Bugün ülkemizde 1.600'e aşkın tescilli coğrafi işaretli ürün bulunurken, bu zengin ürün çeşitliliği, coğrafi işaretli ürünlerimizin önemli bir ekonomik potansiyele sahip olduğunu kanıtlıyor. Fakat Türkiye'nin zengin kültürel mirasını temsil eden coğrafi işaretli ürünler, ciddi bir varoluş mücadelesi veriyor. Çünkü, yalnızca tescil almak yeterli değil; denetim mekanizmaları olmadan bu değerli ürünlerin özgünlüğü ve kalitesi tehlike altında kalıyor.
"Türkiye'de coğrafi işaret tescil süreci ve sonrasında geliştirilmesi gereken yapısal alanlar bulunuyor."
Destek Patent Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Yamankaradeniz, "Türkiye'de coğrafi işaretler konusunda sadece tescil sürecine odaklanılmakta, asıl kritik unsurlar olan denetim ve yönetişim ihmal edilmektedir” diyor ve ekliyor: “Tescil, yönetişim ve denetimden oluşan üç ayak iyi çalışmadığı sürece, sistemin başarılı olması mümkün değildir. Tescil süreci, sistemin ilk basamağını oluşturur. Bu aşamada ürün resmi olarak kayıt altına alınarak yasal koruma kazanır. Böylece hem ürünün özgünlüğü korunur hem de tüketiciler doğru bilgilendirilebilir. Yönetişim aşaması, tescil belgesi sahibinin sorumluluk ve yetkilerini belirler. Bu aşama, coğrafi işaretli ürünlerin ekonomik değer yaratabilmesi için kritik öneme sahiptir. Ne var ki ülkemizdeki mevcut düzenlemeler yetkileri tanımlarken, sorumluluklar konusunda belirsizlikler içermektedir. Denetim mekanizması ise iç ve dış olmak üzere iki boyutlu işler ve özellikle denetim eksikliği coğrafi işaretli ürünlerin güvenilirliğini ve değerini ciddi şekilde zedelemektedir. İç denetimde üreticinin tescile uygun üretim yapması ve kendi kendini kontrol etmesi esastır. Dış denetim ise bağımsız ve yetkili kurumlar tarafından gerçekleştirilmelidir. Avrupa Birliği'nde bu görevi bağımsız, akredite olmuş ve teknik donanıma sahip sertifikasyon kuruluşları üstlenmektedir. Ancak ülkemizde coğrafi işaret tescil süreci ve sonrasında denetim mekanizmaları henüz yeterince olgunlaşmamıştır. Avrupa Birliği ülkelerindeki uygulamalar ile kıyaslandığında, Türkiye'deki mevcut durum çarpıcı farklılıklar göstermektedir.”
Yamankaradeniz, “Ülkemizin coğrafi işaretler açısından sahip olduğu zengin potansiyele rağmen, mevcut kurumsal yapılanma ve denetim mekanizmaları için stratejik adımlar atılabilir.
Örneğin;
Mevcut yasal çerçeve baştan sona gözden geçirilerek eksiklikler giderilebilir.Yönetişim süreçlerinin yasal bir zemine oturtulması sağlanabilir.Bağımsız denetim ve sertifikasyon sisteminin oluşturulması için gerekli yönetmelikler hazırlanabilir.Ülke genelinde bölgesel temsilcilikleri olan merkezi bir enstitü kurulabilir.Bu enstitünün faaliyet alanı organik tarımı da kapsayacak şekilde genişletilebilir.
Bu ve benzeri düzenlemeler hayata geçirildiğinde coğrafi işaret tescil süreci ve sonrası etkin bir şekilde işleyecek ve ülkemizin bu alandaki potansiyelinden yeterince fayda sağlanacaktır. Coğrafi işaret, yalnızca bir tescil belgesi değil, aynı zamanda kalite ve güvenin de bir göstergesidir. Bu bilinçle hareket edildiği takdirde, Türkiye'nin yöresel ürünleri dünya çapında tanınır ve tercih edilir hale gelecektir” dedi.