8 Aralık 2024 Pazar sabahı, rejim muhaliflerinin Şam'a girip kontrolü ele geçirmesiyle birlikte “Baas Partisi”nin 61 yıllık kanlı iktidarı sona ermiş oldu.
2011'de özgürlük talebiyle başlayan halk hareketlerinin şiddetle bastırılmak istenmesiyle patlak veren iç savaş, özetle şimdilik(!) muhaliflerin zaferiyle sonuçlandı.
Suriyeli sığınmacılar, rejimin çöküşünü Türkiye’nin dört bir yanında bayram havasıyla kutladı. Bursa’nın Çarşamba semti kutlamalar nedeniyle uzunca bir süre trafiğe kapatıldı…
Yurt dışındaki Suriyelilere seslenen muhalifler, vatandaşlarına özgür Suriye'ye geri dönmeleri çağrısı yaptı.
Bazı Suriyeliler dönüşe geçti, ülkemize yürüyerek gelip arabalarla döndüler…
***
Peki iç savaş bittikten sonra ülkemizdeki Suriyelilerin sığınmacı/mülteci statülerine ne oldu?
Statülerini hukuki olarak irdeleyelim…
Önce mülteci ve sığınmacı kavramlarını inceleyelim;
Mülteci,
Birleşmiş Milletler’in (BM) tanımı ile; "ırkı, dini, milliyeti, belli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri nedeniyle zulüm göreceği konusunda haklı bir korku taşıyan ve bu yüzden ülkesinden ayrılan ve korkusu nedeniyle geri dönmeyen veya dönmek istemeyen kişi’’dir.
Mültecilik hukuki bir statüdür.
Mülteci olduğu iddiasıyla ülkesini terk eden ama mültecilik statüsü başvurusu sonuçlanmamış kişiler "sığınmacı" olarak adlandırılır.
Mülteci ise sığınma başvurusu kabul edilen kişidir.
Sığınma talebi geri çevrilen kimseler sığınmacı olarak nitelendirilemeyeceğinden, sığınmacı sıfatını kullanabilmek için kişi endişelerinde korkularında haklı bulunmuş olmalıdır.
Bu iki kavram günlük hayatta sık sık karıştırılmakta ve yanlış kullanılmaktadır.
Özetle;
Sığınmacı, “mülteci olarak” uluslararası koruma arayan ancak “statüleri henüz resmi olarak tanınmamış kişilere” denir.
BM’nin tanımında gördüğümüz üzere mülteciliğin ana sebebi zulüm faktörüdür.
Zulüm görüleceği korkusu ve bu yüzden ülkeden ayrılıp geri dönmemektir.
Esed Rejiminin çökmesiyle birlikte ülkemizdeki Suriyelilerin korktuğu zulmün kaynağı ortadan kalkmıştır.
***
Uluslararası hukukun yanı sıra iç hukukta Suriyelilerin statüsünü tanımlayan Geçici Koruma Yönetmeliği mevcuttur.
Yönetmeliğin 1. Maddesine göre:
Sığınmacılar;
‘’Ülkesinden ayrılmaya zorlanmış, ayrıldığı ülkeye geri dönemeyen, acil ve geçici koruma bulmak amacıyla kitlesel olarak veya bu kitlesel akın döneminde bireysel olarak sınırlarımıza gelen veya sınırlarımızı geçen ve uluslararası koruma talebi bireysel olarak değerlendirmeye alınamayan yabancı’’ olarak sınıflandırmıştır.
Esed Rejiminin çökmesiyle beraber yönetmelikte sınıflandırılan durumlar da aynı uluslararası hukukta olduğu gibi iç hukukta da ortadan kalkmıştır.
***
Sadece bu tanımlara baktığımızda görüyoruz ki,
Esed rejiminin çökmesiyle birlikte uluslararası hukukta ve iç hukukumuzda ülkemizdeki Suriyelilerin sığınmacılık ve mültecilik statüleri ortadan kalkmıştır.
Son gelişmelerden sonra ülkemizdeki Suriyelileri bu iki tanımın da içine dahil edemeyiz.
Çünkü ne Birleşmiş Milletler’ in bahsettiği zulüm korkusu, ne de iç hukukta tanımladığımız gibi ülkesine geri dönememe gibi bir durum söz konusu değildir.
Artık ülkemizde bulunan Suriyeliler hukuki olarak sığınmacı da mülteci de değildir.
Artık devletimiz eve dönüş kampanyası mı yapar bilmem ama(!) değişen hukuki statüleri kapsamında Suriyelilere ülkemizde tanınan tüm imtiyazlar kesinlikle kaldırılmalıdır.
Suriyelilere sığınmacı ve mülteci olduğundan dolayı tanınan bütün haklar hukuki açıdan dayanaksız kalmıştır.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Av. Arda BARUTCU
Artık Sığınmacı Değiller!
Suriye’de Esed Rejimi çöktü…
8 Aralık 2024 Pazar sabahı, rejim muhaliflerinin Şam'a girip kontrolü ele geçirmesiyle birlikte “Baas Partisi”nin 61 yıllık kanlı iktidarı sona ermiş oldu.
2011'de özgürlük talebiyle başlayan halk hareketlerinin şiddetle bastırılmak istenmesiyle patlak veren iç savaş, özetle şimdilik(!) muhaliflerin zaferiyle sonuçlandı.
Suriyeli sığınmacılar, rejimin çöküşünü Türkiye’nin dört bir yanında bayram havasıyla kutladı. Bursa’nın Çarşamba semti kutlamalar nedeniyle uzunca bir süre trafiğe kapatıldı…
Yurt dışındaki Suriyelilere seslenen muhalifler, vatandaşlarına özgür Suriye'ye geri dönmeleri çağrısı yaptı.
Bazı Suriyeliler dönüşe geçti, ülkemize yürüyerek gelip arabalarla döndüler…
***
Peki iç savaş bittikten sonra ülkemizdeki Suriyelilerin sığınmacı/mülteci statülerine ne oldu?
Statülerini hukuki olarak irdeleyelim…
Önce mülteci ve sığınmacı kavramlarını inceleyelim;
Mülteci,
Birleşmiş Milletler’in (BM) tanımı ile; "ırkı, dini, milliyeti, belli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri nedeniyle zulüm göreceği konusunda haklı bir korku taşıyan ve bu yüzden ülkesinden ayrılan ve korkusu nedeniyle geri dönmeyen veya dönmek istemeyen kişi’’dir.
Mültecilik hukuki bir statüdür.
Mülteci olduğu iddiasıyla ülkesini terk eden ama mültecilik statüsü başvurusu sonuçlanmamış kişiler "sığınmacı" olarak adlandırılır.
Mülteci ise sığınma başvurusu kabul edilen kişidir.
Sığınma talebi geri çevrilen kimseler sığınmacı olarak nitelendirilemeyeceğinden, sığınmacı sıfatını kullanabilmek için kişi endişelerinde korkularında haklı bulunmuş olmalıdır.
Bu iki kavram günlük hayatta sık sık karıştırılmakta ve yanlış kullanılmaktadır.
Özetle;
Sığınmacı, “mülteci olarak” uluslararası koruma arayan ancak “statüleri henüz resmi olarak tanınmamış kişilere” denir.
BM’nin tanımında gördüğümüz üzere mülteciliğin ana sebebi zulüm faktörüdür.
Zulüm görüleceği korkusu ve bu yüzden ülkeden ayrılıp geri dönmemektir.
Esed Rejiminin çökmesiyle birlikte ülkemizdeki Suriyelilerin korktuğu zulmün kaynağı ortadan kalkmıştır.
***
Uluslararası hukukun yanı sıra iç hukukta Suriyelilerin statüsünü tanımlayan Geçici Koruma Yönetmeliği mevcuttur.
Yönetmeliğin 1. Maddesine göre:
Sığınmacılar;
‘’Ülkesinden ayrılmaya zorlanmış, ayrıldığı ülkeye geri dönemeyen, acil ve geçici koruma bulmak amacıyla kitlesel olarak veya bu kitlesel akın döneminde bireysel olarak sınırlarımıza gelen veya sınırlarımızı geçen ve uluslararası koruma talebi bireysel olarak değerlendirmeye alınamayan yabancı’’ olarak sınıflandırmıştır.
Esed Rejiminin çökmesiyle beraber yönetmelikte sınıflandırılan durumlar da aynı uluslararası hukukta olduğu gibi iç hukukta da ortadan kalkmıştır.
***
Sadece bu tanımlara baktığımızda görüyoruz ki,
Esed rejiminin çökmesiyle birlikte uluslararası hukukta ve iç hukukumuzda ülkemizdeki Suriyelilerin sığınmacılık ve mültecilik statüleri ortadan kalkmıştır.
Son gelişmelerden sonra ülkemizdeki Suriyelileri bu iki tanımın da içine dahil edemeyiz.
Çünkü ne Birleşmiş Milletler’ in bahsettiği zulüm korkusu, ne de iç hukukta tanımladığımız gibi ülkesine geri dönememe gibi bir durum söz konusu değildir.
Artık ülkemizde bulunan Suriyeliler hukuki olarak sığınmacı da mülteci de değildir.
Artık devletimiz eve dönüş kampanyası mı yapar bilmem ama(!) değişen hukuki statüleri kapsamında Suriyelilere ülkemizde tanınan tüm imtiyazlar kesinlikle kaldırılmalıdır.
Suriyelilere sığınmacı ve mülteci olduğundan dolayı tanınan bütün haklar hukuki açıdan dayanaksız kalmıştır.