Hollanda, ABD, Kanada, İspanya, Portekiz, geçtiğimiz günlerde bu kervana katılan Almanya,
Ve irili ufaklı daha nice ülke…
Esrarın keyif amaçlı kullanımını yasallaştıran bu ülkelerin bizden farkı nedir?
Nasıl bir zeminde uygulanıyor?
İnsanları uyuşturmayı mı amaçlıyorlar veya bu yöntem daha mı sağlıklı?
Ülkemizde nasıl bir zemin var?
Gelin bu soruları birlikte inceleyelim…
***
Değerlendirmelerimizden önce esrarın sözlük karşılığı ve etimolojisini inceleyelim...
Esrar ya da marihuana, kenevir bitkisinin çiçeklerinden ve tohum yataklarından elde edilen, kullanıldığı takdirde psikoaktif etkilere sahip olan maddedir.
Keyif verici ve sarhoş edici etkisinin yanı sıra, onlarca sektörde hammadde olarak kullanılır.
Modern dönemde genellikle psikiyatrik hastalıkların tedavisinde kullanılan tıbbi ilaçların bileşenlerinden biri olarak yer alırdı. Keyif verici etkisi nedeniyle kullanımı çok yaygındır.
Arapça sır anlamındaki sır kökünden gelen ‘’asrar’’ sözcüğünden alıntıdır.
Türkçede "sır, gizlenen şey" anlamında kullanımı 14. yüzyılda görülmekle birlikte, bir psikoaktif madde olarak esrar kelimesinin kullanımına 17. yüzyılın sonlarında rastlanmaktadır.
Kuzey Amerika'da esrara marijuana (marihuana) denir. Bu İspanyolca adı taşımasının nedeni ABD'ye Meksika'dan gelmiş olmasıdır.
Türkçede marihuana veya marijuana adı iki yazımıyla da 1951'den beri kullanılmaktadır. Fransızcada ise “cannabis” olarak bilinir. Ayrıca Jamaika'daki genel adı da “ganja”dır. Türkçede halk ağzında “ot, cigaralık, derman, fişek, gogo, üçlü ve co” gibi adlarla anılmaktadır.
Ancak bu tanımlamaların bazıları, esasında kenevirin tercümesidir ve bu yüzden kenevir ve esrar Türkçede hep birbirine karıştırılır.
***
Kenevir bitkisinin lifleri dokuma ve kumaş yapımında, hamurlu kısmı kâğıt yapımında, tohumlarının yağı gıda ve kozmetik ürünlerinde ve etkileri sebebiyle ilaç sektöründe kullanılmaktadır.
Ayrıca bitkinin bu özelliklerinin yanı sıra çarpıcı birçok özelliği mevcuttur;
Bir dönümlük kenevir, 25 dönümlük orman kadar oksijen üretiyor.
Bir dönümlük kenevirden, 4 dönüm ağaca eş kâğıt üretilebiliyor.
Kenevir tam 8 kez kâğıda dönüştürülebilirken, ağaç 3 kez kâğıda dönüştürebiliyor.
Bir ağaç ortalama 15-20 yılda yetişirken, kenevir 4 ayda yetişiyor.
Kenevir, gerçek bir radyasyon temizleyicisi olarak biliniyor.
Dünyanın her yerinde yetişebilen kenevir, pamuğun 8’de biri kadar su tüketiyor. Sapından 10 kat güçlü elyaf elde edilebiliyor. Endüstriyel kenevir pamuktan 2,5 kat daha fazla lif üretiyor.
Kenevir, yabancı ot ve zararlı popülasyonu kendinden uzak tuttuğu için üretiminde pestisit kullanılmıyor. İkinci ürün olarak toprakların temizlenmesini, yenilenmesini sağlıyor.
Kenevir tohumundan yağ, gıda ve kozmetik üretiliyor. Kenevir tohumunun protein ve Omega3-6-9 yağ asitleri değeri çok yüksek.
Tohum küspesinden hem insan hem de hayvan için protein ağırlıklı besin takviyesi elde ediliyor.
Elyafından iplik, izolasyon malzemesi ve kompozit üretiliyor.
Kenevir saplarının lifleri alındıktan sonra geriye kalan kısmına kıtık deniliyor. Kenevir kıtığından nefes alan hafif tuğla ve yapı malzemeleri, doğada eriyebilen plastiğin yerini alabilecek biyopolimer, kompozit dış cephe ve izolasyon malzemeleri, havyan altlığı, kedi kumu ve mobilya sektörüne hammadde üretilebiliyor.
Kenevirin çiçeğinden ve yaprağından CBD, bağışıklık sistemini güçlendiren ilaçlar ve kozmetik ürünler üretiliyor.
Tek kullanımlık biyoplastik ürünlerin tamamı, kenevirden üretilebiliyor.
Bir arabanın gövdesinin kompozit olarak kenevirden yapılması halinde dayanıklılığının çelikten 10 kat fazla olacağı ve daha hafif olacağı belirtiliyor.
Ülkelerin bitkinin bu potansiyelini ülkemizden önce fark edip üzerinde neden dikkatle durduğunu az çok tahmin etmeye başladık sanırım.
Zira bu tarz gelişmeleri tarih boyunca hep geriden takip ettik ediyoruz.
***
Yasal statüsüne gelecek olursak…
1920'lerden sonra Amerika'nın pamuk üretimi artmış, kendi pamuğunu dünyaya satmak için pamuğun karşısındaki en güçlü rakibi olan kenevir ve esrara bu tarihten sonra ABD'nin öncülüğünde küresel bir yasak getirilmiştir.
Esrarın yasallığı, tıbbi amaçlı, sahip olma, dağıtma ve yetiştirme ve nasıl tüketilebileceği ve hangi tıbbi koşullar için kullanılabileceği açısından farklılık göstermektedir.
Bu politikalar, 1961'de kabul edilen Birleşmiş Milletler Narkotik İlaçları Tek Sözleşmesi, 1971 tarihli Psikotrop Maddeler Sözleşmesi ve 1988'de Uyuşturucu Maddeler ve Psikotrop Maddelerdeki Yasadışı Trafik ile Mücadele sözleşmesi ile düzenlenmiştir.
Ülkemizde ve birçok ülkede eğlence amaçlı esrar kullanımı yasaktır; bununla birlikte, birçoğu ülkede, basit bulundurma işlemini cezai olmayan genellikle küçük bir trafik ihlaline benzer şekilde bir suç unsuru haline getirme politikasını benimsemiştir.
Fakat esrarın tüketimini ve satışını tamamen veya kısmen serbest bırakan ülkelerin sayısı da oldukça fazladır.
Serbest olan ülkelerin esrarın yasal olmadığı diğer ülkelere nazaran eğitim düzeyi, refah seviyesi yüksek ve suç oranı daha düşük ülkelerden oluştuğu hususuna değinmek gerekir.
Kişisel kullanım bakımından ABD, Almanya, Arjantin, Avustralya, Avusturya, Belçika, Çekya, Danimarka, Finlandiya, Güney Afrika, Hollanda, İspanya, Jamaika, Kanada, Lüksemburg, Malta, Norveç, Polonya, Portekiz, Rusya, Uruguay ülkeleri esrarın tamamen veya belirli miktarlarda serbest olduğu veya yasaların tolere edildiği ülkelerdir.
Saydığımız ülkeler bu sayede turizm ve sanayi gelirlerinin göz ardı edilemeyecek derecede büyük bir kısmını kenevirden sağlamaktadır.
Sağladıkları gelirlerin yanı sıra devletler bu sayede yasa dışı uyuşturucu ticaretinin ve suçların önünü kesiyor, uyuşturucunun kullanıcılara verdiği fiziksel zararı en aza indiriyor, devlet denetiminde satışı yapılan esrarın, sürekli kontrol edileceği için, belirli kalitenin altına düşmemesini sağlıyorlar.
İtalya ve İsviçre ise bu konu ile alakalı referandum hazırlığında…
Esrarın sadece tıbbi kullanımını yasallaştıran ülkeler arasında Şili, Kolombiya, Yunanistan, İsrail, İtalya, Peru, Sri Lanka ve Birleşik Krallık yer almaktadır.
***
Gelelim ülkemize…
Ülkemizde keyfi amaçlı esrar tüketimi ve esrar satışı yasal değildir.
Narkotik birimlerinin 2017 Türkiye Uyuşturucu Raporu'na göre Türkiye'de en çok kullanılan madde esrardır. Anketlerde de özellikle gençlerin 1/3'inden fazlasının kullanıyor ya da kullanmış olduğu ortaya çıkmıştır.
25 Ocak 2016 tarihinde Türkiye'de kırmızı reçete ile Sativex adlı ilacın doktorlar tarafından reçete edilmesi serbest hale getirilmiştir.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın 2016'da Resmî Gazete ‘de yayınladığı yönetmelik doğrultusunda belirli şartlar ve izinler altında Türkiye'nin bazı illerinde bitkinin lif, tohum ve sapından yararlanılması için kenevir yetiştiriciliği yasal hale gelmiştir.
Esrar üretiminin önüne geçilmesi için hasadın yapılmasından sonra bitkilerin çiçek ve yapraklarının derhal imha edilmesi şartı konulmuştur.
Birleşmiş Milletler Uyuşturucu Maddeler Komisyonu’nun kararı doğrultusunda, kenevir ve kenevirle bağlantılı maddelere ilişkin Dünya Sağlık Örgütü Uyuşturucu Bağımlılığı Uzmanlar Komitesi tarafından 18 ay süreyle gerçekleştirilen araştırma-değerlendirme çalışmaları neticesinde son şekli verilen 6 tavsiye kararı DSÖ’nün 24 Ocak 2019 tarihli mektubu ile Birleşmiş Milletler Genel Sekreterine sunulmuştur.
53 Uyuşturucu Maddeler Komisyonu üyesi ülkenin katılımıyla yapılan oylamada yalnızca “kenevir ve kenevir reçinesinin BM 1961 Sözleşmesinin 4. cetvelinden silinmesi” tavsiyesi onaylanmış ve diğer 5 tavsiye reddedilmiştir. Ülkemiz oylamada tavsiyelerin tamamında hayır oyu kullanmıştır.
***
Ülkemizdeki zemini değerlendirecek olursak…
Her ne kadar Narkotik ekipleri suçu önlemek için operasyonlar ve çeşitli önlemler gerçekleştirse de vatandaşlarımız uyuşturucunun pençesindedir.
Yapılan operasyonlar daha çok uyuşturucu ticaret zincirinin son ve zayıf halkasına yöneliktir.
Yıllardır, ülkemizin narkotik ticaretinde bir “transit” ülke konumunda olduğu hatta son dönemlerde çoğu uyuşturucunun ve kartelin merkezi olduğu söylenmektedir.
Uyuşturucu maddeler, geçerken, geçtiği ülkede soluklanmakta(!), geçtiği ülkelere de yüklüce bir miktar bırakılmakta ve bu uluslararası ticaretin işbirlikçilerince, geçişten arta kalan maddeler, ülkemizde iç piyasaya, insanımıza sunulmaktadır.
Ülkemizde uyuşturucu ticareti terör örgütlerinin veya büyük uyuşturucu kartellerinin elindedir. Hatta dünyada kırmızı bültenle aranan çoğu kartel lideri ticareti ülkemizde gerçekleştirmese bile ülkemizde barınmakta ve illegal işlerini buradan yürütmektedir.
Hal böyle olunca ülkemizde kenevirden ziyade sentetik ve kimyasal uyuşturucu kullanımı kontrolsüz artmakta, denetim yapılmamakta, yüklü miktarda kara para oluşmakta, bunlara bağlı olarak ölüm oranı ve suç oranı artmaktadır.
Fakat esrarın kişisel kullanımına izin veren ülkelerde bu durum ülkemize göre farklı…
Bu ülkeler kenevirin üretim ve tüketim olarak denetimini sağlamakta, belirli kalite standartlarıyla vatandaşlarının fiziksel zararının önüne geçmekte, doğru denetimler ile yasa dışı ticaretin önünü keserek kartellere ve terör örgütlerine gidecek olan gelirden devletin ve vatandaşın yararlanmasını sağlamakta, uyuşturucu kaynaklı suçların ve ölümlerin önüne geçmektedir.
Keyfi kullanım turizm unsuru olarak kullanmakta ve iç ticaret haricinde dış ülkelerden bu şekilde yüklü miktarda döviz kazanmaktadır.
***
Peki ülkemizde bu durumu lehimize çevirmek ne kadar mümkün…
Ben bu olayı biraz genelevlerin kapatılmasına benzetiyorum,
Yine aynı şekilde esrar gibi toplumda bir tabu olan genelevlerin kapatılmasıyla beraber; sağlık kontrolü düzenli yapılan, devlet denetimi altında olan, ruhsatlı, 18 yaş sınırı açık ve net olan bir zeminden,
Günümüzde kapalı kapılar ardında insan kaçakçılarının, mafyaların elinde olan, denetimlerin yapılmadığı, insanların cinsel hastalıklarla boğuştuğu ve reşit olmayan çocukların dahi kullanıldığı bir zemine geçildi.
Aynı yasadışı uyuşturucu ticaretinde olduğu gibi…
İnsanoğlunun var olduğu süreden günümüze kadar bu tarz keyfi ihtiyaçları var olmuştur. Bal bile az yenildiğinde şifa çok yenildiğinde zehir olur.
Bu durumda devlet, bu durumlardan vatandaşlarına ve kendisine yarar sağlamak yerine; bu ihtiyaçları göz ardı etmemeli ve kapalı kapılar ardından yasa dışı olarak gerçekleşmesini izlememelidir.
Hal böyle oldukça halk, devlet adamlarının yasa dışı iş birliğinin içerisinde olduğunu düşünmeye itiliyor.
Ben ilerleyen zamanlarda doğru devlet politikalarıyla, doğru denetimlerle birkaç yılda halkımızın esrarın yasallaşmasını kabullenmekte zorlanacağını düşünmüyorum.
Halk bunu kesinlikle reddeder diyemem, fakat devletimiz bunu ister mi ondan emin değilim…
Anadolu’da özellikle Osmanlı döneminde halkta ve sarayda kullanımı oldukça yaygın olan esrar ile alakalı Divan edebiyatında birçok rubailer ve şiirler yazılmıştır.
Sizce ülkemizde böyle bir referandum olsa halk ne karar verir?
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Av. Arda BARUTCU
Esrar yasallaşmalı mı?
Hollanda, ABD, Kanada, İspanya, Portekiz, geçtiğimiz günlerde bu kervana katılan Almanya,
Ve irili ufaklı daha nice ülke…
Esrarın keyif amaçlı kullanımını yasallaştıran bu ülkelerin bizden farkı nedir?
Nasıl bir zeminde uygulanıyor?
İnsanları uyuşturmayı mı amaçlıyorlar veya bu yöntem daha mı sağlıklı?
Ülkemizde nasıl bir zemin var?
Gelin bu soruları birlikte inceleyelim…
***
Değerlendirmelerimizden önce esrarın sözlük karşılığı ve etimolojisini inceleyelim...
Esrar ya da marihuana, kenevir bitkisinin çiçeklerinden ve tohum yataklarından elde edilen, kullanıldığı takdirde psikoaktif etkilere sahip olan maddedir.
Keyif verici ve sarhoş edici etkisinin yanı sıra, onlarca sektörde hammadde olarak kullanılır.
Modern dönemde genellikle psikiyatrik hastalıkların tedavisinde kullanılan tıbbi ilaçların bileşenlerinden biri olarak yer alırdı. Keyif verici etkisi nedeniyle kullanımı çok yaygındır.
Arapça sır anlamındaki sır kökünden gelen ‘’asrar’’ sözcüğünden alıntıdır.
Türkçede "sır, gizlenen şey" anlamında kullanımı 14. yüzyılda görülmekle birlikte, bir psikoaktif madde olarak esrar kelimesinin kullanımına 17. yüzyılın sonlarında rastlanmaktadır.
Kuzey Amerika'da esrara marijuana (marihuana) denir. Bu İspanyolca adı taşımasının nedeni ABD'ye Meksika'dan gelmiş olmasıdır.
Türkçede marihuana veya marijuana adı iki yazımıyla da 1951'den beri kullanılmaktadır. Fransızcada ise “cannabis” olarak bilinir. Ayrıca Jamaika'daki genel adı da “ganja”dır. Türkçede halk ağzında “ot, cigaralık, derman, fişek, gogo, üçlü ve co” gibi adlarla anılmaktadır.
Ancak bu tanımlamaların bazıları, esasında kenevirin tercümesidir ve bu yüzden kenevir ve esrar Türkçede hep birbirine karıştırılır.
***
Kenevir bitkisinin lifleri dokuma ve kumaş yapımında, hamurlu kısmı kâğıt yapımında, tohumlarının yağı gıda ve kozmetik ürünlerinde ve etkileri sebebiyle ilaç sektöründe kullanılmaktadır.
Ayrıca bitkinin bu özelliklerinin yanı sıra çarpıcı birçok özelliği mevcuttur;
Bir dönümlük kenevir, 25 dönümlük orman kadar oksijen üretiyor.
Bir dönümlük kenevirden, 4 dönüm ağaca eş kâğıt üretilebiliyor.
Kenevir tam 8 kez kâğıda dönüştürülebilirken, ağaç 3 kez kâğıda dönüştürebiliyor.
Bir ağaç ortalama 15-20 yılda yetişirken, kenevir 4 ayda yetişiyor.
Kenevir, gerçek bir radyasyon temizleyicisi olarak biliniyor.
Dünyanın her yerinde yetişebilen kenevir, pamuğun 8’de biri kadar su tüketiyor. Sapından 10 kat güçlü elyaf elde edilebiliyor. Endüstriyel kenevir pamuktan 2,5 kat daha fazla lif üretiyor.
Kenevir, yabancı ot ve zararlı popülasyonu kendinden uzak tuttuğu için üretiminde pestisit kullanılmıyor. İkinci ürün olarak toprakların temizlenmesini, yenilenmesini sağlıyor.
Kenevir tohumundan yağ, gıda ve kozmetik üretiliyor. Kenevir tohumunun protein ve Omega3-6-9 yağ asitleri değeri çok yüksek.
Tohum küspesinden hem insan hem de hayvan için protein ağırlıklı besin takviyesi elde ediliyor.
Elyafından iplik, izolasyon malzemesi ve kompozit üretiliyor.
Kenevir saplarının lifleri alındıktan sonra geriye kalan kısmına kıtık deniliyor. Kenevir kıtığından nefes alan hafif tuğla ve yapı malzemeleri, doğada eriyebilen plastiğin yerini alabilecek biyopolimer, kompozit dış cephe ve izolasyon malzemeleri, havyan altlığı, kedi kumu ve mobilya sektörüne hammadde üretilebiliyor.
Kenevirin çiçeğinden ve yaprağından CBD, bağışıklık sistemini güçlendiren ilaçlar ve kozmetik ürünler üretiliyor.
Tek kullanımlık biyoplastik ürünlerin tamamı, kenevirden üretilebiliyor.
Bir arabanın gövdesinin kompozit olarak kenevirden yapılması halinde dayanıklılığının çelikten 10 kat fazla olacağı ve daha hafif olacağı belirtiliyor.
Ülkelerin bitkinin bu potansiyelini ülkemizden önce fark edip üzerinde neden dikkatle durduğunu az çok tahmin etmeye başladık sanırım.
Zira bu tarz gelişmeleri tarih boyunca hep geriden takip ettik ediyoruz.
***
Yasal statüsüne gelecek olursak…
1920'lerden sonra Amerika'nın pamuk üretimi artmış, kendi pamuğunu dünyaya satmak için pamuğun karşısındaki en güçlü rakibi olan kenevir ve esrara bu tarihten sonra ABD'nin öncülüğünde küresel bir yasak getirilmiştir.
Esrarın yasallığı, tıbbi amaçlı, sahip olma, dağıtma ve yetiştirme ve nasıl tüketilebileceği ve hangi tıbbi koşullar için kullanılabileceği açısından farklılık göstermektedir.
Bu politikalar, 1961'de kabul edilen Birleşmiş Milletler Narkotik İlaçları Tek Sözleşmesi, 1971 tarihli Psikotrop Maddeler Sözleşmesi ve 1988'de Uyuşturucu Maddeler ve Psikotrop Maddelerdeki Yasadışı Trafik ile Mücadele sözleşmesi ile düzenlenmiştir.
Ülkemizde ve birçok ülkede eğlence amaçlı esrar kullanımı yasaktır; bununla birlikte, birçoğu ülkede, basit bulundurma işlemini cezai olmayan genellikle küçük bir trafik ihlaline benzer şekilde bir suç unsuru haline getirme politikasını benimsemiştir.
Fakat esrarın tüketimini ve satışını tamamen veya kısmen serbest bırakan ülkelerin sayısı da oldukça fazladır.
Serbest olan ülkelerin esrarın yasal olmadığı diğer ülkelere nazaran eğitim düzeyi, refah seviyesi yüksek ve suç oranı daha düşük ülkelerden oluştuğu hususuna değinmek gerekir.
Kişisel kullanım bakımından ABD, Almanya, Arjantin, Avustralya, Avusturya, Belçika, Çekya, Danimarka, Finlandiya, Güney Afrika, Hollanda, İspanya, Jamaika, Kanada, Lüksemburg, Malta, Norveç, Polonya, Portekiz, Rusya, Uruguay ülkeleri esrarın tamamen veya belirli miktarlarda serbest olduğu veya yasaların tolere edildiği ülkelerdir.
Saydığımız ülkeler bu sayede turizm ve sanayi gelirlerinin göz ardı edilemeyecek derecede büyük bir kısmını kenevirden sağlamaktadır.
Sağladıkları gelirlerin yanı sıra devletler bu sayede yasa dışı uyuşturucu ticaretinin ve suçların önünü kesiyor, uyuşturucunun kullanıcılara verdiği fiziksel zararı en aza indiriyor, devlet denetiminde satışı yapılan esrarın, sürekli kontrol edileceği için, belirli kalitenin altına düşmemesini sağlıyorlar.
İtalya ve İsviçre ise bu konu ile alakalı referandum hazırlığında…
Esrarın sadece tıbbi kullanımını yasallaştıran ülkeler arasında Şili, Kolombiya, Yunanistan, İsrail, İtalya, Peru, Sri Lanka ve Birleşik Krallık yer almaktadır.
***
Gelelim ülkemize…
Ülkemizde keyfi amaçlı esrar tüketimi ve esrar satışı yasal değildir.
Narkotik birimlerinin 2017 Türkiye Uyuşturucu Raporu'na göre Türkiye'de en çok kullanılan madde esrardır. Anketlerde de özellikle gençlerin 1/3'inden fazlasının kullanıyor ya da kullanmış olduğu ortaya çıkmıştır.
25 Ocak 2016 tarihinde Türkiye'de kırmızı reçete ile Sativex adlı ilacın doktorlar tarafından reçete edilmesi serbest hale getirilmiştir.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın 2016'da Resmî Gazete ‘de yayınladığı yönetmelik doğrultusunda belirli şartlar ve izinler altında Türkiye'nin bazı illerinde bitkinin lif, tohum ve sapından yararlanılması için kenevir yetiştiriciliği yasal hale gelmiştir.
Esrar üretiminin önüne geçilmesi için hasadın yapılmasından sonra bitkilerin çiçek ve yapraklarının derhal imha edilmesi şartı konulmuştur.
Birleşmiş Milletler Uyuşturucu Maddeler Komisyonu’nun kararı doğrultusunda, kenevir ve kenevirle bağlantılı maddelere ilişkin Dünya Sağlık Örgütü Uyuşturucu Bağımlılığı Uzmanlar Komitesi tarafından 18 ay süreyle gerçekleştirilen araştırma-değerlendirme çalışmaları neticesinde son şekli verilen 6 tavsiye kararı DSÖ’nün 24 Ocak 2019 tarihli mektubu ile Birleşmiş Milletler Genel Sekreterine sunulmuştur.
53 Uyuşturucu Maddeler Komisyonu üyesi ülkenin katılımıyla yapılan oylamada yalnızca “kenevir ve kenevir reçinesinin BM 1961 Sözleşmesinin 4. cetvelinden silinmesi” tavsiyesi onaylanmış ve diğer 5 tavsiye reddedilmiştir. Ülkemiz oylamada tavsiyelerin tamamında hayır oyu kullanmıştır.
***
Ülkemizdeki zemini değerlendirecek olursak…
Her ne kadar Narkotik ekipleri suçu önlemek için operasyonlar ve çeşitli önlemler gerçekleştirse de vatandaşlarımız uyuşturucunun pençesindedir.
Yapılan operasyonlar daha çok uyuşturucu ticaret zincirinin son ve zayıf halkasına yöneliktir.
Yıllardır, ülkemizin narkotik ticaretinde bir “transit” ülke konumunda olduğu hatta son dönemlerde çoğu uyuşturucunun ve kartelin merkezi olduğu söylenmektedir.
Uyuşturucu maddeler, geçerken, geçtiği ülkede soluklanmakta(!), geçtiği ülkelere de yüklüce bir miktar bırakılmakta ve bu uluslararası ticaretin işbirlikçilerince, geçişten arta kalan maddeler, ülkemizde iç piyasaya, insanımıza sunulmaktadır.
Ülkemizde uyuşturucu ticareti terör örgütlerinin veya büyük uyuşturucu kartellerinin elindedir. Hatta dünyada kırmızı bültenle aranan çoğu kartel lideri ticareti ülkemizde gerçekleştirmese bile ülkemizde barınmakta ve illegal işlerini buradan yürütmektedir.
Hal böyle olunca ülkemizde kenevirden ziyade sentetik ve kimyasal uyuşturucu kullanımı kontrolsüz artmakta, denetim yapılmamakta, yüklü miktarda kara para oluşmakta, bunlara bağlı olarak ölüm oranı ve suç oranı artmaktadır.
Fakat esrarın kişisel kullanımına izin veren ülkelerde bu durum ülkemize göre farklı…
Bu ülkeler kenevirin üretim ve tüketim olarak denetimini sağlamakta, belirli kalite standartlarıyla vatandaşlarının fiziksel zararının önüne geçmekte, doğru denetimler ile yasa dışı ticaretin önünü keserek kartellere ve terör örgütlerine gidecek olan gelirden devletin ve vatandaşın yararlanmasını sağlamakta, uyuşturucu kaynaklı suçların ve ölümlerin önüne geçmektedir.
Keyfi kullanım turizm unsuru olarak kullanmakta ve iç ticaret haricinde dış ülkelerden bu şekilde yüklü miktarda döviz kazanmaktadır.
***
Peki ülkemizde bu durumu lehimize çevirmek ne kadar mümkün…
Ben bu olayı biraz genelevlerin kapatılmasına benzetiyorum,
Yine aynı şekilde esrar gibi toplumda bir tabu olan genelevlerin kapatılmasıyla beraber; sağlık kontrolü düzenli yapılan, devlet denetimi altında olan, ruhsatlı, 18 yaş sınırı açık ve net olan bir zeminden,
Günümüzde kapalı kapılar ardında insan kaçakçılarının, mafyaların elinde olan, denetimlerin yapılmadığı, insanların cinsel hastalıklarla boğuştuğu ve reşit olmayan çocukların dahi kullanıldığı bir zemine geçildi.
Aynı yasadışı uyuşturucu ticaretinde olduğu gibi…
İnsanoğlunun var olduğu süreden günümüze kadar bu tarz keyfi ihtiyaçları var olmuştur. Bal bile az yenildiğinde şifa çok yenildiğinde zehir olur.
Bu durumda devlet, bu durumlardan vatandaşlarına ve kendisine yarar sağlamak yerine; bu ihtiyaçları göz ardı etmemeli ve kapalı kapılar ardından yasa dışı olarak gerçekleşmesini izlememelidir.
Hal böyle oldukça halk, devlet adamlarının yasa dışı iş birliğinin içerisinde olduğunu düşünmeye itiliyor.
Ben ilerleyen zamanlarda doğru devlet politikalarıyla, doğru denetimlerle birkaç yılda halkımızın esrarın yasallaşmasını kabullenmekte zorlanacağını düşünmüyorum.
Halk bunu kesinlikle reddeder diyemem, fakat devletimiz bunu ister mi ondan emin değilim…
Anadolu’da özellikle Osmanlı döneminde halkta ve sarayda kullanımı oldukça yaygın olan esrar ile alakalı Divan edebiyatında birçok rubailer ve şiirler yazılmıştır.
Sizce ülkemizde böyle bir referandum olsa halk ne karar verir?