Abdullah Uluyurt'un kaleminden "Türk Dünyasına Yön" başlıklı yazı dizimiz devam ediyor. İkinci bölümde Araştırmacı Yazar Uluyurt, Türk dünyası için ciddiyet ve sistemli bir eylem birlikteliğinin neden gerekli olduğunu anlattı...
Haber Giriş Tarihi: 13.04.2025 22:28
Haber Güncellenme Tarihi: 13.04.2025 23:05
Kaynak:
Abdullah ULUYURT
Türk Dünyası tabirinden kastedilen, Bağımsız ve Özerk Türk Devletleri ile Türk ve Akraba Toplulukları’dır. Batı Balkanlardan Çin’e, Sibirya’dan Basra Körfezine kadar geniş bir coğrafyada yaşayan ve Türkçe konuşan Türk nüfusu yaklaşık olarak 300 milyon düzeyindedir.
Bu geniş kitlenin siyasi, ekonomik ve sosyal alanlarda Türkiye’nin öncülüğünde, tüm unsurları bir araya getirerek ciddi ve sistemli bir eylem birliğinin gerçekleşmesi gerekmektedir.
Türk Dünyasına yönelik çalışmalarda öncelikli hedef tüm Türklerin refaha ve barışa kavuşmasıdır. Refaha kavuşmanın yolu da birlikte çalışarak ortak değerlerimizi büyütüp, güç birliğimizi kuvvetlendirip, siyasi, sosyal ve ekonomik anlamda kalıcı ve sürdürülebilen büyüklüğe ulaşmaktır. İlişkiler güçlenmeden, birlikte çalışıp, ortak değerleri kuvvetlendirmeden ve bunu da kurumsallaştırmadan refahın ve barışın temin edilmesi mümkün görünmemektedir.
KAYNAK İSRAFININ ÖNÜNE GEÇİLMELİ
Türk Dünyasının birlikte güçlenmesi ve uluslararası siyaset arenasında bir güç olabilmesi ve Türk Dünyasına yönelik çalışmaların veriminin artırılması için öncelikle Türkiye’nin kendi içinde güç ve kaynak israfını önleyen faaliyetleri gerçekleştirmesi gerekmektedir.
Türk Dünyası ile ilişkilerin temelinde bugüne kadar süregelen “düşman yaratma” ve bundan fayda sağlama hastalığı tedavi edilmelidir.
Türk Dünyasına yönelik politikaların yürütülmesinde “şark meselesi” gibi dünden dayatılan düşünce ve duygulardan uzak “birlikte üreten, hakça bölüşen” ilişkiler geliştirilmelidir.
Türk Cumhuriyetleri, özerk devletler ve bölgeler dışındaki yerlerde siyasi birlik teşvik edilmelidir. Siyasi kararlar da yerinde tek merkezden belirlenmesinde yarar vardır.
Türk Dünyasının birlikteliğinde nihai hedef demokratik hayatın işlerliğinde refah toplumudur. Bu da şeffaf ve hesap verilebilirliği gerektirir. Kaynaklar kararlılık, sürdürülebilirlik ilkelerine uygun harcanmalıdır.
OTORİTER YÖNETİMLER VE SAVAŞLAR…
Türk Dünyası, siyasetçilerinden ve yöneticilerinden ülkelerindeki refah seviyesini yükseltmesini, bölgeden göçü canlı tutan işsizliğe çözüm bulunmasını, kayıt dışı ekonominin disipline edilmesini beklemektedir.
Türk Dünyasında tutuculuktan uzak, otoriter yönetimler ve savaşların acılarından sıyrılarak insan haklarını içselleştirmiş, demokratik, barışçı yöntemler ve çoğulcu ekonomilere doğru ilerleyiş desteklenmelidir.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Söz Bursa
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Türk dünyasının ihtiyacı!
Abdullah Uluyurt'un kaleminden "Türk Dünyasına Yön" başlıklı yazı dizimiz devam ediyor. İkinci bölümde Araştırmacı Yazar Uluyurt, Türk dünyası için ciddiyet ve sistemli bir eylem birlikteliğinin neden gerekli olduğunu anlattı...
Türk Dünyası tabirinden kastedilen, Bağımsız ve Özerk Türk Devletleri ile Türk ve Akraba Toplulukları’dır. Batı Balkanlardan Çin’e, Sibirya’dan Basra Körfezine kadar geniş bir coğrafyada yaşayan ve Türkçe konuşan Türk nüfusu yaklaşık olarak 300 milyon düzeyindedir.
Bu geniş kitlenin siyasi, ekonomik ve sosyal alanlarda Türkiye’nin öncülüğünde, tüm unsurları bir araya getirerek ciddi ve sistemli bir eylem birliğinin gerçekleşmesi gerekmektedir.
Türk Dünyasına yönelik çalışmalarda öncelikli hedef tüm Türklerin refaha ve barışa kavuşmasıdır. Refaha kavuşmanın yolu da birlikte çalışarak ortak değerlerimizi büyütüp, güç birliğimizi kuvvetlendirip, siyasi, sosyal ve ekonomik anlamda kalıcı ve sürdürülebilen büyüklüğe ulaşmaktır. İlişkiler güçlenmeden, birlikte çalışıp, ortak değerleri kuvvetlendirmeden ve bunu da kurumsallaştırmadan refahın ve barışın temin edilmesi mümkün görünmemektedir.
KAYNAK İSRAFININ ÖNÜNE GEÇİLMELİ
Türk Dünyasının birlikte güçlenmesi ve uluslararası siyaset arenasında bir güç olabilmesi ve Türk Dünyasına yönelik çalışmaların veriminin artırılması için öncelikle Türkiye’nin kendi içinde güç ve kaynak israfını önleyen faaliyetleri gerçekleştirmesi gerekmektedir.
Türk Dünyası ile ilişkilerin temelinde bugüne kadar süregelen “düşman yaratma” ve bundan fayda sağlama hastalığı tedavi edilmelidir.
Türk Dünyasına yönelik politikaların yürütülmesinde “şark meselesi” gibi dünden dayatılan düşünce ve duygulardan uzak “birlikte üreten, hakça bölüşen” ilişkiler geliştirilmelidir.
Türk Cumhuriyetleri, özerk devletler ve bölgeler dışındaki yerlerde siyasi birlik teşvik edilmelidir. Siyasi kararlar da yerinde tek merkezden belirlenmesinde yarar vardır.
Türk Dünyasının birlikteliğinde nihai hedef demokratik hayatın işlerliğinde refah toplumudur. Bu da şeffaf ve hesap verilebilirliği gerektirir. Kaynaklar kararlılık, sürdürülebilirlik ilkelerine uygun harcanmalıdır.
OTORİTER YÖNETİMLER VE SAVAŞLAR…
Türk Dünyası, siyasetçilerinden ve yöneticilerinden ülkelerindeki refah seviyesini yükseltmesini, bölgeden göçü canlı tutan işsizliğe çözüm bulunmasını, kayıt dışı ekonominin disipline edilmesini beklemektedir.
Türk Dünyasında tutuculuktan uzak, otoriter yönetimler ve savaşların acılarından sıyrılarak insan haklarını içselleştirmiş, demokratik, barışçı yöntemler ve çoğulcu ekonomilere doğru ilerleyiş desteklenmelidir.
Kaynak: Abdullah ULUYURT
En Çok Okunan Haberler
YAZARLARIMIZ Tüm Yazarlarımız