CHP, İYİ Parti, Demokrat Parti, Saadet Partisi, DEVA Partisi ve Gelecek Partisinin yer aldığı altılı masanın 10'uncu toplantısı sona erdi.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'nun ev sahipliğindeki toplantıya, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ve DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan katıldı.
Gelecek Partisi Genel Merkezi'nde basına kapalı yapılan toplantı 9 saat 5 dakika sürdü.
Yaklaşık 9,5 saat süren toplantının ardından yazılı açıklama yapıldı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi.
"Aziz milletimiz,
Altı siyasi partinin genel başkanları olarak Cumhuriyetimizin 100. yılına girdiğimiz bu hafta içinde 5 Ocak 2023'te Gelecek Partisi'nin ev sahipliğinde biraraya geldik. 2023 yılının ve Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılının ülkemize ve milletimize mutluluk, adalet ve refah getirmesini diliyoruz.
Bu yılın ilk toplantısı ile Altılı Masa olarak başlattığımız işbirliği sürecinin ilk yılını da tamamlamış olduk. Bu bağlamda toplantımıza 1 yılın genel değerlendirmesiyle başladık. Üstlendiğimiz tarihi sorumluluğumuzun bilincinde olarak işbirliiğimizi 12 Şubat 2022'deki ilk zirvesinde kamuoyuna duyurduğumuz ilke ve hedefler doğrultusunda sürdürme kararlılığımızı bir kez daha vurguluyoruz.
İki yüzyıllık modernleşme 150 yıllık meclis, 100 yıllık Cumhuriyet ve 75 yıllık demokrasi tarihimizdeki bütün ana akımların temsil edildiği bu işbirliği süreci siyasi tarihimizde bir ilk niteliği taşımaktadır. Bütün bu tecrübe birikimimizden hareketle temel amacımız bir taraftan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin devlet ve kamu hayatında yol açtığı tahribatı gidermek, diğer taraftan Cumhuriyetimizi gerçek ve kamil demokratik düzen ile taçlandıracak bir dönemi başlatmaktır.
"YENİ BİR SİYASİ İKLİM OLUŞTURDUK"
Bu bağlamda son 1 yıl içinde kat ettiğimiz mesafeyi elde ettiğimiz kazanımları ve karşı karşıya olduğumuz meydan okumaları son derece samimi bir ortamda ve yapıcı bir şekilde değerlendirdik. Her şeyden önce memnuniyetle ifade etmek isteriz ki, bu işbirliği süreci ülkemizin siyasi ikliminde psikolojik bir dönüşüme öncülük etmektedir. İktidarın kendisinden farklı düşünen kesimleri düşmanlaştırma ve kutuplaştırma üzerinden tahakkümünü sürdürme çabasına karşı farklı düşünceleri ve yaklaşımları bir masa etrafında bir araya getirerek yeni bir siyasi iklim oluşturduk.
Oluşturduğumuz bu yeni siyasi iklim temelinde önümüzdeki kritik süreçlerde rehber olacak, referans metinler ortaya koyduk. Uzun mesailer sonucunda üretilen güçlendirilmiş parlamenter sistem mutabakat metni, temel ilkeler ve hedefler, seçim güvenliği, kurumsal reform ve güçlendirilmiş parlamenter sistem anayasa değişikliği önerisi metinleri siyasi tarihimizde 6 siyasi partinin ortak bir zemin inşası için ortaya koyduğu ve demokratik olgunluk seviyelerimizi gösteren birer başarı örneği olmuşlardır.
Otoriter yolsuzluk düzenini sürdürmek isteyen iktidar, demokratik özgürlüklerin kısıtlanması, kutuplaştırma, yargının siyasallaştırılması ve medya tekeli üzerinden siyasi mühendislik peşindeyken bizler uzlaşıya, ortak akla, siyasi nezakete ve kapsayıcı demokrasiye dayalı yeni bir sistem mimarisi inşa etmek çabası içine girdik ve bu alanda önemli bir mesafe kat ettik.
"30 OCAK'TA YOL HARİTASI BELİRLENECEK"
Değerli vatandaşlarımız,
Bu çerçevede bugün işbirliği sürecimizin somut adımlar bağlamında son derece önemli iki ortak metnini daha tamamlama aşamasına geldik. Ayrıca bundan sonraki adımlarımızı ve çalıştırma takvimimizi de oluşturduk.
Bugün tamamlama aşamasına getirdiğimiz geçiş süreci yol haritasını ve ortak politikalar metnini 30 Ocak'ta yapacağımız ortak bir tanıtım toplantısı ile kamuoyunun bilgilerine sunacağız.
Bu iki metin ile birlikte partilerimizin siyasi işbirliği mimarisi önemli ölçüde tamamlanmış olacaktır.
- Temel ilkeler ve hedefler metni ile işbirliğimizin dayandığı zemini güçlendirilmiş parlamenter sistem mutabakat metni ile işbirliğimizin siyasi iskeletini seçim güvenliği metni ile siyasi sigortasını güçlendirilmiş parlamenter sistem anayasa değişikliği önerisiyle hukuki sütunlarını kurumsal reform metni ile kurumsal altyapısını açıkladıktan sonra şimdi de yol haritamız ile süreç yönetim mekanizmalarını, ortak politikalar metni ile her alandaki ortak somut adımlarımızı tanımlamış olacağız.
Değerli vatandaşlarımız,
Çetin siyasi şartlar altında 1 yıllık yoğun bir çaba ile ortaya koyduğumuz bu vizyonun hayata geçirilmesinin iki gerekli şarta bağlı olduğumuzun da bilincindeyiz:
Ortak adayımızın Cumhurbaşkanı seçilmesi ve TBMM'de anayasa reformu için gerekli çoğunluğun elde edilmesi.
Bu temel şartların sağlanabilmesi için
- Seçim güvenliği için oluşturulan komisyonun aralıksız çalışarak sandıkların tamamındaki her oyun korunmasını temin edecek tedbirlere yoğunlaşmasına,
"ORTAK ADAYIN TESPİTİ İLE İSTİŞARELER BAŞLATILACAK"
- Ortak bir komisyon tarafından genel başkanların kararlarına baz teşkil etmek üzere TBMM'de anayasal çoğunluğu elde edebilmek için milletvekili seçimlerinde uygulanabilecek alternatiflerin çalışılmasına ve nihai kararı vermek üzere genel başkanlara sunulmasına,
- Genel başkanlar arasında ortak cumhurbaşkanı adayının tespiti ile ilgili istişarelerin başlatılmasına karar verdik.
Cumhurbaşkanı adayı ve milletvekili seçimleri konusunda tam bir uzlaşı kültürüyle hareket edecek ve seçimlerden sonra hem yürütmede hem yasamada yeni bir dönemi başlatacağız.
Bu çalışmaların kısa sürede tamamlanabilmesi amacıyla liderler arası toplantıların daha sık aralıklarla yapılmasına karar verdik. Bu bağlamda bir sonraki toplantımız İYİ Parti'nin ev sahipliğinde 26 Ocak tarihinde yapılacaktır.
"SARAÇHANE DAYANIŞMASINI BİR KEZ DAHA GÖSTERDİK"
Bu vesile ile ayrıca vurgulamak isteriz ki son günlerde gündeme gelen erken seçim tartışmaları bağlamında da ortak tutumumuz açıktır: Geçen sene bir siyasi mühendislik çabası olarak devreye sokulan seçim sistemi ile yapılacak hiçbir erken seçime destek vermeyeceğiz. 2018 seçimlerinde geçerli olan sistemle gerçekleşecek -yani 6 Nisan’dan önce yapılacak- bir erken seçime ise destek vermeye hazırız.
Değerli vatandaşlarımız,
Toplantımızda ayrıca gündemdeki siyasi ve ekonomik konuları da ele aldık.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğluhakkında verilen ve siyaset yasağını da içeren ceza hükmü, yargının siyasallaşmasının son çarpıcı örneği olmuştur. Yargının siyasallaşması karşısındaki tutumumuzu Saraçhane’de sergilediğimiz dayanışmayla bir kez daha göstermiş olduk. Sayın Erdoğan’ın kendi yaşadığı mağduriyeti başkalarına da yaşatacak adımlar atması güç yozlaşmasının en hazin örneklerinden birini teşkil etmektedir. Seçim sürecini etkilemek üzere yargıya müdahale niteliği taşıyacak benzer siyaset mühendisliği çabalarına karşı da bu dayanışmayı kararlılıkla sürdüreceğiz.
"GOLLÜK PAS ZİHNİYETİNE KARŞIYIZ"
Son aylarda gündemde yer alan başörtüsü konusunu da son derece samimi bir istişare ortamı içinde ele aldık. 12 Eylül’ündarbeci ve 28 Şubat’ınvesayetçi zihniyetinin eseri olan ve milyonlarca kadının hayatını karartan bu çağdışı yasağın bir daha gündeme gelmesini engelleyecek hukuki bir teminatın sağlanması konusunda tam bir mutabakata sahibiz.
Ancak, insan hakları ve inanç özgürlüğü ile ilgili bir konuyu ve başörtüsü gibi bir sembolü “gollük pas” olarak gören zihniyete de esastan karşıyız. Başörtüsü yasağı dolayısıyla ağır mağduriyetler yaşayan kadınlariçin hakaret niteliği taşıyan bu tanımlama Sayın Erdoğan’ın bu meseleyi bir seçim malzemesi olarak gördüğünü açık bir şekilde ortaya koymaktadır. İktidar samimi ise, bu düzenlemeler konusunda muhalefetten gelecek önerilere önyargısız şekilde yaklaşarak metinlerin uzlaşı ile çıkmasını desteklemelidir.
Toplantımızda ekonomideki son gelişmeleri de ele aldık. Akıl, bilim ve rasyonalite ile tüm bağlarını koparan, Merkez Bankası bağımsızlığını yok sayaniktidar ülkemize dünyada 7. Avrupa’da 1. en yüksek enflasyona sahipolma utancını yaşatmıştır. TÜİK’in enflasyon hesaplamalarının gerçek hayat ve bağımsız hesaplamalarla hiçbir tutarlılığı kalmamıştır. Ücret ve maaş artışlarında TÜİK’in verilerinin esas alınması milletimize karşı ağır bir hak gaspıdır. İktidarın daha işçinin eline geçmeden bu ay sonunda açlık sınırının altında kalacak olan yeni asgari ücreti bir övünç kaynağı olarak görmesi en hafif tabiriyle hazindir.
"KAMU YÖNETİMİNDEKİ ÇÖKÜŞÜN SOMUT ÖRNEĞİ"
Seçimleri kaybedeceğini anlayan hükümet, panik içinde henüz mürekkebi dahi kurumamış olan 2023 bütçesinde yer vermediği ve 24 saat geçmeden değişen adımlar atarak devlet ve bütçe yönetimindeki ciddiyetsizliğini ve umursamazlığını ortaya koymaktadır.Öte yandan hükümet çalışanların zaten hakkı olan EYT düzenlemesini ve alım gücündeki erime karşısında hiçbir anlam ifade etmeyen maaş artışlarını bir müjde gibi sunmaktadır. Bu durum, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte ortaya çıkan keyfiliğin, kuralsızlığın ve kamu yönetimindeki çöküşün en somut örneğidir.
Toplantımızda ayrıca, geçtiğimiz hafta içinde Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Sinan Ateş’in Ankara’da güpegündüz sokak ortasında katledilmesi ile daha da aşikâr bir şekilde ortaya çıkan kamu düzenindeki bozulma konusunu da kapsamlı bir şekilde ele aldık. Her şeyden önce Sinan Ateş’in ailesine ve sevenlerine taziyelerimizi sunuyoruz. Bu vahşeti daha da vahim kılan husus ise, cinayet sonrasında başta Cumhurbaşkanı, İçişleri Bakanı, Adalet Bakanı ve MHP Genel Başkanı olmak üzere ilgili yetkililerin derin bir sessizlik içine girmeleridir. Daha önce siyasilere, akademisyenlere ve gazetecilere yönelik saldırıların faillerinin hiçbir ceza almadan serbest kalmalarının da verdiği cüretle kendileri gibi düşünmeyen herkese saldıran çetelerin elini kolunu sallayarak gezdiği, mafyatikyapıların karşılıklı infazlar gerçekleştirdiği bir ülkede kamu düzeninden ve demokratik hukuk devletinden bahsetmek mümkün değildir.
"ÜLKEYİ 12 EYLÜL ŞARTLARINA GERİ GÖTÜREMEYECEKTİR"
Bu cürümleri işleyenlerin ve onların arkasındaki güçlerin hak ettikleri cezaları almasının takipçisi olacağız. Kimse ülkemizi her kesimden gençlerin feda edildiği yetmişli yılların karanlıklarına da, seksenli yılların darbeci 12 Eylül şartlarına da, doksanlı yılların faili meçhullerine de geri götüremeyecektir.
Bizi bir araya getiren en önemli saik olan özgürlükçü kamu düzeni ve hukuk devleti ilkeleri ülkemizde egemen oluncaya kadar ortak bir mücadele vermeye kararlıyız. Bu bağlamda, otoriter düzeni sürdürmek için seçimlere olağanüstü şartlarda gitme senaryolarına karşı adil ve objektif seçim şartlarının korunması yönündeki çabalarımızı da yoğunlaştıracağız.
Bu gelişmeleri kaygı ile izleyen Aziz Milletimiz,
Asla ümitsizliğe kapılmayınız.
Siyaseti bir rant ve güç paylaşımı olarak değil, hak ve adalet temelli bir alan olarak gören bizler bu kara bulutları dağıtmaya kararlıyız.
Kimsenin Cumhuriyetimizin 100. Yılını yolsuzluklarla, yasaklarla, baskılarla ve yoksullukla karartmasına izin vermeyeceğiz.
Cumhuriyetimizin 100. Yılı toplumsal barışın, insan hak ve özgürlüklerinin, adaletin, demokratik hukuk devletinin, temiz siyasetin ve refah toplumunun gerçekleşmesi yönünde yeni bir başlangıcın yılı olacaktır."