"Yerli değil milli ürün" başlıklı yazılarımız yayınladıktan sonra gelen yorumlar neticesinde bu yazıyı yazma ihtiyacı hissettik.
Konuyu sanayi boyutu ile ele aldığımız için değerlendirmemiz de bu yönde olacak.
Yerli ürün; sermayesi yabancı, üretim yeri Türkiye olan ürünler...
Milli ürün; sermayesi Türk, üretim yeri dünya olan ürünler...
"Yerli ve milli ürün" her ikisini kapsayan ve kucaklayan ürünler...
Öncelikle belirtelim ki; yabancı düşmanı olmadığımız gibi, yabancı sermayeye de karşı değiliz.
Ama yancılara karşıyız!
***
Şimdi, bizim sanayimize bir göz atalım.
KOBİ'lerden ziyade, sektör bazında büyük sanayi kuruluşlarımızı inceleyelim.
Üretimi yeni başlayan ve ileri de büyük bir boşluğu dolduracağına inandığımız Togg’u bir kenara bırakırsak;
Milli bir otomobil markamız var mı?
Yok, niye yok?
Çünkü 1969 yılında OYAK Renault fabrikası,1968 yılında FİAT modelleri üretimi için Türk Otomobil Fabrikası (TOFAŞ) kuruldu.
Tamamen Türk mühendis ve işçiler tarafından üretilen “Devrim” marka otomobilimizi “ayak oyunlarıyla” çöpe atıp, yabancı sermayenin markalarını sahiplendik.
Hatta birilerine göre yabancı sermayenin bu iki yatırımıyla milli marka otomobil üretimine ihtiyaç da kalmadı!
Sonunda;
Bizim sanayicimiz yabancı ana sanayilerin tedarikçisi, taşeronu, fasoncusu oldu.
Yabancı ana sanayi ne istediyse onu ürettik ne dediyse onu yaptık ne verdiyse onunla yetindik.
Yüzlerce firmamız fasoncu başladı, taşeron olarak devam etti, şimdi de tedarikçi olarak ayakta kalmaya gayret ediyor.
Toprak bizim, hava bizim, iş gücü bizim, kaynak bizim, marka yancının, kaymak yabancının.
Elbette bu yabancı sermaye yatırımları sayesinde bilgi ve deneyim sahibi olduk.
Ama Allah aşkına söyleyin!
Bu sektörde 60 yıldır milli marka yaratma yolunda vizyonu olan ve bu yönde adım atan bir sanayi kuruluşumuz var mı?
Togg'a gelene kadar bir devlet vizyonu duydunuz mu?
Fasonculukla geçinen, taşeronluğu yeterli gören, tedarikçilikle ayakta durmaya çalışan sanayicilerimize "milli markalar" konusunda bir vizyon kazandırılmalıdır.
Bu kapsamda Togg projesi mutlak suretle başarılı olmalı, yabancılara tedarikçi olmaktan Türk sanayisi kurtarılmalı, yabancıları tedarikçi yapacak olan Togg projesine herkes destek vermelidir.
Bu insani değil, imani bir görevdir…
Çünkü vatan sevgisi imandandır.
***
Kimya sektöründe, elektronikte kaç tane milli markamız var?
Ama tedarikçimiz, taşeronumuz, fasoncumuz yüzlerce var!
Tekstilde, dünya markalarının fasoncusu kim?
"Yerli ürün" adı altında üretim yapan yabancı sermayenin yerinde "milli ürünlerimiz" neden yok?
Çünkü bizim böyle bir vizyonumuz yok!
Binlerce kişiyi asgari ücretle istihdam eden devasa sanayi kuruluşlarımız, 30 metrekarelik bir büronun oluşturduğu markaya taşeronluk yapıyor!
Biz de buna sanayicilik diyoruz, öyle mi?
Biliyor musunuz?
30 kişilik 30 metrekare büro, Türkiye'den vazgeçse, otomobil fabrikaları ülkeden yatırımını çekse, iflas edecek yüzlerce sanayi kuruluşumuz var!
Kimse kusura bakmasın, kimse de asgari ücretli istihdama aldanmasın, kendi markasını ile milli ürünleri üretmeyen sanayici; fasoncudur, tedarikçidir, taşerondur, mecburdur ve yabancı ana sanayiye mahkumdur.
Ekonomik mahkûmiyet en büyük yıkımdır, cari açığın kök nedeni de budur.
***
Nitelikli ve katma değeri yüksek ürünlere yönelmediğimiz sürece, kendi markalarımızı oluşturmadığımız müddetçe;
Atatürk'ün ifadesi ile "Her fabrika bir kaledir" vizyonu asla gerçekleşmeyecek, asgari ücretle çalışanı sürekli mutsuz, yabancı sermaye ile kalp damarlarına stent takılan bir ülke, sürekli kalbi tekleyen bir ekonomi konumundan kurtulamayız.
Yerli ürün tanımı, yabancı sermaye sevinci bir masaldır ve bu ülkenin masallara değil, milli ürün ve markalara ihtiyacı vardır.
***
Bursa'dan örnek vererek konuyu bitirelim.
TOFAŞ ve OYAK RENO fabrikalarını bir ay kapattığında, Bursa ve bölge sanayisi nezle olur.
İki ay kapatıldığında, grip olur.
Üç ay sonra entübe...
Hastalara şifa diliyoruz...
Şifayı da yerli ürünlerde değil, milli markalarda görüyoruz.
Ve...
O yüzden Milli Ses Ver Projesini tekrar tekrar gündeme getiriyoruz...
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mustafa KARAMAN
Yerli mi, milli mi?
Size göre "Yerli ve milli mi?"
Veya…
"Yerli mi?"
Veyahut…
"Milli mi?"
***
"Yerli değil milli ürün" başlıklı yazılarımız yayınladıktan sonra gelen yorumlar neticesinde bu yazıyı yazma ihtiyacı hissettik.
Konuyu sanayi boyutu ile ele aldığımız için değerlendirmemiz de bu yönde olacak.
Yerli ürün; sermayesi yabancı, üretim yeri Türkiye olan ürünler...
Milli ürün; sermayesi Türk, üretim yeri dünya olan ürünler...
"Yerli ve milli ürün" her ikisini kapsayan ve kucaklayan ürünler...
Öncelikle belirtelim ki; yabancı düşmanı olmadığımız gibi, yabancı sermayeye de karşı değiliz.
Ama yancılara karşıyız!
***
Şimdi, bizim sanayimize bir göz atalım.
KOBİ'lerden ziyade, sektör bazında büyük sanayi kuruluşlarımızı inceleyelim.
Üretimi yeni başlayan ve ileri de büyük bir boşluğu dolduracağına inandığımız Togg’u bir kenara bırakırsak;
Milli bir otomobil markamız var mı?
Yok, niye yok?
Çünkü 1969 yılında OYAK Renault fabrikası,1968 yılında FİAT modelleri üretimi için Türk Otomobil Fabrikası (TOFAŞ) kuruldu.
Tamamen Türk mühendis ve işçiler tarafından üretilen “Devrim” marka otomobilimizi “ayak oyunlarıyla” çöpe atıp, yabancı sermayenin markalarını sahiplendik.
Hatta birilerine göre yabancı sermayenin bu iki yatırımıyla milli marka otomobil üretimine ihtiyaç da kalmadı!
Sonunda;
Bizim sanayicimiz yabancı ana sanayilerin tedarikçisi, taşeronu, fasoncusu oldu.
Yabancı ana sanayi ne istediyse onu ürettik ne dediyse onu yaptık ne verdiyse onunla yetindik.
Yüzlerce firmamız fasoncu başladı, taşeron olarak devam etti, şimdi de tedarikçi olarak ayakta kalmaya gayret ediyor.
Toprak bizim, hava bizim, iş gücü bizim, kaynak bizim, marka yancının, kaymak yabancının.
Elbette bu yabancı sermaye yatırımları sayesinde bilgi ve deneyim sahibi olduk.
Ama Allah aşkına söyleyin!
Bu sektörde 60 yıldır milli marka yaratma yolunda vizyonu olan ve bu yönde adım atan bir sanayi kuruluşumuz var mı?
Togg'a gelene kadar bir devlet vizyonu duydunuz mu?
Fasonculukla geçinen, taşeronluğu yeterli gören, tedarikçilikle ayakta durmaya çalışan sanayicilerimize "milli markalar" konusunda bir vizyon kazandırılmalıdır.
Bu kapsamda Togg projesi mutlak suretle başarılı olmalı, yabancılara tedarikçi olmaktan Türk sanayisi kurtarılmalı, yabancıları tedarikçi yapacak olan Togg projesine herkes destek vermelidir.
Bu insani değil, imani bir görevdir…
Çünkü vatan sevgisi imandandır.
***
Kimya sektöründe, elektronikte kaç tane milli markamız var?
Ama tedarikçimiz, taşeronumuz, fasoncumuz yüzlerce var!
Tekstilde, dünya markalarının fasoncusu kim?
"Yerli ürün" adı altında üretim yapan yabancı sermayenin yerinde "milli ürünlerimiz" neden yok?
Çünkü bizim böyle bir vizyonumuz yok!
Binlerce kişiyi asgari ücretle istihdam eden devasa sanayi kuruluşlarımız, 30 metrekarelik bir büronun oluşturduğu markaya taşeronluk yapıyor!
Biz de buna sanayicilik diyoruz, öyle mi?
Biliyor musunuz?
30 kişilik 30 metrekare büro, Türkiye'den vazgeçse, otomobil fabrikaları ülkeden yatırımını çekse, iflas edecek yüzlerce sanayi kuruluşumuz var!
Kimse kusura bakmasın, kimse de asgari ücretli istihdama aldanmasın, kendi markasını ile milli ürünleri üretmeyen sanayici; fasoncudur, tedarikçidir, taşerondur, mecburdur ve yabancı ana sanayiye mahkumdur.
Ekonomik mahkûmiyet en büyük yıkımdır, cari açığın kök nedeni de budur.
***
Nitelikli ve katma değeri yüksek ürünlere yönelmediğimiz sürece, kendi markalarımızı oluşturmadığımız müddetçe;
Atatürk'ün ifadesi ile "Her fabrika bir kaledir" vizyonu asla gerçekleşmeyecek, asgari ücretle çalışanı sürekli mutsuz, yabancı sermaye ile kalp damarlarına stent takılan bir ülke, sürekli kalbi tekleyen bir ekonomi konumundan kurtulamayız.
Yerli ürün tanımı, yabancı sermaye sevinci bir masaldır ve bu ülkenin masallara değil, milli ürün ve markalara ihtiyacı vardır.
***
Bursa'dan örnek vererek konuyu bitirelim.
TOFAŞ ve OYAK RENO fabrikalarını bir ay kapattığında, Bursa ve bölge sanayisi nezle olur.
İki ay kapatıldığında, grip olur.
Üç ay sonra entübe...
Hastalara şifa diliyoruz...
Şifayı da yerli ürünlerde değil, milli markalarda görüyoruz.
Ve...
O yüzden Milli Ses Ver Projesini tekrar tekrar gündeme getiriyoruz...