarak Adalet Bakanlığı tarafından çıkarılan yönetmelikle düzenlenecek. Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun'un tek hakimle çözümlenecek davalara ilişkin 7'nci maddesindeki parasal sınırlar; her yıl, bir önceki yıla ilişkin olarak Vergi Usul Kanunu'nun ilgili hükümleri uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında, takvim yılı başından geçerli olmak üzere artırılarak uygulanacak. Tek hakimle çözümlenecek davaların belirlenmesinde dava tarihindeki, miktar artırımı yapılan hallerde ise artırımın yapıldığı tarihteki parasal sınır esas alınacak. Hakimler ve Savcılar Kanunu'ndaki değişiklikle adalet müfettişlerinin görev ve yetkileri belirlenecek. YEDİEMİN OTOPARKLARINDA SAHİPLERİ TARAFINDAN TESLİM ALINMAYAN ARAÇLARIN SATIŞI Karayolları Trafik Kanunu'ndaki değişiklikle buluntu olması nedeniyle veya kanun hükümleri gereğince trafikten men edilerek alıkonulan ve sahipleri tarafından 6 ay içinde teslim alınmayan veya aranmayan yediemin otoparklarındaki araçların satış usulü yeniden belirleniyor. Bu durumdaki araçların sicilinde bulunan satılamaz, devredilemez, haciz, ihtiyati haciz, rehin gibi şerhler için ilgili kurumlara, bu araçların satılacağı hususu bildirilecek ve satış işlemlerine başlanacak; araçların üzerinde bulunan tüm şerhler ayrıca bir işleme gerek olmaksızın, satış tarihinden itibaren kalkmış sayılacak varsa tescil kayıtları buna göre düzeltilecek. İşlem yapılacak aracın tanıtımına yarayan şasi veya motor seri numaralarının bulunmaması veya düşmüş olması ya da tamir veya tadil gibi nedenlerle silinmiş yahut tahrip edilmiş olması durumunda bu eksiklikler satış işlemini gerçekleştirecek kurum tarafından ilgili mevzuat kapsamında tamamlanarak araç satışa hazır hale getirilecek. Aracın tescil kaydındaki haciz, ihtiyati haciz, rehin gibi şerhler satış sonrasında satış bedeli üzerinde devam edecek. Satış konusu aracın vergi, ceza veya prim gibi borçları, satıştan önceki sahibine ait olup mülkiyet ilgiliye tüm borç ve yüklerinden ari olarak geçecek. Satış kapsamında dosyaya ödenen tutardan; sırasıyla muhafaza ve satış için yapılan giderler, aracın tanıtımına yarayan numaraların tespitine ve tamamlanmasına dair giderler ve vergi, resim veya harç gibi malın aynından kaynaklanan alacaklar ödendikten sonra kalan tutarın tüm alacaklıların alacağını karşılaması halinde hak sahiplerine Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ve İcra ve İflas Kanunu hükümleri çerçevesinde dağıtılacak ve bakiye bir tutar bulunması halinde bu tutar, muhafaza edilecek; kamu bankalarında nemalandırılacak ve satıldığı tarihten itibaren 5 yıl içinde müracaat halinde nemalarıyla birlikte hak sahiplerine ödenecek. 5 yıl içinde herhangi bir müracaatın olmaması halinde söz konusu bedeller Hazine'ye irat kaydedilecek. Satış kapsamında dosyaya ödenen tutardan; sırasıyla muhafaza ve satış için yapılan giderler, aracın tanıtımına yarayan numaraların tespitine ve tamamlanmasına dair giderler ve vergi, resim veya harç gibi malın aynından kaynaklanan alacaklar ödendikten sonra kalan tutar, tüm alacaklıların alacağını karşılamazsa sıra cetveli yapılmak üzere ilgili kuruma gönderilecek. TÜRK MEDENİ KANUNU’NDA DÜZENLEMELER TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaşan ve kamuoyunda "9. Yargı Paketi" olarak bilinen Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile Anayasa Mahkemesinin iptal kararları doğrultusunda Türk Medeni Kanunu'nda bazı düzenlemelere gidiliyor. Buna göre, koca, ana veya çocuk, soybağının reddi davasını açarak babalık karinesini çürütebilecek. Bu dava, dava açma hakkına sahip diğer kişilere karşı açılacak. Ana doğumdan, çocuk ise ergin olduğu tarihten başlayarak en geç bir yıl içinde dava açmak zorunda olacak. Dava açma süresinin geçmesinden önce kocanın ölmesi veya gaipliğine karar verilmesi ya da sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybetmesi hallerinde baba olduğunu iddia eden kişi, kocanın altsoyu, anası veya babası, doğumu ve kocanın ölümünü, sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybettiğini veya hakkında gaiplik kararı alındığını öğrenmelerinden başlayarak bir yıl içinde soybağının reddi davasını açabilecek. Ayırt etme gücüne sahip olmayan küçüklerin nüfus kaydına, birlikte evlat edinmede ana ve baba adı olarak evlat edinen eşlerin adları, tek başına evlat edinmede ise ana veya baba adı olarak evlat edinenin adı yazılacak. Evlat edinilen diğer kişiler hakkında, talepleri halinde bu hüküm uygulanacak. Kanunla, Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun'a madde ekleniyor. Buna göre, istinaf incelemesi için dosya kendisine gönderilen ilgili hukuk dairesi, bir ay içinde yapacağı ön inceleme sonucunda iş bölümü bakımından kendisini görevli görmezse gerekçesiyle birlikte dosyayı görevli olduğu kanısına vardığı ilgili hukuk dairesine gönderecek. Bir aylık sürenin bitiminden sonra veya duruşma günü verilen dosya hakkında gönderme kararı verilemeyecek. HAKARET SUÇU VE UZLAŞTIRMADA YENİ DÜZENLEMELER Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olan hakaret suçu bakımından şikayet süresi, her ne suretle olursa olsun fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren 2 yılı geçemeyecek. Sesli, yazılı veya görüntülü iletiyle hakaret suçu, uzlaştırma kapsamından çıkarılarak ön ödeme kapsamına alınacak. Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar gören, kendisine uzlaşma teklifinde bulunulduktan itibaren 7 gün içinde kararını bildirmediği takdirde, teklifi reddetmiş sayılacak. Uzlaşmanın sağlanması halinde uzlaşma anında tespit edilemeyen veya uzlaşmadan sonra ortaya çıkan zararlar hariç, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamayacak. Uzlaştırmacı olmak için hukuk mezunu olma şartı getirilecek. Uzlaştırmacılar, hukuk fakültesi mezunlarının yer aldığı, Adalet Bakanlığı tarafından belirlenen uzlaştırmacı listelerinden görevlendirilecek. Uzlaşma gerçekleştiği takdirde, mahkeme, uzlaşma sonucunda sanığın edimini defaten yerine getirmesi halinde, davanın düşmesine karar verecek. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arz etmesi halinde durma kararı verilecek. Durma süresince zaman aşımı işlemeyecek. Uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, mahkemece yargılamaya kaldığı yerden devam olunacak. ÇOCUK KORUMA KANUNU’NDA DEĞİŞİKLİK Kanunla, Çocuk Koruma Kanunu'nda değişikliğe gidiliyor. Buna göre, sosyal çalışma görevlileri, mahkemeler yerine Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Müdürlüklerine atanacak. Vakıflar Genel Müdürlüğü ve mazbut vakıflara ait taşınmazlarla ilgili işlemler nedeniyle değerli kağıt ve işlem bedeli alınmayacak, kamu kurum ve kuruşlarına herhangi bir katılım payı ödenmeyecek. Vakıflar Genel Müdürlüğü, Harçlar Kanunu'nda sayılan yargı harçlarından muaf olacak. Genel Müdürlüğün dava, icra takibi ve geçici hukuki koruma tedbirleri gibi her türlü dava ve işte teminat gösterme zorunluluğu olmayacak. Bu hüküm, Genel Müdürlüğün idare ve temsil ettiği mazbut vakıflar adına taraf olduğu dava, icra takibi ve geçici hukuki koruma tedbirleri gibi her türlü dava ve iş hakkında da uygulanacak. Vakıf kültür varlıklarının restorasyon veya onarım karşılığı kiralama işlemlerine ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenecek. Kanunla, Anayasa Mahkemesinin, bazı Cumhurbaşkanlığı kararnamelerini iptal etmesi dolayısıyla Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) ile Anayasa Mahkemesi kadrolarına ilişkin düzenlemeler yapılıyor. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'ndaki parasal sınırlarla ilgili düzenlemeye göre, parasal sınırlar her takvim yılı başından geçerli olmak üzere önceki yılda uygulanan parasal sınırların, o yıl için Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanacak. Bu şekilde belirlenen sınırların 1000 lirayı aşmayan kısımları dikkate alınmayacak. İstinaf ve temyiz kanun yoluna başvuruda esas alınan parasal sınırda yeniden değerleme nedeniyle meydana gelen artış, bölge adliye mahkemesinin kaldırma veya Yargıtayın bozma kararları üzerine yeniden verilen kararlar hakkında uygulanmayacak, ilk karar tarihinde geçerli olan parasal sınırlar esas alınacak. ARABULUCULUK DÜZENLEMELERİ Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nda yapılan değişikliğe göre, anlaşma belgesinin taraflarından biri, icra edilebilirlik şerhi verilmesinden sonra tapu müdürlüğünden tescil talebinde bulunabilecek. Tapu müdürlüğünce taşınmaza ilişkin mevzuatta öngörülen gerekli inceleme ve değerlendirme yapıldıktan sonra resmi senet düzenlenmeksizin tescil talebi yerine getirilecek. Ayrıca taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilecek ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile karşı tarafın ödemekle yükümlü olduğu yargılama giderlerinin yarısından sorumlu tutulacak. Ayrıca bu taraf lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'ne göre belirlenen vekalet ücretinin yarısına hükmedilecek. Arabuluculuk eğitimini tamamlayan ve mesleğinde 20 yıl kıdeme sahip olanlar, yazılı sınava girmeden arabuluculuk siciline kayıt olabilecek.

Tunç: “Arabuluculuğa önem vermeye devam edeceğiz“ Haber

Tunç: “Arabuluculuğa önem vermeye devam edeceğiz“

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Ankara Dikmen Hakimevi'nde düzenlenen "İdarenin Taraf Olduğu Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Uygulamalarının Geliştirilmesi" konulu sempozyuma katıldı. Programının açılış konuşmasını yapan Bakan Tunç, Türkiye'nin son 22 yılda her alanda önemli ilerlemeler katettiğini ifade ederek, “Başta ekonomik büyüme anlamında Türkiye her alanda gelişti. Bu gelişme ekonomik büyümenin getirdiği yeni gelişmeler, hukuk alanında da yine arabuluculuk alanında da bir takım ihtiyaçları ortaya çıkardı. Ticaretin gelişmesi ve çeşitli suç tiplerinin ortaya çıkması, tüm bunlar yargı alanında da hukuk uyuşmazlıklarının artmasına neden oldu. Yargının iş yükünü azaltabilmek için planlı bir reformu hayata geçirdik. Yargı reformu strateji belgeleriyle çok önemli mevzuat düzenlemelerini hayata geçirdik. Temel kanunlarımızın tamamını yeniledik. Ceza kanunlarından borçlar kanununa bütün usul kanunlarımızı bu süreç içerisinde yeniledik. Bu yeniliklerin getirdiği adaptasyon anlamında da sorunlar yaşandı ama geçtiğimiz 20 yıllık süre içerisinde azalttık ve yeni ihtiyaçlar doğrultusunda da bu yeni değişiklikleri yeniden revize etme imkanı doğduğunda da planlı bir şekilde yargı reformu ve yargı paketleri vasıtasıyla hem mevzuatlarımızı geliştirdik hem de bu yeni değişen mevzuat doğrultusunda uygulamayı geliştirmenin gayreti içerisinde olduk. Bu reformlardan bir tanesi de arabuluculuk. Arabuluculuk bizim medeniyetimizde var, Ahilik Teşkilatı'ndan bu yana dostane barışçıl çözüm yöntemlerini bizim atalarımız gerçekleştirmiş. Bu anlamda aslında mevzuatımıza, hukuk sistemimize, hukuk uyuşmazlıklarında ya da ceza uyuşmazlıklarında alternatif çözüm yöntemlerinin sisteme dahil edilmesi konusunda geç kaldık. Geç kalmış olmak, bu konuda daha çabuk, daha hızlı davranmamızı gerektirecek çalışmaları da geriye bırakmamızı gerektirmez” dedi. “45 BİN ARABULUCUMUZ VAR” Arabuluculuk konusuna büyük önem verdiklerine değinen Tunç, “Arabuluculuğa önem vermeye devam edeceğiz. 45 bin arabulucumuz var. Bunların hepsi hukukçu, hepsi özverili şekilde çalışıyorlar. Kendi aralarında arabuluculuğun geliştirilmesi için eğitim toplantıları gerçekleştiriyorlar. Barolarımız arabuluculuğun geliştirilmesine önem veriyor. Bakanlığımızın başından beri bu konunun daha da geliştirilmesi yönündeki çabaları sürüyor. Arabuluculuğun daha da geliştirilmesi için bizler de hiç durmuyoruz. Şu anda arabulucu olabilmek için 5 yıl kıdeme sahip hukukçu olmak ve eğitim sonunda da sınavı kazanmak gerekiyor. Buna bir ilave daha yapıyoruz, 5 yıl hukukçular sınav kazanarak arabulucu olabilsin ama 20 yıl kıdeme sahip hukukçular da eğitim alarak sınavsız bir şekilde arabulucu olabilsin. Buna yönelik bir kanun taslağını Meclise göndermiştik, komisyondan geçti. Şu anda genel kurulun gündeminde. Yasalaştığında tecrübeli hukukçularımızın 20 yıl gibi önemli tecrübeye sahip hukukçularımızın da eğitim alarak sınavsız bir şekilde bu sistemin içerisine dahil olmalarını sağlamış olacağız” ifadelerini kullandı. Toplantının hayırlara vesile olması temennisinde bulunan Bakan Tunç, sempozyumu düzenleyen ve katkı sağlayan herkese teşekkür etti. Çok sayıda yargı mensubunun katıldığı program, fotoğraf çekimi ile sona erdi.

Bakan Tunç, TUSAŞ saldırısının 8 savcı tarafından soruşturulduğunu bildirdi Haber

Bakan Tunç, TUSAŞ saldırısının 8 savcı tarafından soruşturulduğunu bildirdi

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Bartın'ın Ulus ilçesine gelerek AK Parti'nin 8. Olağan İlçe Kongresi'ne katıldı. Kongrede konuşan Bakan Tunç, 23 Ekim Çarşamba günü, Türkiye Havacılık ve Uzay Sanayi A.Ş'ye yönelik gerçekleştirilen terör saldırısını hatırlatarak, "Bu terör saldırısında dört TUSAŞ çalışanımız ve bir vatandaşımız olmak üzere 5 vatandaşımızı şehit verdik. 22 vatandaşımız ve TUSAŞ çalışanımız yaralandı. Mekanları cennet olsun. Ailelerine sabır diliyorum. Milletimize başsağlığı diliyorum. 22 yaralı TUSAŞ çalışanının 6'sının hastanede tedavileri devam ediyor. 16'sı taburcu oldu. Yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum" dedi. "Saldırı, hazmedemeyenlerin göstergesi" TUSAŞ saldırısının, Türkiye'nin uzay ve havacılık sanayisinde geldiği noktayı hazmedemeyenlerin göstergesi olduğunu vurgulayan Tunç, "Tabii bu saldırı sadece TUSAŞ'a yapılmış bir saldırı değil. Bu saldırı topyekun milletimizin birlik beraberliğine yapılmış bir saldırıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne yapılmış bir saldırı. Bu saldırı milletimizin huzur ve güvenliğine yapılmış bir saldırı. Bu saldırı Türkiye'nin uzay ve havacılık ve savunma sanayinde öncü kuruluşu olan, çok stratejik bir kuruluşu olan bir merkeze yapılan bir saldırı ve Türkiye'nin gelişmesine, kalkınmasına yönelik bir saldırı. Bu saldırı Türkiye'nin savunma sanayinde geldiği noktayı hazmedemeyenlerin bir göstergesi. Bizler bu saldırıyı gerçekleştirenleri lanetliyoruz. Terörün her türlüsüyle kökü kazınıncaya kadar mücadele edeceğiz. Birlik ve beraberliğimizi bozdurmayacağız. İç cephemizi daha da tahkim ederek terörle mücadeledeki kararlılığımızı sürdüreceğiz. Terör insanlık düşmanıdır. Terör, hukuka saldırıdır. Terör insan haklarına saldırıdır. O terör ve o maşaları tutan ellerle de mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz. Neredeyse 50 yıla yakın zamandır PKK terör örgütüyle mücadelemizi sürdürüyoruz. Güneyimizde, Suriye'nin güneyinde bir terör devleti kurmak için çabalayan küresel güçlere karşı koyduk. Orada bir terör devleti kurulmaması için mücadelemizi sürdürdük ve bu mücadeleyi sürdürmeye devam edeceğiz. Ülkemizin birlik ve beraberliğini bozdurmayacağız" ifadelerini kullandı. 8 savcı soruşturma yürütüyor Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, saldırının tüm yönleriyle ortaya çıkması amacıyla 8 savcının soruşturma için görevlendirildiğini söyledi. Saldırının arka planı ve teröristlerin tüm irtibatlarının ortaya çıkarılması için soruşturma yürütüldüğünü de belirten Tunç, "TUSAŞ'a saldıran, hain teröristlerle ilgili olarak adli soruşturma başlatıldı. Hemen ilk andan itibaren Ankara Cumhuriyet Başsavcılığımız, bir başsavcı vekilinin koordinasyonunda 8 Cumhuriyet Savcımız teröristlerin arka planını, irtibatlarını geriye doğru araştırmaya devam ediyorlar. Ve ortaya çıkaracaklar. Adli makamlarımız, güvenlik güçlerimiz, kolluk teşkilatımız el birliğiyle beraber bu hain terör örgütünün arka planını, bu teröristlerin arkasındaki maşaları da ortaya çıkararak, yargının önüne koyacaklar. Bunda hiç şüpheniz olmasın. Ülkemizin birlik ve beraberliğini bozdurmadan yola devam edeceğiz inşallah. Ülkemizin gelişmesinin, kalkınmasının önündeki bütün engelleri ortadan kaldırmak için, özellikle bu terör örgütünü taşeron olarak kullananlarla da mücadelemizi sürdüreceğiz ve milletimizin huzurunu bozmaya çaba gösteren bütün şer şebekelerini yok edinceye kadar bu mücadelemiz devam edecek" diye konuştu. Yeni anayasa çalışmaları Bakan Tunç, devam eden yeni anayasa çalışmaları hakkında ise, "Anayasamızı daha demokratik hale getirmenin gayreti içerisinde olduk. Bu elbette yeterli değil, hedefimiz Türkiye Yüzyılı'na başlarken, birlik ve beraberliğimizi daha da güçlendireceğiz. Herkesin, her kesimin, her düşüncenin, içerisinde kendisini bulduğu, temel hak ve özgürlüklerini daha da tahkim eden, demokratik hukuk devleti niteliğini daha da güçlendiren, yeni, demokratik, sivil, katılımcı bir anayasa ile yolumuza devam etmek istiyoruz. Yeni dönemde parlamentomuzda, bu uzlaşma gerçekleştiğinde inşallah Türkiye'nin önü daha aydınlık olacak, daha da açılacak. Ülkenin önünü kesmek isteyenler fırsat bulamayacak. Darbeci, vesayetçi anlayış, bir daha zinhar, fırsat bulamayacak. Hep beraber, birlik ve beraberlik içerisinde, milletimize olan bu borcu, iktidarıyla muhalefetiyle, bütün siyasi partileriyle birlikte yerine getirmenin gayreti içerisinde olmalıyız" dedi.

Tunç: Haber

Tunç: "Bu ülke yeni bir anayasayı hak ediyor"

AK Parti Merkez İlçe 8. Olağan Kongresi 100. Yıl Mahallesi Kültür Merkezi'nde gerçekleştirildi. Kongreye Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, AK Parti milletvekilleri Cem Şahin, Ali Keskinkılıç, Belediye Başkanı Özkan Çetinkaya ve teşkilat mensupları katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başlayan kongrenin açılışında konuşan Bakan Tunç, AK Parti'nin yüksek standartlı demokrasi için mücadele ettiğini belirterek, "Eğitimden sağlığa, adaletten güvenliğe, sosyal politikalara varıncaya kadar her alanda insanımız güçlü olsun diye çalıştık. İnsan güçlü olacak ki aile güçlü olsun. Aile güçlü olacak ki toplum güçlü olsun. Ülkemizin fiziki kalkınmasını sağlarken altyapısıyla üstyapısıyla yatırımlarla her bir yeri donatılırken diğer yandan da yüksek standartlı bir demokrasi için mücadele ettik. Bu ülkede bir daha darbe olmasın diye bu ülkenin önü bir daha muhtıralarla kesilmesin diye bu ülke kısır siyasi tartışmalardan kurtulsun diye çok önemli reformlara imza attık. Sayısız reformlar yaptık. Sessiz devrim diyebiliriz biz buna" dedi. "Hedefimiz darbe anayasasından kurtulmaktı" "Gerek mevzuatımız temel kanunlarımızın tamamını değiştirirken, anayasamızda da temel hak ve özgürlükleri güçlendiren düzenlemeleri hayata geçirdik" diyen Tunç, "Kadın haklarının, çocukların korunmasıyla ilgili düzenlemeleri anayasal güvenceleri bu dönemde anayasamızda sizlerin onayıyla yerlerini aldı. Yine anayasamızda yapısal reformlar yaptık. Hakimler Savcılar Kurulu'nun yapısı Anayasa Mahkemesi'nin yapısı, Milli Güvenlik Kurulu'nun yapısı, Yüksek Askeri Şura'nın yapısı, yani bunların oturma düzenleri bile demokratik hukuk devleti ilkesine uygun değildi. Hatırlayalım tüm bunlar demokratik hukuk devleti ilkesiyle uyarlandı. 'Darbeciler yargılanamaz, sıkıyönetim ilan edilebilir' diye bir madde vardı anayasada. Bunlar milletimizin desteğiyle değişti. Anayasamızı daha demokratik hale getirmek için çalıştık. Hedefimiz topyekun yeni demokratik bir anayasa yapmaktı. Darbe anayasasından kurtulmaktı ama bu süreç içerisinde darbe anayasasından kurtulamadık. Darbe anayasasında vesayetçi ruhu azaltmaya yönelik Türkiye'nin yüksek standartlı bir demokrasiye kavuşabilmesi için önemli yapısal reformları da gerçekleştirdik. Bunu da küçümsememek gerekir" ifadelerini kullandı. Türkiye'nin yeni bir anayasayı hak ettiğinin altını çizen Tunç, "Bunca değişikliğe rağmen tabii ki madde sayısı kadar yapılan değişiklik, anayasanın maddeleri arasındaki uyumu da zorlaştırdı ve bu maddelerin yorumlanması gerek yüksek yargı makamlarımızca gerek farklı kişilerle farklı yorumlanması da farklı tartışmalara neden olabildi ve olabiliyor. Gelecekte de bu tartışmalar olabilir. O nedenle yeni demokratik, sivil katılımcı bir anayasa diyoruz. Bu ülkenin fertlerinin her birinin hiçbir ayrıma tabi tutulmadan, herkesin kendini içinde bulunduğu, her görüşün temsil edildiği, temel hak ve özgürlükleri daha da güçlendiren, devletin görevlilerine daha da netleştiren bir toplum sözleşmesini yapabilir bu ülke. Bu konuda uzlaşabiliriz. Uzlaştığımızda da millete olan borcumuzu yerine getiririz. Kim bu uzlaşmaya yaklaşırsa milletten takdir toplar. Kim 'biz uzlaşmıyoruz, biz yanaşmıyoruz, masaya oturmuyoruz' derse milletten eleştiri alır. O nedenle inşallah 28. dönem parlamentosunda bu uzlaşma sağlanır ve Türkiye Yüzyılı'na başladığımız şu anlamlı dönemde Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına adım attığımız bu anlamlı dönemde demokratik, sivil katılımcı bir anayasayla yolumuza devam edelim. Hem temel hak ve özgürlüklerin güçlendirilmesi hem de istikrarlı kalkınma hamlelerine devam edilmesi noktasındaki kararlılığımızı sürdürmeye devam edeceğiz" diye konuştu. İsrail'in Filistin'de gerçekleştirdiği katliama da tepki gösteren Tunç, şunları söyledi: "Hepimizi derinden yaralayan 7 Ekim'den bu yana Filistin'de, Gazze'de bir soykırım suçu işleniyor. 45 bin Filistinli şehit edildi. Bunun yüzde 80'i kadın ve çocuklardan oluşuyor. Çocuklar katlediliyor. Dünyanın süper gücü dediğimiz devletler hiç utanmadan sıkılmadan orada savunma hakkından bahsedebiliyor. Kadınlar katlediliyor. Kadın hakları diyenler, çocuklar katlediliyor çocuk hakları diye örgüt kuranların, sözleşmeler yapanların hiç sesi çıkmıyor maalesef. Orada sadece 7 Ekim'den bu yana değil bir asırdan bu yana bir zulüm var. 400 yıldan bu yana Osmanlı hâkimiyetinde her dinden insanın barış içerisinde, huzur içerisinde yaşadığı Filistin topraklarında işte bir asır önce siyonizm kongresi sonrası bir Yahudi devleti kurma fikrinin ardından orada bir işgal süreci başladı ve oradaki halkın Filistinlilerin toprakları işgal ede ede küçücük topraklara sığdırıldı oranın insanları. Bir soykırıma tabi tutuldu göçe zorlandılar." "Uluslararası platformlarda hep Filistin'in sesi olmaya çalıştık" Birleşmiş Milletler'in bu süreç içerisinde yüzyıldan bu yana sayısız kararlarının bulunduğunu aktaran Tunç, "Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin kararları var. 'İşgal ettiğiniz topraklardan çekilin' diye kararlar var ama bu kararların hiçbirisine İsrail maalesef uymadı. Bir devlet gibi değil adeta bir işgalci terör devleti gibi hareket etti. 7 Ekim'den bu yana da soykırımcı İsrail olarak tarihe geçti. 7 Ekim'den bu yana Türkiye olarak oradaki akan kanın durdurulmasıyla ilgili Cumhurbaşkanımız, Dışişleri Bakanımız Türkiye olarak büyük bir mücadele verdik. İnsani yardımlarımızı kesmedik. Uluslararası platformlarda hep Filistin'in sesi olmaya çalıştık. Birleşmiş Milletler köprüsü dahil olmak üzere her platformda bölge ve dünya liderleriyle Cumhurbaşkanımız oradaki akan kanın durması konusunda hep mücadelesini sürdürdü" şeklinde konuştu. "Birleşmiş Milletler'in yapısı dünyanın ve insanlığın sorunlarına cevap veremiyor" Birleşmiş Milletler'in görevini yerine getiremediğini anlatan Tunç, "Avrupa olarak siz nasıl soykırıma evet diyebilirsiniz. Birleşmiş Milletler soykırım sözleşmesinin bütün maddeleri, unsurları İsrail tarafından ihlal edildi. Uluslararası Adalet Divanı karar verdi. 'Burada soykırım var' dedi. Tedbir kararları verdi. 'Ateşkes olması lazım. İnsani yardımların engellenmemesi gerekir' dedi. Mahkemenin kararını uygulayan yok. Kim uygulayacak? Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi uygulayacak. Uyguluyor mu? Hayır. Birleşmiş Milletler'in yapısı bu kararları uygulamaya elverişli değil. Öyle bir kurgu yapılmış ki orada bir oyla veto edildiğinde karar çıkmıyor. Amerika Birleşik Devletleri 'hayır' dediğinde o 5 Güvenlik Konseyi'nin aldığı karar geçersiz. Böyle bir adalet olabilir mi? Böyle bir dünya düzeninde huzur olabilir mi? İşte Cumhurbaşkanımız, Birleşmiş Milletler'in yapısı uluslararası kuruluşlar, dünyanın sorunlarına, insanlığın sorunlarına cevap veremiyor" ifadelerine yer verdi. "Türkiye'yi huzurlu bir geleceğe kavuşturmanın gayreti içerisinde olacağız" Bakan Tunç, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Milli birlik ve beraberlik içerisinde inşallah yolumuza devam ettiğimizde Türkiye'yi daha güçlü kılacağız ve Cumhurbaşkanımızın liderliğinde inşallah önümüzde 3.5-4 yıllık bir icraat süresi var. Seçimsiz geçecek bir süre var. Hem belediyelerimiz için hem de hükümetimiz için bu süreyi çok iyi değerlendireceğiz ve Türkiye'yi adalet başta olmak üzere huzurlu bir geleceğe kavuşturmanın gayreti içerisinde olacağız." Son zamanlarda meydana gelen ve toplumu huzursuz eden hususların önlenmesiyle ilgili olarak tedbirlerin de alınmaya devam ettiğini kaydeden Tunç, "Kadının şiddetten korunması, çocukların her türlü istismardan korunması bizim önceliğimiz. Her türlü kötülükten ülkemizi uzak tutmanın gayreti içerisinde yargısı, yürütmesi, yasaması ile inşallah bu başarıyı hep beraber sağlayacağız. Aldığımız tedbirler var. Özellikle suçun önlenmesi, suçlunun ıslahı ve yaptırımların artırılması ve bu anlamda ceza kanunlarımızda ve infaz kanunlarımızda eleştiri konusu olan hususları ortadan kaldırmaya yönelik yargı reformu strateji belgesiyle ilgili şu anda son aşamadayız. Cumhurbaşkanımız kamuoyuyla paylaştıktan sonra inşallah orada yasamayı ilgilendiren özellikle toplumda huzursuzluğa yol açan suçlar bakımından bu suçları önlemeye yönelik birtakım yasal düzenlemeleri milletvekillerimizin takdirlerine arz edeceğiz. Kısa, orta ve uzun vadeli hedefler anlamında hem yasama hem yürütme idari uygulamaları hızlı bir şekilde hayata getirmenin gayreti içerisinde olacağız. Milletimizin huzurunu güvenliğini en önde tutuyoruz. Adaleti en önde tutuyoruz ve adaletle beraber kalkınmayı, istikrarlı kalkınma hamleleriyle milletimizin refahını daha da arttırmanın gayreti içerisinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz" diye konuştu.

Tunç: 2 yılın altında ceza alanlar da cezaevine girecek Haber

Tunç: 2 yılın altında ceza alanlar da cezaevine girecek

Programda konuşan Tunç, adaletin tecellisi, toplumu suçtan korumak ve özellikle toplumsal barış ve huzuru korumaktır. Adaletin amacı ve hukuk devletinin asli gayesi bu. Adaletin tecellisi dediğimiz zaman da tabii bunun en önemli kısmı da ceza adalet sistemimiz. Ceza adalet sistemi caydırıcı olmalı. Toplumu suçtan korumalı, hak edene hak ettiğinin yaptırımı vermeli. Ceza adalet sistemi üç önemli aşamadan ibaret. Birincisi kişinin suç işleyip işlemediğiyle ilgili delillerin araştırılması safhası. Yani soruşturma safhası. Bir sonraki safhaya hazırlık özellikle o kişinin hangi suçu işlediği ve işlediği suça ilişkin delillerin toplanması süreci. Bu araştırma ve soruşturma tamamlandıktan sonra da ikinci aşama dava aşaması, kovuşturma aşaması, delillerin takdiri aşaması. Hakimlerimizin, ve savcılarımızın yargılama yaparak kişilere işledikleri suçun karşılığı olan yaptırımı orada kararlaştırması. Ve soruşturma ve kovuşturma aşamasından sonraki ceza adalet sisteminin en önemli aşaması ve son infaz aşaması, cezanın infazı, cezanın infazı eğer kişiyi ıslah edebiliyorsa onu topluma kazandırabiliyorsa, bir daha suç işlemeyecek hale getirebiliyorsa o zaman işte infaz aşaması. Ve sonuç olarak ceza adaletinin en önemli aşaması da gerçekleşmiş olur” diye konuştu. “İKİ YILIN ALTINDAKİ SUÇLARDA CEZASIZLIK ALGISINI ORTADAN KALDIRMAYA İLİŞKİN ÇALIŞMALARIMIZ VAR” 9. ve 10. yargı paketi hakkında konuşan Tunç, “Şu anda meclisin gündeminde olan dokuzuncu yargı paketinde yine meclisin gündeminde olan milletvekillerimizin takdirlerine arz ettiğimiz onuncu yargı paketinde de gerek ceza adalet sistemiyle ilgili olarak cezalardaki caydırıcılıkla ilgili olarak önemli taslaklarımız var. Milletvekillerimizin takdirlerine bunlarız ilettik. Tabii bazı suçlar bakımından, özellikle iki yılın altındaki suçlarda cezasızlık algısını ortadan kaldırmaya ilişkin denetimli serbestlik uygulamalarına yönelik koşullu salıverme uygulamalarına yönelik Türk Ceza Kanunu'muzda özellikle bazı suçlarla ilgili alt ve üst sınırlardaki toplumdan ve uygulayıcılardan gelen eleştirilerin ortadan yönelik bazı çalışmalarımız var. Özellikle hem dokuzuncu ve hem onuncu yargı paketleri içinde Meclisin gündeminde olan hem de önümüzdeki günlerde. Hukukun üstünlüğünü esas alan bir yargı sistemi ve vatandaşlarımızın yargıya güvenini en üst noktaya taşıma amacı taşıyan Yargı Reformu Strateji Belgemizdeki hazırlıklarımızı da tamamlamış bulunuyoruz. Önümüzdeki günlerde Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından kamuoyuyla paylaşıldıktan sonra o belgede de özellikle kısa, orta ve uzun vadeli hedeflerin gerek yasamayı ilgilendiren, gerek yürütmeyi, gerek yargıyı ilgilendiren hususlarla alakalı kamuoyuyla paylaşıp sonrasında inşallah hayata geçireceğiz” dedi. Bakan Tunç fuarı gezdikten sonra basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Bir basın mensubunun “Narin Güran cinayeti soruşturması hangi aşamada?” şeklindeki sorusu üzerine Tunç, “Biliyorsunuz daha önce de sizlerle paylaşmıştık. 21 Ağustos'ta Narin kızımız kaybolmuştu. Akşamında bir kayıp ihbarıyla arama çalışmaları başlamıştı. Sonra adli soruşturma başladı. O kapsamında ifadeleri alındı. Şu anda tutuklular var. Tutukluların yanı sıra adli kontrollü olan şüpheliler var. Yaklaşık 250’ye yakın kişinin ifadesi alındı. Özellikle şüpheliler konusunda tekrar ifadelerin alınması söz konusu oldu. Tespit edilen kamera görüntüleri oldu. Bu görüntülerin TÜBİTAK değerlendirmesi yapıldı. Sonrasında Narin kaybolduktan sonra evlerinin önüne kamera takanlar oldu. Bu kameralara giren, o görüntülerde toplandı ve incelemeleri yapıldı. Yine HTS kayıtları tespit edildi. Geriye dönük o bölgede kimlerin kimlerle konuştuğu, şüpheliler bakımından özellikle baz çakışmaları çok önemliydi. O daraltılmış baz çakışmaları bilirkişi incelemeleriyle çok önemli verilere de ulaştırdı. Hiç kimsenin şüphesi olmasın. Narin evladımızın katilleri yargı önünde hesap verecek” şeklinde konuştu. “İLK 4 MADDEYLE İLGİLİ BİR TARTIŞMA SÖZ KONUSU OLAMAZ” TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un “Anayasa’da yer alan ‘Devletin milletiyle ve ülkesiyle bir bütündür’ tabirinin değişmesi” gerekir şeklindeki cümlesi sonrası kamuoyunda oluşan Anayasa’nın 3 maddesi ile ilgili tartışmalar üzerine ise Tunç, “Meclis Başkanımız bir açıklama yaptı. Onu kastetmediğini söyledi. Anayasamızın ilk 4 maddesiyle ilgili bizim herhangi bir tartışmamız söz konusu olamaz. Anayasamızın ilk 4 maddesi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin niteliklerini belirleyen bir maddedir. Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne vurgu yapan, İstiklal Marşımız, başkentimiz, Ankara, ve ay yıldızlı al bayraktan bahseder. Bu nedenle ilk 4 maddeyle ilgili olarak kesinlikle bir tartışma söz konusu olamaz. Meclis Başkanımız da bunu ifade ettiler. Yeni anayasa çalışmalarını bu şekildeki tartışmalara boğmamamız lazım. Meclis Başkanımız da kastının bu olmadığını yurt dışından verdiği demeç de gösterdi. Meclis Başkanımızın kastetmediği bir hususu farklı noktaya çekerek bir takım yorumlar yapıyorlar. Cumhurbaşkanımız her konuşmasının sonunda tek devlet diyor, tek vatan diyor, tek millet diyor, tek bayrak diyor. Dolayısıyla bizim anayasamızın ilk 4 maddesini bu şekilde ifade ediyor. Dolayısıyla burada ilk 4 maddeyle ilgili bir tartışma söz konusu olamaz. Yeni anayasaya da Türkiye'nin ihtiyacı vardır” diye konuştu. Bakan Tunç, Kocaeli’nin Gebze ilçesindeki bir hayvan rehabilitasyon merkezinde çöp torbaları içinde çok sayıda kedi ve köpeğin ölü olarak bulunmasına ilişkin, “Gebze'deki olayla ilgili olarak da soruşturma başlatıldı. Orada eğer kanuna aykırı bir uygulama varsa zaten gerekli yaptırımlar gerçekleşir. Orada kanun açık. Burada sebepsiz yere hayvan öldürmenin cezalandırılacağı açıkça yazıyor zaten. Bu yasa hayvanları öldürme yasası olarak lanse edilmiştir. Tarım Bakanlığımız bu konunun üzerinde çok çalıştı. Özellikle bu yasa hayvanları öldürme yasası değil, hayvanları da insanları da özellikle tehlikeli durumlardan korumak, çocuklarımızı korumak, sokaklara daha güvenli hale getirmek için yapıldı. Eğer orada bir yanlış uygulama varsa elbette ki onun soruşturması yapılır” dedi. Bakan Tunç, Eylem Tok’un, İstanbul’da bir kişinin ölümüne neden olan oğlu Timur Cihantimur’u ABD’ye kaçırmasıyla ilgili Türkiye’ye iade süreci hakkındaki soru üzerine “Şu anda orada iade yargılaması devam ediyor. En son iade yargılaması yapan hakim iddiaları özetleyen bir dilekçe vermeniz gerekir dedi ve duruşmayı erteledi. O duruşma devam ediyor. İade gerçekleşirse Türkiye'ye gelir ve buradaki işlemiş oldukları suçlar nedeniyle yargı önüne çıkarılır. Oradaki süreci bekleyelim yani bizim bütün belgelerimiz, iade talebimiz hepsi oradaki makamlarda. Oradaki savcının da iade konusundaki görüşleri ortada. Dolayısıyla oradaki yargı sürecini bekleyeceğiz” ifadelerini kullandı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.