Araştırmacı Yazar Abdullah Uluyurt'un kaleminden "Suyun Akışına Yön" başlıklı yazı dizimiz üçüncü bölümüyle sürüyor.
İşte Türkiye'de yapılması gereken çalışmalar...
Haber Giriş Tarihi: 16.04.2025 15:54
Haber Güncellenme Tarihi: 16.04.2025 15:58
Kaynak:
Abdullah ULUYURT
Türkiye uzun süre faaliyetlerini kurumsallaştıramamıştır. Bugün ise kurum enflasyonu yaşanmaktadır. Bu Türk Dünyasına yönelik çalışmalarda güç ve kaynak israfına neden olmaktadır. Yeni bir yapılanma ile bu çok başlılık ortadan kaldırılmalıdır. Yasal yetki ve imkânlarla donatılmış olan “Türk İşbirliği Bakanlığı” kurulmalıdır. Böylece etkin bir çalışma yürütülmüş olacaktır. Bu bakanlık Türk Dünyasına yönelik eğitim, kültür, ekonomi, yerel yönetimler ve sosyal alanlarda eşgüdüm sağlayıcı ve faaliyet planlama ve yürütücü bir çatı kuruluş olacaktır. Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı (TİKA), Yurt Dışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı (YTB), kurulacak Bölgesel Kalkınma ve İşbirliği Sermaye Ajansı ve İnsani Yardımları ve Sivil Toplum Örgütleri Eşgüdüm Ajansı’nın bu Bakanlığa bağlanması öngörülmelidir.
Türkiye’de kurumsallaşmak için “Türk Dünyası Uzmanı”kadrosunun oluşturulması gerekmektedir. Söz konusu uzmanlara mesleki eğitim, bilgi kazanma ve kazandıkları bilgiyi alanda uygulama imkânı verilmelidir. Sürdürülebilir çalışmaların sürekli uzmanlarla yapılacağı muhakkaktır. Türk Dünyası Uzmanı ilgilendiği ülkenin resmi dilini, Türk topluluğunun şive veya ağzını bilmelidir.
EŞGÜDÜMLÜ TEŞKİLATLAR
Öte yandan, Türk Dünyası ile ilişkilerin bütünlüğü için tüm Bakanlıklarda bu camiaya dönük faaliyetlerin eşgüdümünü sağlayacak birim (genel müdürlük/daire başkanlığı/şube müdürlüğü) kurulmalıdır.
Yukarıda bahsedilen nepotizmden uzak yapılandırılmış Bölgesel Kalkınma ve İşbirliği Sermaye Ajansı’nın ekonomik faaliyetlerin finansmanını sağlamak üzere önce Türkiye’de daha sonra Türk Dünyasının ortak yönetiminde yapılandırılmasına ihtiyaç vardır.
Böylece tüm faaliyetler tek merkezden yönlendirilmeli, çalışmalar sadece bir kuruluşun değil, milli politika halinde tüm ülkenin görevi durumuna getirilmelidir. Oluşturulan milli politika ile belirlenen hedeflerden uzak kurumsal ya da siyasal yanlışların yapılması uluslararası ilişkilerde telafisi mümkün olmayan neticeler vermektedir.
REFAH VE BARIŞ
Soydaşların ülkelerinde eşit yurttaş olarak yaşamaları esas olmalıdır.Göçmen dernekleri, güçlü ve işlevsel bir konfederasyon çatısı altında birleştirilmelidir. Türk Dünyasına yönelik çalışan diğer gönüllü kuruluşlarla beraber etkin bir eşgüdüm sağlanmalıdır. Gönüllü kuruluşlar sürdürülebilir, insana dokunan ve uzun dönemde fayda üreten faaliyetler olması esasında maliyet paylaşımı yöntemi ile desteklenmelidir. Öncelik alanda görünür “Türklerin refahına ve bölge barışına” hizmet eden faaliyetlere verilmelidir.
Göçmenlerin tamamının ikamet, vatandaşlık, eğitim, sağlık ve diploma denkliği gibi sorunları çözülerek, bunların Türkiye’de onurlu birer Türk vatandaşı olarak yaşamaktan memnun hale gelmeleri sağlanmalıdır. Göçmenler toplum barışına hizmet edecek şekilde üretim araçlarının olduğu alanlara zorunlu ikamete tabi olarak yerleştirilmelidir
Yukarıda bahsedilen idari yapıya imkân oluşturulmalı, sivil ve resmi alanda milli bir boyutlu anlayışın hâkim olması sağlanmalıdır.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Söz Bursa
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Türkiye’de Yapılması Gereken Çalışmalar
Araştırmacı Yazar Abdullah Uluyurt'un kaleminden "Suyun Akışına Yön" başlıklı yazı dizimiz üçüncü bölümüyle sürüyor. İşte Türkiye'de yapılması gereken çalışmalar...
Türkiye uzun süre faaliyetlerini kurumsallaştıramamıştır. Bugün ise kurum enflasyonu yaşanmaktadır. Bu Türk Dünyasına yönelik çalışmalarda güç ve kaynak israfına neden olmaktadır. Yeni bir yapılanma ile bu çok başlılık ortadan kaldırılmalıdır. Yasal yetki ve imkânlarla donatılmış olan “Türk İşbirliği Bakanlığı” kurulmalıdır. Böylece etkin bir çalışma yürütülmüş olacaktır. Bu bakanlık Türk Dünyasına yönelik eğitim, kültür, ekonomi, yerel yönetimler ve sosyal alanlarda eşgüdüm sağlayıcı ve faaliyet planlama ve yürütücü bir çatı kuruluş olacaktır. Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı (TİKA), Yurt Dışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı (YTB), kurulacak Bölgesel Kalkınma ve İşbirliği Sermaye Ajansı ve İnsani Yardımları ve Sivil Toplum Örgütleri Eşgüdüm Ajansı’nın bu Bakanlığa bağlanması öngörülmelidir.
Türkiye’de kurumsallaşmak için “Türk Dünyası Uzmanı” kadrosunun oluşturulması gerekmektedir. Söz konusu uzmanlara mesleki eğitim, bilgi kazanma ve kazandıkları bilgiyi alanda uygulama imkânı verilmelidir. Sürdürülebilir çalışmaların sürekli uzmanlarla yapılacağı muhakkaktır. Türk Dünyası Uzmanı ilgilendiği ülkenin resmi dilini, Türk topluluğunun şive veya ağzını bilmelidir.
EŞGÜDÜMLÜ TEŞKİLATLAR
Öte yandan, Türk Dünyası ile ilişkilerin bütünlüğü için tüm Bakanlıklarda bu camiaya dönük faaliyetlerin eşgüdümünü sağlayacak birim (genel müdürlük/daire başkanlığı/şube müdürlüğü) kurulmalıdır.
Yukarıda bahsedilen nepotizmden uzak yapılandırılmış Bölgesel Kalkınma ve İşbirliği Sermaye Ajansı’nın ekonomik faaliyetlerin finansmanını sağlamak üzere önce Türkiye’de daha sonra Türk Dünyasının ortak yönetiminde yapılandırılmasına ihtiyaç vardır.
Böylece tüm faaliyetler tek merkezden yönlendirilmeli, çalışmalar sadece bir kuruluşun değil, milli politika halinde tüm ülkenin görevi durumuna getirilmelidir. Oluşturulan milli politika ile belirlenen hedeflerden uzak kurumsal ya da siyasal yanlışların yapılması uluslararası ilişkilerde telafisi mümkün olmayan neticeler vermektedir.
REFAH VE BARIŞ
Soydaşların ülkelerinde eşit yurttaş olarak yaşamaları esas olmalıdır. Göçmen dernekleri, güçlü ve işlevsel bir konfederasyon çatısı altında birleştirilmelidir. Türk Dünyasına yönelik çalışan diğer gönüllü kuruluşlarla beraber etkin bir eşgüdüm sağlanmalıdır. Gönüllü kuruluşlar sürdürülebilir, insana dokunan ve uzun dönemde fayda üreten faaliyetler olması esasında maliyet paylaşımı yöntemi ile desteklenmelidir. Öncelik alanda görünür “Türklerin refahına ve bölge barışına” hizmet eden faaliyetlere verilmelidir.
Göçmenlerin tamamının ikamet, vatandaşlık, eğitim, sağlık ve diploma denkliği gibi sorunları çözülerek, bunların Türkiye’de onurlu birer Türk vatandaşı olarak yaşamaktan memnun hale gelmeleri sağlanmalıdır. Göçmenler toplum barışına hizmet edecek şekilde üretim araçlarının olduğu alanlara zorunlu ikamete tabi olarak yerleştirilmelidir
Yukarıda bahsedilen idari yapıya imkân oluşturulmalı, sivil ve resmi alanda milli bir boyutlu anlayışın hâkim olması sağlanmalıdır.
Kaynak: Abdullah ULUYURT
En Çok Okunan Haberler
YAZARLARIMIZ Tüm Yazarlarımız