Sinan Ateş suikastı davasının sanığı Özyağcı: “Niyetim öldürmek olsaydı, öldürürdüm”

Eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin 22 sanığın yargılandığı davaya devam edildi. Sanık Eray Özyağcı, “Benim niyetim öldürmek olsaydı öldürürdüm. Karşısına çıktığım zaman ayağına ateş etmezdim, kafasına, göğsüne ateş ederdim” dedi.

Haber Giriş Tarihi: 30.09.2024 22:08
Haber Güncellenme Tarihi: 30.09.2024 22:08

Eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin 22 sanığın yargılanmasına devam edildi. Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’ndeki salonda görülen duruşmada müşteki beyanları sonrası verilen aranın ardından yargılamaya devam edildi. Bu esnada duruşmaya Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu da katıldı. Mahkeme başkanı, celsenin avukat beyanlarıyla devam edeceğini bildirdi. Oturumun başlangıcında mahkeme başkanı, cinayet görüntülerini inceleyen bilirkişi hakkında yapılan suç duyurusu konusunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturmaya yer yok kararı verdiğini açıkladı. “Niyetim öldürmek olsaydı, öldürürdüm” Mahkeme başkanı, sanıkların dinleneceğini bildirdi. Söz verilen sanık Eray Özyağcı, maktul Ateş’i tasarlayarak öldürmediğini iddia ederek, “Amacım yaralamaktı, kastım öldürmek olsaydı ben kafeden çıktığımda Sinan ve Selman hep beraber gidiyordu. Sırtlarından vurur olay yerinden uzaklaşırdım. Ben bunu yapmadım, kaldırımda bekledim. Karşılarına çıktım, 3 el ayaklarına ateş ettim. Yüzüstü düştü, arkadaşları hareket edince panik oldum. Selman silahını bana doğrulttu. Ben de Selman’ın omuz bölgesine ateş ettim. Ben zaten onları vurabilirdim, macera aramazdım. Selman kameranın görmediği yerden bana ateş etti. Hedef gözetmeksizin ben de ona karşılık verdim. O sırada Ahmet Keşik’te ateş etti, sonra olay yerinden hızlıca kaçtım. Benim niyetim öldürmek olsaydı öldürürdüm. Karşısına çıktığım zaman ayağına ateş etmezdim, kafasına, göğsüne ateş ederdim. Siz beni ölümden sorumlu tutuyorsanız kamera kaydından kastım net olarak belli. Ben suçumu zaten kabul ediyorum. Ama bu şekilde bana zulmedilmez. Benim kastım vallahi öldürmek değildi. Ben direkt kafasına ateş eder, kaçardım. Yanındaki kişilerle benim hiçbir alakam yok. Selman’ın koluna ateş etmek istedim, öldürmek istemedim. Sesimizi de kimseye duyuramıyorum. Ben kimseden korkmuyorum” dedi. Özyağcı beyanda bulunurken müşteki tarafından biri, "Karşısına erkek gibi çıksaydın" diyerek küfür edince salondan dışarı çıkartıldı. “Tanık beyanları ve bu konudaki iddialar, kesinlikle mesnetsiz ve iftiradır” Olayda motosikleti kullanan tutuklu sanık Vedat Balkaya, “Kullanmış olduğum motosikletin plakasının bantlı olduğunu iddia eden buraya iki tane yalancı tanık geldi. Bunlara bir yerlerde dokunulduğuna ben kesinlikle inanıyorum. Bunu kesinlikle reddediyorum. Asılsız bir iddiadır, tanık beyanları ve bu konudaki iddialar kesinlikle mesnetsiz ve iftiradır. Bunları reddediyorum. Bu olay benim gözümde basit bir alacak verecek meselesi, bunun ötesine geçmeyeceğini ben kendimce düşünüyordum. Fakat bunların olabileceğini, bu tür bir elim olaya dönüşebileceğini ben düşünemedim. Bu yüzden plakayı kapatma ihtiyacı da duymadım" dedi. Sinan Ateş cinayeti öncesinde keşif yaptığı belirtilen tutuklu sanık Suat Kurt ise şunları söyledi: “Mütaala burada kendini yalanlıyor. Selman Bozkurt‘la hiç alakam yok. Doğukan Çep bile ondan muaf tutuluyor, ben tutulmuyorum. Eray Özyağcı, öldürmek istese rahmetli ofisinden çıkıyor, yanındakilerle beraber Eray’la aralarında 50 metre mesafe var. Arkalarından koşup çok rahat bir şekilde hepsini öldürebilirdi. Cinayetle hiç alakam yok, hiçbirini kabul etmiyorum, talebimi de talep ediyorum.” “Kimseyi öldürmeye göndermedim” İddianameye göre silahlı eylemi organize eden ve azmettirici olarak suçlanan tutuklu sanık Doğukan Çep, “Vereceğiniz her türlü karara saygılı ve de razı olduğumu bilmenizi isterim. Gönül ister ki olguya göre karar verilmesidir. Gönlüm rahat, vicdanım rahat. Ben Ankara’ya kimseyi öldürmeye göndermedim. Gönderirsem gönlüm rahat olmazdı. Çünkü ben birinin ölüm emrini vermiş olacaktım. Bunu da yapsaydım zaten derdim ki 'Evet ben bunu öldürmeye gönderdim' derdim. Delikanlı gibi söylerdim, daha önce de söyledim” ifadelerine yer verdi. “Azmettirici yazılacak en son kişilerden biriyim” Azmettirici olarak suçlanan eski Ülkü Ocakları Genel Merkez yöneticisi tutuklu sanık Tolgahan Demirbaş, “Hiçbir gerçeğe dayandırılmadan yazılan iddianameyi kabul etmediğimi söylüyorum. Mütalaayı kabul etmiyorum. Şahsıma isnat edilen suçları reddediyorum. Benim böyle bir olayın olacağından haberim yok. Maktulle aramda hiçbir husumet yoktur. Tanışıklığım da yoktur. Benim azmettirici olduğumla alakalı bir tane somut delil olmamaktadır. Şu belgelerle bir cinayet filmi yapacağız, elinde 22 tane oyuncu var, yemin ederim azmettirici yazılacak en son kişilerden biriyim. Savcımın bana ağırlaştırılmış müebbet talep etmesini anlamlandıramıyorum. Bilirkişi raporu hatalıdır” dedi. İddianameye göre cinayet öncesinde keşif yapan Suat Kurt’un Ankara’da konakladığı evin sahibi tutuksuz sanık Zekeriya Asarkaya şunları dedi: “İsteyerek bir insanın cinayete yardım edeceğini düşünmüyorum. Ben Sinan Ateş’in ismini bile duymadım. Tanımam etmem. Ben kader mahkumuyum, bu başıma geldi. Hakan Saraç dışında hiç kimseyle bir arkadaşlığım, ilişkim olmadı. Ben bir insanın vurulması için nasıl yardımcı olayım. Kandırıldım ben, bu olaydan dolayı ceza almak istemiyorum. Suçsuzum, beraatımı talep ediyorum.” Asarkaya'nın ardından savunma yapan tutuklu sanık Hakan Saraç da, "Filmlere konu olacak saçma bir cenderenin içine atıldım. 18 aydır neyle uğraştığımı anlamış değilim. Bütün samimiyetimle söyledim her şeyi açıkça. Sinan Ateş'i tanımıyorum. Fotoğrafını ilk defa televizyonda gördüm. Bu olaydaki hiç kimseyi tanımıyorum. Eğer Sinan’ın kanında payım varsa 4 çocuğumu görmeyeyim. Çok hakaret ettiler, olsun acıları var" dedi. Tutuklu sanıklardan Aşkın Mert Gelenbey, "Üzerime atılan hiçbir suçlamayı kabul etmiyorum. Eray Özyağcı’nın böyle bir şey yapacağını bilsem ön koltukta mı getiririm? Eray benim çocukluk arkadaşım. Dedesinin hasta olduğunu söylediği için getirdim, ben de abimi görmeye geldim. Beraatımı talep ediyorum” şeklinde konuştu. Tutuklu sanıklardan polis memuru Murat Can Çolak, "Ben cinayete yardım etmedim. Olaydaki kimseyi tanımıyorum. Yolculuk boyunca uyudum. Hayatımda ilk defa gördüm. Cinayete götürülen biri saklanır. Bu adam yolculuk boyunca ön koltukta geldi. Beraatımı talep ediyorum" dedi. Tutuklu sanıklardan otopark işletmecisi Mustafa Uzunlar ise savunmasında şunları söyledi: "Mütalayı reddediyorum. Olayla ilgisi olmayan aracımın 2 saat Ankara’da bulunmasından dolayı tutukluyum. Sinan Ateş'i tanımıyorum. Aracı kiralayanların polis olduğunu öğrenince sözleşme yapmaya gerek duymadım. Doğukan Çep beni kandırdığını, aracı farklı bir amaç için kullanmak için kullandığını ifadesinde söyledi. Beraatımı talep ediyorum." Tutuklu sanıklardan eski MİT personeli Çağlar Zorlu savunmasında, "Mütaalayı kesinlikle kabul etmiyorum. Olaydan 9 ay önce internetten uydurduğum konum yüzünden suçlanıyorum. İşlemediğim bir suçun cezasını yatıyorum. Suçlamayı kabul etmiyorum. Beraatımı talep ediyorum" ifadelerini kullandı. Tutuklu sanıklardan avukat Serdar Öktem ise savunmasında şunları dedi: "Biz 16 ay iddianame bekledik ama yalan beyanların olduğu bir beyanname mahkemeye sunuldu. Şüpheli dahi değilken görüntülerim alındı. Hakkımdaki soruşturmanın gayriahlaki yapıldığını düşünüyorum. Birden fazla cumhuriyet savcısı tarafından ifadem alınmasına rağmen tek bir savcıyla ifademin alınmış gibi gösterilmesi, ardından oluşturulan algıyla üç dakikada tutuklanmam için talimat verildi. Ben tutuklu olarak yargılanmayı kendime hukuki olarak izah edemiyorum. İfadem tarafıma dahi verilmedi. Haksız ve hukuka aykırı işlemler yapılmıştır. FETÖ’cülerin attığı twettler iddianameye giriyor. Tahliyemi talep ediyorum." Tutuklu sanıklardan Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Emre Yüksel de, "Suçlamayı reddediyorum. Delillerin olmadığı, kime yardım ettiğimin tarif edilemediği bir hengame var. Doğukan Çep ile bilgi paylaştığım söyleniyor. Ne bilgi paylaşmışım? Tolgahan Demirbaş ile arama kayıtlarımıza baktığımızda çoğu ulaşılamamış. Yemek yemeye gittiğimiz yerden fotoğrafımız alınmış. Cevapsız çağrılar ortadadır. Sinan Ateş’in avukatı Ali Yücel’e ait bir araç sorgulatması yapmadım. Ömrüm boyunca karakola bile gitmedim. İlk defa hakim karşısına çıktım. Neden tutuklu olduğum bellli değil. 20 yılla yargılanıyorum. Eray Özyağc'ıyı İstanbul'a götürmekle yargılanıyorum. Kendisiyle bir irtibatım yok" dedi. Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin 22 sanığın yargılandığı davanın görülmesine yarın saat 09.00’da devam edilecek.