Karadağ vizesiz gidilen bir ülke olması dolayısıyla bugünlerde oldukça revaçta. Türk yatırımcıya kolaylıklar sağlaması nedeniyle Anadolu insanı için bir açık kapı olarak görülüyor. Birçok iş insanı veya adayı Karadağ’ı batıya da açılan bir liman gibi görüyor.
Özellikle Adriyatik Denizi kıyıları insanımızı cezbediyor. Aracı firmalarla bir yolunu bulup oturum alıyorlar, şirket kuruyorlar.
İkinci grup ise kökleri yüz yıl öncesi Karadağ’a dayananlardır. Eski gelenlerin Karadağ’a ilgisi de birinci grupdakiler gibi.
İş sahibi olmak, güç sahibi olmak.
Ama bunlar ayrıca “Karadağlı” olma iddası ile vatandaşlık da istiyorlar.
Üçüncü grup ise Güney Sancaklı olup, ülkede akrabaları da olması dolayısıyla bağları devam eden Boşnaklardır.
Fermuar usulü ile Sırbistan-Karadağ’ın ikiye bölünmesi sonucu Karadağ kısmında kalanlardır. Kendilerine “Boşnak” demektedirler.
Başka bir tarifi de kabul etmemektedirler.
Ulçin’i ziyaretim sırasında bir gençle tanışmıştım. Kendisini “Karadağlı Müslüman” olarak tanımlıyordu. İlk defa duydum. Başka da böyle bir tarif duymadım. 1990’lı yıllarda Sancaklılar arasında “Biz Türküz” diyenlerin sayısı da çok fazlaydı. O dönemde aslında Sırplar ve Karadağlılar da onlara “Türk” diyorlardı.
Peki ne oldu!
O gün savaş vardı. Bosna Hersek’in toprak bütünlüğüne saldıranlar vardı. Yokluk vardı. İnsanlar az ile doyuyorlardı. Çok da iyi kimliklerini koruyorlardı. Hak ve hakikattan yanaydılar. Allah kimseyi kanaatsiz etmesin, doyumsuz kılmasın, paraya tapar hale getirmesin.
Karadağ’ın pasaportu para edince ya da Türk pasaportuna vize koyanlar çoğalınca ve kanaatsizler artınca birden Türkiye’de dörtyüzbin Karadağlı çıkıverdi.
Bir hesap işi midir bilinmez ama herkes kendini Karadağlı yapabilmek için çalışırken, hükümetimizi bu yönde kabullenmelere/yönlendirenlere muhatap kalırken insan ister istemez soruyor:
“Ah cancağızlarım ‘Karadağ’da su mu çıktı’ da bugünkü Karadağ’ın nüfusunun yarısı kadar olan sizler o günkü Türkiye’den bugünkü Türkiye’ye geldiniz?”
Evet su çıktı!
Seller gibi akan, oluklar dolusu kan ata toprağına karıştı.
Şimdi doğru cümleleri arka arkaya kuralım.
Yine bir oyun kuruluyor anlaşılan!
Bir zamanlar “küreselleşme”, “kültürlerarası diyalog” gibi kelimelerle içimize dercedilen ateşin bu sefer “diaspora” maskaralığı ile şırınga edildiğini görüyorum.
Beyler, bayanlar;
Bizim nesil “Gagauzya’da altmış milyon artı yüzellibin Gagauz var” sözüyle büyüdü.
Hatırlıyorum, Aliya İzzetbegoviç’e de aynısı söylendi.
Şimdi bana “Dörtyüzbin Karadağlı var, yüzellibin Makedon var, dört milyon Arnavut var” diyenlerle yarın “bilmem kaç tane Pomak var, diasporamız var” diyenlere tek söyleyeceğim şudur:
“Türkiye’de Karadağ diasporası yoktur ama seksen milyon Karadağlı vardır. Arnavut diasporası yoktur ama seksen milyon Arnavut vardır.”
İsteyen saysın.
Bunun dışında rakam verenler dün hesap ödemeyenler, yarını hesap edemeyenlerdir.
Hadi bana eyvallah!
Kalın sağlıcakla.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Abdullah ULUYURT
Karadağ
Karadağ vizesiz gidilen bir ülke olması dolayısıyla bugünlerde oldukça revaçta. Türk yatırımcıya kolaylıklar sağlaması nedeniyle Anadolu insanı için bir açık kapı olarak görülüyor. Birçok iş insanı veya adayı Karadağ’ı batıya da açılan bir liman gibi görüyor.
Özellikle Adriyatik Denizi kıyıları insanımızı cezbediyor. Aracı firmalarla bir yolunu bulup oturum alıyorlar, şirket kuruyorlar.
İkinci grup ise kökleri yüz yıl öncesi Karadağ’a dayananlardır. Eski gelenlerin Karadağ’a ilgisi de birinci grupdakiler gibi.
İş sahibi olmak, güç sahibi olmak.
Ama bunlar ayrıca “Karadağlı” olma iddası ile vatandaşlık da istiyorlar.
Üçüncü grup ise Güney Sancaklı olup, ülkede akrabaları da olması dolayısıyla bağları devam eden Boşnaklardır.
Fermuar usulü ile Sırbistan-Karadağ’ın ikiye bölünmesi sonucu Karadağ kısmında kalanlardır. Kendilerine “Boşnak” demektedirler.
Başka bir tarifi de kabul etmemektedirler.
Ulçin’i ziyaretim sırasında bir gençle tanışmıştım. Kendisini “Karadağlı Müslüman” olarak tanımlıyordu. İlk defa duydum. Başka da böyle bir tarif duymadım. 1990’lı yıllarda Sancaklılar arasında “Biz Türküz” diyenlerin sayısı da çok fazlaydı. O dönemde aslında Sırplar ve Karadağlılar da onlara “Türk” diyorlardı.
Peki ne oldu!
O gün savaş vardı. Bosna Hersek’in toprak bütünlüğüne saldıranlar vardı. Yokluk vardı. İnsanlar az ile doyuyorlardı. Çok da iyi kimliklerini koruyorlardı. Hak ve hakikattan yanaydılar. Allah kimseyi kanaatsiz etmesin, doyumsuz kılmasın, paraya tapar hale getirmesin.
Karadağ’ın pasaportu para edince ya da Türk pasaportuna vize koyanlar çoğalınca ve kanaatsizler artınca birden Türkiye’de dörtyüzbin Karadağlı çıkıverdi.
Bir hesap işi midir bilinmez ama herkes kendini Karadağlı yapabilmek için çalışırken, hükümetimizi bu yönde kabullenmelere/yönlendirenlere muhatap kalırken insan ister istemez soruyor:
“Ah cancağızlarım ‘Karadağ’da su mu çıktı’ da bugünkü Karadağ’ın nüfusunun yarısı kadar olan sizler o günkü Türkiye’den bugünkü Türkiye’ye geldiniz?”
Evet su çıktı!
Seller gibi akan, oluklar dolusu kan ata toprağına karıştı.
Şimdi doğru cümleleri arka arkaya kuralım.
Yine bir oyun kuruluyor anlaşılan!
Bir zamanlar “küreselleşme”, “kültürlerarası diyalog” gibi kelimelerle içimize dercedilen ateşin bu sefer “diaspora” maskaralığı ile şırınga edildiğini görüyorum.
Beyler, bayanlar;
Bizim nesil “Gagauzya’da altmış milyon artı yüzellibin Gagauz var” sözüyle büyüdü.
Hatırlıyorum, Aliya İzzetbegoviç’e de aynısı söylendi.
Şimdi bana “Dörtyüzbin Karadağlı var, yüzellibin Makedon var, dört milyon Arnavut var” diyenlerle yarın “bilmem kaç tane Pomak var, diasporamız var” diyenlere tek söyleyeceğim şudur:
“Türkiye’de Karadağ diasporası yoktur ama seksen milyon Karadağlı vardır. Arnavut diasporası yoktur ama seksen milyon Arnavut vardır.”
İsteyen saysın.
Bunun dışında rakam verenler dün hesap ödemeyenler, yarını hesap edemeyenlerdir.
Hadi bana eyvallah!
Kalın sağlıcakla.